Ey adı gönlüme serpilen tomurcuk.
Farkında mısın?
Nasıl bir toprağa kök saldın,
Bilmiyorsun ki yüreğim üşütür seni.
Yorulmuşum, dağılmışım, kırılmışım.
Kendimi yalnızlığıma alıştırmışım.
Kalabalıklar boğuyor beni.
İnsanların amansız ihtirasları,
Korkutuyor, sarsıyor güvenimi.
Işığı yok ömrüme doğan günlerimin.
Adımı gecenin karanlığından almışım.
Bahtımı güneşin batışından.
Bir yandan çaresizim imtihanına,
Bir yandan ümitsiz,
İnce bir dal parçası gibi
Sürüklenip savrulmuşumda
Tükenmiş sanki bütün direncim.
Nedendir, senden sonra,
Gözümde görmez oldu.
İçimdeki, o derin uçurumları.
O hicran dolu korkutan yanlarımı.
Aşık olmanın zifiri güzergahında,
Şecaate soyunmuş sanki gönlüm.
Saplansa gözlerin yüreğime,
Can verecek gibiyim sanki
Son bir can havliyle.
Öyle şaşkınım ki kendime.
Hani aklımın esaretinden kurtarıp,
Özgür bıraksam kalbimi.
Kafeslere kapatılmış bir kuş misali,
Pervaz edip uçacak,
Yuvalanacak yüreğinin en kuytu yerlerine
Hüznümün ilk demlerinde
Ben, seni yazmıştım yüreğime,
Adının ilk paragrafında soldu mürekkep,
Her şey buz kesti birden.
Ellerim üşüdü dizelerinde,
Sonra kalem kırıldı birden,
Söndü masamda ki mumun alevi.
Merhaba ve elveda arasında
Mekik dokurken gönlüm
İlk önce yalnızlık yapıştı yakama
Sonra sigaramın zehirli dumanı.
Ardı sıra birikti her şey.
Seni düşünürken,
Kendime biraz daha gömüldüm.
Ve sonra gecenin ayazı sardı etrafımı.
Ellerim bir daha üşüdü,
Ardından yüreğim.
Sana doğru koşmak isterken
Yarım kalmış bir hikayenin
Son sözlerinde buldum kendimi