"Yeraltının Güneş`i yoktu. Göğe zincirlenmiş, kıvılcımları dizginlenmişti. Yapmamız gereken Güneş`i kurtarmaktı."
☀️
Ailesinin ölümüyle yedi yaşındayken tek başına yüzleşmek zorunda kalan, 313 IQ`ya sahip bir kadın olan Liyan Vira Caymaz geçmişinden ölesiye kaçanlardandı.
Fakat bir gün ailesinin ölümüne sebep olan bir süper asker projesi, Smert` yeniden gündeme geldiğinde geçmişi bir suret misali karşısına dikilecekti. Projeyi herkesten önce ele geçirmesi gerekse de bu kolay bir şey değildi.
Elindeki en iyi seçenek ise FBI, CIA ve diğer gizli federasyonların peşinde olduğu bir mafya örgütüne, Krallık`a girmekti.
Fakat Krallık onu yalnızca hayatıyla değil kalbiyle de tehdit edecekti. Krallık`ın mensuplarından biri olan Zemheri A. Karayel, en az soyadı kadar sert ve karanlık bir adamdı. Liyan ise mavi kuvarstan hareleri olan bu adam ve notaları için aralayacaktı kalp kapakçıklarını.
Bu yeraltı cehenneminde ayakta durabilmek için Liyan`ın ikinci kişiliği ortaya çıktığında ise her şey sarpa saracaktı. Liyan yaşadığı kişilik bölünmesiyle, Krallık ise küçümsedikleri bu kadının sosyopat ve sadist tarafıyla baş edecekti.
Kişilik bölünmesi yaşayan son derece zeki bir kadın ne kadar tehlikeli olabilirdi ki?
Aşk, intihardır.
Kendinden vazgeçmektir. Elindeki her şeyi vermektir. Hayatının iplerini, aşkına vermektir.
Öl dese ölecek, yaşa derse yaşayacaksın.
Ölürse ölecek, yaşarsa yaşayacaksın.
İlk görüşte aşka her zaman inandım. Oysa adının bile bile intihar olduğunu onunla tanışınca anladım.
Salvatore D`alessandro. İtalya mafyasının en korkulan capo`larından biri.
Tabii o gece yağmurdan evine sığınırken de sabaha kadar siyah gözlerinde kaybolurken de bunu bilmiyordum.
Don Salvatore D`alessandro, bile bile intiharım...
Ortasında kaldığım duruma baktığımda aklımdan, okuduğum sayılı kitaplardan birisi olan `Minik Kurbağa Kurbi` isimli kitaptan bir cümle geçiyordu.
Hayatımız her an değişebilir.
Minik Kurbağa Kurbi`nin hayatı annesinin hastalanmasıyla değişiyordu. Babasıyla birlikte ev işlerini idare etmeye çalışıp, sıçıp sıvıyorlardı. Annesinin yokluğunu çekiyor ve çokça dramaqueen`lik yapıyordu. 32 sayfalık kitabın 30 sayfasında zırlıyordu Kurbağa Kurbi. Yine de favori kitabımdı, kişisel gelişim adına epey faydalıydı.
Benimse hayatım sınıfımıza yeni bir öğrencinin gelmesiyle değişmişti. Birbirine dayayarak, sınav vakti kantinci Tarık Abi`yi bile olaylara dahil edip kopya çekerek, kızlar tuvaletinde kapıların arkasında WhatsApp kız grubu kurarak, siyaset konuşarak, maç kritiği yaparak, akşamları sahilde buluşarak ve kıyafet-telefon kontrolünden kaçarak geçirdiğimiz günlerin içine bomba gibi düşen bir öğrenciyle...
Mert Karan, ezeli rakibim...