Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left6.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@gamzzeeli

Herkese keyifli okumalar dilerim...

**

Bir çocuğun annesine ya da babasına benzemesi ne kadar mükemmeldir değil mi?

İlk doğduklarında her zaman masum olurlar çocuklar. Büyüyünce kimi zaman bu masumluk kaybolur,aslında hep masum kalmalılar. Anne ve babalarına benzemek isterler çoğu zaman ama keşke çocuklar anne ve babalarına benzemeseler. Hep çocuk kalsalar.Ya da bir an önce büyümeliler ve biz ebeveynler ne kadar mükemmel evlat yetiştirdik diye düşünmeliyiz.

Unutmayın her çocuk mükemmeldir. Yaramaz da olsa, akıllı uslu da olsa onlar bizim çocuklarımız. Biz ne kadar mükemmel olursak olalım, çocuklarımız kadar mükemmel olamayız.

Ama bazı çocuklar var ki eksik. Annesiz, babasız, sımsıcak bir yuvasız.

Aslında eksik zannettiğimiz çocuklar hiç de eksik değiller. Onların bu koskaca çetrefilli dünyada dayanacak sebepleri var.

Umutları ve hayalleri...

Aslında benim canavarlarımın da bu kadar mükemmel olmalarının nedeni umutlarının ve hayallerinin olması. Canavarlarım babasız doğmuş olabilirler ama babasız büyümeyecekler.

**

Bir hafta sonra her hangi bir aksilik olmadan, ayarlamayı bir şekilde başardığım evimizdeyiz.

Bahçeye adım atar atmaz bizi küçük bir köpek kulübesi, solmuş çiçekler, eski bir salıncak karşıladı. Cebimden anahtarı çıkardım. Eskimiş kapıyı açmak için anahtarı deliğe sokup üç kez sola doğru çevirdim ve ileri doğru ittim. Canavarlarımın elindeki bavulları alırken neyse ki bahçeden daha beter bir durumda olmadığını düşündüğüm ev ile derin bir nefes aldım.

Evin holünden geçtikten sonra eskimiş, tozlanmış koltukların bulunduğu oturma odasına geçtim. Eski bir televizyon, sararmış ve toz içerisinde kalmış duvarlar ile evin iyi bir tadilata ihtiyacı olduğunu düşündüm.

Her şeye rağmen gülümsememi sağlayan canavarlarıma döndüm.

"Hadi bakalım! İpek teyzeniz gelmek üzeredir, ilk önce kahvaltımızı yapalım, sonra sizin odanızı seçeriz, siz üstünüzü çıkarın ben de kahvaltı hazırlayayım."

Arkamı dönüp mutfak olduğunu düşündüğüm yere doğru adım atarken bu evi adam etmenin hiç de kolay olmadığını söylemedim canavarlarıma.

Eskimiş ve tozlanmış kapının kulpunu indirirdim, odadaki toz bulutu mutfağın içindeki güneş ışınları sayesinde kendini belli ederken kapıyı açtığım için dışarı firar etmeye başladı. Sol tarafa dönüp buzdolabının arkasında olduğunu tahmin ettiğim düğmeye basmak için elimi uzatınca elime örümcek ağı geldi. Sarı ışık odayı doldururken badem gözlerimi kısarak ışığa alışmasını bekledim. Düşündüğümden daha berbat bir durumda olan mutfağa adım atarken bir taraftan da mutfağı inceledim. Dolap kapakları sallanıyor ve neredeyse düşmek üzere, mutfak dezgahı sararmış, pencereler pislik içerisinde kalmış. Duvarlar sararmış ve kararmış, masa ve sandalye eskimiş, masanın üstünde duran çiçek kurumuş.

Mutfaktan çıkarken ilk önce elimi uzatıp ışığı kapattım,sonra kapıyı kapatırken kapının kulpu elimde kaldı. Kapının kulpunu kapının önüne koydum. Telefonumu çıkardım ve İpek'i aradım.

"İpek! Ev düşündüğümden de berbat durumda, o yüzden sen gelme biz sana gelelim. Bir kaç gün sende kalalım, bu sürede evin baştan bir tadilata ihtiyacı var. "

İpek'in ben demiştim sana diye homurdanmalarını dinledim, sonra onaylama konuşmasını da yaptık,telefonu kapatıp oturma odasına geçtim. Canavarlar eski televizyondan çizgi film açmış, izlemeye çalışıyorlardı.

Eskimiş koltuğun üzerindeki çantamı alıp içerisinden gül kokulu ıslak mendili çıkardım ve elimi temizledim.

Canavarlarım bana odaklanmış, beni izliyorlardı.

"Hadi bakalım! İpek teyzeniz bizi evine çağırıyor bir kaç gün orada kalacağız."

"Tamam anne." diyen canavarlarıma bakarken onlara sahip olduğum için gurur duydum.

**

Evin kapısını kilitleyip çağırdığım takside bekleyen canavarlarımın yanına gittim. Taksinin ön koltuğuna oturup İpek'in vermiş olduğu adresi söyledim.

Yarım saat sonra İpek bizi evinin önünde karşıladı. Taksi durur durmaz arabadan inen canavarlarım İpek teyzelerine koşup sarıldılar. Ben taksinin ücretini ödeyip, bagajdaki bavulları çıkardım. İpekle sarılıp İpek'in yaşadığı sitenin apartmanına İpek şifreyi girdikten sonra adım attık. Asansörle yukarı çıkana kadar meraklı canavarlarımın sorularına maruz kalan İpek, soruların hepsini tek tek cevapladı.

**

"Henüz iki gün oldu ama buraya iyi yerleşmişsin."

"Evet öyle oldu, valla iş yerimin sayesinde oldu. Onlar halletti her şeyi."

Çocuklar oturma odasında oyun oynarlarken bizde İpek ile birlikte mutfakta kahvaltı için krep hazırlıyorduk. İpek buzdolabından peynir, domates, nutella çıkarırken bende hazırladığım krepleri masaya koydum.

"İş yerin nasıl peki?"

"Valla adam efsane kuzum ya, bir kere işinde çok iyi, kaç dil biliyor,çok disiplinli,çok yakışıklı ve karizmatik. İşimi iyi yaptığımıda söyledi, bir de kuzeni var Esmeray! Off... o biçim."

Ağzımdan bir kıkırtı kaçtı.

"Adamı gözünle yedin değil mi İpek?"

"Ay!... Evet ne yapayım? Yalnız ben kuzeninden bahsediyorum, o gözler yok mu o gözler? Beni benden aldı. Adı Neydi? Dur. Ihmmm.... Eren, ya bak ne kadar güzel değil mi adı?"

İpek'in bu neşeli hallerine sadece gülmekle kalıyorum. Biliyorum onu ya, artık alıştım, zaten İpek'e göre Türk erkekleri mükemmeldir.

Mutfak oturma odasına bağlı olduğu için canavarlarımı kolayca kontrol edebiliyordum. Masanın tam olduğuna emin olduktan sonra canavarlarıma seslendim.

"Canavarlar! Kahvaltı hazır, gelin ve hepsini yiyin. Adınızın hakkını verin!"

"Anne çok açım." diyen bir Aycan,

"Anneee çok acıktım." diyen bir Aydan,

"Annecim ben çok acıktım." diyen bir İlkay ve mutfağa koşarak girdiler.

Oğlumum kızlarımdan daha kibar olduğu da bir gerçek tabi.

**

Kahvaltı faslı bittikten sonra canavarları misafir odasına odasına götürüp onlar uyuyana kadar başuclarında bekledim.

"İpek ben çıkıyorum kuzum. Akşama kadar ancak gelebilirim. Çocuklar sana emanet."

İpek beni kapıdan yolcu etti.

"Tamam bir tanem, merak etme sen. Çok da geç kalma."

**

Evden çıkarken taksiyi aradım internetten evin tadilatı için gerekli adresleri bulmaya başladım. Taksiye gerekli adresi verdikten sonra arkama yaslandım ve boğaz manzarasının tadını çıkardım.

**

Tüm gün evin tadilat işleriyle uğraştım. İlk önce mutfak için mutfak dolabı modelleri baktım, dolaplara uygun fayans seçtim. Tuvalet ve banyo için de kapiçüno rengi fayanslardan aldım, evin tavanının yapımı için usta buldum ve usta ile birlikte malzeme almaya gittim. Ustayla eve girer girmez elemanları evi boşaltıp aldığım mutfak dolabını yerleştirmeye başladılar. Temizlik şirketinden ayarlamış olduğum elemanların da yarın sabah erkenden gelmesi için program yaptım. Evin tavanı sökülüp yeniden yapıldı, bu sırada bende mobilya ve beyaz eşya takımını hallettim. Çocukların odaları için ayrı ayrı renklerde boyalar aldım, kendi odama da yatak odası takımı aldım. Bir yandan ev ile irtibatını kesmedim, bir yandan da evin eksiklerini aldım.

Akşama doğru boyacılar geldi, onlar evi boyamayı halledene kadar gece yarısı oldu. Boyacılar çıktı ben de o zaman evden çıkabildim.

**

Bir sonraki gün evin dış kapısı için parmak izi ile açılan kapı aldım. Eve alarm sismeti kurdurttum.

Sabah erkenden bunları hallederken temizlik ekibi geldi ve öğlene kadar ancak temizlik işi halloldu. Bir kaç saat içinde evin mobilyaları geldi, çocukların ve benim yatak odası takımlarımız geldi.

**

Yaklaşık olarak iki üç gün boyunca evden erkenden çıkıp eve gece yarısı dönüyordum. Neyse ki evin neredeyse her şeyi halloldu da bende, canavarlarımda rahat bir nefes aldık.

Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra, yeni aldığım arabam ile ilk olarak çocukları kreşe bıraktım, daha sonra yeni bulduğum işime geç kalmamaya çalıştım.

**

İlk günüm olduğu için çok yoruldum diyemeyeceğim ama sadece özel dosyalara bakmamın da etkisi olabilir tabiki.

Ama şimdi yüzleşme zamanı geldi çattı. İşte buradayım, hikâyemin başladığı yerde. Devran Moda Evi'nde. Bu sefer 21 yaşındaki genç kız değilim, anneyim artık ben.

Şu 4 yılda daha da büyümüş sanki ha burası. Daha da gösterişli olmuş, ışıl ışıl ama biraz da sahte.

Moda evinin güvenlik kontrolünden geçtikten sonra, kapıdaki görevlilere gülümsemekle yetindim. Sağdaki koridor moda evinin yönetimyle görevli olan bölüm olduğunu ve Çağla'nın odasının da orada olduğunu öğrendikten sonra sağ koridora adım attım.

Birisiyle çarpıştığımı fark ettim, muhetemelen şuan ki kıyafetimdeki sıcaklığın nedeni de kahve dökülmüş olması. Kafamı kaldırıp çirkeflik yapacaktım güya değil mi? Nutkum tutuldu be.

"Duhan?"

"Esmeray?"

**

Merhaba arkadaşlar yepyeni bir bölüm ile geldim. Umarım beğenmiştirsiniz. Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Instagram: gamzzeelihikayeleri_
modal aç
modal aç
modal aç