Çocukken kendimi,
"Bavulunda hayaller satan",
Bir çocuğa benzetirdim.
Doldururdum,
Küçük bavuluma hayallerimi.
"İnsanların ihtiyacı olur" diye de,
Hiçbir hayali,
Harcamak istemezdim.
Gözlerim uzaklara dalınca,
"Hayalcisin sen..." diye,
Gülenler olurdu.
Ben de çocuktum işte...
"Hayalcisin" sözünü duyunca,
Kendimce sevinirdim.
"Hayalciyim!
Hayallerim var.
Hayalciyim!
Hayal isteyen yok mu?" diye,
Odadan odaya koşardım.
Küçüktüm.
Çok küçüktüm...
Masanın altında kendime,
Bir pazar yeri kurardım.
Arada bir de,
Kendimi gösterirdim ve
"Hayal isteyen,
Var mı?" diye sorardım.
Kimse benim hayallerimi
Tanımak istemezdi.
Kimse görmek veya
Duymak istemezdi.
Herkes gülerek,
Öylece yanımdan geçerdi.
Insanların,
Hayallerden kaçtığını
Ve hayaller,
İnsanlara acı verdiğini,
Sonradan öğrenmiştim.
Ve susmaya,
Üşümeye,
Titremeye,
Korkmaya başlamıştım.
Masanın altında
Hayallerime sarılarak,
İnsanlardan
Saklanmaya başlamıştım.
Masanın altına
Tek hayallerimi değil;
Kendimi de bırakmıştım.
Ve tek benim değil;
Kim bilir; kaç kişinin,
Masanın altında,
Çocukluğu veya da
Hayalleri bırakılmıştı?
Masanın altında,
Nice çocuklar yaşadı.
Masanın altında,
Nice hayaller yaşandı.
Masanın altında...
Yazan: Feride Gerdelmann