Konu: bir adam varmış bir kıza mesaj atıp durumuş sonra kız mesajları görürmüş sonra adam kız kardeşi olduğunu öğrenmiş sonra kıza ölüm mesajıları atıyor (iyi okumalar dilerim ✨🤗🌷💗)

Liseli bir kızın okulda yaşadıklari

Bir açıklama yok şimdilik

Rüzgarın Esiri Bir borç, bir bedel, bir hayatı değiştiren karşılaşma… Mafya dünyasının acımasız lideri Rüzgar, borcunu ödeyemeyen bir adamın kızını alır. Tüm hayatı, geçmişin izleri ve karanlık düşüncelerle dolu olan Serra, kendini istemediği bir dünyada bulur. Ancak zamanla, en acımasız adam bile içindeki duyguları bastıramaz. Rüzgar, başlangıçta sadece işini yapmak isteyen bir adamdır. Ama Serra’nın varlığı, ona duygularını hatırlatır. Serra, Rüzgar’a sadece bir yük gibi görünse de, birbirlerinin en karanlık taraflarını keşfettikçe, bir bağ kurarlar. İki zıt dünyadan gelen bu iki insan, karşılarına çıkan her zorluğu birlikte aşmaya çalışırken, aralarındaki çekim büyür. Bir yanda geçmişin acıları, diğer yanda aşkın gücü… Sadece bir kızın hayatta kalmak için verdiği savaş değil, aynı zamanda sevginin en güçlü kalıplarını kırmaya çalışan iki yüreğin savaşıdır. Rüzgar ve Serra’nın hikayesi, sadece bir aşk değil, aynı zamanda iki ruhun birbirine kavuşmasının öyküsüdür. Gerçekten de aşkla her şeyin üstesinden gelebilir miyiz? Sonsuza kadar mutlu olabilirler mi? Hepsi, “Rüzgarın Esiri”nde sizi bekliyor.

Zayıflar, kaderin oyununda birer piyon olmaya mahkumdur. Güçlüler ise oyunu kuranlardır. Hayat, yanlış hamleleri affetmez. Bazen bir adım geri çekilmek, oyunu kazanmanın tek yoludur. Cesurlar ilerler, korkaklar saklanır, ama gerçek güç, zamanlamayı bilenlerdedir. Kılıcını erken çeken, ilk düşendir; sessiz kalan, en tehlikeli olandır. İnsan, en çok güvendiği ellerde kaybolur ve en büyük zafer, düşmanın hamlesini yapmadan önce kazanılır. Unutma, her söz bir silah, her bakış bir tuzaktır. Kazanmak isteyen, kaybetmeyi göze almalıdır. Ve unutma, bir piyon bile doğru anda hareket ederse, şahı devirir. Hayat, tahtaya dizilmiş taşlardan ibaret değildir. Kimi, başkasının hamlesiyle yürür; kimi kendi yolunu çizer. Kazanan her zaman en güçlü olan değildir, bazen en sabırlı olan kazanır. Kurallar yazılıdır, ama kazananlar kuralları bozanlardır. Cesaretin yoksa sadece bir piyon olursun, fakat aklın varsa en sonunda şah olmayı başarabilirsin. Şimdi düşün: Hamleni kendin mi yapacaksın, yoksa başkasının oyunu içinde mi savrulacaksın? Çünkü bu oyunda tereddüt edenler, en önce düşenlerdir. Şah olmayı hak etmeyen, piyon olarak ölür.

Nefes nefeseydim, ben koşmaktan yoruldum ama onlar kovalamaktan yorulmadılar...

İliklerine kadar hissedeceksin. Kalbi olan uzak dursun

Bilinmeyen Bir Dünyada 10 Gece Mİ?,İşte Bu Çok Tehlikeli Peki Burdan Nasıl Çıkıcaz...

Kitapbim aksiyon yani hergün yeni bi olay bitti zannederken öbürü başlıyı

Zeyna, Tuna, Emir ve Baran, ortaokuldan beri birbirini tanıyan dört yakın arkadaştır. Üniversiteye aynı şehirde başlayıp, aynı evde yaşamaya karar verdiklerinde, hayatları yeni bir dönemece girmiştir. Gündüzleri dersler, arkadaşlar ve üniversite hayatı, gece olunca ise bir başka dünyaya adım atarlar: Terkedilmiş evler, eski binalar, sırlarla dolu yerler... Başlangıçta sadece eğlenmek ve anı kaydetmek için yaptıkları bu keşifler, zamanla alışkanlık halini alır. Bir gece, merakları ve cesaretleri onları 52-B numaralı terkedilmiş binaya götürür. Burada, yıllardır kimsenin yaşamadığı, karanlık köşelerinde fısıldamalar duyulan bir yerdir. Başta sadece video çekmek ve eğlenmek için geldikleri bu yer, kısa süre içinde korkularını ve meraklarını uyandırır. Bir gece yarısı, içeriden gelen garip sesler, görünmeyen varlıklar ve bir anda kaybolan grup üyeleri, her şeyin oyun olmaktan çok daha fazlası olduğuna işaret eder. 52-B’nin karanlık duvarları, onlara sadece paranormal bir deneyim sunmaz, aynı zamanda dostluklarını, korkularını ve gerçekliklerini de test etmeye başlar. İlk başta bu tür olaylar sadece birer espriydi, birer eğlenceydi. Ama her geçtikleri terkedilmiş evde, her yeni keşifte, bilinçaltındaki karanlık gerçekler de yavaşça su yüzüne çıkmaya başlar. Grubun her bir üyesi, yaşadıkları bu deneyimler sırasında, korkularıyla yüzleşir, güven duygularını sorgular ve birbirlerine duydukları bağlılıkları daha derinden keşfeder. Sınırın Ötesinde, sadece korku dolu bir yolculuk değil; aynı zamanda arkadaşlığın, cesaretin ve insanın karanlıkla yüzleşmesinin hikayesidir. Bir grup genç, korkularının ve bilinmeyenin ötesine geçerken, gerçeklerle hayallerin sınırlarında bir yolculuğa çıkarlar. Ve bir kez o sınır geçildikten sonra, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Arin, beş yıldır her gece aynı kabusu görmekte, geçmişinin karanlık bir sırrıyla boğuşmaktadır. Bir cinayet, bir yemin ve bir kayıp... Arin’in hayatı, geçmişte yaptığı bir hata nedeniyle sonsuza kadar değişmiştir. Bir gün, bilinmeyen bir numaradan gelen garip mesajlar ve tehditler, Arin’in dünyasını sarsar. Zihnindeki izler yeniden canlanırken, eski dostu Kaan’la birlikte, geçmişin sırlara gömülü kalmış karanlık olaylarını araştırmaya başlarlar. Ancak her adımda, hem güven hem de ihanet sınanırken, geçmişin peşinden gelen gölgeler Arin’i kaçınılmaz bir yüzleşmeye doğru sürükler.

Derin suların sessizliğinde yankılanan fısıltılar... Sera ve Adelin`in yolları, okyanusun ortasında bir gemide kesişir. Fakat bu gemi, sadece rotasını değil, kaderleri de belirleyecektir. Dostlukların ince bir ipte dengede durduğu, sırların ise karanlık köşelerde pusuda beklediği bu yolculukta, her dalga yeni bir sır, her rüzgar yeni bir ihanet getirir. Bazıları özgürlüğü ararken, bazıları kaçışı düşler. Ama kimse kaderinden kaçamaz. Denizin derinlikleri yalnızca bedenleri değil, sırları da yutmaya hazırdır. Sera ve Adelin`in hikayesi, denizin karanlık derinliklerinde yazılır. İhanetin ve acının ağırlığıyla batan yalnızca bir gemi değil, ardında kalan umutlar olacaktır.

Paranormal ruh kovucusu Lillia, basit bir ruh kovma işinden dönüyor, her şey normal geçiyordu. Fakat bazı şeyler, Lillia`nın hafife alamayacağı kadar gerçekti. Mersent ise bunların en kötüsüydü. 21.03.2025

Ayşem Fedai Asya Yakup

Lina, sadece her zamanki gibi etüt olduğu için okula gitmişti lakin o gün zombi istilası başlamıştı, Lina ve arkadaşlarının zombilerden kurtulmaya çalışırken birden bire ortaya lina`ya saplantılı bir katil çıkar. Peki Lina ve arkadaşları zombilerden ve katillerden kurtulmayı başarabilecekmiydiler?

Evde korkulu anlar ve tek başına

Normal bir okul en fazla ne olabilir ki?

Mavi`nin 18. yaş gününde, en yakın arkadaşı Kumsal ile okuldan çıkarken gizemli bir adamın tuhaf davranışlarına ve konuşmalarına tanık olmalarıyla başlar. Adamın söyledikleri hem rahatsız edici hem de kafa karıştırıcıdır. Ancak bu karşılaşma, o günün sıradan bir gün olmadığını gösterecektir. Olaylar gece boyunca giderek daha ürpertici bir hal alır. Mavi ve Kumsal, kendilerini bir dizi karanlık ve tehlikeli durumun içinde bulurlar. Hikâye boyunca okuru bir belirsizlik içinde tutan olaylar, Mavi`nin hem kendi korkularıyla yüzleşmesini hem de karanlık bir sırrı çözmeye çalışmasını hem de bu karışık konular içerisinde aşık olup olmadigini anlamaya çalışmasını konu alır. Hikâye, arkadaşlık, korku ve insan doğasının karanlık yönleri gibi temaları işlerken, gerilim dolu anlatımıyla okuyucuyu sürekli tetikte tutar. Karanlık atmosferi ve karakterlerin yaşadığı tehlikeler, hissettigi karmaşık duygular ile birlikte hikâyeye ayrı bir derinlik kazandırır.

