Kimsesi olmayan eskiden babası tarafından şiddete mağruz kalmış Asena’nın gerçek ailesini bulması...

Savcı Nehir ve yüzbaşı Alp Kandemir’in zorunlu yakınlığı

Yok olmuş bir gelecek. kaybolmuş hayatlar, intikam ve yüzleşme. Bir gün gelecek olan ölüm. Pera intikam için yeni bir hayat ve yeni bir kimlikle ortadan kaybolur. Fakat bir gün onun gerçekte kim olduğunu bulan ve terörden kurtulmak isteyen Türk askerinden saklanamaz. Ya o timle birlik olucaktır ya da tek başına intikam için savaşacaktır. Bu savaşta kaçmak istediği duygular onu esir alıcak ve zorluklara sebep olucaktır. "Kahküllü Bela`m mı? Sence de sahiplik eki biraz fazla olmamış mı Binbaşı?" "Ben fazla olarak görmüyorum sonuçta sen benimsin hem de her şeyinle Kahküllü Bela`m."

Genç ve öfkeli yüzbaşı Ateş bir gün eve geldiğinde hayatının aşkıyla yeniden tanışacağını bilmiyordu

"Bazı savaşlar cephede değil, kalpte kazanılır." Savcı Mehir Yazgı görevine sadık, duvarları yüksek bir kadındı . Adalet onun pusulasıydı ; duygularsa sessiz bir düşman gibi ötelenmişti yıllarca . Ta ki bir emir zincirinde adı geçmeyen birisiyle karşılaşana dek. Üsteğmen Efe Türkoğlu ... Birliğin en disiplinlisi , gözlerinin ardında sessiz bir yangın taşıyan adam . Ve bir tesadüf değil, kaderin dikkatlice yazdığı bir satırdı bu karşılaşma . Mehir için bu , sadece bir görev değil, hayatını sorgulatan bir yolculuktu . Çünkü bu defa kalbini dusturmak , hukuk kitaplarından çok daha zordu . Emir komuta zinciri içinde şekillenen bir aşk , bir kadının en çok kendine verdiği mücadeleye dönüşüyordu . ~ Her karar bir silah gibi ... Ve o silahın tetiğini , bu kez kalbi çekmişti.

Rastgele bir numaraya yazarsanız ve bu kişi bir asker çıkarsa en fazla ne olabilir ki…aşk olabilir

Taş gibi adam Taş gibi adamdı az konuşandı Çok enteresandı yandı, yandı... sonunda kafayı sıyırmıştım gülerek şiiri söylemeye devam ettiğimde karşımdaki adamın sabrını sınıyordum resmen - güzelim sakinleşmeye çalışıyorum ama sen sürekli sınırlarımda dolaşıyorsun - işaret parmağımla kendimi göstererek ben mi dedim - evet sen güzelim sinirlenmiştim bir tek senin sınırların mı var korkusavar benim de sınırlarım , kırmızı çizgilerim var sen onları ihlal edebiliyorsun ben artık sınırlarında olmak istemiyorum senin kalbinde olma... cümlenin devamını getirmeye cesaretim yoktu her neyse saçmaladım işte. yüzümde saklayamdığım kırgınlıkla baktım gözlerine keşke ikimizinde ortak sınırları olsa kesişim kümesi gibi.. korkut yüzüme uzun uzun bakıp iç geçirdi yanıma yaklaştı kulağıma fısıldadığı cümleler yüzünden vücudum sanki yaşam fonkiyonlarını yitirmişti - sınırlarımı yavaş yavaş yok ettiğinin farkında bile değilsin beni kendi sınırlarının içine aldın kardelen çiçeğim. belki de sana sınırsızım . not - -

Pilot Göksel Öztürk , küçüklüğünden beri hayali olan hava kuvvetlerine girer ve hayatı yeniden başlar... Yeni kitabım Gökyüzünde Vatan ve Sevda sizlerle keyifli okumalar ..

Bir gün ansızın bir savaş çıksa. O savaşta umudunuzu bulsanız ve aynı gün kaybetseniz. Bir de yetmezmiş gibi öldüğünü düşündüğünüz aileniz hakkında bilmediğiniz şeyleri duysanız... (Kapak fotoğrafı yapay zeka ile tamamen bana aittir)

Birbirine karşı koyamayan iki kalp …

"Söyleyeceklerimi yüksek sesle tekrar et" Diye o tok sesiyle bağırdı Üsteğmen Karanlık. Kışlanın bahçesinde Hilal timide dahil olmak üzere tüm tabur uygun adım sabah koşusu yapıyorlardı. Karanlık devam etti: "Hakkari Şırnaktan,Mardin Midyattan" Yüksek sesle tekrar etti askerler. "Piyadeler geliyor Foçadan Şırnak`a" Yine tekrar ettiler.Hem uygun adım koşuyorlar hem de bağıra bağıra marşı söylüyorlardı. "Anası ağlayan şehitler için" "Kalleşçe vurulan mehmetler için" "Sevdiğini bekleyen genç kızlar için" "İntikam!,İntikam!,İntikam alacağız!" "P**,Y**`den intikam alacağız" Gerçekten de intikam ateşiyle yanıp tutuşuyordu bu yiğitler.Bu yiğitler Al bayrağa,Atalarının kanlarının döküldüğü bu topraklara ve bu vatana canlarını vermeye hazır yiğitlerimiz.Onlar kimlermiydi?İşte Hilal timi ve nice yiğit kahramanlarımız. Başta ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına minnet duyuduğumuzu daha sonra ise bu toprak uğruna canını vermiş şehidlerimizi ve yinr bu toprak bu bayrak uğruna ölmeyi göze almış asenalarımıza ve bozkurtlarımıza selam olsun... ! ! ! Ulu önderimizde dahil bu bayrak bu vatan bu toprak uğruna canını vermiş hiçbir şehidimizi UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ.

Yüzbasi Leman Beril Uçuk bir operasyon da yaralanır .

Maria Romanov, teröristlerin elinde aylarca esir kaldıktan sonra, üzerine yapılan deneyler ve patlayan bir isyan sonucu ölümüne terk edilir. Miran Alpkan Bozkurt, Parla`yı ölü sanarak yıllarca onun kaybıyla yaşamaktadır. Fakat, yıllar sonra Parla, Maria adıyla karşısına çıkar. Eski kimliğini unutmuş ve yeni bir hayat kurmuş olan Maria, eski terör örgütü başının tehdidiyle karşılaşır. Miran, vatanına olan sarsılmaz bağlılığı ve Maria`ya duyduğu koruyucu sevgiyle, örgütü yok etmek için görevlendirilir. İki zıt dünyadan gelen bu iki insan, geçmişin sırları ve aşkın gücüyle örülü bir mücadeleye girişir. "Künye" geçmişin sırlarını, kahramanlık, kayıplar ve aşkın gücünü keşfeden iki karakterin hikayesidir.

İki ruhun birbirine dokunmadan da aynı rüyada buluşabilmesidir aşk.

Merhaba burada çağtu hikayeleri olucak çağtuxedits07 kqnalını bıraktım şimdi buradayımm

LARA VE KARANIN ASKI 🤍

Zambaklar en ıssız yerlerde açarlar ve her çiçeğin içinde vardır gurur. Eğer bir çiçeği beğenirsen koparırsın veya çiçeği seversen her gün gidip onu sularsın.Asena ve Altay’da onlardan bindi ama hangisiydi?

*yeni yazmaya başladım lütfen kitabıma bir şans verin *Kitap içinde geçen karakter ,olay ve yerler tamamen kurgudur. * Hikayede geçen bazı bölge veya yerleşkelerin adının gerçek olması sizi yanıltmasın lütfen. Hikaye , karakter ve olaylar tamamen kurgudur!!!!! Bordo bereli bir kadın asker olan gece`nin geçmişiyle savaşı ve geleceğini şekillendirirken önüne çıkan engellerle imtihanı.

Bir yanda ilim öğretmek için yanıp tutuşan kadın , diğer yanda şanlı bayrağı , bir avuç toprağı kendine aşk bilen sürgün yürekli adam.

Ölüm 6 kişi ile dağlarda kol geziyordu ...

BU BİR ASKER KURGUSUDUR. "Sen nasıl özel kuvvetsin ya? Mayına bastım diyorum. Kasaturayla falan imha etsene yüzbaşı!" Bir yandan da hönkürerek ağlıyordum. "Kal böyle de aklın başına gelsin. Belki akıllanırsın ağlayan bela." Ağlarken küfrettim."Senin gelmişini geçmişini..." Beni durdurup sırıttı. "Sana yardım edecek yegâne kişi benken küfür mü edeceksin?" Telaşla bağırdım. "KÜFÜR YOK! VALLAHİ BİLLAHİ TİLLAHİ YOK!" "Tamam sus artık kızım ya! Yardım edeceğim." Bu sefer de sevinçten ağladım. "Şimdi ne yapacağız komutan. Sen benim yerime bassana şuna ben yoruldum." Yere bakmadan parmağımla işaret etmiştim mayını. Hayretler içerisinde bana baktı. "Yok yok ben gidiyorum. Dünya için bu iyiliği yapmam gerekiyor." "Ölüme mi terkedeceksin beni?" "Tek seferde anlamana sevindim." Arkasını dönüp gidecekken durup hala zırlayan bana baktı. "Neyse sana ufak bir kıyak yapayım. Sakın ayağını oynatma. Yoksa uf olursun. Hadi rastgele." Yürümeye başlamasıyla ağlayarak tek bir cümle çıktı dudaklarımdan. "ANNEMİ İSTİYORUM BEN!" *. *. *. Yüzbaşı Cihangir Demiralp. Pilot Teğmen Devrim Işık Uluöz.

“Lan madem bu kadar ilgilisiniz insan Türk tarihine bakar it herif.” Sinirle bir yumruk daha çaktı ama ben hala gülüyordum… *** Yazım yanlışları olabilir. Şimdiden özür dilerim.

Kıdemli Üsteğmen Burçe Alptekin & Yüzbaşı Ayaz Karakurt

Türk dünyasının gücünü ve birlikteliğini anlatan kısa hikayedir.

Unutmayın vanilyanın kokusu sıkmadıkça çıkmaz.