Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@dikenligul


Pis adam! Beni utandırmayı başardı. Gözümü hemen ondan çektim. Herkes gibi giriş yapmakta olan Elif ablaya bakmaya başladım..


Zaman geçti ve herkes eğlendi. Bir tek ben eğlenemedim. Çünkü Fırat yanımdaydı. Gece boyunca etrafa soğuk bakışlarını attı. Ben zaten eğlenmek istememiştim ki.. En çok onu istedim, bir tek onu. Tam da böyle yanımda; elini tutabilecek, yüzünü öpebilecek kadar yakınımda..


Dans müziği çalmaya başladığında kardeşim Meriç karşıma geçti.


"Ablacım bu dansta bana eşlik edebilir misin?"


"Ah tabi ki! Sizin gibi yakışıklıları geri çevirmek ne haddime" diye kıkırdayarak yerimden kalktım. Piste geldiğimizde Meriç belime sarıldı. Yavaş yavaş sallanmaya başladık.


"İyi misin ablacım?" Meriç'in sorusuyla afallamıştım.


İyiyim tabi. Hem niye iyi olmayayım ki?" Meriç dediğimin doğruluğunu tasdik etmek ister gibi biraz benden uzaklaşarak yüzüme baktı. Sonra tekrar sımsıkı sarılarak dansa devam ettik.


" Seni dansa kaldırmıyor diye üzüldün mü?" Yüzümde beliren hüznü gizlemek için kafamı göğsüne yasladım.


"Yok küçük kuzum ne üzülcem. Fırat da yorgun herhalde." Diyerek gülümsemeye çalıştım.


Kardeşim konunun üzerinde durup beni üzmeyi tercih etmedi ki konuyu değiştirdi hemen. "Sence de Irmak bu gün güzel görünmüyor mu?"


"Irmak mı o da nereden çıktı kuzum? Hiii! bir dakika yoksa sen.." diyerek yüzüne bakmaya çalıştım ama izin vermedi. Kafamı göğsüne daha çok bastırdı.


"Ne anladıysan o işte abla. Yani o yüzden bu yapacağımı sakın yanlış anlama sadece Irmak için"


"Küçük kuzu ne diyorsun anlamıyorum ve çok sıkıyorsun beni yüzüne bakmak istiyorum." Dediğim anda Meriç sıkı kollarını gevşetti.


"Fırat abi biraz da ben Irmakla dans edebilir miyim?"


Hain kuzu beni sattı! Amaan sattıysa da Fırat'a satsın diye düşünerek Fırat'a döndüm. Gece boyunca ilk kez şu an yüzünde hafif bir sırıtma belirdi.. Kaslı kollarıyla belimi sardı. Az önce Meriç'le olan yakınlık gibi değildi bu. Birbirimizin yüzünü görebiliyorduk. Ben anın mutluluğunu yaşarken kulağıma dolan cümle ile gözlerimi gözlerine kaldırdım


"Demek yakışıklı adamlarla dans etme kuralın var." Meriç'in beni dansa kaldırmadan önceki sözlerime atıf yapıyordu.


"Evet huyum kurusun var öyle bir kuralım" diyerek gülümsedim.


"Peki benimle dans etmen kurallarını yıkar mı? Fırat'ın sorusuyla boş bulunup çenemi tutamadım.


" Ah deli misin? Asıl seninle dans etmezsem bütün kurallarım yıkılır.."


Fırat şaşkın ve hafif tebessümüyle kafasını iki yana salladı. "Açık sözlülüğün yine üzerinde"


Fırat'a yalan söyleyemezdim. Zaten Fırat'layken ben susar kalbim konuşurdu. "Sana karşı böyleyim. Yoksa bin düşünür bir hareket ederim. Bilirsin annem öyle kolay kızları sevmez." dedim.


Fırat'ın biçimli kaşları kızgınlıkla kalktı. "Bana karşı da öyle olmalısın. Çünkü ben sana karşı herkes gibiyim "


Fırat'ın cümlesi ile benim de kaşlarım çatılmıştı. Sanırım kalbimin kırılma sesini duymuştum. "Gerçekten mi Fırat? İki yıldır ilk kez görüşüyoruz ve sen benimle böyle konuşmaya devam mı edeceksin?"


