devam ediyor 3g önce güncellendi
SEVDALAR
@miray_iste
Okuma
0
Oy
0
Takip
0
Yorum
0
Bölüm
0
Hava, ciğerlerime dolarken bile ağırlığını hissediyordum. Nem ve pas kokusu... Bu lanet olası yer, her birimizi yavaş yavaş kemiriyordu. Bulutlar o kadar alçaktı ki, neredeyse alnıma değiyorlardı. Parmağım tetikte, soğuk metalin tanıdık hissi beni diri tutan tek şeydi.
Yanımda Rüzgar`ın sessiz nefes alışverişini duyabiliyordum. Gençti, evet, ama gözlerinde bu savaşın yükünü taşımayı öğrenmişti. "Görüş mesafesi giderek azalıyor, Yüzbaşım," dedi.
Sesim, bu kasveti yırtarcasına çıktı içimden: "Onların da işine geliyor. Ama biz pusuyu, pusudan daha iyi kurarız."
Bu bir boş övünme değildi. Bu, onlara -ve kendime- bir hatırlatmaydı. Mert Can`ın orada, sakince makinalı tüfeğiyle bütünleşmiş halini görüyordum. O, bizim sağlam kayamızdı. Dura ise onun gölgesi gibiydi; sadakati, yüzündeki her çizgide belli oluyordu.
Sonra aniden, sessizlik paramparça oldu.
Uzaktan gelen tek bir kurşun sesi değildi bu. Bir andan diğerine, hava ölümle doldu. Kulaklarımda bir uğultu, gözlerimde bir yanıp sönme...
"Temas! Sağ kanat! Üç yüz metre!" diye bağırdı Rüzgar`ın sesi, patlamaların arasından sızarak ulaştı bana.
"Yerlerinizde kalın! Mert, baskı ateşi! Kerem, Oğuz, sol kanadı kollayın!" diye haykırdım, sesim bu kez tüm çatışmanın gürültüsünü bastıracak kadar güçlü ve netti. Komuta etmek, nefes almak kadar doğaldı artık. Her bir erkeği, her bir silahı, zihnimde bir satranç tahtasındaki piyonlar gibi oynatıyordum.
Ama bu bir satranç değildi. Bu, çamur ve kanla oynanan bir oyundu.
Teğmen Atalar`ın genç ama kararlı sesi, telsizden geldi: "Yüzbaşım, cepheyi yarıp geçmeye çalışıyorlar!"
"Bırak denesinler!" diye gürledim. "Aslan, Tuna! Destek ateşi, şimdi!"
Astsubay Üstçavuş Aslan Bayındır`ın keskin nişancı tüfeğinin karakteristik `çıt` sesi, diğer silahların gürültüsü arasında kayboldu. Ama hedefini bulduğunu, uzaktaki bir silah sesinin kesilmesinden anladım.
İçimde bir şey, bir kıpırtı... Bu, sadece bir çatışma değildi. Bu, bir hesaplaşmaydı. Ve ben, Koray Han Yalçın, bu kasvetli sahnenin hem mimarı, hem de bir parçasıydım. Her kurşun, bu lanet olası savaşın bir sonraki sayfasını yazıyordu.
Ve biz, o sayfaları kanımızla imzalıyorduk.