Kadem
Kadem: Uğur, Şans
İlerleyen Bölümlerde...
-------
“beni seviyor musun?” dedi.
“tam anlamıyla değil.”
“o zaman evleneceğimizin de bir garantisi yok.” Dediğinde şoka girmiştim.
“sen beni sadece tanımak istiyorsun anladığım kadarıyla, sana göre uygunsam da evlenmek.”
“pazardan meyve seçmiyoruz, ben bunu demedim.”
-------
“o zaman burada bitirelim, çok da istekli değilsin anladığım kadarıyla.”
“olur.” dedim. “cesaretimle senin korkaklığının gölgesinde kalamam.”
-------
“e bana da liste yaparsın artık.” Dedi Umut.
“önce karar ver, sonra yaparım. Beni boşu boşuna yorma.” Dedim.
“bakarız.” Dediğinde tekrar kıkırdadık.
“iradene hastayım.” Dedi Can.
“ben de diyetlere. Alerji yapıyorlar.” Dedi Umut.
“o zaman neden kızı yoruyorsun oğlum?” dedi Seyit.
“e hepinizin diyetisyeni vardı, benim olmasın mı?”
-------
“beyaz atlı prensini bulmuşsun.” Dedi Bora göz kırparken.
“beyaz atlı olduğunu sanmıyorum, önce güvenliği aramaya kalktı.” Dediğimde herkes kahkaha attı.
“bu Can’ın başına birkaç kere daha gelmişti, onlardan birisi sanmıştır seni, o yüzden.” Dedi Seyit.
“evlen de kurtul şu muhabbetlerden be kardeşim.” Dedi Bora.
“iyice sardın sen de benim evliliğime, gören de emekli oldum hala evlenmedim zanneder.” Dedi Can.
-------
“yanında ben varken hesap ödetmeyeceğimi bilmiyor musun?” dedi Umut.
“bilmiyorum.” Dedim. “ayrıca yeni komşularıma da bir jest yapmak istedim.” dedim.
“şimdi nemlendirici rujumu çıkartıp sürmem mi gerekecek?” diye sordu Bora.
“ne yani şimdi prenses mi oldum?” dedi Can.
“hesap kavgası yapmayacak mıyız?” dedi Seyit.
-------
“ne kadar süre?”
“bilmiyorum, neden bu kadar çok soru soruyorsun?” diye sordum. Terslememiştim. Sadece merak etmiştim.
“merak ettiğimden. Peki o adam da orada olacak mı?”
Sessiz kaldım. Kuzey’den bahsediyordu. “muhtemelen.” Dedim yutkunurken.
“o zaman birlikte gideriz, benim de olmam işleri hızlandırır.” Dedi gözlerimin içine bakarken.
|
KARANLIK OKUL
Doğum gününün gecesinde ormana giden güneş acayip gözüken bir bina keşfetmişti binayı keşfettiği aynı gece binaya gizlice giren güneş binanın bir akıl hastanesi olduğunu düşünmüştü fakat bu bina aslında karanlık bir okuldu okulun öğrencileri hiç normal değillerdi çığlık sesleri okulun her bir tarafından duyuluyordu okul akıl hastanesini andırıyordu adeta ama okul normal bir öğrencinin gidebileceği bir okul değildi asla.
|
Güney'in Misafiri
Güney kapıyı gri eşofmanı ve açık mavi oversize tişörtüyle açtı. Duştan yeni çıktığı için saçları dağınıktı ve boynunda havlusu vardı. Onu aylardır net bir şekilde görmediğimi fark ettirecek kadar değişmişti. Yüzü daha aydınlık, saçları daha siyah, gözleri daha yoğun kahverengi ve her nasılsa boyu falan da daha uzun görünüyordu. Karşı villamda oturmasına ve aile dostumuzun oğlu olmasına rağmen geçen yıl İzmir’e ilk adım attığım günden yaz tatiline kadar yalnızca birkaç kez doğru düzgün iletişim kurduğumuzu fark etmiştim. Yüzüne bile bakmamış mıydım gerçekten? O da benimkine bakmamıştı ki... Birbirimizle görüşme ihtiyacı hissetmemiştik ve sanırım evlerimizin yakın olduğunu bilmenin iyi gelmesinden başka bir ortak noktamız da yoktu.
|
Kurt Kapanı Elif Sude Durak |
Kurt Kapanı
Ve sonunda sis bizi yutar. Bu cümleye defalarca okudum, hiç sıkılmadan, usanmadan yüzlerce kez baktım. Beynim derinliklerinde, resmen kanıyla her bir harfini ince ince işlemişti. Suskunluk bana artık zor gelmeye başlamışken, elimden tutan tanımadığım insanların beni nasıl yaptıklarını anlamadan aydınlığa çıkarışı; ben daha kendimi bile anlamadan, beni anlayan insanların varlığı… Nerede olduğumu bilemeden, bir sisin içinde kaybolmuştum ama bildiğim tek bir şey vardı: Bu sisin içinde asla yalnız olmadığımdı.
|
0% |