Basit bir hikâyem var. Oldukça basit...
Bir annem var, asla elini tutup da bu kadın benim annem diyemediğim. Bir babam var, asla yüzünü göremediğim, sırtımı dayayamadığım. Bir tane ablam var, hiçbir sırrımı paylaşamadığım, bana yol göstermeyen, en iyi arkadaşım olmayan. Bunların yanı sıra bir tane de abim var beni asla korumayan, bana gıcıklık yapmayan, abim olmayan. Emin olun yaşadığım bu büyüleyici altın kafeste, sadece yaşama hakkım olduğunda dolayı hayattayım. Sorsanız ama kocaman bir ailem var aslında. Siz bilemezsiniz... Sahip olduğu aile tarafından elinin tersiyle devamlı itilip kakılmanın ve hatta hayatınızın başkaları tarafından kontrol ediliyor oluşunu bilemezsiniz. Asla ama asla yaşamadan anlayamazsınız beni. Bu hayatı ben seçmedim. Ama bu hayattaki imtihanımın üstesinden ne olursa olsun gelmeyi, gelebilmeyi ben seçtim. Yani bu demek oluyor ki henüz yirmi yaşında olmam, benden neredeyse herkesin nefret ediyor olması, varlığımın bütün dünya alemi için bir hata olması, olmamam gereken o yerde var oluyor oluşum veya herkesin hayatında bir sorun olmam bana engel değil. Ben Samyeli. Öyle bir günde dünyaya gelmişim ki, Şah ailesine yakıcı sıcakları ben getirmişim. Rüzgârlar değil... |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |