O geceyi sık ağaçların bulunduğu geniş bir ormanda kurdukları kampta uyuyarak geçirdiler. Günlerden beri ilk kez bu kadar rahat dinlenme fırsatı buldular. Getsun gözlerini açtığında Trix ateşin başında oturmuş elinde ki dal ile közleri karıştırıyordu. Ormanın içinden bir ayak sesi duyuldu. Ağaçların arasından Mokays çıktı. Sırtında üç tavşan ile ateşin başına yaklaştı. Getsun yerinden doğrularak diğerlerine baktı. Adrick ormanı ayağa kaldıracak şekilde gürültülü horlayarak uyumaya devam ediyordu. Kul’un pelerini yüzünü kapatıyordu. Ellerini karnının üzerinde birleştirmiş, ayaklarını uzatmış, uyuyor görünüyordu ama Getsun onun uyanık etrafı gözetlediğinden emindi. Getsun, Trix’e dönerek, “Sen uyumadın mı?”
Trix gülümsedi, “Elfler insanlara gibi uzun süre uykuya ihtiyacı yoktur. Ne zaman uyuyup ne zaman uyanık olduğumuzun farkına bile varmazsınız.”
Mokays ateşi körükleyip tavşanları kızartmak için dallardan bir düzenek yaptı.
“Biraz ava çıktım ama bu tavşanlar hepimize yetmeyebilir.”
Trix, “Beni hesaba katmanıza gerek yok. Hem av hayvanı yemiyorum hem de size verdiğim sözü yerine getirdim. Işıltılı Orman’a geldik. Artık klanımın yanına dönebilirim.”
Getsun, “Hemen dönmek zorunda değilsin. İstersen bizimle gel Işıltılı Orman elfleri arasında uzaktan bir akraban yok mu? Gelmişken onları da görürsün.”
“Hmm… biz dark elfler orman elflerinden ayrılalı çok oldu. Shava beni gördüğüne sevinmeyebilir.”
“Sen bizim dostumuzsun. Tyron Hanedanlığı ile Işıltılı Orman elfleri de müttefiktir. Lady Shava, Lord Tyron’ın ona gönderdiği bu sandıkta ki hazineyi gördüğünde bizi misafirperver karşılayacaktır. Şüphen olmasın.”
Getsun bir anlığına sandığı sakladığı yerden çıkararak Trix’e gösterdi. Kul’un sesini duyunca irkildi.
“Sandık mı? Demek Tyron’ın sakladığı sır bunun içinde”
Getsun hızlıca sandığı yerine koydu. Elini kılıcının kabzasına dayayarak, “Eğer…”
Trix araya girdi. Kul’un gözlerine bakarak, “Sanırım eski akrabalarım da beni görmekten memnuniyet duyacaktır. Kalıyorum” dedi.
Kul somurtarak başını diğer tarafa çevirdi. Adrick hala uyuyordu. Kul onu dürterek, “Uyan cüce Glorya’da sabah oldu”
Adrick yerinden fırlayarak, “Hı… hıı… noldu geldik mi?”
Kul, “Haydi kalk gidelim orman’da kendimize bir av bulalım.”
Cüce söylenerek yerinden doğruldu. Kul ile beraber ormana daldılar. Trix arkalarından giderek.
“Ben de biraz taze orman meyveleri toplayacağım” dedi.