Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@dikenligul

Yaşı küçük olan ve rahatsız olanlar varsa bu bölümü geçsin lütfen..


Fırat'ın boş gözleri şaşkınlıkla bana döndü.


"Sen kafayı mı yedin? Az önce evlenmeyeceğiz demedin mi? Hayatımızla ilgili kararları ne kadar da kolay verebiliyorsun." Ben kendinden emin bir şekilde oturmuş karşıya bakmaya devam ederken. Fırat ise kafasını bana çevirmiş şaşkınca bakarken bir cevap bekliyordu.


"Kafayı yemedim ayrıca dediğimin arkasındayım. Evlenmeyeceğiz sadece seni unutabilmek için seninle olmak istiyorum. Bence bunu bana borçlusun. Ben senin hayalini yaşaman için seni serbest bırakıyorum. Sen de en azından bir gecede olsa benim hayalimin gerçekleşmesine izin ver. Benimle birlikte ol daha sonra birbirimizi görmeyelim..." Fırat sinirle yerinden kalkarak bağırdı.


"Sen benimle oyun mu oynuyorsun. Karşıdan bakılınca salak gibi mi görünüyorum?" Dedikten sonra kolumdan tutarak beni ayağa kaldırdı. İki eliyle kollarımdan tutarak beni sarstı.


"Elimden bir kaza çıkmadan siktir ol git bu odadan."


"Gitmiyorum! Hayalimi gerçekleştirmeden hiç bir yere gitmeyeceğim"


"Dicle bak sana zarar vermemek için sabrediyorum. Ama sabrım taşıyor. Ne oyun oynuyorsan buna bir son ver!" diye bağırdı. Benimde artık sinirlerim şaha kalkmıştı. Şu an Fırat'ın sıkışıyla acıyan kollarımı görmezden gelerek bağırdım.


"Oyun değil Allah'ın cezası oyun değil! Senden vazgeçmem için bana bunu borçlusun. Son gecemiz bu ne olur bu gece her şeyi unutmama izin ver. Bana seviyormuş gibi bak, benimle seviyormuş gibi seviş!" diye ağlayarak beni taşımayan dizlerimle Fırat'ın ayaklarının ucuna düştüm. İçim çıka çıka ağladım. Daha sonra Fırat'ta benimle aynı boya gelerek eğildi. Eliyle çenemi tuttu. Yüzüyle aynı hizaya getirdi.


"Gerçekten nikahı iptal etmek için sadece bir gece mi istiyorsun?" Çıkamayacağından emin olduğum sesimi kullanmadan başımı evet anlamında salladım.


"Ama sen bakiresin. Benden sonra evlenince bu sorun olur.." Şu an boş gözlerle ona bakıyordum. Halim olsa kahkaha bile atabilirdim. Fırat ilk kez beni düşünüyor hem de ayrılacağımız gece ne ironik.!


"Bu seni ilgilendirmez. Unuttun mu bencil biriyim ben. Hatta gelecekteki eşimi düşünmeyecek kadar düşük ve kendi zevkine düşkün olan saplantılı bir sürtüğüm.. "


"Dicle böyle konuşma. Benim bu evliliği en başından istemediğimi biliyordun. Beni çok sıktın ağzımdan çok kötü sözler çıktı biliyorum ama beni bunu yapmaya mecbur bırakanda sendin.."


"Yeter artık bunları konuşmak anlamsız.. Bir an önce beni öper misin?" Diyerek kollarımı Fırat'ın ensesinde birleştirdim. İçim heyecandan burkulurken dudaklarımı sevdiğimin dudaklarına dokundurdum. Eğer Fırat dudaklarımı öperse istediğim şeyi kabul etmiş olurdu ama öpmezse o zaman bu odadan gider, yarın onunla olan nikahımı yine de iptal ederdim.


Korktuğum olmadı ve Fırat dudaklarımı kabul edip öpmeye başladı. Şu an düşünebildiğim iki şey vardı. ilki bu geceden sonra tamamen başka biri olacağımdı ikincisi ise bu otel odasında ne pahasına olursa olsun en büyük hayalimden vazgeçeceğimdi...


.............................


Fırat beni öperken kollarını belime doladı. Yerde birbirimize sarılmış bir şekilde öpüşürken. Fırat geri çekildi. Beni kucağına alarak yatağa oturdu. Gözlerinde merhamet vardı. ilk kez bana üzüldüğünü anladım.


"Dicle emin misin?" Sinirlenmiştim hala nikahı iptal edip etmeyeceğimi anlamaya çalışıyordu.


"Eminim Fırat nikahı iptal ettireceğim."


Fırat'ın yüzündeki ifade daha da yumuşadı. "Onun için demedim. Birlikte olmak istediğine emin misin?" Yüzümde aptal bir gülümseme oluştu.


"Adımın Dicle olduğundan emin olduğum kadar hem de.." diyerek yine dudaklarına kapanan ben oldum. Yavaşça dudaklarım onun dudaklarının ritmine uyarken kalbim hiç olmadığı kadar hızlı çarpıyordu. Kolay değil ki kaç senelik imkansızım karşımdaydı. Öpüşme derinleştikçe düşünme yetimi kaybediyordum.


Nasıl olmuştu da bu dudakları daha önce keşfetmemiştim. Titreyen ellerimle Fırat'ın gömleğinin düğmelerini açıyordum. Her açılan düğmeyle heyecanım artıyordu. Onsuzluğu düşündükçe gözlerim doluyordu. Ama bir söz vermiştim ve sonuna kadar tutacaktım. En son düğmeyi de açtıktan sonra önce benden ayrılan dudaklarına baktım. Nemli ve sıcacıktı. Az önce o dudakların benim dudaklarımın üzerinde olduğunu düşününce titremem arttı. Gözlerim açılan vücuduna takıldı. Bu adam nefesimi kesiyordu. Titreyen ellerimi onun göğüslerinde, kollarında karın kaslarında gezdirdim. Elimin geçtiği yerler daha da kasılıp sertleşiyordu. Gözlerimi tekrar Fırat'ın gözlerine çevirdim. O gözlerde ateş vardı. ikimizi de yakıp kavuracak, geriye küllerimizin savrulacağı bir ateş...


Fırat hızla kollarımdan deri ceketimi çıkarıp kenara attı daha sonra üstümdeki badiyi bir çırpıda kafamdan çıkardı. Siyah dantelli sütyenimle kalmıştım. Utanıyor muydum? Hayır! Ben bu hayatta sadece Fırat'tan utanmazdım..


Dudakları gerdanımdan göğüsüme ıslaklık bırakarak ilerliyordu. Dudaklarının geçtiği yerler adeta yanıyordu. Dudakları sütyenimden taşan göğüslerimi öpüyordu. Bense aklım çıkacakmışçasına onun sıcak dudaklarını hissediyordum. Daha fazlasını, bana vereceği her şeyi istiyordum.


Bir anda beni yatağa sırt üstü yatırarak üstüme çıktı. Gözlerimiz mıhlanmışçasına birbirine bakıyordu. Dudaklarıma kapanmasıyla gülümsedim. Öpücükleri ile dudaklarım, dudaklarında erirken ellerimi ensesinde birleştirmiş kendime daha çok bastırıyordum. Onun elleriyse belimi okşuyordu. İçim alev alevdi. Kendimi elimden geldiği kadar ona bastırıyordum.


Büyük elleri sırtıma doğru yol alırken ne yapmak istediğini anlayarak biraz daha ona doğru kalktım. Elleri sütyenimin kopçasına giderek saniyede açtı. Gevşeyen sütyeni üstümden çıkarmadan ellerini göğüslerime daldırdı. Elleri göğüsümde, dudakları dudaklarımdayken ben altında deli gibi çırpınmaya başlamıştım. İçim fokur fokurdu. Dudakları daha fazlasını istiyormuşçasına dudaklarıma baskı yaparken ne yapmam gerektiğini şaşırmıştım. Dudaklarını benden ayırarak boğuk sesiyle,


"Ağzını aç" dedi. Ben nefes nefese şaşkın bakışlarımla,


"Neden?" diye sordum. Erkeksi bir kahkaha atarak "Sorma sadece bana güven" dedi.


" Ama" deyip konuşmaya devam edeceğim sırada açık olan ağzıma, ağzı kapandı. Ve o an Fırat'ın niye bu kadar ısrar ettiğini anladım. Bu adamın dudakları ab-ı hayat gibi geldi kurumuş boğazıma, uyuşmuş hücrelerime can suyu oldu. Dili dilimde gözleri gözlerimdeydi.


Elleri ise göğüsümden göbeğime, yavaşça belime, belimden giydiğim eşofmanın içine oradan da kalçalarıma iniyor, nazikçe okşuyordu. Bir yanım ellerini tutup yapma demek istiyordu. Yapma Fırat, kalbim bu kadarını kaldırmaz demek isterken bir tarafım daha fazlası için yalvarıyordu.


Elleri ile kalçalarımı sıkarken ağzımdan inilti kaçırdım. Kızaran yanaklarım daha da kızardı. Bu ses benden mi çıkmıştı? Şaşkınlıkla Fırat'a baktığımda şaşkınlığım hoşuna gitmiş olmalı ki yüzünde bilmiş bir gülümseme geçerek dudaklarımı serbest bıraktı.


Sütyeni tamamen vücudumdan çıkarıp kenara attı. Dudakları göğüslerimden gezerek tomurcuklarımda durdu. Kafasını kaldırarak bana göz kırparken, benim göğüslerim heyecanla kalkıp iniyordu.


İlk kez Fırat'ı bu kadar tasasız, duvarsız görüyordum. Bu beni oldukça mutlu etmişti. İç çekmeyle karşılık verince dudaklarını göğümsümün tomurcuklarına kapadı. Islak sıcak dudakları önce tüy kadar yumuşak öpücükler kondururken diklenen göğüs uçlarımı ısırmaya başladı. Ağzımdan istemsiz çıkan iniltilerle daha hızlanıyordu.


Bir eliyle kalçamı sıkarken diğeriyle diğer göğümsümü yoğuruyordu. Ben nefes nefese kıvranırken o bundan haz alarak devam ediyordu. Dudakları diğer göğümsüme geçip emerken belim yay gibi gerilmişti.


Artık dayanamıyordum ellerim Fırat'ın pantolonuna gitti ama Fırat beni durdurdu.


"Şimdi değil önce senin ki" diyerek pijamamı, iç çamaşırımla birlikte çıkarıp attı. Ben arsızca onu süzerken o da beni süzüyordu. Gözlerini benden ayırmadan pantolonunun düğmesini açtı ve iç çamaşırıyla üstünden çıkardı. Karşımdaki manzara karşısında gözlerim büyüdü. Daha önce erkeklerde olduğunu bildiğim ama hiç görmediğim erkekliği gözlerimi doldurdu. Utançla kafamı yana çevirerek gözlerimi kapadım. Bu çok fazlaydı benim için. Fırat'ın alaycı sesini duydum.


"Ne oldu korktun mu, yoksa vaz mı geçiyorsun?"


Derin, derin nefesler alarak gözümü kapadığım halde hatırladığım görüntüye alışmaya çalıştım. Şimdi olamazdı. Bu noktadan sonra vazgeçemezdim. Isırdığım dudağımdan kan gelince kendime geldim. Karşımdaki Fırat'tı.. Benim canımı yakmazdı. Yakmaz mıydı? Öyle bir yakardı ki bütün hıncını bile alabilirdi. Onun insafına kendimi bırakarak gözlerimi açtım.


"Devam edelim mi?" diye gülerek sordu.


Yutkunarak "Evet" dedim


Fırat bu sözlerimi bekliyormuş gibi üstüme uzandı. Bir eliyle saçımı okşarken gözleri gözlerime değdi.


"Sen nasıl bir şeysin?" diyerek gülümsedi. Bu seferki gülümsemesi alaylı değil şefkatliydi.


"Rahatla bırak bu gece seni istediğin gibi seveyim. Canını acıtmamaya çalışacağım. Korkma sevgilim"


Gözlerim doldu. Fırat bana sevgilim demişti ve sonra da seni seveyim.. bunlar sevilmeyi bilmeyen kalbime çok fazlaydı.


"Sev beni sevgilim. Bu gece en çok beni sev.."


Fırat'ın parmakları çeneme dokundu. Ağzımı nazikçe aralayarak dudaklarını dudaklarıma kapadı.


Bundan sonrası az önce yaptıklarının hızlandırılmış haliydi. Elleri her yerimdeydi. Göğüslerim onun ağzına girmek için arsızca dikleşmişti. Bacak aramda ıslaklık ve sızıyla Fırat'ın altında kıvranıyordum. İçimde daha önce hissetmediğim bir arzu hissediyordum. Fırat'ın eli yavaşça bacak arama kaydığında iniltilerim artmıştı. Tam kendimden geçecekken parmağının birini içime sokmasıyla yüksek sesle adını haykırdım.


Fırat parmaklarını içime soktukça verdiğim tepkileri izliyordu. Beni bir titreme almıştı. Son nefeste titreyerek Fırat'ın adını haykırdım. Gözlerim kendiliğinden kapandı. Gözlerimin önünden yıldızlar geçiyordu. Tenim kuş kadar hafiflemiş, yüreğim hoplamıştı.


Titremelerim devam ederken gözlerimi aralayarak Fırat'ı gördüm. Çenesi kasılmış bana bakıyordu. Acaba bir şeyi yanlış mı yapmıştım?


Fırat boğuk bir sesle "Artık dayanamıyorum. Dicle son kez soruyorum emin misin?" diye sordu


Anın verdiği arzu ile boğuk bir sesle "E..evet" diyerek kekeledim.


Fırat yavaşça bacaklarımın arasına girdi.


"Kendini kasma sevgilim. Kasarsan canın acır.. " diyerek şakağıma minik bir öpücük bıraktı.


Öpücükle gözlerim huzurla kapandı. Gözlerim açıldığında daha huzurlu ve korkusuzdum. "Tamam Fırat" diyerek gözlerimi gözlerine diktim . Cesaretim geri gelmişti. Onu istediğimi ona belli etmek için gülümsedim.


Yavaşça içime girerken duyduğum acıyı göstermemek için gülümsemeye devam ettim. Fırat olumsuz bir şey var mı diye bakmak için gözlerini birleşme noktamıza indirince utanarak çenesini tuttum. Gözlerini gözlerime mühürleyip "Devam et." dedim.


Benden aldığı komutla en derinime gömülmesiyle içime saniyelik yayılan keskin acı ile alt dudağımı ısırdım..


Fırat sonunda tamamen içimdeydi. Isırdığım dudaklarımı dişlerimden kurtararak öpmeye başladı. O öptükçe rahatladım. Acım sızıya dönüştü.


Dudaklarımızı ayırdığında benden bir tepki görmeyi bekliyordu. Gergin yüzü gülümsememle yumuşadı.


"İyiyim ben endişelenme artık" dediğimde gülümseyerek kafasını iki yana salladı.


Git gellerini yapmaya başladı. Kendini her itişinde içimde volkanlar patlıyordu. Sızı kendini sonsuz zevke bırakmıştı. Sonunda az öncekinden daha da yoğun bir titreme vücudumu sardı. Titreyerek boşaldığım sırada Fırat'ta titremeye başladı ve onunda sona yaklaştığının habercisi olan tohumları içime aktı.


Rahatlamayla kapattığım göz kapaklarımı Fırat'ın kadını olarak açtım. Kendi düştüğü için ağlamaya hakkı olmayan bir kadın olmuştum..


Bölüm Sonu..


Loading...
0%