Adımı çoktandır unutmuştum,
Kimliğimi de hatırlamıyorum,
Sanırım kimliğimde yoktu benim.
Sana anlatamam belki çoğu şeyi,
Çocukluğumun her sahnesi karanlık.
Siyah bir perde inmiş sanki tüm zihnime
Sanırım şefkati sokaklarda öğrendim ben.
Bu yüzden,
İçimi ürperten bir korkaklıkla,
Tereddütlerin gölgesinde
yaşıyorum her şeyi
Sanırım ağlamayı da sokaklarda öğrendim,
Bir insan,
Boğazından düğümlenir mi hayata ?
Peki insanın yüreği
Bir kağıt gibi bükülürümü kendi içinde ?
Sizinde içiniz burkuldu mu hiç çaresizce
Yağmurlu gecelerde
Islanmış, parkların banklarında.
ve sonra kaldırım taşlarında,
yoğruldu, yoğruldu ve yoğruldu yüreğim.
İşte sonra sen,
Bir sağanak gibi indin de ömrüme.
Ardı sıra şimşekler,
Ardı sıra yıldırımlar düşütü yüreğime.
Sana çıkmadan önce yollarım,
Güzergahı unutulmuş
bir yer gibiydi hayatım
Bilincini yitiremeyen hastalar gibi
Anestezik bir sarhoşluğa
hapsolurken zihnim
Sana yoksunluk çektiğim geceler de.
Titreyen ruhumun aksi düşüyordu gölgeme
Ölüm gibi birşeydi seni düşünmek,
Belki de ölmek ti.
Sonra seni sevmek, ve aşık olmak,
Bile bile sürüklenmekti uçurumlara
Kendini boşluğa bırakıp
Tek bir damla yaş gibi
Süzülmekti gözlerimden aşağı.
Birde biliyor musun,
Seni kimseye anlatamamak,
bağıra çağıra seni içime susmak var
onu sorma.. anlatamam işte.
Bilmem ki ,
Kaç kez ölümü yaşadım.
Soğukkanlılığım dibe vurmuşken,
gözlerindeki gamsızlığın gölgesinde.
ve sonrasında silmeye kıyamadığım,
kaç tereddüt geçti de,
kaç sayfada adını yazdım bilinçsizce.
Bilmem ki ,
kaç kez tekrar ettim seni kendime.
Bilmiyorum işte,
yüreğim kaç kez yıkıldı sözlerinle,
ve kendi parçalarına ayrılan,
kaç kırgınlık saplandı içerime.
ölüm gibi birşeydi işte sana gelememek,
belki de ölmek ti.