Dino Buzzati demis ki; "Senin kendi içinde kilitlenen kapıların var mı?" Belki de bu cümle aldı beni çoğu yerden ve gönderdi çoğu yere. Çünkü içimde kilitli olan kapıların ardında hep bir hikaye yattığına inandım.
Şimdi de sizlere bütün kapıların kilitlerini kırmak adına bir balta bıraktım. Mecazen bakacak olursak, olay yerini erken terk edenin ilk şüpheli olduğu, Asıl katil hala olay mahallindeyken başkasının kaçak ilan edildiği, Birileri ruh devrini yaşarken tüm dünya varlığını da ardında bırakmak zorunda kaldığı, Sıfırdan başlamak isterken yaralı bir hayvan gibi acı çektiği yere geldik hep beraber... Burası dünyaydı, yani yarım kalmışlıkların yeri... Çok uzun bir geçmiş ve çok kısa bir gelecekten geldim sizlere. Adım Belgi Deran ve soyadım İmerler. Adım kısa bir gelecek olacak, soyadım ise uzun bir geçmiş. Kısa gelecekler heyecan verirken, uzun geçmişler can alacak kadar acıtıcı olabiliyormuş sizinle anlayacağım. Kabuslarım kabuslarınız olacak, gözyaşlarım da hepimizin boğazında takılı kalacak eminim ki. Çünkü karşımda duran adam bana güvenilir bir durak, sonu bilinmez bir de acı bıraktı. 'Ben yıkımım.' dediğinde anlamalıydım aslında onu. O cümleyi ilk duyduğumda zihnim kavramalıydı. Bir doğal afet nasıl ki dünyaya ait olmayanı sürükleyip götürüyordu, o da öyleydi. Ben çok uzun bir geçmiş ve çok kısa bir gelecekten gelmiştim fakat o tamamen savaşın kendisiydi. Geçmiş veya gelecek değil, ismiyle soyismiyle, kanıyla kemiğiyle, Noyan Cenker Visam olarak, savaşmanın kendisiydi. Ve savaşlar insanlara her daim çok şey öğretirdi. O da bana öğretmişti. Savaşlar, gözyaşlarının ev sahibiydi. O da benim ev sahibim... Peki ya inceldiği yer, burası. Kopsun mu? |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |