“Neden, böyle yapıyorsun?” dedim.
“Beni sadece gördüğünle yargılamanı kabul etmiyorum! Beni dinle sonra ne yaparsan yap! Ama dinle!” dedi ses tınısı biraz yüksekti. İkilemde beni bırakıyor, dinlememi istediği şey neydi, neden bu kadar ısrar ediyordu? “Anlat dinliyorum,” dedim. “Gidince konuşuruz,” “Nereye gidiyoruz?" “Gidince görürsün!” Hay böyle işe de! Desem de sustum ve yolu izledim. Yol uzayıp gidiyordu, ağaçlar bize eşlik ediyordu. Bu sessizliğin ardındaki gerçeği merak etmiyor değildim. Aniden bir yola saptı ve bu yolun sonunu çok iyi biliyordum. Beni neden buraya getirdi. Merakla baktım ama yüzünde bir ifade yoktu. “Neden geldik buraya?” diye sordum. “Gerçeği öğrenmek istemiyor muydun? Sana tüm gerçeği anlatacam...” dedi. “Neyin gerçeği lan... Burada bu mezarlıkta ne işimiz var?” diye bağırdım. Beni Bartu’nun mezarlığına getirmiş olamaz! Bu kadar acımasız olamazsın!.. Araba durdu ve aşağı indi. Ben ise ağlamamak için derin nefes alıp veriyordum ama başarılı olamadım. Bartu hayatımda olsaydı bunların hiçbirini yaşamayacaktım... |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |