2 çiftin hikayesi

*Kitap kapak tasarımı bana ait değildir.Lakin kitabın konusu ve içinde barındırdığı her şey şahsıma aittir."

Dort arkadas birlikte noel gunu fisari cikarlar .ipuculaala kara suprize ulasirlar

North krallığının veliaht prensesi Lavinia Krallıklar Sözleşmesi Günü ortak düşmanlarını alt etmekte daha çok yardımda bulunacağını söyleyen komşu krallıklarığın prensi ile sırf bu sebepten nişanlanmak zorunda kalır

─ Hikayenin ana konusu hakkında benim de bir fikrim yok. Aklıma ne gelirse onu yazıyorum. ─

Daha sonra ekleyeceğim.

Katil içimizdeydi, sıradaki seçtiği kurban ben de olabilirdim, başkası da. Katilim ya çok yakındaydı ya da uzakta ama aramızdaydı.

Belkide gerçekler elimizdeydi. Sadece dönüp bakmak gerekirdi.

Türk mitolojisinin derinliklerinden doğan bir destanı keşfedin! Göktürklerin görkemli sonlarından başlayarak Uygurların efsanevi dünyasına geçiş yaparken, okuyucular, tarih ve mitin iç içe geçtiği bir yolculuğa davet ediliyor. Göklerin altında, kadim efsanelerin yankılandığı bu fantastik evrende, kahramanlarımız, kaybolmuş güçleri ve sırları keşfetmek için mücadele ederken, izlerini bırakan atalarının mirasını yeniden canlandırmak zorundadır. Uygur Türklerinin kültürü ve inançları, büyülü varlıklar ve destansı savaşlarla dolu bu serüvende, geçmişle bugün arasında bir köprü kurarak okuyucuyu derin bir keşfe çıkarıyor. Destanlar, tanrılar ve kahramanlıklarla dolu bu hikaye, cesaret, sadakat ve öz kimlik arayışını konu alıyor. Türk mitolojisinin gizemli derinliklerine dalmak ve unutulmuş efsanelerin peşine düşmek için sayfaları çevirin.

Kayıp Dünya Slonia Gözleriniz kapalıyken derin bir sessizlik sizi sarar. Bir anda, zaman ve mekanın sınırlarını aşarak, tanımadığınız bir dünyaya adım atarsınız. İşte orası, Slonia... Artemis, Ares, Gaia, Dionisos ve Hestia. Her biri kendi yolunda cesur, her biri kendi sırlarını saklayan gençler. Geçmişleri, hataları ve umutlarıyla birlikte, Slonia’nın karanlık sırlarını çözmek için bir araya gelirler. Slonia, sadece bir yer değil; geçmişin izlerinin ve gelecek korkularının birleştiği bir evren. Tehlikelerle dolu bu dünyada, dostluk ve dayanışma, ayakta kalmanın tek anahtarı olacaktır. Her köşe başında gizem, her adımda bir seçim, her sırda ise bir hayatta kalma mücadelesi… Kayıp Dünya Slonia, onlara hem unutulmaz bir macera hem de kendi içlerindeki güçleri keşfetme şansı sunacak. Siz de bu yolculuğa katılın ve her karanlık sırda kendi gerçeklerinizi bulun. Unutmayın, Slonia’ya adım atan herkes, kendi hikayesini yaratır.

Okuyan ve destekleyen herkese teşekkür ederim.

Annem öldüğünde ben daha 9 yaşındaydım daha doğrusu gözlerimin önünde öldürüldüğünde ben sadece 9 yaşındaydım ardından aylar yıllar mevsimler geçti yeni yaşlar ala ala 19 yaşıma geldim fakat ben hala 9 yaşında kaldım o gün bir yemin ettim herkese annemin ölmediğini öldürüldüğünü kanıtlayacaktım uğruna hayatımı bir kenara bıraktım kendimden vazgeçtim ve deli ilan edildim ama yeminimden asla tereddüt etmedim ve yerine getirene kadar da vazgeçmeyecektim 🕰️🍂🎃🪄 Annesini 9 yaşında gözünün önünde kaybeden alis o gün bir intikam yemin eder fakat işi çok zordur çünkü o hariç kimse annesinin öldürüldüğüne inanmıyor kalp krizi geçirdiğini sanıyordu fakat ona inanan bir kişi vardı aynı onun gibi intikam yemini eden Aksel bir gün Alisin karşısına çıkar ve onu ikna eder artık ettikleri yeminler ve intikam hırslarını yalnız yaşamak yerine ortak bir intikam hırsıyla yanıp kavrulurlar ama işleri hiç de kolay olmayacaktır.

Rüyasında ona bir görev verilen Koral Köksal o görevi yerine getirirken rüyasındaki kadına yani Liora Silvermantle`a tutulacağını bilemez.

Hayat, nefes alıp vermekten farksızdır. Gözlerini her kapayıp açtığında fark etmezsin fakat hayat da bunun gibidir. Gözünü açıp kapamaktan, nefes alıp vermekten veya kısa süreli mutluluktan farksız değildir. Dünyaya gelen her insan gittikten sonra ardından kendine ait bir iz bırakır. Onunla birlikte ise gökte kendisine verilen yıldı söner. İki insan, birbirine sıkı düğümlerle bağlıdır. Ne kadar uğraşılsa da çözülmeyecek, ne kadar koparılmaya çalışılsa da kopmayacak kadar. Bazen koparıp atmak istersin o düğümü, kurtulmak istersin. Bazen de o sıkı bağ boğazına dolanır, nefesini keser, boğulursun. Kimi zaman ise seni güldürür, o kadar gülersin ki nefesin kesilir. Ya da o kadar ağlarsın ki aldığın nefeslerin farkına varamazsın. Ve bir gün ansızın, yağmurda bağlı olduğun ipe sıkı bir düğüm atılır. Ve sen bunun farkına varamadan öylece gülümsersin.

Ailesinin ölümünden sonra, bir çocuğun omuzlarına yüklenen taç, artık yalnızca bir hatıra haline gelmişti. Acının ve kaybın arasında, karanlık bir büyüyle zamanı bükmeyi öğrenen Elara, krallığının son umut ışığıydı. Ancak büyü, beklediğinden çok daha ağır bir bedel gerektiriyordu. Bir anda, geçmişiyle birlikte ruhu da kaybolmuştu. Elara, üç yaşında bir çocuğa dönüşerek hafızasız, geçmişi silinmiş bir hayatla uyanmıştı. Ama yeni adı Seren, ona sadece kaybolmuş bir kimliği değil, yeniden başlaması gereken bir hayatı da getirmişti. Seren’in dünyasında hiçbir şey aynı değildi. Kimse onu tanımazdı. Her şey yeni, her şey yabancıydı. Ancak zamanın kıyısında, geçmişin parçaları geri dönmeye başladığında, Seren, kırık bir taçla dolup taşan gücünü keşfetmeye başladı. Zamanı değiştirmek mümkün müydü? Gerçekten kimse geri dönüşü olmayan bir yolda, geçmişinden kaçabilir miydi? Seren, bu tehlikeli yolculuğa çıktığında, kırık bir taçla değil, kırık bir ruhla karşılaşacaktı.

Yıllarca üzerine yüklenen yükün ağırlığını şimdi hissediyordu. Aurora annesi Marley`in baskılarından dolayı yıllarca Dünyada kalmıştır. Dünyada kaldığı süreçte partide tanıştığı Chen Sawai onun aşk hayatını tümden değiştirmiştir. Aurora Bilge Tu sayesinde Doğa krallığını kraliçesi olan Marley`in sırlarını keşfedebilecek miydi?

lekdnsşnsiwnzlwösşwnxşsö

Verilen bir rüyaya karşı alınan bir can mantıklı gelirmi?

Sjjemejdjeijsjd

Ben mükemmelim, ben mükemmeldim. Ben herkesin olmak isteyip olamadığı o sarışın kızdım. O kaba kızdım, herkesin nefret ettiği; ana karaktere aşık olup masum kızla ayırmaya çalışan o sarışındım. Ben hiç kimseydimi ben Yudumdum. Ben albinoydum. Ben ders çalışıp, kitap okumayı severdim. Ben gülümserdim, hayvanları severdim, cildime zarar veren makyajlar yapmayı sevmezdim, nazik olmayı severdim, gözlerin bakıp taciz ettiği kıyafetler giymeyi sevmezdim. Ama o, o farklıydı. Geçmişti o. Bit gün karşıma çıkmış ben senim demişti. Kolumda silinmeyen o yazıyla kalmıştım.

cinayete tanık olan kızı oyuncağı yapıp aşık olan mafya

Bir kurtuluş varmıydı?Savaş bizimleydi hep.Savaşı durdurmak zordu ama bu zorluk aşılabilirdi çünkü her birimiz;Küllerinden doğan bir Anka`ydık.Kader ağlarını örmüş bizi birbirlerimize çekiyordu savaş duracak halk mutluluğa kavuşacaktı.Bunu ise ben yani... Perla yapacaktı.Samoris Halkı içindi herşey.

Ateşlerin içinde yavaş yavaş bir kız belirlemeye başladı. Bembeyaz saçları yüzünün etrafında rüzgârın etkisiyle dalgalanıyordu. Bir ateşin başında olduğu kesindi ama evi değildi. O yanan ateşe bakıyor ellerini ateşin etrafında gezdiriyordu. Elleri ne tarafa giderse ateş de o tarafa gidiyordu. "Ateş Krallığının Kraliçesi." dedi Kadim Cadı ve şaşkınca bir adım geriye gitti. "O çok güçlü." dedi kâseye bakarken. İkisi de bir anlığına ona baktı ve bakışları tekrar kâseye indi. Ateşin içinde gözüken kız etrafına baktıktan sonra elleriyle ateşin üzerini kapattı ve ateş söndü. Küllerin arasından kalan kıvılcımlara bakarken son gördükleri onun gülümsemesi olmuştu. "Ve o bütün gücünün farkında." diye fısıldadı.

Her şey bir gecede alt üst olmuş ve bir gece de yeni hayat kapılarını açmıştı.

“Gece, karanlığın sessizliğiyle sarmalanmıştı. Gökyüzünde ay ışığı Osman Bey’in otağını aydınlatırken, Alplerin gölgeleri ormanın derinliklerinde kayboluyordu. Kadın, bir çağdan diğerine taşınan ruhuyla, bu eski dünyanın kokusunu duyumsadı. Hançerlerin parıltısı, atların kişnemesi ve gökyüzünde yankılanan cenk naraları… Ama bunlar sadece bir rüya mıydı, yoksa kaderin ona sunduğu yeni bir başlangıç mı? Gözlerini açtığında, tarihin tozlu sayfalarında yazılacak bir hikayenin tam ortasındaydı.”