Çağrı, benim hayatıma ait kesitlerden oluşturulmuş ve kurguyla harmanlanmış deneme romanıdır. İlk deneyimim olmasından ötürü yapılan her türlü hatadan dolayı şimdiden özürlerimi iletir ve keyifli okumalar dilerim...
Geçmişin adım adım gölgesiymişçesine takip ettiği bir ruh...
Gölgesinden kaçmak için ruhunu yakmayı göze alan bir kadın...
Ya ruhunu yakıp kurtulacaktı ya da ölüm sürekli ruhunda vucüt bulacaktı.
Bu lanetten kurtulabilecek miydi? Sevdiklerine zarar gelmeden geçmişini ruhundan söküp atabilecek miydi?
"çok tuhaf" anlamsız gözlerle kendisine bakan kıza tarifi imkansız bir çekim duyduğu aşikardı ama böyle giderse öleceğini de biliyordu.
"tabutta yatman yani"
"ruhumu geri aldığımda bana da anlamsız gelecek. O güne kadar bu tabut benim evim. Beni temsil eden tek şey bu.
" ölümün seni temsil ettiğine nasıl bu kadar eminsin? "
" temsilci olan ölüm değil. Benim kahverengi."
Yüzündeki alaycı ifadeyle tabutuna yavaş yavaş uzanmaya başlamıştı.
"Uyandığında burada olacağım. Bu saçmalığa birlikte son vermenin bir yolunu bulmayılıyız."
Kadın kısık ama histerik bir kahkaha attı.
" sen uyandığında ben burda olmayacağım ama" diye fısıldadı. Lanetli ruhu yok etmenin yolunu bulmuştu.