Yeni Üyelik
13.
Bölüm

12.bölüm

@avinmirza12

NOT : LÜTFEN OY VERİN İNANIN ÇOK ZOR ŞARTLARDA YAZIYORUM Bilemisiniz OĞLUM VE HASTA OLAN BAKMAYA YÜKÜMLÜ OLDUĞUM YAŞLILARIMA TEDAVİME VE KÖY ŞARTLARINA RAĞMEN YAZIYORUM BİR YILDIZI ÇOK GÖRMEYİN VERMEYENEDE HAKKIM HELAL OLSUN Sizden kıymetili değil.

 

INSTAGRAM: penumbra36/avin.elif

 

Ve her şekilde mezaj atmaktan yorum yapmaktan çekinmeyin siz ailemsiniz insan ailesine kırılmaz

 

✨✨İYİ OKUMALAR ✨ ✨

 

 

 

Xece hanım sabahın ilk ışıkları Mardin aydınlattığı gibi konağa gelmişti.

 

Bir umut belki biraz olsun oğlu babasına çeker de vazgeçip kızı koynuna almıştın diye gelmiş hemen Fatma kadını sorguya çekmişti kadın duyduklarını utana sıkıla hanım ağasına anlatı

 

ıştı .

 

Xece hanım duyduklarına inanamıyordu o biraz düşününce oğlu kızı koynuna alması imkansızken tüm çalışanlara ilan etmesi akıl sır

İşi değildi hiç oğlunun yapacağı türden hareket değildi açıkcası emin olmak adına Fatma kadına tekrar teyit etti .

 

"Fatma bak eminsin değil mi yoksa ben sana ne yapacağımı bilirim"

 

Fatma kadın korkudan ecel terleri döküyordu .

 

"Valla hanımım sabaha kadar ev sallandı resmen bir ara kızın iniltisi duyuldu ama bir zaman sonra tekrar devam etti"

 

Sürmeli gözlerini avluya gezdirip bir süre düşündü.

 

"Tamam sen git bana yeni gelini çağır "

 

Giden kadından sonra kahvaltı sofrasına doğru ilerledi daha kocası

Gelmemişti .

 

Oturduktan bir müddet sonra yanında bir hareketlilik hissetti

 

"Afiyet olsun Xece hanım"

 

Kadın adam yokmuş gibi kahvaltısına devam etti.

 

Sahi seven ihanet eder mi ? Ona göre ihanet faili meçhul cinayetlerden farkı yoktu ve ihanetin asla affı olmazdı onun defterinde.

 

İhanet yaşarken ölmekle eş değer çünkü.

 

Seven bir kimse sevdasını kirletmezdi .

 

Limansız bir bedende sevda gizlenmez bunu hiç bir zaman anlayamamıştı Ali ağa .

 

Masaya her zaman oturduğu gibi kocasının sağ tarafına otuyordu aslında adetler gereği hep solda oturması gerikirken o hiç bir zaman bunu kabul etmemişti.

 

Benim sol yanım hep dollu kocasının aksine sevdasını kirletmemişti.

 

O bu düşüncelerle boğuşuyorken ellerine uzanan sıcak ellerle kendine geldi kocasına fırsat bile tanımadan ani bir refleksle ellerini çekti

 

Adam karısının bu tepkisi karşısında şaşırmadı karısını çok iyi tanıdığı için ondan böyle bir tepki bekliyordu zaten.

 

Başını kaldırıp bir baş hareketiyle çalışanları aşağı yolladı onların gittiğine emin olduktan sonra seslice yutkunup sözlerine başlamıştı ki.:

 

"Ben.."

 

Kadın ellerini kaldırıp onu susturdu.

 

"Sus devam edip zahmete girme ne diyeceksin sarhoştum veya onlarla senin yokluğunu dolduruyorum gibi yalan dizelerini dizme boşuna umrumda değil ne yaptığın hem bunları bana değil seni seven kadına anlatmalısın ben koynuna aldığın o aptal kadınlardan hiç değilim ."

 

Bakışlarını uzaklara daldı .

 

"Çünkü benim tek bir kalbim var onunda sahibiyle beraber bu eve giren çeyiz sanığıyla beraber yaktım küle çevirdim geriye bir tek külleri sana nasip oldu gerçi o bile çok sana "

 

Bu konağa ayak bastığı ilk gün sevdiğinden kalan her bir anıyı çeyiz sandığına koyup yakmıştı aslında bilmeden ilerde başka bir kadının direnişene önderlik edeceğine .

 

Adam sinirden parmak boğumları beyazlaşmış yumruk yaptığı eli masaya vurup ayağa kalkıp artık dayanamıyor o yaklaştıkça sevdiği kadın aralarına Nemrud dağlarını siper ediyordu bu gün artık sabrının son demlerine gelmişti o onu kırmaktan çekinmiyorsa oda artık onu kırmaktan çekinmeyecekti.

 

"Sen istemeseydin benim koynumda benim dölümden çocuğun olmazdı."

 

Kadın adamı dahada sinirlendirecek bir sakinlikle çayından bir yudum alıp devam etti sözlerine :

 

"Dokunduğun beden değil yeşerdiğin kalp senindir unutma Aziz senin kanın ama senin gibi kansız değildir"

 

Kadının sözlerinden sonra Ortaya hatırı sayılır bir ses yayılmıştı .

 

Çünkü adam örtüyü tutuğu gibi çekiştirip yere attı masanın üstünde ne var ne yok hepsi yerle bir olmuştu çalışanlar sesleri duymuşlardı ama korkularından yukarı çıkamıyorladı.

 

Xece hanım kocasının yaptığını umursamadı bile onun hayatını yerle bir etmişti bir kaç tabak bardak kırmış çok muydu .

 

Ellerini göğüsünde birleştirip keyifle kocasına bakıp konuşmaya başladı .

 

"Bak işte bunları sinirden kırdın ama hepsi yerini doldurula bilir birer eşya sadece ya benim hayatım Ali ağa benim geçip giden ömrüm hangi biri yerine getire bilirsin iki söze esip gürlüyorsun ya ben bu kadına ne yaşattım diye düşünmüyorsun ben zalim değildim benimde gururum onurum vardı ama sen bir gün olsun bunu düşünüp hareket etmedin ."

 

Tek nefeste dile getirmişti sözlerini.

 

Ali ağa tam cevap verecekken.

 

"Ne oluyor burda ne bu hal"

 

Aziz gelen gürüntüyle birine birşey oldu korkusuyla hemen aşağı inmişti ama herkes iyiydi. Sadece hayatının klasiği olan anne babasının kavgalarından birine denk gelmişti.

 

Adam gelen oğlunu görünce hırsını ondan almak ister gibi ona doğru yürüdü.

 

"Onu sen söyle Aziz ağa derdin nedir ha "

 

Aziz babasının sorduğu soruya karşın .

 

"Ben değil sen söyle Ali ağa nedir bu

ortalığın hali Savaş meydanına dönmüş gene neyin savaşına giriştiniz "

 

Adam oğluna doğru parmağını sallayıp.

 

"Bu sabah bu avlu neden zılgıt sesleriyle inlemedi ha senin derdin millete karşı şerefimizi iki paralık mı

Etmek "

 

Aziz böyle adice bir şey için ona hesap soran babasına binlerce lanet okumak istesede edemedi babasıydı hiç bir gerçek bunu malesef değiştiremezdi.

 

Bazen keşke Ali ağa değilde açıktığı halde öğlen arası verilen ekmeği koynunda saklayıp evladına götüren o babaların evlatları olarak doğsaydıydı diye dua etmiyor değildi.

 

Kaç yaşında olduğunun önemi yoktur aslında sevgisiz büyümüş çocuklar bir yanı eksiktir dünya malı senin olsa ne fayda bir babaya hasretken .

 

En pahalı oyuncaklar bisikletin olsa

ne fark eder düşünce gelip dizini öpüp geçti diye seni avutanın olmadıktan sonra .

 

Onca insanın içinde okyanusta oluşan girdap misalidir yanlızlığın.

 

İşte öyle bir andaydı hep olduğu şerefi diline sakız etmiş ama hiç bir şekilde şeref imaresi bulunmayan babasına baktı tisinircesine evet tamda böyle çünkü onun düşüncesi karşısında midesi almıyordu dillendirmeye.

 

"Eğer şeref küçücük kızı koynuna alıp bunu millete bayrak gibi göstermekse o zaman ben en adi şerefsizim"

 

Aziz ağa sözleri biter bitmez yüzüne inen tokata rağmen dik bir şekilde durdu babasının karşısında .

 

"Ali ağa o tokatı bana değil biraz olsun baba sevgisi görmeyi umut edip çocukken arkandan koşturan çocuğa attın .Hani sen şeref diyorsunya ben şeref gördümmüki sende senin şeref kavramının benim kitabımda yeri yok bunu öyle bil."

 

Ali ağa oğlunun sözleri karşısında dumura uğramıştı ne olursa olsun oğlunun hiç bir zaman böyle bir saygısızlık beklemiyordu

 

"Ben sana herşeyi verdim daha ne istiyorsun el bebek gül bebek büyüdün neyin eksikti ha millet sokakta aç kapımda ki köpek bile senden daha iyi kıymet bilir"

 

Aziz'in göz bebekleri titredi.

 

"Neyim mi eksik ben sana söyleyeyim :

Her oturduğumuz sofrada saatlerce seni beklediğimiz günler, bisikletim olduğu halde bana sürmeyi öğretecek bir baba olmayışı . O istediğin uçurtmayı yapıp onu uçurta bilecek bir özgürlüğümün olmaması "

 

Annesine bakıp derin bir iç çekti.

 

"Ben ne zaman birinin evladı olabildim ki"

 

Sonra onları umursamadan üst kata odasına gitti .

 

O SIRADA AYŞE....

 

Aşağıda gördükleriyle yüreği kuş misali çırpındı o dayak yerken bile canın bu kadar yandığını hissetmemişti oysaki .

 

Aşağı gitmek istesede cesaret edememişti neyseki Aziz abisi yukarı çıkıyordu.(Canlar biliyorum hep abi dememe kızıyorsunuz ama kızımız zeka olarak olayları kavramış değildi.")

 

Odaya giren adamla birlikte rahat bir nefes aldı adamın yüzünde hatrı sayılır bir kızarıklık kendini belli ediyordu

 

Göz bebekleri titredi onun yüzündeki iz kalbinde yer edindi farkında olmadan yediği hiç bir dayak içini bu denli yakmamıştı.

 

Kızın titreyen göz bebeklerini görünce. Kolundan tutup kanepeye oturtu oda hemen karşına oturdu .

 

"Ağlama kırlanğıç kurban olayım değmiyor bu inci tanelerini dökmeye "

 

Desede nafile idi Ayşe'nin çektiği hiç bir acı canını bu denli yakmamıştı titreyen elleriyle acıtmaktan korkar gibi dokun adamın yanağına .

 

"Acıyor değil mi "

 

Aziz kızı üzmemek için hayır anlamında başını salladı.

 

"Yalan söylemek kötü bir şeydir bilmiyor musun insanın canı yanar biliyorum ama en çok "

 

Ellerini yanağından çekip usulca genç adamın kalbinin üstüne koydu.

 

"Ama en çok burası acıyor değil mi annemle ,babam ne zaman bana vursalar burada sanki bir yangın varmış gibi cayır cayır yanıyor"

 

Aziz küçük çocuk gibi başını kızın dizine koyup hüngür hüngür ağladı kim derdi erkekler ağlamaz diye canı yanan her insan ağlar yeri geldiğinde.

 

"Yanıyor kırlanğıç hemde çok "

 

Kızın ellerini tutup başının üstüne koydu.

 

"Saçlarımı okşasana kırlangıç "

 

Aziz'in isteğini geri çevirmedi usulca okşadı kestane kumral karışımı pamuk gibi yumuşacık olan her bir saç telini.

 

" Kırlangıç aile nasıl olunur bilmiyorum ama benim ailem olurmusun?"

 

Ayşe omuzlarını silkip

 

"Benim senden başka kimsem yok ki"

 

Adam kızın sözlerinden sonra içindeki girdabın durulduğunu hissetti sol üst dudağı kıvrıldı yüzünde yayılan tebessümle.

 

"İyiki varsın kırlangıç, bir tek sen varsın"

 

Aziz huzurla gözlerini yumup huzurun kollarına teslim etti kendini.

 

Onları kapının arkasında dinleyen Xece hanımdan habersiz ...

 

Kadın bir kez daha kederle bir gülüş bahşetti.

 

"Bu senin kaderin Xece hanım başkası yakar sürgün edilen sen kimsenin aklına sendeki yaralar gelmez"

 

Arkasını dönüp ordan uzaklaşıp odasına geçip kapıyı kilitledi .

 

Yatağın altına sakladığı küçük bohçayı açıp içinden tüm anıların arasından yakmaya kıyamadığı gönül yaram dediği Aziz'in fotoğrafı çıkardı yıllar sonra ancak bu gün bakmaya cesaret edebilmişti.

 

Parmaklarıyla fotoğrafın üstünden geçti .

 

" Her yara geçiyorda gönül yarası geçmiyor o aynı sen biliyor musun ne dualar adaklar verdim sana benzesin diye şükür bu gün gördüm rabbim dualarımı kabul etmiş "

 

Fotoğrafı kalbine götürüp

 

"Ama izin vermem seni benden aldılar ama o kızın oğlumu benden almasına izin vermem oğlumu benden alırlar diye sevmeye korkarken elin kızına feda etmem "

 

Bazı acılar bizi başka insanlara çevire bilirdi şimdi Xece hanım da olduğu gibi yaşadığı her bir acı yüreğindeki yeşermeye yüz tutmuş sevgi tohumunu kurutmuştu

Geriye bencil bir kadın bırakmıştı.

 

🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋

 

YUSUF YILDIRIM KONAĞI (AZİZ'İN KUZENİN KONAĞI)

 

Elif boş beşiğe bakıyordu için kan ağlaya, ağlaya eğer ilk geceden bedeni hoyratça

bir zevk için kullanılmamış olsaydı belkide şuan karşısındaki beşik kendi evladına yuva olacaktı .

 

Titreyen ellerini uzatıp usulca okşadı tahtadan dört bir yanı motif nakşedilmiş beşiği .

 

Yoksul bir ailenin gelinciğiydi o kardeşinin ilaç parası için kurban edilmiş boynu bükük gelincik.

 

Onun hiç bir zaman baharı olmadı açmak için hep ayazda filizlenmeyi bekleyen tomurcuktu .

 

"Ne yapıyorsun sennn"

 

İşittiği sesle hemen kızgın şişe değmiş gibi bir anda çekti beşiktan.

 

Başını kapıya çevirip baktığında ince kaşlarını çatmış sinirle onun üstüne yürüyen Sevda'yla karşılaştı.

 

Boğazı yüreğindeki derin sızı sesinin titrek çıkmasına sebep olmuştu .

 

"Ben şey beşiği merak etmiştim on.."

 

Sevda hiç bir zaman anlayışlı bir kadın olmamıştı hep kıskanç ve bencil olmuştu hep geldiği statüden dolayı kendini herkesten üstün görüyordu en çokta üstüne kuma geldiği kadından .

 

Ona göre Elif maraba kızıydı ama onun aksine o ağa kızıydı her fırsatta onu ezmekten gocunmazdı .

 

Çünkü asillik malda mülkte değil insanın ruhundan gelen bir şeydi ama ruhu kirli olan bir insan hiç bir zaman bunu anlayamazdı .

 

Susuyordu Elif her haline şükrediyordu eğerki o olmasa kardeşi tedavi olamazdı veya burdan yaşadıklarının sus payı olarak aldığı iki üç kuruş parayla ailesine bakamazdı.

 

Aslında bu konağın gelini değil paspasıydı gelip giden

İnsanların onun üstüne basıp onu edebileceği bir eşya.

 

"Ne hakla o uğursuz ellerini oğlumun beşiğine sürersin ha "

 

Yüreği kor alevlerde yanarken bedeni kutuplarda kalmışcasına üşüdü sahi neye hakkı vardı bu dünyada ne için vardı.

 

"Çok güzeldi dayanamadım özür dilerim çok özür dilerim"

 

Sol gözünden akan yaşla titreyen dudaklarından fısıltı şeklinde çıkmıştı sesi .

 

"Çok istiyorsan doğursaydın bir tane başkasının bebeğine göz dikmezdin"

 

Bu hitamlar çok ağırdı oysa ne çok isterdi bir kız çocuğu olsun bıkmadan ninni söyler sallardı ama bu şansı bir zalim tarafından alınmıştı sadece alınan anneliği değil umutlarıydı .

 

"Ben mi istedim ha hiç mi merhametin yok ?sende kadınsın rabbimin bana biçtiği kader benim mi suçum"

 

Bu sözleri hiç kaaleye almadı

hırs ve kibir insanın en büyük yanılgısı olduğu Sevda'nında öyleydi kimse kaderi bilemezdi bir adım sonrasını ne kadar hesaplarsan hesapla kader çarkı hep döner ve rota belirsizdir.

 

Sevda elini karnına koyup okşadı zafer kazanmış bir edayla.

 

"Nasıl beni kendinle bir görürsün ben ağa kızıyım hem yakında oğlum olsun bak seni nasıl postalıyorum "

 

Keşke gide bilse ailesi kendine zor bakıyordu hem çoçuğunun olmayacağını duyduklarında laf arasında asla eve dönmemesi gerektiğini söylemişlerdi .

 

Onlar için göğüs geldiği onca acıya rağmen bir lokmayı ona çok görmeleri olan tüm umutlarıda alıp götürmüştü .

 

Göz yaşları şelale gibi akarken

 

"Umarım rabbim senin de anneliğinden sınamasın bir anne diyişine hasret bırakmasın olurda evladın doğarsa rabbim ömrümü alsın ona versin"

 

Bunları söylemiş ellerini ağazına kapatıp hıçkıra hıçkıra odadan çıkmış kendini konağın dışına atmıştı.

 

Güç almak adına elini duvara yaslamış omuzları sarsıla sarsıla ağlıyordu bir kaç dakika sonra ona uzatılan bir peçeteyi gördü kafasını kaldırıp baktığında genç bir adam olduğunu anladı ama burda hoş karşılanmaycağını bildiği için hemen reddetti.

 

"Gerek yok teşekkür ederim"

 

Adam karşısındaki kadına çok üzülmüştü ne olmuştuda bu sokak ortasında içi çıkana kadar ağlıyordu.

 

Ellerini omuzlarına koyacağı vakit Elif hemen kendini geri çekip karşındaki adama baktı üstünde jilet gibi takıp elbisesi gelişi güzel yana taranmış saçı ve en önemlisi acı kahve gözleri . Karşısında ki kadının yanlış düşündüğünü anladığında hemen kendini açıkladı.

 

"Yanlış anladınız beni Kerim sizi öyle görünce merak ettim"

 

Kerim kendini açıkladığında Elif karşısındaki adamın her halinden onun için eşlendiğini anladı.

 

"İyiyim teşekkür ederim herşey için size iyi günler"

 

Diyip arkasını dönüp konağa doğru gitti.

 

Kerim arkasını dönüp giden kadının kadifemsi sesini duyduğu gibi yerine mıhlanmıştı.

 

"Acaba kim gerçi konağa gitti ama üstünden belli kesin çalışanlardan biridir acaba evlimi ya"

 

Kerim giden kadının ardından baka kaldı bir yanı peşinden gitmek istesede bu bulunduğu coğrafyada pek hoş karşılanmazdı kızıda zor durumda bırakmak istemedi .

 

Arkasını dönüp arkadaşının konağına doğru ilerledi korumalar onu tanıdıkları için direk kapıyı açıp içeri buyur Etiler.

 

Onu kapıda karşılayan çalışana.

"Hoş geldiniz beyim Aziz beyim yukarda hemen çağırayım mı ?"

 

"Tamam ben terasa çıkıyorum"

 

O terasa çıkıp arkadaşını beklemeye koyuldu ama aklı bir çift zerdaliyi andıran ürkek gözlerdeydi ne çok hüzün barındırıyordu göz bebeklerinde.

 

"Hayırdır ne öyle Mecnun gibi seni uzaklara dalmışın seni bilmesem aşık oldun sanırdım "

 

Kerim arkadaşına bakıp

"Sigaran var mı "

 

Aziz bir süre bekledi.

"Siktir git kafamı buluyorsun benimle ne sigarası"

 

"Sigarayla ne yapılır abicim canım çekti içiceğim "

 

Aziz arkadaşının ciddi ifadesine bakınca şaka yapmadığına inandı.

 

"Lan sen sigaradan nefret edersin içenlerede kızarsın ne senin derdin anlatta bilelim "

 

O arada cebinden paketini çıkarıp bir tane uzattı kendinede bir tane yakkı yaktı o arada.

 

"Neden kardeşim biz kadınlara baktımız da acıdan başka birşey görmüyoruz okyanus olan ogözlerde sadece acı ve keder barınıyor"

 

Aziz arkadaşının kederli sözlerinden sonra göküzüne dikti bakışlarını .

 

"Çünkü biz eserlerimizi görüyoruz biliyormusun kardeşim kadınlar kırlangıçlara benzer aslında kanatlarındaki onca yüke rağmen uçmayı bırakmıyorlar asla pes etmiyorlar bizim aksimize."

 

Sigaranın zehirli dumanını ciğ

erlerine çekip bıraktı.

 

" Özgürlüğü alınmış bir kadın yaşarken toprak olmuş bir kadındır toprak üşütmez onu acıları onu yakarken"

 

Not: Yusuf Ayşe'ye göz koyan Aziz'in kuzeni sevda Elif'te eşi Elif ilk eşi il gece gece uğradığı tecavüz yüzünden rahmi ağır hasar aldı evet tecavüz çünkü istek dışında her birliktelik tecavüzdür .

 

Loading...
0%