Ana Karakterler * Elif: Geçmişinden kaçan, gizemli ve güçlü bir kadın. Özel yeteneklere sahip, tehlikeli bir geçmişi var. * Demir: Eski bir asker, Elif`in hayatına aniden giren ve ona yardım etmeye çalışan cesur bir adam. Aralarında tutkulu bir aşk doğar. * Karan: Elif`in geçmişinden gelen, onu ele geçirmeye çalışan karanlık bir figür. Güçlü, zeki ve acımasızz!

Kütüphaneye giden genç birkız basına gelen olaylar yüz yılsonra 6 milyon Euro lik bir ödül bu olayları çözmek isteyen 6 yakınarkadaş ardından kan korku çığlık sizde bizle beraber bunları yaşamaya varmısınız

henüz yok ama bir gün mutlaka olacak.

Arkamda geçmişim önümde de geleceğim vardı. Ben geçmişi arkada bıraktığımı sanarken o hep peşimden gelmişti. Şuan daha net anlıyordum.En çok unutmak istediğini hatırlardı insan. Ben geçmişimi unutmak istedim en çok ama en çok da geçmişimi hatırladım. Ben Dalya Işık. Geçmişte kaybolan kadın. Şimdi kendim için bir savaş verecektim. Kazananı olmayan bir savaş. ...... Kalbimde acım aklımda gerçeklerim vardı. Umutlarım ve hayallerim intikamıma karışmıştı. İntikamım hırsıma neden olmuştu. Ben Araf Kutlu. Acıların mahkûmu olan adam. Şimdi bir intikam savaşı verecektim. Kazananı olmayan bir savaş.

Yetiştirme yurdunda büyüyen Sedef, bir gece kimsesiz yirmi dokuz çoçukla birlikte "damgalanır". Artık bu kimsesiz çoçukların tamamı Yarasa`dır ve damgacıyı gören tek çocuk Sedef`tir. Sedef, o gece yaşananlardan sonra yurttan kaçarak sokaklarda yaşamaya başlamış ancak kötü şans peşini bir türlü bırakmamıştır. Düştüğü bu çukurdan çıkması için eline bir fırsat geçen Sedef`in iki seçeneği vardır: Ya kaçıp kurtulacak ya da bundan sonraki hayatına sokaklarda devam edecektir. Ancak beklenmedik bir olay her şeyi alt üst eder: Damgacı yıllar sonra ortaya çıkmış ve damgaladığı otuz Yarasa`nın peşine düşmüştür. --------- "Bir köşeye çekiliyorsun, belki de bir duvar dibine... Sonra uzun uzun bakıyorsun gökyüzüne. Bulutların ötesinde bir ışık görmek istercesine bakıyorsun ancak ne kadar bakarsan bak, hep ayın kasvetini görüyorsun."

BİR KADININ TÜM HERŞEYİ TEK HAMLEYLE BİTİRİŞİ...

Bazı yaralar görünmezdir ama en derin izleri onlar bırakır. Herkesin içinde, onu şekillendiren bir fırtına vardır. Benim fırtınam, soğuk bir gecede, cam yerine naylon kaplı penceremin titrediği o an başladı. O karanlık odada, ormandan gelen sesleri dinlerken, bir şeyin farkına vardım: Korku sadece etrafımı değil, içimi de sarmıştı. Ama işin en garip yanı, belki de tam da o an güçlenmeye başladım. İnsanlar güçlü gördükleri kişilerin geçmişindeki fırtınaları merak etmezler. Ama ben anlatacağım. Çünkü bu, sadece bir hayatta kalma hikayesi değil; düşmek, kalkmak, yaralanmak ama asla pes etmemek üzerine yazılmış bir yolculuk. Zamanla anladım ki, hayatta iki seçeneğin olur: Ya seni zincirleyen geçmişinin mahkumu olursun, ya da kanatlarını açıp kendi yolunu çizersin. Ben ikincisini seçtim. Bugün aynaya baktığımda yüzümdeki ifadeyi tanıyorum: Zafer. Ama bunu kazanmak için kaç kez düştüğümü, kaç kez yara aldığımı, kaç kez yeniden başlamam gerektiğini kimse bilmiyor. İşte bu yüzden Demir Kanatlar’ı yazıyorum. Çünkü her yara bir iz bırakır, ama izler sadece acıyı değil, gücü de anlatır. Bu, benim hikayem. Bu, Demir Kanatlar’ın hikayesi.