
Not:o kadar çok tıkandım ki bu bölümde anlatamam kuzular yazım yanlışları için özür dilerim affedin yazarınızı .
SOSYAL ISTGRAM:avin.elif/penumbra36
Tiktok : avinmirza12
.......İYİ OKUMALAR...
Huzur neydi diye sorsalardı Aziz ağaya şuan ki tablo derdi .
Sevdasının vuslatı sabrıydı .
Kimi kavuşmak için büyüttüğü gelinini o özgür kalsın diye büyütmüştü .
Onun lugatında sevmenin karşılığı dokunmaktan ibaret değildi .
Kollarının arasında ki kadına duyduğu aşk günden güne ilmek ,ilmek işliyordu yüreğine.
Ellerini uzatıp sevdiği kadının yastığa dağılan saçlardan bir tutamını burnuna yaklaştırıp cigarlerine çekti.
"Bir tutam saça mısralar dökerken şair ben her bir telin uğruna savaş açarım kadın "
Ayşe rahatsızcaz kıpırdanıp biraz daha sokuldu sevdiği adamın göğüsüne sardı kollarını orda haps olmak adına .
Uyku sersemliği arasında:
"Aziiz" diye mırıldanmıştı oysa ne kadar tatlı gözüktüğünden bir haberdi .
Ona sarılan kadının başının tebesine bir öpücük kondurup biraz daha sarmaladı kadını kolları arasına Aziz.
"Aziz ölsün sana "
Ayşe ölüm lafını duyunca kaşlarını çatıp zorda olsa gözlerini aralamış ve uyku sersemliği içinde:
"Ya deme öyle ölüm filan "
Kadının tatlı halini görünce burnunun ucunu sıktı.
"Tamam güzelim demem yeterki kızma sen"
Ee onca yıl beklemişti birazda nazlanmaya hakkı olsaydı garek.
"Kızdırma sende " mızmızlandı Ayşe.
"Peki izninizle ben çıkabilir miyim hanım efendi"
Tamam belki açıkmış olabilirlerdi ama bu romantik anlarına limon sıkacağı anlamına gelmezdi değil mi? diye düşündü Ayşe.
Kadının çatılan kaşlarını görünce anında yüzüne doğru eğilip çattığı kaşlarınıtının ortasından öptü Aziz Ağa.
"Çatma kadın kaşlarını bir şu yemini bozayım o zaman bak bakalım istesende çıka biliyor musun kolarımın arasından."
Adamın arsız sözleri kadını heycanlandırmış anlık kalbi teklemişti vücudunun yandığını tüm kanın kasıklarına hücüm ettiğini hissetmiş adeta yıllar sonra arsızlaşan adamın hali böyleyse ilerisi nasıldır diye düşünmedi değil.
"Şey.y kahvaltı ben gidip kahvaltı hazırlayayım"
Genç kadın utanmıştı nereye kaçacağını şaşırmıştı hemen bir bahane uydurup yataktan çıkmak isteğinde kocası kollarından tutup engel oldu.
"Kaçma kırlangıç sen iste bir ömür sana dokunmamayım ama kaçma yık artık aramızda ki duvarları anla işte sevmek dokunmak değildir"
Kadın gözlerini kaçırıp başını eğdi .
"İstiyorum ama "
Kadının endişesini anlamıştı ellerini kızın çenesine getirip kaldırdı.
"Korkma senin canına zeval vermektense bu candan olurum sen yeter ki korkma "
Genç adam sevdiği kadının çenesini bırakıp ellerini kadının karnına getirdi.
"Olsun mu burada senden bir can her baktığımda seni ansam onda hele gülşün yadigar olsa her seferinde şükretsem sen diye ansam onu"
İstiyordu benden bizden bir parça yıllardır herkesin beklediği uğruna kısır damgası yediğim sevdiğimi paylaşmak zorunda bırakıldığım o çok istendiğim .
Peki ya olmasa işte bu sefer beni saran korku diğerlerinden daha beterdi .
Ellerimi sevdiğim adamın ellerinin üzerine koydum bunu dinlendirmek sevdiğimi söylemekten bile zordu.
"Ya olmasa burası çolak toprak isee"
İçini saran korkuyu bir çırpıda söylemişti Ayşe.
Adam baş parmağını sevdiği kadının dudaklarına getirip susturmuştu.
"Olmasın kırlangıç senden olmayacaksa hiç olmasın rabbimin yazdığı yazgıdan güzel bir yazgımı varmıdır ki biz isyan edelim. Seni kılçıktan yaratan rabbim senin kaderini mi eğri çizecek."
Biliyordu kadın ama sevdiği adamın baba olmasını herşeyden çok istiyordu yüreği gibi dudaklarıda titredi hüzün keder yüzünde yer edindi.
Genç adam hüzünlü atmosferi dağıtmak için karısına atıfta bulundu.
"Hem daha temeli atmadık bir atalım ondan sonrası Allah kerim."
Sanki yeterince utanmıyormuş gibi adamın sözleri dahada onu utandırıyordu .
Ayşe sinirle sevdiği adamın omuzlarına vurdu .
genç adam bunu fırsat bilip yalandan acıyormuş gibi yapıp kendini omuzunu tutup yatağa attı.
"Ahhh omzum "
Ayşe sevdiği adamım numarasına hemen kanmış suçluluk duygusuyla kavrulmuştu vakit kaybetmeden sevdiği adamın yamacına yaklaşıp omuzuna dokunup.
"Özür dilerim ellim çarptı yoksa yapmam yüreğim " diye konuştu dudaklarını büzüp.
Aziz yatağın içinde acı çekermiş gibi kıvrandı kadının neredeyse ağlacakmış gibi duran ifadesiyle suçluluk duysada bu fırsat bir daha gelmezdi ayağına.
"Acıyor ya"
Ayşe endişeyle bir kocasının koluna birde acı içinde gerilen yüzüne baktı suçluluk duygusuyla hemen:
"Aziz ya özür dilerim yemin ederim canını acıtmak için vurmadım dur gidip bir krem filan bulayım"
Tam kalkacaktı ki genç adam ellerinden tutup gitmesine engel olmuştu.
"Bir kez öpersen geçicek aslında "işte o an Ayşe kocasının ona oynadığı oynu anlamış bozuntuya vermeden masumca başını salladı.
Adama tam yaklaşıp öpecektiki ani bir refleksle yataktan çıkıp kapıya doğru koştu.
Yıkılan hayallerinin ardında kala kalmıştı Aziz .
🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤
Aziz çiflik evinden çıktığı gibi ne kadar hoca varsa hepsinin kapısını aşındırmış ettiği yemini bozmak için bir çare arar olmuştu .
Şayet bulamaz ise sevdiği kadını bir ömür unutmak zorunda kalırdı.
Midyat'ın tozlu yollarında kaybolup giderken kendine bildiği tüm küfürleri ediyordu ne vardı öyle yemin edilecek hoş o zaman küçük diye dokunmaya kıyamadığı kızın bir gün dokunmak için yanıp tutuşacağını bilmiyordu ya.
Hayat kimine asla yapmam dediğini yaptırıyor asla gitmem dediği yerde kendini buluyordu.
Gittiği her hoca onu şeyh İsmail'e yönlendirdi derdinin devası ancak ondadır yoluda yordamıda o bizden iyi bilir diye.
Yaşlı adamın evine park ettiği arabesından inip yaşlı adamın kapısını çaldı bir kaç kez bir süre sonra şeyh kapıyı açmıştı ama yüzünde ki ifade sanki onun niye burda olduğunu biliyor gibiydi yinede alaya vurup.
"Hayırdır Aziz Ağa sen ve dostun kapımı bu ara pek aşındırır oldunuz "
Yaşlı adamın ona atıfta bulunduğu sözlerden sonra gülümsemişti konuyu uzatmak istemeden direk.
" Şeyhim ben"
Yaşlı adam gözlerini kısıp genç adamı baştan aşağı süzdü sonra kapıdan çekilip elleriyle içeriye buyur etti .
İkili avluda divanın üstünde karşılık oturmuştu bir süre öyle oturmuşlardı lakin konuşan yoktu yaşlı adam elinde çektiği tesbipi bırakıp konuşmaya başladı.
"Sende dostun gibi sevdaya düştün yapmam dediğini yapmak için tutuştun değil mi"
Adamın konuşmadan nokta atışı yapmasını Azizi dumura uğratmıştı .
"Şeyhim sen nasıl anladın"
Yaşlı adam bıyık altından gülmüştü belli ettirmeden.
