Dört temel taş, dört elementi simgeliyordu.
Altın, Gümüş, Yakut, Ve Safir.... Dünya yok olduğunda değerli taşların ruhu onu iyileştirdi ve kendi ruhunu dünyaya üfledi. Taşın ruhu kendi varislerini yarattı ve onlara kendi ruhundan bahşetti. Artık her taşın bir koruyucusu, yeryüzünde bir hükümdarı vardı. Bu hükümdarlar kendi aralarında savaştı ve sınırlarını çizdiler. Birde bu savaştan uzak kalmayı seçen "Değersiz Taşlar" vardı. Onların diğerlerine göre soluk teni ve gri gözleri vardı. Hayatları griden ibaretti. Sadece taşın ruhuyla kutsananlar renge bulandı ve yüceldi. Değersiz taşlar için bir boyut yaratıldı ve onların yaşaması için geliştirildi. Değersiz taşlar kinle bulanıp kendilerine "KİNDAR" dedi. Gittiklerinde ise onların diyarından bir şey çaldılar. Yakut'u... Onu lanetlediler ve aralarında sakladılar. Kendileri gibi yetiştirip büyüttüler. Ruh taşı dengesi bozuldu ve taşların diyarı tamamen alt üst oldu. Yakutun yokluğu içten içe onları felakete sürükledi. Ta ki hükümdarlar boyutlar arası kapıyı açana kadar... Her yerin griye bulandığı dünyada kendilerine ait olanı bulmaları zordu. Bu yüzden seçilmişleri toplayıp kendi topraklarına götürmeli ve Yakut'un ruhunu tekrar diriltmeleri gerekiyordu. Yakut hükümdarlığı tekrar kurulmalı ve koruyucusunu bulup dengeyi sağlamalıydı. -TÜM HAKLARI SAKLADIR- |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |