
Multi: Bana Bir Masal Anlat Baba
Direk açıp dinleyerek okumanızı tavsiye ediyorum :')
3 YIL ÖNCE
Açelya Erdoğan'ın Anlatımıyla
Kıvranıyordum olduğum yerde durmuş arkasından sadece ağlıyordum. Bağırmak istiyor, 'Yapma!' demek istiyordum. Ama sadece ağlamak geliyordu elimden... Orada acı içinde uyumuştum. Belkide acıdan bayılmak siz ne derseniz artık. Uyandığımda her zamanki gibi her yerim ağrı içindeydi. Okula gidecek dermanım yoktu. LGS'den yeni çıkmıştım fakat babamın bursluluk sınavını kazan eve para getir dediği için okulun yaz kursuna gidiyordum. Birkaç gündür gitmediğim göze batmış olacak ki telefonum çalmaya başladı. Okul müdürü arıyordu. Açmadım. Açacak derman bulamıyordum kendimde. Yavaş yavaş kıpırdamadan mırıldanmaya başladım.
"Bana bir masal anlat baba
Hem ağlıyor hemde şarkıyı mırıldanıyordum. Her bir kelimesi içime yerleşirken kalbim gümbür gümbür atıyordu. Ne çok isterdim huzurlu bir ailem olsun. Mutlu yaşayalım. Olmamıştı işte. Annem beni yanına almamıştı. Bir evladını, beni yok saymış uçup gitmişti bu evden. Belki annem olsaydı, belki annemin yanında olsaydım şu an bu halde değil el üstünde mutlu yaşıyor olabilirdim.
"Anlatırken tut elimi
Şarkının sözlerini bitirirken ağlayışım hıçkırığa dönüşmüştü. Olduğum yerde kıvranırken telefonum tekrar çalmaya başladı. Bursa'dan arkadaşım, can dostum hatta kardeşim Can arıyordu. Kendimi toparlayıp endişelenmemesi için telefonu açtım. Çünkü en son açmadığımda o küçücük yaşıyla buraya gelmişti.
"Efendim Can?" sesimi normal tutmaya çalışarak konuşmaya başladığımda Can hemen "Yine vurdu mu?" dedi. Beni uzaktan bile anlayabilen arkadaşım olduğu için şanslı olmalıydım. "Yoo." diyerek konuyu kapatmaya çalıştığımda beni görüntülü aradı.
Hüsranla telefonu açtığımda yüzümdeki morlukları görmesiyle gözlerindeki öfke büyüdü. Ve hayatımın dönüm noktası olan o cümleyi kurdu. "Bursa'ya kaçıyorsun."
17.04.2020
Arel Soydan'ın Anlatımıyla
Annesine çok düşkün bir oğlandım. Annemle anne oğul tatil yapalım diye düşünmüştük ve Ayvalık'a gitmiştik. Bunu fırsat bilen babam ise eve başka kadınla girmeyi tercih etmişti. Erken dönmemizle babamı basmamız bir olmuştu. Şimdi ise annemin açtığı boşanma davasının sonuçlanmasını bekliyorduk. Neyse ki babam uzatmayı tercih etmemişti. Zaman geçmez bilmezken hakim bizi içeri çağırtmıştı. Birkaç konuşmadan sonra o ses duyuldu.
"KARAR : Dava, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma ve velayetin davacıya verilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı Deniz şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açmış, davalı davaya karşı koymuş, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden ötürü HUMK. 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.04.2020 gününde, yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi."
