Getsun mavi ejderhanın üzerinde göğün en tepe noktalarına kadar yükselmişti. Ejderha ona karşı direnişini hala sürdürüyordu.
“Kimin üzerinde yolculuk yaptığının farkında mısın evlat? Düzlükte at sürmeye benzemez bu.”
Gestun ejderhanın üzerinde dengede durmayı başarmıştı. Ejderhanın boynunun hizasından yere doğru baktı. Işıltılı Orman, Kara Kaya Dağları, Mavi Göl… hepsi ufak bir haritada yerleştirilmiş gibi görünüyordu. Ejderhanın boynuna iyice kenetlendi.
“Senin gibi kadim bir ejderhanın hükmüm altına girmesi kolay değil biliyorum fakat herkes kaderine boyun eğmeli Elenordin. Kaderlerimiz birlikte yazılmış.”
Ejderha burnundan duman soludu. Olacakları önceden görmüş gibiydi.
“Fena değilsin ufaklık ama hala kendini kanıtlamış değilsin. Sana itaat etmiyorum.”
Elenordin Kara Kaya Dağları arasında ki vadiden süzülmeye başladı. Hızını artırarak keskin dönüşlerle Getsun’u yıldırmaya çalışıyordu. Gestun ejdehaya sıkı sıkıya tutunmuş onun tüm hamlelerine karşı baş ediyordu. Ejderha Mavi Balıklı Göl üzerinde uçmaya başladı. Göle paralel süzülerek suyu hareketlendirdi. Mavi Göl Kasabasında ki halk uykusundan uyanmış, neler olup bittiğini görmek için sokağa dökülmüştü. Ejderha kasabanın üzerinden süzülerek geri döndü. Panikleyen halk sağa sola kaçışıyordu. Getsun ejderhayı dizginlemeye çalışıyor fakat bunda pek başarılı olamıyordu. Ejderha tekrar göle yöneldiği sırada gölün yüzeyinde ki solungaç dikkatini çekti. Solungaç hızlı hareketlerle gölün altında dolanan karartıya aitti. Ejderha gölün üzerinden geçerken ani bir hamleyle ters döndü. Getsun, düşme tehlikesi geçirirken bir eliyle ejderhaya yapıştı. Aşağıya salınarak diğer eliyle de düşmeden kılıcını tutmaya çalışıyordu.
Gölün ortasına yaklaştıklarında suyun yüzeyinde ki süzgecin sahibi suyu da kendine çekerek derinliklere doğru kayboldu. Getsun o noktaya odaklanmıştı. Tam gölün ortasına geldiklerinde derinliklerden fırlayan devasa balık ona doğru zıplayarak geliyordu. Kocaman ağzını açmış olan balığın ağzının kenarlarından savrulan bıyıkları rüzgarda dalgalanıyordu. Üzeri geniş açık maviden koyu maviye çalan, arası yeşilimsi parlak pullarla kaplıydı. Kayıkçının daha önce gölü geçtiklerinde onları gölde ki tehlike hakkında uyardığı sözleri aklına geldi.
Lady Shava’nın dediği gibi ejderhanın ona itaat etmesini sağlamak kolay olmadı. Ejderha onu tuzağa düşürmüştü. Üzerine doğru gelen tehlike karşısında hızla düşünerek omuzlarındaki yükün sandığından daha da ağır olduğunun farkına vardı. Ya burada balık yemi olacak ya da bu müşkül durumdan kurtulup yoluna devam edecekti.
Son bir kuvvetle elindeki kılıca sıkıca sarılıp bağırmaya başladı.
“Gloryaaa… El Nasrrrr….”
Kılcın üzerinde ki elmas ışık saçmaya başladı. Getsun ejderahaya sıkıca tutunarak diğer elinde tuttuğu kılıcı savurup balığın bıyıklarından birini kesti. Bıyığı kesilince havadaki kontrolünü kaybeden balık yan dönerek tekrar göle dalıp kayboldu.
Elenordin kanatlarını çevirerek gölün üzerinde düz döndü. Kara Kaya dağlarının arasında ki kanyona daldı. Kafasını çevirip ardına baktığında Getsun’un hala üzerinde olduğunu gördü.
“Hiç vazgeçmiyorsun ufaklık.”
Getsun sessiz kaldı. Elenordin, Işıltılı Orman’ın üzerinden geçerek yükselmeye başladı. Yükselirken sürekli kendi etrafında dönüyordu. Bulut katmanlarını tek tek geçerek yüksekliği artırdı. Getsun yükseklik ve dönme etkisinin verdiği hisle zorlanıyordu. Ejderha çıkabileceği en yüksek noktada durarak olduğu yerde kanat çırpmaya başladı. Getsun nefes almakta zorlanmaya başladı. Bayılmak üzereydi. Elinde hala parlamakta olan kılıca baktı. Ejderhanın ona itaat etmesi için daha ne yapması gerektiğini bilmiyordu ama kılıç buraya kadar hep bir şekilde hep onu korumuştu. Onda büyülü bir şeyler vardı. O kılıç taşıyıcısıydı. Yapması gereken yeniden hissetmekti. İçindeki iyiliği açığa çıkarmaktı.
Kılıcı havaya kaldırarak bekledi. Büyülü bir söz bilmiyordu. Sadece içinden geçenleri diledi.
“Bana yardım et.”
Kılıç bulutların üzerindeki tüm enerjiyi çekerek daha da parlamaya başladı. Enerji kılıçtan Getsun’un vücuduna, oradan da ejderhaya yayıldı. Elenordin’in gövdesi belli belirsiz titredi. Yavaşça yönünü aşağı doğru çevirerek düşmeye başladı. Getsun Elenordin’in üzerinde kendinden geçmiş vaziyette duruyordu. Elenordin ise kontrolsüz şekilde hızla aşağı doğru alçalmaya devam ediyordu.
Lady Shava, Işıltılı Ormanın içerisinde ki berrak su aynasından yansıyan anın görüntüsünü izliyordu.
“Böyle giderse dibe çakılacaklar…”