Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@gamzzeeli

Keyifli okumalar...


**


Gök mavileri...


Bir çift gök mavisi göz ile göz göze gelmeyi o kadar çok özlemişim ki. Daha düne kadar uzun uzun bakamadığım için çok pişmandım. Şuan ise o gök mavileri tam karşımda.


İlk tanıştığımız an geldi aklıma.


**


Güvenlik kontrolünden geçip elimdeki kahveleri dökmemeye çalışarak kuzenim Çağla'nın çalıştığı yere ilerlemeye çalışıyordum. Daha moda evine girmeden dışarıdan gösterişli olduğunu gösteriyordu Devran Moda Evi. İçerisi de dışarısı kadar gösterişli, ışıl ışıl her yer, ama Çağla'ya göre buradaki çoğu insanlar sahteymiş. Para ile her şeyleri yapabilen tiplerden demişti. Sağa ve sola ayrılan iki koridor var karşımda. Ne yapacağım ben şimdi diye düşünürken ilk önce sağ tarafa bakmanın doğru olacağını düşünerekten sağ koridora döndüm.


Birinin sıcaklığını hissettim. Sağ elimdeki kahve dökülmüş üzerime. Bir de düşmemi engelleyen kollar sarmış belimi. Yutkunup kendime geldim ve bana sarılan kollardan uzaklaşır uzaklaşmaz kafamı kaldırdım ve bağırmak için ağzımı açtım ama konuşamadım.


Yutkundum ilk önce sonra kurumuş dudaklarımı ıslattım ve konuşabilecek cesareti gösterdim.


"Önüne baksanıza beyefendi! Dikkatli olun biraz!"


Gök mavileri gözlerini gözlerimden çekip kahve dökülen üstümü inceledi. Gök mavileri tekrar gözlerime odaklandı.


"Afedersin güzelim! Yalnız kibarlık bende kalsın ama önüne bakmayıp da bana çarpan sendin." diyerek eğlenir tonda bana güldü.


Gök mavileri deniz mavilerine dönerken gamzeleri ortaya çıktı. Gözlerinin kısılışı onu sevimli yaptı. Ukalalığı ne kadar istemesemde ona yakışıyordu.


"Güzelim derken?! Beyefendi özür dilemek yerine benimle bir de flört mü ediyorsunuz? Gerçekten şaka gibisiniz." gök mavilerine odaklandığım her dakika, sanki gökyüzündeymişim gibi hissettirdi. Bende çareyi sözümü bitirip kaçmakta buldum. Tabi kaçamadım, attığım adımdan sonra kolumdan tutulup döndürüldüm.


"Pekala! Belki özür dileyemem güzellik ama özür dilemek için bir adım atsam olur mu?"


"Neymiş o bakalım?"


Şuan kendime cidden inanamıyorum. Resmen adam bana kur yapıyor bende cevap veriyorum.


"İlk önce üstüne bir şeyler alalım sonrada hatamı telafi etmek için sana kahve ısmarlasam olur mu?"


"Pekala!"


İyice çıldırdım ya nasıl kabul ederim ben, teklif etmesini bekliyormuş gibi oldu, Ayy..


Çağla'yı unuttum ben.


"Yalnız önce kuzenimin yanına uğramam lazım hala soğumamış kahvesini vermeliyim."


Yanımıza çalışan birini çağırıp kahveyi kuzenime iletmesi gerektiğini söyledi.


"İşte oldu! Artık gidebiliriz. "


Kapıdan çıktıktan sonra bana arabasını göstermek için belimden tuttu ve arabaya doğru ilerlemeye başladık.


Umarım yanlış bir adım atmış olmam. Sadece bir kahve içeceğiz. Değil mi?


**


Gözlerini gözlerimden çekmeden yutkunup konuştu Duhan.


"Görüşmeyeli nasılsın?"


Hayatta aşık olduğum adamı çok uzun zaman sonra görmekte varmış. Sadece ses tonuna bile özlem duyduğum adam tam karşımda ama konuşamıyorum. Sarılamıyorum, öpemiyorum çünkü o başkasına ait.


"İyiyim. Sen nasılsın?"


Çekinerek konuşmam şuan ki durumu daha berbat hale dönüştürdü.


"Bende iyiyim. Uzun zaman oldu... Hiç karşılaşmadık?... "


"Evet çok uzun zaman oldu."


Konuşurken hala gök mavileri gözlerini gözlerimden çekmezken daha fazla göz göze durmaya dayanamayacağım için fısıltı ile cevap verdim.


"Neyse! Hoşça kal!"


Üstüme dökülen kahveyi hatırlarken kaç dakikadır kahvenin acısını farketmediğime şaşırdım.


"Böyle mi olacak? İki yabancı! Arkadaşça selam verip gitmeler! Bu kadar basit mi Esmeray?"


Duhan'ın konuşmasıyla düşüncelerime ara verip söylediklerine verecek cevap arıyordum.


"Ne bekliyordun?... Daha fazla konuşmak istemiyorum lütfen... Uzatmayalım. Kendine iyi bak!"


Koşar adım çıkışa doğru ilerlerken buraya gelmekle hata yaptığımı şimdi çok daha net anladım. Yüzleşmek isterken daha Duhanla yüzleşecek cesaretim yoktu. Hazır değilim buna.


**


Canavarlarımı öğlen okuldan alıp eve bırakmıştım ve şimdide muhtemelen uyuyorlardı. Olabilecek en hızlı şekilde eve ulaşınca benim hayat tutunma sebeplerime kavuşmak için eve koşar adım ulaştım. Ama uyanmamaları için de sessiz olmaya çalışıyordum.


Nefesimi düzene sokup odalarının kapılarını açtım. Öyle huzurlu uyuyorlardı ki uyanmasınlar diye bir an odama gitmeyi bile düşündüm. Ama onlara ihtiyacım vardı. Anlamadığım şey ise üçüzlerin İlkay'ı yatağında beraber uyuyor olmalarıydı. Canavarlarım kendi yataklarından başka bir yerde yatamazlardı ki. Ben de Aydan'ımın yatağına geçip oturdum. Üstümdeki ceketi çıkartıp canavarlarımı izledim bir müddet. On beş dakika sonra yemek hazırlamak için mutfağa geçtim. Karşılaştığım manzara ise bende şok etkisi yarattı.


**


Her yer dağılmıştı. Yerlerde kırılmış yumurtalar, etrafa saçılmış un, bulaşık pasta kapları, yerlere dökülmüş çikolata paketleri, pasta süsleri, kirli mutfak önlükleri.


Canavarlar resmen bana bugün canavar olduklarını tekrar kanıtladılar.


**


Merdivenlerden fısıltı sesleri gelene kadar canavarlarımın orada olduklarını farketmemiştim.


Aydan'ın fısıltı ile söyledikleri beni de güldürdü.


"Bir şey diyeceğim annem şimdi canavarlar diye niye bağırmıyor?"


Canavarlarımın cevap vermesine fırsat vermeden ben yüksek sesle cevapladım sorusunu.


"Anneniz şuan olayı algılamaya çalışıyor çocuklar, hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu çözmeye çalışıyordum ama anladım ki gerçekmiş."


Elimi belime atarken tekrar konuştum.


"Derhal bana burasının nasıl bu hale geldiğini açıklıyorsunuz!"


Sinirli halimden korkan canavarlarım ilk önce sustular ve sonra konuşmaya Aydan başladı.


"Annecim bugün okulda bir arkadaşımız oldu. Çok üzgündü, sen bize üzgün olduğumuzda anne keki yapıyorsun ya bizde anne kekinden yapalım dedik. Ama pöf... Sanırım beceremedik. Sen yapsana annecim."


İnsan çocuklarıyla hayatta kaç defa gurur duyar? Ben onları kucağıma aldığım, kokularını hissettiğim zamandan itibaren gurur duyuyorum. Onların bu masum isteklerine hem sevindim hem de evi bu halde bulduğum için üzüldüm.


"Tamam bitanem ama benim ilk önce mutfağı temizlemem lazım. Tabiki sizde bana yardım edeceksiniz ve sonra ben anne kekinden yaparken sizde ödevlerinizi yaparsınız."


**


Beraber mutfağı toplarken Aycan da bize kendince şarkı söylüyordu. Bende her şeye rağmen onlara sahip olduğum için mutlu oluyordum.


Canavarlar ödevlerini yaparken ben de akşam yemeğini hazırladım ve anne kekini yapıp önceden ısınmış olan fırına yerleştirdim. Süresini hesaplayıp beklemeye başladım.


**


Keki fırından çıkartırken canavarlarıma seslendim.


"Canavarlar anne kekimiz hazır ama ilk önce yemek yiyeceğiz!"


Canavarlarım masaya geçince yemekleri servis yaptım ve canavarlarımın önüne koydum. Bende masaya otururken canavarlarım ile her zamanki rutinimizi yapıp ellerinin temizliğini kontrol ettik.


"Evet eller havaya bakalım kim daha temiz yıkamış elini."


Eller kontrol edilince tam yemeğe başlarken kapının zili çaldı. Ben kapıyı açmaya giderken canavarlarımın da gözlerinden merakları okunuyordu.


**


"Hoşgeldin canım. Gel bizde yemeğe başlıyorduk."


İpek'in montunu alırken bir yandan da mutfağa ilerliyorduk.


"Ayy! Bayıldım ben buraya Esmeray! Harika olmuş.Ayrıca çok acıktım ya.Canavarları da çok özledim. Hem anlatmadın ilk günün nasıldı?"


İpek'in yine nefes almadan konuşma seansından sonra mutfağa geçmiştik. İpek canavarlarımı tek tek öpüp banyoya gitti. Elini ve yüzünü yıkamış şekilde geri geldi. Sandalyeyi çekip otururken bugün iş yerinde neler yaptığını anlatmaya başladı.


Herkes yemeğini yerken sımsıcak ve mutlu bir hava vardı evde. Uzun zaman sonra içten kahkahalar çıktı ağzımdan.


Canavarlarım bugünki yaptıklarını anlatırken içten gülüşlerini sundular bana.


İlkay başladı konuşmaya.


"Anne hani demiştik ya arkadaşımız var diye onunla tanışmak için yarın gelir misin?"


"Tabiki gelirim annecim. Siz istersiniz de gelmez miyim?"


Aydan konuştu sonra.


"Anne gözleri çok güzel ama ya. Böyle gökyüzü gibi... "


Aycan katıldı onlara.


"Bize çok iyi davrandı. Benim saçımı ördü. Bence tam bir kahramandı..."


İpek ile onların bu tatlı yorumlarını gülerek izledik. Normalde benim canavarlar kapalı kutudur. Birbirlerini sürekli kıskandıkları için yanlarında pek fazla arkadaş istemezler.


"Peki! Adı ne annecim arkadaşınızın?"


Aydan cevapladı hemen.


"Duman"


**


Merhaba arkadaşlar umarım bölümü beğenmiştirsiniz.


İnstagram: gamzzeelihikayeleri_


Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.


Loading...
0%