"Nasıl konuşayım?" diye umursuzca ve umarsızca konuşması sinirlerimi bozmuştu. Ben neydim ki onun gözünde? Oyuncak ya da hacı yatmaz mı? Ne kadar vursa o kadar hızla ona mı dönüyordum.


"Daha nazik. Mesela nasılsın Dicle? diyebilirsin. İki senedir neler yaşadın diye sorabilirsin ya da beni özledin mi diyebilirsin ama kırıcı ve küstahça konuşarak kalbimi kırmamalısın"


"Nasılsın dememin bir önemi var mı?"


"Var tabi Ne biliyorsun belki iyi değildim. Senin yokluğun bana yaramadı. Seni özledim. Sensiz zor yaşadım.. Şu an bile yanımda olmana sevinemiyorum. Ya gidersen ve bu sefer gelmezsen.. Her konuştuğumuzda sana son sözümü söylemiş olmaktan korkuyorum."


Söylediklerim ile Fırat'ın benden yavaş yavaş uzaklaştığını fark ediyordum. "Yapma böyle kendini erkekler için yıpratma..."


Ben ne için, kim için uğraşıyordum ki.. Adam küstah, kibirli.. Ama ben onu hala çok seviyordum.


Ellerimi ensesinde birleştirerek yakın pozisyona girdim. İstediği kadar araya mesafe koysun. Ben onu her türlü kendime hapsederdim. Kokusu beni sakinleştiriyordu. Mmm mis gibi karanfil kokuyordu kalbini sevdiğim. Ciğerlerime bahar gelmişti. Bu kokuyu derince soluduktan sonra cevap verdim.


"Erkekler değil sadece sen..."


Bu konuşmadan sonra şükür ki bir daha kalbimi kıracak bir şey söylemedi. Bende onun sıcaklığında, kokusunda dinlendim bir şarkı bitti, ikinci şarkı, üçüncü şarkı.. Bıraksalar sabaha kadar dans ederdim.


Fıratın insafı buraya kadardı. Üç şarkıdan sonra benden uzaklaştı. Ben kokusunda sarhoş olduğum adamın arkasından baktım. O da herkesle vedalaşıp düğünden çıktı. Bazen ona bu kadar yapışmamam gerektiğini düşünüyorum ama onu görünce kendiliğinden ağzımdan çıkıyor kelimeler sanki ağzım değil de yüreğim dilleniyor gibi...


Gece sonunda eve geldik. Annemler uyumaya giderken Asi ifademi almak için gelecekti. Ama önce üstümü değiştirmeme izin verdi. Dişlerimi fırçalayıp tuvaletteki işlerimi hallettim. Asi gelmeden yatağa girmeli ve uyumalıydım yoksa gece boyu uyutmazdı. Yatağı girdiğim sırada Asi odama daldı.


"Yakaladım seni.. Şimdi sakin olup elindeki yorganın ucunu yavaşça yatağa bırak.."


Ah Asi ne kadar hayat doluydu! Aynı yaşta olmamıza değin ben sadece Fırat'ın yanında genç olduğumu hissediyordum. Başkalarının yanında hoş geldin müzeyyen teyze oluyordum.


"Saçmalama Asi uykum var hadi git sende uyu yarın okul var"


"Yok hanımefendi. Önce o üç dansın hesabını ver ve dansın başlarındaki konuşmalarınızı dökül bakalım."


"Puff Asi! Anlatacak bir şey yok ki her zaman ki Fırat ve kibirli cevapları.. Bende biraz duygusal konuştum" diye üç dans verdi bana bir nevi sadaka gibi.


Dediğim şey ile Asinin gülen yüzü soldu. Ellerini yumruk yaptı. "Dicle izin ver şu adamın ağzını yüzünü parçalayayım. kibirli piç.."


"Asiii sana kaç kere ona piç deme dedim. Adamın anası belli, babası belli"


"Aman ya Dicle beni deli ediyorsun. Ne olmuş anası babası belliyse.. Adam piç gibi hareket ediyor. Bak biraz küfür et ne kadar da rahatlıyor insan sen de anlarsın"


Kafamı olumsuzca salladım. "Hayır Asi. Bu dediğini annem duymasın. Terlik manyağı eder seni." Sevgili kardeşim her zaman ki hareketini yaparak omuzunu silkti.


" Aman ne olacak anadır döver de sever de benim için fark etmez."


