@avinmirza12
|
Onur akın: yağmur yüreklim
NOT : eski okurlarım k.b kitaplarım birileri tarafından bir kaç gün önce silinmiş sağdan soldan biriktirip bölümleri tekrar yayınlamaya çalışıcam en son 16.bölümde kalmıştık en geç bir haftaya tekrar eskisi gibi oluruz inşallah bu arada Ayşe annesi yüzünden başına aldığı darbeler yüzünden bir hastalık geçiriyor ama ilerde iyileşiyor
Instagram hesaplarımız: penumbra36 /avin.elif
Yazar anlatımı:
Aziz Ağa odasında oturmuş olanları düşünüyordu. ‘Çocuktu daha evet ve bu asla es geçilmeyecek gerçeklerden sadece biriydi. Birçok aile kızlarını erken yaşta evlendiriyor olabilirdi ama hiçbir şey onların çocuk olduğu gerçeğini değiştiremezdi.’ Kapının çalınmasıyla Fatma abla elinde tepsiyle girdi.
-"Yemek getirdim size ağam."
-"Tamam abla gel seninle konuşalım biraz."
Kadın biraz çekinerek de olsa oturdu koltuğa.
Acaba işten filan mı atacak diye düşünmedi değil.
-"Buyur beyim."
Korkarak beyine baktı Fatma kadın, yavaştan terlemeye başlamıştı bile.
Aziz ağa sert gözükse de merhametli adaletli bir adamdı, herkes de çok iyi bilirdi.
Ne babası gibi çapkın ne anası gibi gaddar değildi.
-"Şimdi sana ne soru sorarsam bana doğrusunu söyle. Ola ki yalan yanlış bir şey dersin, o zaman işinden olursun!"
Kadın bunu duyunca korku ve panikle cevap verdi: -"Yok beyim, niye yalan söyleyeyim?"
Aziz ağa istediğini almıştı, korkan her insan bülbül kesilirdi.
-"Olur da anamın korkusundan eksik anlatırsın diye tedbir diyelim sadece"
Kadın hanımından korkardı ama Aziz Ağa'dan daha çok, ağırca kafasını salladı.
-"Güzel… O zaman anlat bakalım. Anamın aklına o kız nasıl düştü?"
Kadın gözlerini eline dikti. Hangi uçtan tutsa elinde kalıyordu. Söylese bir dert, söylemese bin dertti.
-"Şey beyim, valla hanımım beni öldürür anlatırsam."
Genç adam sabrının son demlerindeydi, zira herkes onun yumuşak yüzlülüğünü suistimal ediyordu.
-"Anlat diyorsam anlat! Yoksa git eşyalarını topla ve terk et konağı! Bu konağın ağası ben miyim Xece hanım mı?"
Kadın kapıya konulma korkusuyla bülbül gibi ötmeye başladı.
"Yusuf beyime kız arıyormuş Filiz hanımım. Yusuf beyim kızı birkaç kez tarlada görmüş, beğenmiş zannımca" Ne diyordu bunlar.
-"Ne demek beğenmiş? Küçücük çocuğun neresini beğenmiş o şerefsiz?"
Kadın ağasının sesiyle yerinden sıçradı.
-"Devam et!"
Kadın yutkunup devam etti.
"Sonra beyim, hanımım bunu duyunca onlardan önce davranıp haber saldı ailesine."
'Ah ana ah' dedi içinde. Biliyordu kıza acıdığından değil, sırf amcasının karısına inat olsun diye yapmıştı. Zaten yıllardır anlayamadığı bir rekabet içerisindelerdi.
🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️
Aziz ağa hazırlanıp hastaneye doğru yolla koyuldu. Aklındaki tek şey kıza nasıl davranması gerektiğiydi.
Hastaneye vardığı gibi ilk doktorun yanına uğramaya karar vererek doktorun odasına ilerledi. Kapıyı çalıp içeri girdi.
-"Merhaba doktor! "
Doktor o günden sonra sorup soruşturmuştu Aziz ağayı, duyduklarından da memnun kalmıştı.
"Hoş geldiniz, buyurun oturun lütfen’"
Genç adam doktorun onu soruşturduğunu duymuştu ve bundan da memnun olmuştu.
Hastası için endişelenmesi mesleğini hakkıyla yapması demekti Aziz Ağa’ya göre.
-"Buraya küçük kız için geldim doktor. Durumu nasıl? "
Doktor ellerini masanın üstüne koyup birleştirdi.
-"Açıkçası kızın hali içler acısı, dünden beri serum ilaçlarla biraz kendine geldi. İyice dinlenmesi lazım ve …."
Aziz ağa doktorun kötü bir şey diyeceğini seçmiş gibi: -" Söyle doktor uzatma!"
Doktor elindeki dosyaları Aziz'e uzatıp:
-"Sadece üşütmek değil Aziz Bey. Şöyle ki hastanın beyninin bir bölümünde birkaç lekeye rastladık. Bunlar uzun zamandır olan lekeler. Bunlar kızımız beynini tetikliyor ve birçok yönden gerileme sağlıyor."
-"Ne diyorsun doktor? Açıkça söyle."
-"Dediğim gibi üşütmekten daha ciddi sorunları var gibi duruyor. Emin olmak adına birkaç test daha yapacağız. " /🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋
Yazar anlatımı: Doktorun odasından çıkıp kızın yanına gitti. Küçücük bir şeydi zaten, sanki daha da küçülmüştü yatakta.
Ateşine baktı. Düşmüştü çok şükür. Köşedeki sandalyeyi alıp yanı başına oturdu.
Kafasını onun ellerinin yanına koyup gözlerini dinlendirmek istedi bir-iki dakika ama umduğu gibi olmadı.
Gözlerini karanlığı teslim etti.
🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️
Ayşe’den:
Her yerim ağrıyordu. Zar zor gözlerimi açtım ama burası ne tarlaya ne de evimizin küflü tavanlarına benziyordu.
Tam kalkacaktım ki elimde bir sızı hissettim. Etrafıma baktığımda beyaz duvarlar ve büyük bir pencere vardı. Sağıma baktığımda ise biri uyuyordu.
-"Hii! Tövbe kim bu?"
İrkilip parmağını damağına koyup kaldırdı.
Bir süre öyle durduktan sonra, üstüne baktığında incecik bir örtüye benzer elbise vardı.
Kafasını tuttu Ayşe, bir an aklına gelenle bir korku sardı yüreğini. Anası onu kıtır kıtır kesecekti. Bayılmakla kalmamış, bir de üstüne yevmiyesini tamamlayamamıştı.
-"Allah'ım yardım et bana! Ben ne yapacam? Valla kesecek anam beni!"
Korkusunu bir yana bırakıp yanına baktı dikkatlice. Geçen çeşmede gördüğü adamdı.
Bir de tarlada gördüğünü hatırlıyordu hayal meyal. Aynı adamdı, sonra saçlarına baktı.
-"Ne kadar güzel saçları var ipek gibi!"
Çekinerek de olsa elini uzattı ipek saçlara.
-"Ay ne kadar yumuşak, Rojin'in bebeğinin saçı gibi."
Aslında Aziz ağa çoktan uyanmıştı aslında ama kızın kendi kendine konuşması tatlı gelmişti. O yüzden çaktırmadan uyuyormuş gibi yapmaya devam etti.
Ayşe kafasına vurup: -"Ah akılsız tabi yumuşacık olacak. Allah bilir ne güzel sabunlarla yıkıyordur." Aziz zor tuttu kendini gülmemek için.
-"Ben şimdi burada kaldım. Acep ne kadar tutar? Babam kesecek beni. Bir hafta çalışsam öder miyim?"
Elini çenesinin altına koyup düşündü biraz, sonra dudaklarını büzüp ağlayacak gibi oldu.
-"O zaman aç kalırız." Diye söylendi, iç çekip elleriyle oynadı.
Aziz en son dayanamayıp başına kaldırdı. Kızın bu tatlı hali çok hoşuna gitti.
Ayşe onun kafasını kaldırdığını görünce bir an korkudan yerinden sıçradı.
-"Hiiih"
Aziz ağa kızın halini görünce kahkaha attı.
-"Korktun mu bücür?"
Ayşe kollarını göğsünde birleştirip kaşını çatıp sinirli göründüğünü düşündüğü bir sıfatla baktı Aziz ağaya: -"Ya ben çocuk filan değilim! Gitmem gerek lütfen."
Aziz ağa küçük kızı süzdü önce sonra sır verir gibi kulağına yaklaştı: "Bence sen tam küçük bir cimcimesin" kulağından uzaklaşmadan burnunu sıktı ve onun bir şey demesine izin vermeden: "Hadi yat dinlen" dedi üstünü örterek.
-"Ama ben iyiyim abi vallahi billahi. Hem eve gitmem gerek. Anamlar bacağımı kırar yoksa.”
Bir de o konu vardı, dün haber yollamıştı ama ailesinden kimse tenezzül edip gelmemişti.
-"Abi, abi duymuyor musun beni!"
Kızın seslenmesiyle ona doğru döndü. Sahi abi demişti demi ona. Nasıl denirdi abin değil kocan yapacaklar diye?
-"Duydum bücür. Doktora soralım öyle çıkarız bekle."
Kız başını salladı usulca.
-"Abi şey.." Parmaklarıyla oynayan kıza baktı Aziz ağa. Ne söyleyecekse belli ki utanıyordu. -"Ne oldu bücür?"
Ayşe bücür kelimesine takılmıyordu artık çünkü daha büyük dertleri vardı.
Çekinerek de olsa: -"Şey acaba benim kıyafetlerim nerde biliyor musun?"
Nasıl unutmuştu ya hastaneden çıkaracak ama bu halde çıkaramazdı. Biraz düşünüp: -"Tamam bekle, ben gidip sana giyecek bir şeyler alayım. Sen bekle burada."
Ayşe mahcup bir ifadeyle baktı genç adama: -"Diğerleri nerde ben onları giyerdim aslında abi, gerek yok başkasına."
Aziz ağa ters bir bakış attı kıza: -"Ben ne diyorsam odur. Hadi yat, ben gelene kadar dinlen sen."
Ne derse nafile, adam dediğine kulak asmıyordu mecbur kabullendi.
🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁
Aziz Ağa’dan:
O bücür demeseydi aklıma bile gelmeyecekti. İlk doktorun yanına uğradım, sonra da çarşıya indim. Karşıma ilk çıkan dükkâna girdim. Çalışanların birçoğu beni tanıyordu.
Bu yüzden hepsi yanıma geldi. Gençten bir delikanlı: -"Hoş gelmişsin ağam, buyur. Şeref getirdin dükkanımıza."
Aziz ağa dükkana göz attıktan sonra adama dönüp: "Gerek yok, bir kaç kıyafet lazım, onları alıp gideceğim."
Adam çalışan kızlara seslenip yanına çağırdı.
-"Tamam beyim. Ne lazımdı? Kızlar yardımcı olsun."
Aziz adama bakıp çalışan kızlara döndü: -"On altı-on yedi yaşlarında bir kıza kıyafet ve ayakkabı lazım."
Kız başını sallayıp gitti. Herkesin içinde merak uyanmadı değil.
-"Beyim kim için? Deseniz daha çok yardımcı olurum."
Adamı umursamadan kıza doğru gitti. Mankenin üstünde bir elbise gördü.
‘Bu elbise bizim kıza göre.’ diye geçirdi içinden. Kıyafet ayıklayan çalışan kızı yanına çağırıp: "Bunu da alıyoruz".
-"Tamam ağam. Ayak numarası kaç acaba?"
Aziz ağa ensesini kaşıyıp: "Bilmiyorum. Sen bütün numaralardan paketle."
Kız şaşkın gözlerle arkasını dönüp: "Kimse bu kız, valla yaşadı."
Onlar için yaşın önemi yoktu, zengin olması önemli ve yeterliydi. Aziz ağa aldığı her şeyi adamın gerek yok ısrarlarına rağmen ödemiş ve yüklüce bir bahşiş bırakmıştı.
🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️🕊️ AYŞE'DEN...
Kaç saattir o abiyi bekliyordum. Eve gidince başıma ne geleceğini ben biliyordum, onun için hava hoştu tabi. Kapının açılmasıyla o tarafa döndüm, hemşire odaya girip serumuma baktı.
-"Kaldır bakalım güzelim ateşini ölçelim" Kolumu kaldırdığımda tenime değen soğuk şey beni huylandırdı ve yerimde rahatsızca kıpırdandım: -"Abla bunu çeksene, çok huylandırıyor beni."
Hemşire abla bana gülüp: -"Tamam güzelim bekle iki dakika, ateşini ölçelim yoksa çıkamazsın." El mahkum yerimde durdum, çünkü bugün eve gitmezsem annem artık beni eve almazdı. -"Bitti güzelim, bakalım ateşin kaç?"
Hemşire abla koltuk altımdaki ateş ölçeri çekip baktı: -"Şükür inmiş, ver elini serumu da çıkardık mı tamamdır."
Kolumdakinin sızısını hissederken korkum arttı. Şimdi böyle sızlıyorsa çıkarırken kim bilir ne kadar acırdı.
-"Yok abla kalsın, çıkarırsan acır ama."
Hemşire abla yüzüme baktı sanki korkumu anlamış gibiydi ama ısrarla tekrar etti: -"Bak güzelim olmaz ama hadi ver elin."
Elime uzandığı gibi korkuyla kolumu geri çekiverdim. Hemşire abla bu kez sinirli bir ifadeyle: -"Bak kızacağım artık. Daha ilgilenmem gereken bir sürü hasta var". ------------------------------------------------ Yazar Anlatımı: Sesi biraz yüksek çıkmıştı istemsizce. Aziz ağa tam kapının önüne gelmişti ki gelen sesle hemen odaya daldı.
-"Ne oluyor burada?"
Hemşire bıkkın bir nefes verip: -“Serumu çıkarmam lazım ama izin vermiyor. Daha bir sürü hasta var bakmam gereken.”
Ayşe göz yaşlarını tutamadı: -"Ama abi acır!"
Aziz ağa kıza baktı, çok korktuğu her halinden belliydi.
Yüzünü ekşitmiş bir halde hemşireye tereddütle bakan kızın haline daha fazla dayanamadı. Yanına varıp onu kollarının arasına aldı: -"Tamam bücür, sakin ol. Bak bana acımıycak söz!"
Yüzünü ellerinin arasına alıp saçlarından öptü. Kız dudağını büzüp kabullenişle: “Tamam" dedi.
Adam gözleriyle hemşireye işaret verdi. Kadın serumu çıkardığı gibi Ayşe'nin azından acı bir inilti çıktı. -"Tamam geçti bak"
Diyerek sakinleştirmeye çalıştı kızı.
-"Hem bak sana ne aldım bücür?"
Ayşe göz yaşlarını koluyla silip merakla baktı karşısındaki adama ve: "Ne aldın?" dedi.
O esnada hemşirede odadan çıktı. Yana bıraktığı poşe tleri yatağın üstüne indirdi, kız onları görünce: -" Bunlar benim mi?"
Genç adam kafasını salladı. Poşetleri tek tek açıp baktı. En son gördüğü elbiseyle Aziz ağaya sarıldı:
-"İyi ki senin gibi bir abim var" Bazen öylesine söylenen sözler bir başkasının kalbine ne yükler bindirir...
|
0% |