"Bak evlat deli delidir de onu divane eden ya tutulduğu sevda yada sırtına yediği hançerdir belli ki seninki sevdadandır söyle bakalım ne ettinde yardan sürgün ettin kendini"
Geçmiş yağlı bir urgan misali hep boynunda sıkılı onu nefesiz borakıyordu hatırladıkça.
"Bir çocuğu bir avuç toprak uğruna attılar bir zalimin önüne sonra anam geldi al o çocuğu koynuna karın et ha değil açıdığından sırf kibri uğruna "
Aziz Ağa göz yaşları geçmişin isyanıydı .
"Kulak durmazda göz görmezmi bacım dediğim kadına el uzatamıyorken onu nasıl kurtarayım
kabul ettim.
Ama bu sefer al koynuna çocuktan çocuk yap dediler serefimiz iki paralık oluyormuş
Şeref çocuğu kirletmektense ben şerefsiz olmayı yeğlerim yemin ettim dokunmam diye . ".
Elleriyle yüreğini sıktı içinde ki acı biraz olsun dinsin diye.
"Ne ara tutuştu bilmem ama o diye inler oldu kaç ayna kırdım bakmaya yüzüm yok diye abi diye dolandıkça ardımda ölmek için dualar ettim ne yapsamda mütena olmuştu bir kere "
Sevda sınav işiydi er kişi geçerdi lakin sevmeyi beceremeyen kalırdı .
Aziz Ağa sevdasının sınavından geçmişti geçmesine de kendi içindeki sınavından geçememişti ettiği yemin engeldi buna.
"Dokunmam diye yemin ettim ama yüreğimi hesaba katmadım "
Şeyh İsmail sabırla dinledi .
"Sen yemini ona dokunmayacaksın diye ettin değilmi?"
Adamın sorusuyla başını kaldırıp puslu gözlerle yaşlı adama baktı artık tek umudu oydu zira .
"Asla dokunmam dedim kendi ayaklarının üstünde doğruyu yanlışı anladığı vakit özgür bıkacağım dedim "
Yaşlı adam birşeylerden emin olmak adına:
"Peki bıraktın mı?"
Başını salladı Aziz Ağa .
"Bıraktım ama onunla giden yüreğim yokluğunda isyan etti yandım kül oldum yokluğunda yinede bir ah etmedim özgürce uçmaktansa altın kafeste kalmaya razı geldi oysa ilk kanadını kırmaktan başladılar "
İsyanı sevdiğineydi
Haykırışı yüreğinde idi
Ona göre kaybettiği şerefiydi.
Şeyh İsmail yılları tecrübesine dayanarak sualini kelam eyledi:
"Özgür ettikten sonra gelen oysa bunda senin ne suçu vardır yapacağını yapmış yeminini tutmusun ama illa ki sen için rahat etsin diyorsan kırk büyük baş kesip kırk fakiri mutlu edeceksin dört rekat namaz kılıp yeminin için rabbine sığınacaksın"
Azîz yere çömelip adamım ellerinden öpüştü onu öyle bir yükten kurtarmıştı ki yüreğinde ki ağırlık hafiflenmiş yerini sadece ince bir sızıya bırakmıştı yüreğinde oda keşkelerde saklı kalacaktı.
"Var git Aziz Ağa bunca zaman sevdaya kavuşmayı bekleyen yüreğinin beklemeye tahamülü kalmamış belliki"
Yürek feryat figan iken nasıl beklerdi hele ki yolun sonu sevdiği kadın iken .
Şeyhin evinden çıktığı gibi kahyaya emir vermişti değil kırk seksen tane büyük baş hayvan kestirmiş etlerin büyük bir kısmının kimsesiz çocukların yurtlarına ulaşmalarını istemişti.
Onların babaları belki yoktu ama bir Aziz abiyeleri vardı.
Arabası midyat'ın tozlu yollarında geçerken geçmişin anıları canladı gözlerinin önünde.
Geçmiş:
Bayram sabahı insanlar cami çıkışı bayramlaşırken Aziz Ağa'nın gözleri bir noktada kilitlendi.
Küçücük bir çok caminin avlusunda çeşmenin başında su içiyordu ama belli ki susadığı için değildi karnını doyurmak içindi bunu karnını tutup içmesinden anlamıştı.
Sadece o değil onun dışında bir çok insan görmüş anlamıştı ama gören gözleri iken susan kalpleriydi onunla bayramlaşmayı
bekleyenleri es geçip çocuğun yanına vardı.
" Herkes bayramlaşmaya gelirken sen niye gelmiyorsun delikanlı"
Çocuğu incitmemek adına sözlerini elekten geçirip konuşmayı tercik etmişti.
Çocuk duyduğu sesle ilkilip musluktan çekti başını yakalanmanın verdiği utançla başını eğip ayakkabısız ayaklarına dikti bakışlarına.
Çocuğun utandığını anlayan Azin yamacında diz çöküp çehresini tutup kaldırdı başını.
"Niye utanıyorsun delikanlı ben o kadar bekledim gelesin diye baktım gelmeye niyetin yoktu ben geleyim dedim"
Çocuğun yüzünde adeta kelebekler uçuştu ama bu çok kısa bir andı gerçekler yüzünde ki gülüş yerine hüzne bıraktı.
"Ama abi üstüm çok kirli senin üstünde kirlenir"
Çocuğun söylediği sözlere karşı Aziz çocuğu baştan aşağı süzdü.
"Yok neresi kirli bende sokakta oynayınca böyle oluyor delikanlı hem öyleyse ne olacak ki "
Çocukğun son sözü deprem niteliğindeydi.
"Ama senin oynadığın sokakta ben yaşıyorum"
Ne denir ki bu sözlerden sonra hangisi söz bu çocuğun hüznüne ortak olurdu.
Acıydı hayat o kadar açıydıydı ki birilerine kepçeyle verirken diğerinin nasibine kepçeden düşen damlalardı.
Çocuğun yüzünü avuçlarının arasına alıp tebessüm etti.
"Bak kimsenin görmediğini Allah görür duymaz dediğini duyar "
Çocuğun incileri yüreğinden süzülüp çehresini es geçti.
"Duyar mı abi görürmü benide o kadar kalabağın içinde bu kirli halimden tisinmez değilmi."
Aziz çocuğun başını tutup göğüsüne çekti bir baba şefkatiyle sarıp sarmaladı.
Çocuk derin bir iç çekip konuştu.
"Abi babalar böylemi kokar"
Adam derin bir iç çekip konuştu :
"Bilmem ben hiç baba kokusu almadım ki "
Doğruydu babasından hiç bir zaman şevkat görememişti bayram sabahları dışında elini hiç bir zamam öptürmezdi Ali Ağa oda millete gösteriş olsun diye.
Çocuktan uzaklaşıp .
"Hadi gidelim Ayşe anan şimdi kurmuştur sofraları bekletmeyelim "
Çocuk tekrar üstüne başına bakıp tam reddetteceken Aziz onun kollarından tutup omuzlarına aldı sadece çocuk değil cami avlusunda ki herkes şok olmuştu.
Onların tiksinip baktıkları çocuk kos koca Aziz Ağa'nın omuzlarıydaydı nice ağaya tanık olan Mardin Aziz ağadaki yüce yürekliliği hiç birinde görememişti.
Bir onun sevdiği kadına duygu destansı sevdası ve merhametli yüreğiyle ile anılacaktı tüm Mezopotamyada.
GÜNÜMÜZ:
"Kahya Baran'ın payını evine yollamayı unutmayasın birde bir sor onun paraya ihtiyacı varmı"
Kahya ağasına baktı hep olduğu gibi bu seferde küçükken yollunun kesiştiği çocuğu unutmamıştı şükür etti içinden rabbine onun gibi bir Ağa'nın yanında çalıştığına .
"Evet ağam ulaştı merak etmeyesin zaten yakında okulu biter "
O küçük şimdilerde hukuk okuyordu ilerde türkiyenin en büyük savcılarından olacaktı bundan emindi .
Nice çocuk gibi onunda kimliğinde Aziz Ağa ve Ayşe'nin adı yazlıydı herkes onları evlatsız bilirdi lakin öyle değildi onların bir sürü evladı vardı.
🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤
Ali Ağa oğlunun ardından öfkeyle soluyordu
Tüm aşiretlerin karşında onu o kadar küçük düşmüştü ki .
Hoş aynı anası gibiydi hiç bir zaman yanında olmayı seçmez daim karşında durmayı yeğlerdi
hep kocasını suçlamıştı ama unuttuğu tek şey kocasınında töreye kurban gittiğiydi aralarında tek fark Ali Ağa karısını gördüğü ilk an tutulmuştu
ona .
Konağa girip çalışanlara karısının nerede olduğunu sormuş öğrenince de bütün öfkesini ona kusmak için yanına çıkmıştı.
Hırsla yatak odasının kapısını çarpıp içeriye girmişti .
Ama gördükleri onun öfkesini daha çok körüklemişti ne yapsada değişmiyordu yıllar geçsede kadın geçmiş sevdasına duyduğu özlemi
Kalan hatıralardan dindirmeye devam ediyordu.
"Yiine onu özledin de utanmadam ondan kalan hatıralaramı bakıyorsun kadın hemde benim odamda benim koynuma girdiğin yatakta"
Bu sefer Xece hanımın ahına değil Ali Ağa'nın isyanına tanık oluyordu konağın taştan duvarları.
Xece hanım umursamadan yatağın üstünde ki eşyaları işlemli kutuya koyup çeyiz sandığına koydu gerçi çeyiz yerine sevdiğinin anılarıyla gelin gelmişti zira Ali ağaya gelin geleceğini duyduğu ilk an bütün çeyizlerini yakmıştı .
Bunu duyan Ali Ağa inadına düğünü öne çekmiş davullu zurnalı düğün yapmıştı sırf ona gelin gelmek istemeyen kadının canı yansın diye.
Hırsla kadının elinde ki kutuyu tutuğu gibi
Pencereden doğru avluya fırlattı.
Engel bile olmamıştı Xece hanım sadece kocasının öfkesini seyre durmuştu.
Yere düşen fotoğrafı alıp kocasına doğru uzattı maddem ki kocası canı yansın isyordu yapsın
ama bu uğurda kül olmayada razı gelsindi .
"Al bu kalmış bunuda at ne duruyorsun"
Ali Ağa kadının ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu yıllarca gözü gibi sakladığı anılardan vazmı geçmişti.
Bir kez daha elinde tuttuğu fotoğrafı kocasına uzattı.
"Al hadi ne duruyorsun Ali Ağa al bunuda at nasılsa kalan kalıyor kalpte "
İşte an ağır olan buydu ya herşeyi yakar atarsın bir gücün yüreğinde yer edinmiş sevdayı söküp atmaya yetmezdi.
Xece hanım sandığın en altında yıllardır sakladığı bohçayı çıkarıp adama uzattı.
"Hani diyorsun ya bir kere bile sevmeyi denemedin işte ben seni bırak sevmeyi afetmeyi denesem bile her bir saç telimin ahı kalır üstümde"
GEÇMİŞ:
"Niye geldin kadın hangi yüzle "diye hesap sormuştu Aziz yaptığı ihanet yetmezmiş gibi birde uzaktan onu görmeyemi gelmişti yüzsüzce.
"Ben kötü bir şey yapmadımdı ki yüzüm olmasın"
İhanetle suçlamıştı sevdiği o isteyerek evlenmişti ki ihanet etsin veya kocasına başkasını sevdiğini söylemiş evlense bile asla onu sevmeceğini dile getirmişti buna rağmen bu evliliğe karar verildiğinde sesini çıkarmamıştı Ali Ağa.
"Git Xece yüreğimden gittiğin gibi şimdi buradan da git "
demişti.
adam oysa bir beş dakika için bir ömür feda ederdi herşeye rağmen sevdiği kadın için git diyordu.
"Giderim gitmesinede sende şunu bil ben ihaneti etmedim ölmeden mezarımı kazdılar al buda yeni yuvan dediler . Haklısın ölmekte kalmakta benim elimdeydi ama ben yaşarken ölmeyi canımı yakanın canını yakmaya yemin ettim onlar bana mezar ben onlara kefenim bundan sonra"
Aziz ağaya sorsalar Xece hanımın neyine aşık oldun diye.
Yıkılmayışına diye cevap verirdi.
Adam konuşmadı arkasını dönüp gidicekken son kez .
"Gelme bir daha Xece gelişin hayatımda ki kadına ihanetir"
Duyduğu sözlerden sonra gözlerini yumdu kadın onun kıyameti sevdiği adamın onu başkasına ihanet bellemesiydi.
"Gelmem merak etme bir daha gelirsem gururum beni affetmez"
Adam arkasına bakmadan gitmişti
ama Xece hanım o gidene kadar gözlerini açmamıştı gözlerinde hep gelişleri hatıra kalsın diye.
.....
Ali Ağa avluda oturmuş kahvesini içerken sivri dilli yengesi gelip tam karşısında oturmuştu.
"Karın nerde Ali Ağa"kadının imayla sorduğu soruyla kaşları çatılmıştı genç adamın.
"Hayırdır pek mi özledinde bana sorar oldun"
Kadın önüne düşen şalı omuzlarının gerisine atıp zehrini akıttırdı.
"Diyorum ki karın eski aştığını görmeye gitti"
Duyduklarından sonra Ali Ağadan Filiz hanım bile korkar olmuştu.
Ali Ağa öyle bir bağırmıştı ki gökyüzünde uçun kuşlar bile korkup kaçmıştı.
O anda Xece hanım konağın kapısından girmişti ki Ali Ağa burnundan soluyup hiç açımadan yanına gidip kollarından çekip konağın ortasına attı.
Kadın tam düşmanım dediği kadının ayaklarının dibine düşmüştü bu saatten sonra adam odan korkmalıydı zira Ali Ağa düşmanının karşısında ona diz çöktürmüştü.
Birden saç diplerinde hissettiği yanmayla az kalsın çığlık atıcakken ellerini ağızına kapatı.
Acısı bile onlara zevkti bu zevki onlara yaşatmayacaktı ölürken bile direnecekti.
Ali Ağa kadının çenesini tutup neredeyse kıracak kadar sıkmıştı. Onu bu kadar öfkelendiren sadece o adamı görmeye gitmesi değildi inkar etmemesiydi o kadar canını yakarken
acısını bile ona çok görmesiydi.
"Gitmedim de lann yoksa elimde kalacaksınn"
Gülümsedi Xece hanım ona acı çektirenlere inat .
Gülümseyen kadını görünce Ali Ağa'nın nevri dönmüştü çalışanlara dönüp .
"Bana çabuk tıraş makinesini getirinn"
Diye bağırdı.
Kadının saçı yassıydı ...
Kadının saçı sevdasıydı...
Xece hanımın saçları isyanıydı.
Ali Ağa öfkeyle çalışanın elinde ki makinayı alıp acımadan kadının saçlarını kazıttı son tutama gelmişti ki.
"Allah şahidim olsun ki kestiğin her saç teli kadar canını yakacağım benden af diledikçe bu günü hatırlayacaksın sen saçımı değil isyanımı aldın yaktığın kadar yan inşallah "
Feryadıyla Ali Ağa'nın eli titremişti öfkesine yenilmiş sevdiği kadını sonsuza kadar kaybetmişti.
Elinde ki makine yere düşüp parçalanmıştı sözler boğazında düğümlenmişti zaten hiç umut yokken şimdi hepten yokken hiç olmuştular.
Ali Ağa ellerini sevdiği kadının omuzuna uzatıp ona dokunacakken Xece hanım öfkeyle yerden kalkıp yeni düşmanın karşısına geçip ona baş parmağını salayıp öfkesini kustu.
"Sen Ali Ağa başkasını seven kadını nikahına alıyorsan bu gün hesap sormaya hiç hakkın yok ben sana ilk gün dedim ki benden sana yar olmaz olaki ille aldın senin yanında bile yarı sevmekten vazgeçmem "
Doğruları hazmetmek kolay değildi lakin doğru, yanlışla değişmezdi essahtan seven yarda sevdiğinden geçmezdi.
"Sen benim karımsın Xece unutma hele ki karnında benim evladımı taşıyorken bunu demen çok saçma"
Xece hanım bütün konağı inleten bir kahkaha bıraktı verdi ve daha sonra dönüp tiksinircesine kocasına baktı.
"İstem dışı olan her dokunuş tecavüzdür Ali Ağa "
Ali Ağa alayla gülüp karşısında ki kadına doğru konuştu
" Karımdın Xece lafını bilde konuş olucaktı elinde sonunda"
Xece hanım kocasına tam dibine yaklaşıp son noktayı koymuştu.
"karın olabilirim ama senin malın değilim .
Unutma ki sadece saçma
sapan romanlarda kadınlar katiline aşık olur sen aşık olduğum adam değil bir ömür katilim olarak kalacak bir canisin zira".
O GÜNDEN SONRA XECE HANIMIN
İSYANI TÜM KONAĞIN İSYANIYDI.....
NOT:Bir dahaki bölüm full +18 merak etmeyin en geç iki güne olur.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 74k Okunma |
5.43k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |