"Kaçma benden," diye fısıldadı adam, tadına doyamadığı dudaklara doğru.
"Kaçmıyorum," dedi, üstündeki bedeni daha çok hissetmek istercesine kendine çekip bastırırken, kaçmadığına da ikna etmek ister gibi, buradayım der gibi. Sol eli sardığı parmaklardan ayrıldı ve çıplak bel oyuntusunu okşamaya başladı. Ona istediğini vermek ister gibi ağırlığını üzerine bıraktı, diğer eli dirseğininden yatağa yaslıyken yumuşacık saçlarını okşamaya başladı kadının. Kulağına dolan hafif inleme ile başını boynuna eğdi. Burnunu yasladığı boyundan kulağının altına kadar diliyle ıslak bir yol çizdi. Kulağına dolan hızlanan tatlı nefesler ve çıplak göğsüne çarpan göğüslerin etkisiyle dudaklarının arasına aldığı kulak memesine ufak bir ısırık bıraktı. "Hmmm." Boğazından gelen derin bir sesle konuşmaya devam etti. "Demek kaçmıyorsun, öyle mi?" Üstündeki adamın sıcak nefesleri boynuna vururken kurumuş dudaklarını diliyle ıslatıp inlercesine fısıldadı. "Evet, kaçmıyorum." Ondan pek sık duymadığı bir kıkırtı doldu kulağına. Kalp atışlarını hızlandıran gülümsemesini hissetti görmese de, görmeyi ne kadar çok isterdi. "Bedenin burada, ellerimin arasında," hissetmek, hissettirmek için dudaklarını boynuna bastırdı derin bir öpücük bırakıp başını kaldırdı, karısı ile göz göze geldi. "Peki ya sarıp sarmaladığın, herkesten sakladığın, kimseye kapısını aralamadığın kalbin? Sence o benden kaçmıyor mu gece güzelim?" |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |