"Korur musun? Sever misin beni?"
"Tak tak" diye kapı çaldı.
Kalktım, usulca kapımı açtım.
Küçük bir kız çocuğu gördüm.
"Koru beni!" dedi.
Saçları dağınık, giysileri yırtık,
yüzü kirli ve yaralı idi.
Sağıma ve soluma baktım ve
"Gel, gir içeriye!" dedim.
Boynunu bükerek,
yavaş yavaş evime girdi.
Yüzüme baktı ve tekrar
"Korur musun beni?" diye sordu.
"Adın ne senin?
Kimden kaçıyorsun?" diye sordum.
Yanıt vermedi.
Tekrar "Koru beni!" dedi.
Mutfakta bir şeyler hazırladım.
Ne buldum ise,
hemen bir tabağa koydum.
Ekmek, peynir, zeytin,
yumurta ve bir bardak süt işte...
"Birlikte yiyelim mi?" diye sordum.
Sustu. Yemedi.
Ama hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Ağlama!" dedim.
Yüzü çok kirliydi.
Elinden tuttum ve banyoya götürdüm.
Orada yüzünü temizlemeye çalıştım.
"Yüzün çok kirlenmiş.
Düştün mü?" diye sordum.
"Kirlettiler yüzümü!" dedi.
Yanıt veremedim.
Ama bir acı hissettim.
Usulca temizlemeye ve
o güzel yüzü okşamaya çalıştım.
Sonra yaraları gözlerime çarptı.
"Çok yaralısın..." dedim.
"Yaraladılar! Vurdular bana!" dedi.
Temizlendikten sonra,
tekrar yemek ikram ettim.
Yemedi...
Başını omzuma yasladı ve tekrar
"Korur musun beni?" diye sordu.
"Korurum. Ama söyle bana,
Kim yaraladı seni?" dedim.
Yine yanıt vermedi.
"Koru beni! Çok korkuyorum..." dedi ve
yorgun gözlerini kapatarak,
derin bir uykuya daldı.
Yakında bulunan bir baddaniye ile
üstünü örttüm. Bir diğer baddaniye de
kendime aldım ve yanındaki koltuğa uzandım.
Gözlerimi ondan ayırmadın.
Öylece onu izledim ve
kendime arka arkaya sorular sordum.
Derin derin düşüncelere dalarken,
ben de kendimi bırakıvermiştim.
Sabah güneşin doğuşu ile gözlerimi açtım.
Hemen yerimden kalktım ve
küçük kızı aramaya çalıştım.
Odada yok idi.
Diğer odalara gittim.
Yok!
Bahçeye ve
evin yakınlarına gittim.
Yok!
Yok!
Kaybolmuştu!
Gitmişti!
Biraz dağınık ve şaşkın idim.
Banyoya gittim.
Yüzümü yikamaya çalıştım.
Kendime nasıl gelebilirdim ki?
Hepsi rüya miydi yoksa?
Aynanın önünde,
yüzümü havlu ile silmek isterken,
Birden durgunlaştım.
Öylece kendimi seyrettim.
"Korur musun?
Sever misin?" diye sordum kendime.
Sonra titrek ellerim ile
yüzümü okşamaya çalıştım.
Kim bilir?
Belki ilk defa kendimi okşamıştım?
"Söz! Söz! Seni korurum.
Seni Severim..." dedim kendime.