Uykum kaçmıştı kaçacağı kadar. Tek ayağımı altıma alarak dedikodu moduna girdim."Sen beni bırak da Meriç ne iş onu anlat.. "


Asi de benim gibi gıybet pozisyonunu alarak anlatmaya başladı. "Ayy sen yeni mi öğrendin? Bizim küçük sıpa aşık olmuş. Hem de abisi kılıklı Irmak prensese. Bak şuraya yazıyorum." Diyerek komodinime yaladığı parmağını dokundurdu.


"Bu kız abisi gibi bizim Meriç'i kuzuya çevirir." Gözüm ıslak komodinden ayıramazken dayanamayıp Asinin koluna vurdum


"Seni pislik çek salyalarını komodinimden. Hem nesi varmış Irmağın? Bence çok tatlı bir kız"


"Aman aman görümcesine lafta ettirmezmiş. Kızım o kız cadı gözleri fer fecir okuyor. Sen iki senedir bağlayamadığın Fırat'ı. Ama bak kıza, yaşına başına bakmadan Meriç'i bağlamış kendine"


"Bilmiyorum Asi ya. Benim derdim bana kadar bir de Meriç'miş, Irmakmış uğraşamam.. Hadi kalk yatağımdan" diyerek ayak ucumda oturan Asiyi tekmeledim. Bu hareketimi beklemeyen Asi yere kapaklandı. Ve o an sinirlerimin boşaldığını hissettim kahkahalarımı serbest bıraktım. Asi yerde hayalet görmüş gibi bana pörtlek gözlerle bakarken ben, katıla katıla gülüyordum.


"Dicle kuzum en iyisi ben gideyim de sen de uyu "diyerek kaçtı. Ah bu yöntemi çok beğendim bilseydim. Sabaha kadar bana motosikletleri gösteren kardeşimi bu taktikle odamdan kovardım. Her şeye herkese rağmen mutluyum. Burnumda Fıratın kokusu, zihnimde onun resmiyle onsuz geçen gecelere inat huzurla uyudum.


Sabah alarm çaldığında Banyoya geçtim. İhtiyaçlarımı hallederken hasta olduğumu gördüm. Demek o duygu değişimlerinin nedeni buydu. Yüzümü yıkayıp saçımı at kuyruğu yaparak odamdaki banyomdan çıktım. Aşağıya pijamalarımla inecektim bu sabah. Üniformamın yanından geçerken kusura bakma üniformam bu gün birlikte olamayacağız özle beni diyerek öpücük attım. Sabah sabah bet sesimle şarkı söyleyerek merdivenleri indim.


"Gelir mi gelmez mi derken, ince ince düşünürken, bir çiçekle kalkmış gelmiş, filim orda koptu zaten


Canım olur kendileri, anlayan anladı beni..


Lacileri çekmiş gelmiş dibim orda düştü zaten.. "dünde lacivert giymişti yarim yaaa!"


Vay vay vay kimler gelmiş günlerce nerelerdeymiş özleyişi gelmiş zaten


Çok pis özlemişim zaten mutsuz mutsuz dolaşırken günüme can kattı resmeeeen


Derken derken akşam oldu erken erken ,, " diyerek gözüm kapalı mutfağa girdim. Elimin tekini mikrofon yaparak gözlerimi kapatıp etrafımda dönerek devam ettim.


Derken derken beni benden aldı, resmeeeeeennnn


Beni benden aldı resmeeeeennn" diyerek nefes nefese kalmıştım. Gözümü açmadan nefesimi kontrol altına almak için derin derin soludum. O sırada alkış sesi mutfakta çınladı.


"Şapşal Asi" diyerek gözümü açtım ama karşımda beni alkışlayan ne Asi ne Meriç ne de annemdi Onlar şu an dilleri tutulmuş ve felç geçirmiş gibi bana bakarken bu durumdan eğlenen biri vardı. O da Fırat! amanım şu twettyli pijama takımımla 'ki abartmıyorum göz bandımı tekrar uyurum diye çıkarmayıp başımın üstüne asmıştım' ondan tutun ayağımdaki terlikler bile twetty di ve en berbatı boğazımdan sabah olduğu için çıkan çatal gibi sesle adama sitkom sunuyordum. Şu an kesinlikle kızarmıştım. Ben beyaz tenliyim beee beni utandırmayın diye bağırasım vardı ama bu kadar rezillik beni bile aşıp annemin kalkık kaşına fazla gelirdi. Şirin olmaya çalışır bir ses tonuyla konuşmaya çalıştım sanki az önce kümesteki tavukları boğazlıyorlarmış gibi olan sesime inat..


"Şarkının ne kadarını duydunuz?" diye yapmacık güldüm içimden de şarkı resmen Fırat dün benle dans etti. Bende çok mutluyum diyordu hem de her sözü. Sıçtım sıvamaya yardımcı arıyordum resmeeen


"Başından beri ablacım" diyerek masumca bana bakan Asiyle durumun çok vahim olduğunu kavradım. Yoksa Asi kız bana ablacım demezdi.


"Bu gün de lacileri çektim ama çiçek getirmek aklıma gelmedi. İdare et artık" diye göz kırptı Fırat.


Çiçek mi laci mi? Amanım şarkının sözlerini unuttum. Adam beni benden aldı resmeeennn heh hatırladım şimdi.


Zavallı anneciğim az önce boğazlanıyormuş gibi şarkı söyleyen kızını korumak için konuşmaya atıldı.


Ama e anacım, insan mutfağa geldiğim ilk andan susmam için sinyal çakmaz mıydı? Pis Meriç ve pis Asi resmen şu an durumumdan zevk alıyorlardı.


"Fırat oğlum, seninle konuşmak için gelmiş kızım. Sen niye böyle indin aşağıya normalde her sabah jilet gibi üniforman ve yapılı saçlarınla inerdin aşağıya" diyerek kaş göz yapan annem şu an beni hiç ilgilendirmiyordu.


Ben annem konuşurken bana gülümseyen Fırat'a takılı kalmıştım. Bu adam gülümsüyor muydu? Ben annemin sorusuna gayri ihtiyari cevap verdim ama cevap verirken de gözümü Fırat'tan çekememiştim.


"Aman anne hasta olmuşum. Şimdi bütün gün karnım ağrır falan uğraşamam. Bu gün evde yatacağım.." söylediğim sözle Fırat'ın gülümsemesi daha da genişledi. Ve ben şölenime ağzı açık ayran budalası gibi bakarken annemin sinirle sandalyeden kalktığını duydum. Duymamak mümkün değildi zaten. Sandalye parkede öyle bir sürttü ki duyanda bana sinirlendi de sandalyeden hıncını aldı sanır.


Bir dakika annem ne sordu ve ben ne dedim? Amanıın alzaymır başlangıcı yaşıyorum hatırlamıyorum.. Yine amanınn ben ne dedim hasta mıyım, karnım mı ağırır? Yutkunarak karşımdaki gülen yüzden annemin kaşları havaya kalkmış bir şekilde bana baktığını gördüm. Meriç ve Asi; ayvayı sen seversin ablacığım der gibi yüzüme bakıyordu.


"Ben karnım ağrır mı dedim? Dilim sürçmüş olmalı. Grip olmuşum başım ağırıyor hihih" diye güldüm. Annem bu ezikliğime dayanamıyor olsa gerek


"Ben nejlalara gidiyorum" diyerek mutfaktan çıktı. Kardeşlerim de annemin arkasından hızla kalkarak "bizimde okulumuz var malum hadi görüşürüz" diye tam manasıyla kaçtılar..


Fırat bana hala gülümsüyordu. "Kaldık mı başbaşa.." dedi. Umursamaz görünmeye çalışarak Fıratın karşındaki sandalyeye geçip oturdum. Üstümdeki komik pijamayı unutmaya çalışarak ayak ayak üstüne attım. Umursamazca davranacaktım tabi.. "Hangi rüzgar attı seni buraya? Normalde benden kaçardın ya ondan soruyorum."


"Senin çok pis özlediğini düşünüp geldim ve yanılmamışım da. Sabah, sabah herkese ilanını da ettin"


"Çok mu hoşuna gidiyor beni zor duruma düşürmek.." diyerek çatalımı böreğe batırdım. Sinirle bir ısırık alırken,


"Güldük, eğlendik şimdide sadede gel neden geldin? " diye sordum.


Fıratın az önceki gülen yüzü birden soldu. Kaşlarını çatmaya başladı. Heh hoşgeldin kibirli piç...


Bölüm Sonu..


Loading...
0%