Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@avinmirza12

Nasılsınız umarım iyisinizdir.


İstgram @avin.elif

@penumbra36


"Her sonun bir başlangıcı vardır"


20.Bölüm


Ne olursa olsun bir anne hiç bir zaman evladına gardını koymamalıydı Aziz ağa için öyleydi


"Bize büyü diyorsunuz ya hani biz hiç çocuk olamadık ki büyüyelim Xece hanım"


Diyip arkasını dönüm çıkıp kendi odasına doğru gitti o sırıda doktor odadan çıkıyordu .


Aziz:

"Ne oldu doktor iyimi Ayşe "


Doktor:

"İyi olsa ne çare siz yine çocuk demeden onu aynı hale getireceksiniz "


Genç adam doktorun sözleriyle ellerini yumruk haline getirdi .


Doktor:

"Neyse beni hastalar bekler ben ilaçları çalışanlara verdim yarın gelir yine kontrole gelirim"


Aziz:

"Tamam"


Giden doktordan sonra Aziz odaya girdi melekler kıskandıracak saf ve temizdi küçük kız .


"Vicdanı olan nasıl kıyar sana "


Yatağın başına gidip yere çömelip küçük kızın saçlarını okşadı anasının çekmekten zevk aldığı saçları şimdi koskoca Aziz ağa sevmekten korkuyordu.


"Bu hayat çok acımasız bücür canını yakmaktan korkmaz olmuşlar insanların gözlerini nasıl bir hırs bürünmüşse can yakınca güçlü olduklarını sanır olmuşlar"


Uzanıp saçlarının tepesinden öptü genç adam ve sonra odadan çıktı rahat uyusun diye .


Aziz ağa bu zulüme karşı sussanları asla afetmeyecekti hesabını tek tek soracaktı.


"Ağam kerim bey geldi "


Bu habere çok sevinmişti okul imtahanları için Ankara gitmişti ve sonunda döne bilmişti kan kardeşi evet kan kardeşiydi çünkü zamanında askerde onun için hiç düşünmeden kurşunların önüne atlamıştı o gün bu gün kan kardeşi olmuşlardı.


Aziz ağa aşağıya inip kan kardeşine gidip sıkıca sarıldı özlem giderdiler.


"Ee özledin mi beni ağam?"


Arkadaşının omuzlarında tutup sarstı genç adam.


"Buda sorumu oğlum insan nasıl özlemez kardeşini"


"Ne bileyim ağam bu ara pek arayıp sormadığın için olmasın"


Aziz derin bir nefes alıp söze girdi


Sorma kardeşim bu ara başımda öyle dertler var ki "


Kerim kaşlarını çakıp dostuna baktı


"Buda ne demek dostum neler oldu anlat zaten bir süre buralarda olacağım "


"Tamam akşam söylerim bizim terasa Cihangir sofrası kursunlar ancak o bizi paklar"


İki genç adam adam üst kata doğru çıktılar.


*************************************************


AKŞAM


Genç adam üst kata onu bekleyen dostunun yanına gitmeden bir kez daha kızı kontrol edip öyle çıktı terasa.

Arkadaşı çoktan bardağın dibini bulmaya başlamıştı oysaki.


"Oğlum ayıp değil mi ben gelmeden başlamışsın içmeye yakışıyor mu sana "


"Kusura bakma ağam sen gelmeyince sabremedim daha fazla başladım"


Billi bile her seferinde ağam kelimesini vurguluyordu Kerim arkadaşının bu kelimeden pek hazmetmediğini biliyor inadına damarına basıyordu..


"Kaç kez diyeceğim sana bana ağam deme diye"


Aziz sandalyeyi çekip yüzünü mardin'in eşsiz manzarasına çevirdi .

Yanındaki arkadaşı boş olan bardağı arkadaşının önüne koyup doldurdu .


"Eee anlat bakalım ağam masada pek tadın yoktu zaten suratsız herifin tekiydin daha bi turşu suratlının teki olmuşsun görmeyeli ."


Bu benzetmeden sonra ters bir bakış yolladı arkadaşına Aziz ağa.


"Evleniyorum "


Tam o sırada rakısını içen arkadaşının rakısını duyduğu kelimeden sonra püskürtmesine sebep oldu .


Dostu yıllardır bir kez olsun evlilikten bahsetmez bahsini geçirmedi anasının o kadar ısrarına rağmen kendini toparlayıp .


"Hadi lan kimi kandırıyorsun seni bilmesem inanacağım"


Ama Aziz'in kendinden emin taviz vermez ifadesini görünce


Arkadaşına baktı bu dediğinden sonra pek şaka yapacak gibi durmuyordu .eliyle dizlerine vurup


"Hadi lan sonunda neymiş abicim Xece hanımın ferdi Aziz ağayı yendi."


Oda arkadaşı gibi bakışlarını Mardin'in manzarasına dikti.


"Ee kim bu şansız kız anlatmayacak mısın "


"Kız değil çocuk desek daha doğru olur aslında "


Kerim arkadaşının söyleminden sonra anlamaz gözle arkadaşına baktı.


"Nasıl yani sen baştan anlat şu meseleyi"


Aziz baştan sona herşeyi anlattı Kerim kah sinirlendi kah kıza acıdı.


"Vay vicdan yoksunları ee sen şimdi evleneceksin bu kızla ha "


Başını salladı genç adam


"Ne yapayım sen söyle o şerefsiz Yusuf'a mı bırakayım küçücük kızı iki günde kızı bir cesede döndürür"


Elini masaya vurup 


" Lan iki karısı var gözü hala dışarda hayvan gibi davranıyor o kızlara bir görsen birinin gözü yüzü mor,ya diğerinin eli ayağı kırık"


O kuzeni olacak şerefsiz vicdansızsın önde gideniydi tek derdi karı kız sabah akşam içmekti zaten en son karısını daha nişanlıyken gebe bıraktı diye nerdeyse iki aşiret birbirine girecekti.


"Eee sonuç evlenmekle bitmiyor ki yarın öbür gün hadi evlendin diyelim çocuk istemeyecektir mi?"


Aziz bunu biliyordu ama şuan için kızı koruma altına almalıydı.

Corafya kader değil di aslında sadece çocuklarını koruyamayan ailelerin kader döngüsüydü . Corafya değişir ama bu karma devam ederdi.


Nice kadının ahı vardır bu toplarda Fırat'ın , Dicle'leye hasreti gibiydi sevdalar. Ne zaman bir sevdanın ayrılışına kucak açsa Mezopotamya kan ağlar Fırat ,Dicle'si için .


"Lan çocuktan çocuk yapılmaz sokakta gördüm geçen ayak papuçu yırtılmış diye nasıl ağlıyor ben o gün o incileri gördüm ya içimde fırtınalar koptu"


Kerim arkadaşının anlıyordu ama bu topraklarda çocuğu dışlanır hor görülürsün hele ki kadınsan kusurlar ilk sende aranır çünkü zaten doğarken kanatlarını kırmışlardır.


Elini masaya vurup .


"Anlamıyorum kafam almıyor bu adaletti"


İşaret parmağıyla kafasına vurdu .genç adam kabul edilmesi zordu vicdanı olan her insan için.


" çocuktan çocuk yapıyorlar kalem tutması gereken ele çapa veriyorlar ,

Sırtına okul çantası yakışan çocukları dünyanın dertlerini yüklüyorlar ya okulu düşünmeleri yerde acaba çocuğum olurmu başka bir çocuğu üstüme kuma diye alırlar mı"


Titreyen elleriyle rakısını doldurup kafasına dikti bir daha ,

tekrar ama için böyle yanarken nafile rakının acı tadı bile bu hayatın acısını unuturmuyordu.


"Abi diyor lan abi ben ona nasıl derim bana çocukluğunu al ondan diyorlar gözlerinin ışığını söndür "


Kafasını arkaya atıp adamın acısına tanık olan gökyüzünün onca karanlığa rağmen ışıl ışıl parlayan yıldızlarına baktı.


"Bak gökyüzü nasıl uçsuz bucaksız tıpkı bizim kırlangıçın umutları gibi bir bir yıldızlarını kaydır umudlarını söndür diyorlar ama ben bu adaleti kabul etmiyorum "


Gururla baktı arkadaşına Kerim bir değil bin can fedaydı böyle dosta.


"Bazen iyiki diyorum o kurşun sana gelmeden önüne atladım senin gibi bir dost edindim"


Adam başını kandırıp dostuna baktı .


Kerim aklındaki soruyu sorup sormamak arasında kalsada sonunda dayanamayıp sordu .


"Abicim iyi hoşta Xece hanımağa nasıl kabul edecek onu atlıyorsun o koskoca bir Mezopotamyadır diğer insanları geçtim o senin çocuğun olsun diye evlendiriyor bilmiyor musun "


Arkadaşı bu dediklerin yerden göğe kadar haklıydı işi çok zordu ama o bücürün geleceği için değerdi.


"Doğru dersin ama oda bunu kabul edecek başka bir çare yok"


Kerim alaylı bir bakıştan sonra


""Yapma kardeşim Xece hanım söz konusu yangından çıkardın ama cehenneme koydun kızı kök söktürür kıza"


Aziz Ağa'nın korktuğuda buydu aslında bir yangından alıp öbürüne koymuştu asılda .


"Hiç değilse gözümün önünde olur korurum diğer türlü o Yusuf olmasa gider iki kuruş için yaşlı bir adama verir babası olacak şerefsiz"


Fatma hanım gelip 


"Ağam Yusuf beyim ve Ayşe'nin babası gelmiştir"


Not :öyle

bölümler gelecekti iyiki okudum diyeceksiniz hiç bir kitapta bu sahneler olmaycak lütfen büyümemde bana yardımcı olun


Dün bölümü tamamlamak için o soğukta damlarda nöbet tutum.🙊😊


Loading...
0%