Elimizde aldattığına dair elbette kanıt yoktu ve elimiz boş dönüyorduk. Annem göz yaşları ile "Ben bu adamla bir gün bile evli kalamam Hakim Bey." dese de fayda etmemişti. Oradaki görevliler annemi kollarından tutup dışarı çıkarırken en belki bininci kez "Ayırın beni bu adamdan." diyordu. Göz yaşları durmak bilmezken annemi dizginleştirmeye çalışıyor babamın gurur duyan anne edasıyla bana bakan yüzüne nefret kusarak bakıyordum. Annem kollarımdan kurtulup babama doğru ilerlemeye başladı. Ani şekilde önüne geçtiğimde "Geçil!" dedi. "Anne şimdi olmaz. Şu an ne yeri, ne de zamanı." Annem beni dinlememişti. Engel olmaya çalışıyordum. Canını yakmadan bir şeyler yapmaya çalışsam da olmuyordu. Annem en son beni es geçerek babamın suratına tükürüp tokat attı.
"Seni pis lanet herif. Bi' kurtulamadım senden. Allah seni ıslah eylesin." Annem nefretini kusarken annemi kolundan tutup çekiştiriyordum. Şu an eve gidip dinlenmeliydi. Yoksa o adamı başımıza bela edebilirdik.
---
Eve vardığımızda annem kendini uykuya teslim ederken dışarıda yağan yağmuru izliyordum. O ara kapının yumruklarla çalınmasıyla irkildim. Yerimden kalkıp kapıdan baktığımda o adamdan başkası olmadığına kanaat getirdim. Kapıyı sadece başımın çıkacağı derecede açtığımda "Evet?" dedim. Aslına büsbütün bir şekilde karşısına çıkabilirdim ama annem için susuyor, annem için katlanıyordum. Sessizce ona o kelimeyi bahşetmiştim ama kendisi 'Hey millet! Ben buradayım.' demeyi çok istiyordu anlaşılan.
"O KADIN NEREDE?!?!" Kapıyı ani ittirmesiyle geriye doğru sarsılmam bir oldu. Hemen üzerimi silkeleyip arkasından gittim.
"Davranışlarına dikkat et Faruk GÜÇLÜ!" diyerek onu koridora doğru ittirdiğimde yüzüme yumruk yemem bir oldu. Annem seslerden etkilenmiş olacak ki odasından kafasını dışarı çıkarttı. Yüzündeki şaşkın ifadesiyle "Oğlum?" demişti.
"İÇERİ GİR ANNE!" Babam sinir bozucu bir kahkaha attı ve öfkesini belli et. "LAN SEN KİMSİN DE MİLLETİN İÇİNDE BANA TOKAT ATMA CÜRRETİNE SAHİP OLUYORSUN? KİM VERDİ SANA BU HAKKI OR**** SENİ!" Ve sabrımı taşıran son nokta bu olmuştu. Annem kapıyı kapatıp hıçkıra hıçkıra ağlarken o anlık sinirle babamın üstüne çöküp atabileceğim kadar yumruk atmıştım. Tanınamayacak hale getirecek kadar dövmüş ve hala sinirimi alamıyordum.
Yakasından tutup kaldırdım ve kapının dışına kadar sürükledim. Tam dışa fırlattığımda ise her taraf kan olmuştu. "BİR DAHA BU EVE ADIM ATMAK BİR TARAFTA KALSIN. YAKLAŞMAYACAKSIN BİLE! DUYDUN MU BENİ LAN!" Her yerimden buram buram öfke akarken Faruk öksüre öksüre oradan uzaklaştı ve kapıyı sertçe kapatıp annemin yanına yaklaştım. Kapısını tık tıkladığımda ses gelmedi. Kapının kolunu çevirdiğimde kapı aralandı. Kitlememişti. Korkmamıştı ondan. "Anne?"
Camdan dışarıyı izleyen gözleri bana döndüğünde kan çanağı olmuş gözlerine bakıp ona sarıldım. Sarılmamla beraber tekrar ağlamaya başladığında belki beş belki on dakika sarılı kaldık. Yavaş yavaş kendini sakinleştirirken yanağıma öpücük kondurdu. "İyi ki varsın. İyi ki benim oğlumsun." İyi ki annem... İyi ki sende benim annemsin...
---
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |