Genç bir kadın olan Zeynep, korkunç bir trajedi sonrası hayatını yeniden inşa etmeye çalışmaktadır. Kardeşi, gizemli bir şekilde kaybolduğunda, polis olayı “kaybolmuş kişi” olarak sınıflandırmış ancak hiçbir iz bulamamıştır. Zeynep, yıllar geçmesine rağmen, kardeşinin kayboluşuyla ilgili cevaplar aramaktan vazgeçmez. Kendi başına yaptığı araştırmalar sırasında, kasabada, kaybolan başka insanlarla ilgili tuhaf bir dizi olayla karşılaşır.
Zeynep’in kasabada keşfettiği sırlar, sakin bir kasaba görünümünün ardında korkunç bir gerçeğin gizlendiğini ortaya çıkarır. Görünüşte sıradan olan kasaba, aslında cinayetlerin ve adaletin olmadığının şahitliğini eden bir yerdir. Zeynep’in kaybolan kardeşini arayışı, onu yerel bir suç örgütüne, hatta adaletin bizzat kendi elleriyle dağıtıldığı bir intikam döngüsüne sürükler. Her adımında, Zeynep kendisini bir labirentin içinde bulur. Anlatıcı Zeynep, yaşadığı korkular, yanlışlıkla düştüğü tuzaklar ve saklı gerçeği keşfetmeye çalışırken, geçmişin gölgeleriyle yüzleşir. Öte yandan kasaba halkı, bir zamanlar kaybolan kişilerin ardında yatan derin korkuyu da taşımaktadır. Her şeyin birer maskara olduğu bu kasaba, dışarıdan bakıldığında huzur içinde gibi görünse de Zeynep’in içsel mücadeleleri, yaşadığı her yeni gerilimle birlikte artar. Zeynep’in kasabaya adalet getirme çabası, onu bambaşka bir yolculuğa çıkaracak, hem fiziksel hem de ruhsal anlamda çok daha derin bir gerilim yaratacaktır. Kardeşinin kaybolduğu andan itibaren, Zeynep’in karşısına çıkan her yeni ipucu, kaybolan bir hayatın ötesinde bir şeylerin daha önemli olduğunu gösterir: Kendi kimliği ve kasabanın kirli geçmişi. |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |