Yeni Üyelik
[ Romantizm ] - Kitap Listesi
Kızıltepe Mahallesi
*Abimin arkadaşı konulu mahalle kitabı "Ah be küçük kız. Beni peşinden koşturmayı çok seviyorsun," dediğinde soluklanmak için durduğu kısa saniyede kaslı göğsü sertçe yükseldi. "Koşma o zaman!" Aramızdaki mesafeyi tek adımıyla kapattığında belimin arkasına avcunu yaslayıp esir aldı ve bedenimi kendine sertçe çekti. Göğsüm göğsüne çarptığında soluğum kesilerek başımı kaldırdım ve gözlerinin içine baktım. Bakışları alev almışçasına yanıyordu. "Dikkatimi hiç çekmemeliydin," diyerek sırtımı arkamdaki duvara yaslayarak gözlerimin önünü düşen saçımı çekerek kulağımın arkasına sokup yaklaştı. Dudaklarımızın arasında tek nefeslik yer vardı. "Bensiz bir hayatı unut. Seni almasına asla izin vermem!" AŞK ONLARI ÇOK HABERSİZ VURACAK
3h önce
  Yazar@hazalaba
Can Feda
Bir aşk hikayesi
3h önce
  Yazar@ashhsh
Katilim
Dünyaca aranan katil, Sıla arkadaşının ölümü ile aşık olacağı mafya adamı bulur.
3h önce
  Yazar@blackwx
Vi̇sal
İnsan yaşadığı zorlukları bahane edip yazısındaki kaderin enaniyetine sığınmaktan hep kaçar. Hep daha iyisi olsun hep düşlediği hayat kendisinin yazgısı olsun ister. En çokta kabullenmeyi bilemez. Ben hep düşlediğim hayatın ötesini istemiştim, hep daha iyisi olsun isterken kabullendiklerimin ötesine gidememiştim. Kader denen o lütfu göz ardı etmiştim. Bu beni büyük ustalıkla ummadığım anda yakalamıştı. Diken sandığım şerrin ucundaki gülü hesap edememiştim. Nefret ettiğim adamın imtihanıydı beni bu kaderin ucundaki gülün bir gün solacağını sanmam. Yanılmıştım! Diken diye hesapladığım adam bana gül sunmuştu hep. Tutarsam kanardı bilirdim lakin onun bendeki teslimiyetiydi dikenlerin zarar vermeyişi. Ben ondan kaçarken aslında ona koşmuştum. Şer sandıklarım lütuftu, bunu ben bilememiştim. Senden nefret ediyorum dediğim adamı nefretimle beslemiştim, hislerim ise onun bana sunduğu papatyalarla gül budak olmuştu. Bilememiş, kaçtığım yerde hep düşmüştüm. Söylediği tek söz; düştüğün zaman elini hep ben tutacağım. Orada başlayan sözle aslında elini tutan hep ben olmuştum. Ben Zeynep. Daha küçücükken boynuma asılmış kolyenin kıyametçisi. Artık benim bir sırrım var. Bunu ben değil o kolyenin sahibi biliyor.
3h önce
  Yazar@rumeysadoganm
Kayıp Bir Ruh
Beni takip ediyordu, gittiğim her yerdeydi. Girdiğim her delikte, evimde, odamda, uykularımda bile vardı. Ondan kaçamıyordum, beni bırakmayacaktı. Ondan korkuyorum ama aynı zamanda ona karşı koyamadığım bir çekim hissediyorum. Ona aşık olmak ölümüm olacaktı ve ben ölümü hiç bu kadar arzulamamıştım. “Kayıp ruhumun anahtarı sensin, kurtuluşum sensin. Ve ben senden nefret ediyorum” dedi. Laneti kırmak, ruhunu kurtarmak için genç kadına ihtiyacı vardı. Önünde ise iki seçenek vardı, ya önü öldürecek ya da ona muhtaç olmayı seçecekti. Kadının yüzünü izlerken seçimini çoktan yapmıştı.
3h önce
  Yazar@sudesi
Neptün'ün Halkası (TAMAMLANDI)
Atölyeye çat kapı gelen yabancı belki de hiç tahmin edemeyeceğin kadar tanıdıktır. Belki de bir cama vurma sesi tesadüf olamayacak kadar düşünülmüştü... 23.05.24 - 26.08.24
3h önce
  Yazar@justtbirisii
Bardaki Tesadüf
Yıllar önce bir kız kaçırılır ve kaçıran mafyanın oğlu kıza aşık olur 6 yıl sonrada kız avukat olur ve abisini almak için gittiği bir barda kendisini kaçıran adamın oğluyla tekrar karşılaşır.
3h önce
  Yazar@arimezi_01
Karanlık Yıldızlar
Yıldız`ın okulda aşık olduğu erkek,başka bir kızla sevgili oluyor.Yıldız onun kıskanması için tanımadığı biriyle çıkar.Ama o erkeğin sırları vardır.Yıldız bu sırı öğrendiği zaman dehşete düşücek mi? Yoksa normal mi karşılayacak? Ve kime aşık oluca öğrenelim
3h önce
  Yazar@zeynepduz
Veda Geceleri
Uzun zamandır merak ettiği antikacıya giden Eslina, ilgisini çeken eski bir günlüğü satın alır ancak günlük geçmiş yaşantısındaki sevgilisine aittir.
3h önce
  Yazar@rmtayga
PERVANE
Küçük bir şehirden İstanbul`a okumak için gelen Yağmur, Bora` nın varlığının hayatındaki domino taşlarını bir bir yıktığını fark etmeden yaşar fakat son taş fırtınayı koparmak için yeterlidir. Diğer yandan futbola kendini adamış bir adam ve onun uğruna her şeyi yapabileceği aşkı... Bora Şimşek alt yapıda Ali Giray` ın elinde yetişip büyük bir kulüp olan Fenerbahçe` ye transfer olur. Bu transfer Bora` nın hayatını tamamen değiştirir. En önemliside yıllardır bir sır gibi sakladığı ve pervane gibi peşinden bir an olsun ayrılmadığı çocukluk aşkından ayrılmak zorundadır.
3h önce
  Yazar@eycmff
Siyah Ve Beyaz
Her aşkın da kendi kaderi vardır kimi doğar, büyür, ölür; kimi sevdaya dönüşür...
3h önce
  Yazar@cagtucu_sinem
Bambaşka bir yaz
Bir kızın iki oğlan arasında kalıp,bu süre zarfında yaşadığı trajedilerle dolu bir hikaye..
3h önce
  Yazar@defnedag
Hasret-i Vuku
Bir Hasret hikayesi...... Yıllardır rafta bekleyen bir hikayeydi ama vakti geldiği için yüze çıkmak istedi herhalde. O zaman çıksın bakalım neler olacak !!!
3h önce
  Yazar@nurkedisi03
Kantin tostu
Herşey İnci`nin yeni bir okula başlamasıyla oldu İnci 18 yaşında genç ve güzel bir kızdı onunla aynı okulda olan 19 yaşındaki genç ve yakışıklı olan Oğuz`la kantinde karşılaşmasından sonra başladı
3h önce
  Yazar@k.adriyeguzel
Bi̇r Asi̇ Lades
“Aramızda bir oyun vardı… Lades…” “Kim kazandı peki, ladesi yani?” “Aramızda oynanan bütün ladesleri o kazandı” “Nasıl oldu bu?” “Onun gözlerini gördükten sonra bendeki ‘aklımda’ kelimesi anlamını yitirdi, onun gözlerini gördükten sonra nasıl aklımda diyebilirdim ki?” Günümüzde bir ateş ve su hikayesiydi bu, geçmişin sırları da serpmişti üzerlerine. Leyla Şamlıoğlu Giray Kurtdereli
3h önce
  Yazar@leydiasteria
Aşkın Sesi
Yolların sesi olur mu sizce? Evet, benim oldu. Ona giden tüm yollarımın sesi var. Adım attıkça adını sayıklayan, tüm sokakların kulaklarımı çınlattığı... Onu tanıdığımda ben, ben oldum. Ondan önce karanlık bir boşluk gibiydi benim için..
3h önce
  Yazar@melisefa19
TUTKU
kitapta romantizim dolu yerler ve sahneler vardı +18 sahnelerde mevcuttur lütfen -18 yaş grubu okumasın
3h önce
  Yazar@zerenben21
Vals
Başlangıç: 27.06.24 Yüksek tavanlı salonun ortasında, rengarenk süslemelerle donatılmış masaların arasında dolaşan genç bir kadın vardı. Etrafındaki konuklarla içtenlikle sohbet ediyor, gülüşü neredeyse ışık saçıyordu. Güzel gözleri vardı, o yaşına kadar herkes ona böyle söylemişti. Kırmızı elbisesi, kırmızının en güzel tonuydu, saçları, siyah renginin en koyusuydu. Tam o sırada, salonun diğer ucunda, kravatı gevşemiş ve gülümseyen bir adam belirdi. Yeterince uzun boyluydu, esmerdi. Adam, çevresinde tanıdık bir yüze bakınırken kadının elbisesi dikkatini fazlasıyla çektiğini fark etti ve istemeden de olsa kadına odaklandı. ``Bu kim?`` diye geçirdi içinden. Kadını kendisinin tanımamasına rağmen, birçok kişinin kadını tanıdığını fark ettiğinde kadının gözleri, salonda dans eden gelin ve damattan, o adama kaydı.
3h önce
  Yazar@sevim_svim
denize hatıralar
Hafızam hayallerimi saklayabilecek kadar büyük mü yoksa onları tekrar tekrar hatırlatacak kadar küçük mü karar veremiyorum bazen. Kocaman bir hayal denizinde yüzüyorum, onların ne zaman karşıma çıkacağına karar verebilecek kadar yetkim de yok, hatta belki de doğru yerlerde karşıma çıktıkları için yorulsam bile yüzmeye devam edebiliyorum. Yorulduğunda duraksayıp etrafa bakmanın önemini de en çok bu anlarda anlıyorum. Her defasında ilk defa yaşıyormuşçasına deneyimlediğim bu tarz eylemler geriye baktığımda yaşadıklarımı yeniden hatırlatıyor. Sanırım bu da iyi olduğundan emin olmadığım çoğu şey gibi kötü değil.
3h önce
  Yazar@boyleymisim
Ametist KraliçeSi
Duyguları tanımayan Kuzey Ametist`in Prensi ile evlenip Kraliçe olan Venessa, kocasının suikaste uğrayacağını öğrenince engellemek için uğraşır lâkin tanımlanamayacak bir mucize yaşanır ve gözlerini 21.yuzyilda açar. Burada kendi reankarnasyonun bedenin de uyanan Venessa stajyer doktordur ve geçmişteki kocasının reankarnasyonu olan doktorun emrindedir.
Gece Koyu
Dolunay ışığının çayırın güzelliğini aydınlattığı bulutsuz, berrak bir gecede, birbirlerine aşık ve elleri birbirinden ayrılmayan kadın ve erkek, her ne kadar birbirlerinin ellerini tutmaktan vazgeçmeseler de iki ayrı yere yöneldi. Her ikisi de geçmişlerinden yorgun ve yaralıydı. Gökteki ay ışığının geleceklerini aydınlattıkları çayırda yine el ele dinlendiler.
3h önce
  Yazar@kaynarbuz
BUTİMAR
Hayatımız boyunca sürekli ismi anılan güçlü kadınlar vardı. Dile asla güçlü kadın olarak gelmez, öyle telaffuz edilmezdi ancak anlatılanlar, hakkındaki söylenenler hissettirirdi bize. Belki de onlara hitap edebilme için iki kelime yeterdi. Güçlü kadın... Mesela zirve sadece Fatma ŞAHİN`e, Ümit BOYNER`e, Aslı ÇAKIR ALPTEKİN`e, Sezen AKSU`ya, Nazlı ILICAK`a mı aitti? Evini toparlayan bir kadın da güçlü değil miydi? Veya içindeki acılarını layıkıyla taşıyabilen? Düştüğü yerden kalkabilen veyahut orada öylece oturup acısının geçmesini bekleyen de güçlü kadın tabirine uymaz mıydı? Belki de o tabirlerin arasına sıkışıp kalmış kelimelerden firar edip özgürlüğüne kavuşabilecek onlarca güçlü kadın vardı. Güçlü kadın olabilmek, kendini görebilmekti belki de...Yorgun, kırık yanlarını sonuna kadar yaşayıp daha sonra da dimdik ayağa kalkabilmekti. Bazen aynaya bakınca görmekten korktuğun şeytani kişi olup, zaman zaman pamuk şekere saldıran kız çocuğu olabilmekti. Ama kadın olmak çoğu zaman yanında, yörende, yörüngende olan insanlara anne olmamışken bile anne olabilmekti. Saç okşayan, dert dinleyen, gözyaşı silen ve her an ile gurur duyabilen. Gözünü kapattığı zaman kuş kadar özgür hissedebilmeliydi mesela güçlü kadın tabirine uyanlar. Veya kendini kalıplara sokmamalı ancak akla gelen ilk kişi olmalıydı. Belki de kenarda köşede kalmalıydı. Ya korkan, kenara sinmiş diğer kadınlar da aslında güçlü kadınlarsa o zaman ne yapacaktık? Belki de bir kadına güçlü denilmesi için illa ki göğsünü gere gere ortada dolaşması şart değildi. Koca koca şirketleri yönetmesi, istediği arabaya binip, istediği kadar alışveriş yapmak güçlü kadın tabirine uymaya yetmezdi bazen. Çünkü bir kadın güçlüyse eğer bir şirketin yönetim koltuğunda oturması, hatta göze sokulması gerekmiyordu. Peki güçlü kadın, hayatı yöneten?
3h önce
  Yazar@biceruvar
UNUTMA
Eski bir şarkının melodisi, fütursuzca asfaltı ağlatıyordu. Geçip gidilen yollarda ,süslü kelimelerin izi yoktu. Etrafı saran melodinin içinde, sıkışıp kalmış bir kaybediş vardı. O gün sokağın başındaki bir restorantta , eski bir şarkının melodisi kol geziyordu. Ve o gün , şarkı gökyüzündeki biri için açılmış gibiydi. O şarkı ve o sokak... bir zamanların en büyük aşkına şahitlik etti. Seksen üç yaşındaki Alicia Clark tam da o gün hayata gözlerini kapattı. Alzheimer hastası bu kadının gökyüzüne gitmeden önce son sözü " Unutma!" oldu. Kim bilebilirdi ki bu hasta ve yaşlı kadın için, bu kelimenin ağırlığını. Bir söz vardır. Birinin sesini, kokusunu, adını unutabilirsiniz. Ancak onun size ne hissettirdiğini unutamazsınız, diye. Ne kadar doğru söylenmiş bir söz! Alicia Clark`ın sessiz sedasız gidişinin ardından, torunu büyükannesinin evine yerleşir. Ve orada büyükannesinin sır gibi tuttuğu geçmişinin kapılarını açar. Evin arkasındaki ağacın altında gömülü bir defter bulur. Ve defterin adı "UNUTMA" `dır. Defter Alicia`nın 20`li yaşlarındaki unutulmaz aşkını ve onunla geçirdiği anlarına ev sahipliği yapmaktadır. Gabriel adındaki genç bir adamla çok büyük bir aşk yaşamış olan Alicia , hayatının büyüleyici anlarını yaşamış ve sevdiği adamı bir kaza sonucu kaybetmiştir. Gabriel ve Alicia`nın birlikteliğinde , Gabriel`in sevdiği kadından istediği tek söz " Lütfen Beni Unutma ! " dır. Bu sebeple Alicia, Gabriel`le geçirdiği her anı günlüğüne yazmıştır. Fakat zaman içerisinde Alzheimer hastası olan kadın, her şeyi unutmuştur. Tek bir şey dışında! Unutma kelimesinin kalbinde bıraktığı yakıcı hissi… Alicia`nın ölümüyle birlikte , Alicia ve Gabriel` den geriye sadece " UNUTMA" kalır. Ve bu günlüğü bulan Alicia`nın torunu ,büyükannesinin bir zamanlar yaşadığı büyük aşkını, onun satırlarından dinleme şansını yakalar.
Adı Bahar
Bahar neredeyse çocuk gibi olduğu yerde tepinip, çığlık atacaktı. Zaten heyecandan ölüyordu, bir de adamla o yolu yan yana nasıl gidecekti? Sinan`ın aracın sürücü tarafına doğru yürüdüğünü görünce el mecbur, geçip ön koltuğa oturdu ve hırsla kemerini bağladı. Aslında kızgınlığı kızlara değil kendineydi. Kalbi maraton koşusuna çıkmış gibi atmasaydı şu koltuğa oturmak elbette kolay olurdu ama alçak kalbi her şeyi mahvediyordu. Sinan da arabaya geçtiğinde kemerini bağlayıp kontağı çalıştırdı ve vitesi attı, Bahar ise o tarafa bakmamaya yemin etmiş gibi kafasını cama çevirmişti. Arkadan gelen kızların kıkırtısıyla iyice sinirlenen Bahar, piknik yerine vardıklarında ikisinde canına okuyacaktı. Araba hareket ettiğinde kafasını çevirdiği camdan adamın yansımasını görünce, ılık bir heyecan bedenini bir an için sersemletti, farkında olmadan ister istemez göz ucuyla bakışları adama bulmuştu bile. Adamın üzerine giydiği buz mavisi gömlek ona o kadar yakışmıştı ki, bir an için onu izlerken resmen nefes almayı unuttu. Kızların sesiyle, girdiği transtan çıkan Bahar onların isteği üzerine radyonun sesinin açmak için elini uzattığın da, adamla aynı hamle yapmanın şokunu yaşıyordu, çünkü şuan elinin üzerinde duran el Sinan`a aitti. Sinan kızın kendisini izlediğini fark etmesiyle zaten mest olmuşken, şuan ki durumdan bir hayli memnundu. Bu kızlar bugün gerçekten onun lehine çalışıyorlardı. Bahar ateşe değmiş gibi elini çekince, yaşadığı o boşluk hissi ona bir an için tuhaf hissettirse de şimdilik bunu görmezden gelebilirdi. Ne de olsa beraber yaşayacak çok daha güzel anları olacaktı. Radyoya ses verdiğinde, keyifle şarkıya eşlik etmeye başladı aynı zamanda kızı gözleriyle süzmeyi de ihmal etmiyordu ama nazlı yari kafasını yine cama çevirmiş o güzel yüzünü ondan saklıyordu. Kurban olurdu be!
3h önce
  Yazar@selcanykazdal
Akıl Karı
Eylül Acar kuzeninin borcu yüzünden başına gelmeyen kalmamıştı.Tefeci,mafya derken Ömer Atıcı isimli iş adamı ile karşılaşır bu süreçte pek çok defa ona işi düştüğü için artık yeni bir aşk filizlenir ama o sırada Eylülün halasının oğlu ile ailesi onu sözlendirmeye karar verir
3h önce
  Yazar@tuana_miy
Emre Poyraz
Nur Unkaya
Emre Poyraz
Aşk, bir yönetim biçimi diye tanımlanmayı reddetmiştir. Yalnızlık bir devrimdir ve yalnız kalmayı beceremeyenler, buna katlanamayanlar mücadele esnasında çabucak telef olur. Akıl hastaneleri, barlar yalnızlık devrimi için savaşanlara ihanet etmiş militanlarla doludur. Ask acısı çeken bal gibi dönektir artık. Hiçbir ağaç, ormana katılmak için büyümez çünkü. Mesele, tek başına da işe yaradığının, işlediğinin bilincine varmaktır; bunun keyfiyle yaşayabilmektir. Aşk, ağaca tesadüfen konan kuştur; kuş, ağacı üzemez; üzmemelidir de. Eğer bir ağaç kendisine konup sonra da uçup giden bir kuş yüzünden acı çekiyorsa doğanın ayarlarıyla oynanmış demektir. Aşk, şansa bağlı temastır çünkü. Çünkü aşk, matematikteki "teğet" konusunda ilk örnektir. Değip geçmektir. Dokunup kaybolmaktır...
3h önce
  Yazar@nnurunkaya
Bir zorbayı sevmek?
Sana zorbalık yapıp sana kötü davranan adam sana aşık oluyor sen ise onun kötü niyetli olduğundan dolayı istemiyorsun ama o seni bırakıcakmı?
3h önce
  Yazar@hikayeler
Çıkmaz
Ben bir polistim o ise bir mafya yakalanması gereken bir suçluya aşık olmuştum ama yapabileceğim bir şey yoktu aşık olmuştum...
4h önce
  Yazar@lilith.0304
MASON
İngiltere`nin en güçlü adamlarından biri olan Mason Campbell soğuk ve sert bir kişiliğe sahiptir. Kimseden özür dilemezdi. Rüzgar adının fısıltılarını taşısa, herkes korkudan titrerdi. Acımasız, merhametsiz ve kimseyi affetmeyen biri olarak nam salmıştı. Lauren Hart onun asistanı olarak yeni çalışmaya başladığında kendini onun öfke nöbetlerine, nefretine ve kibrine hedef olarak buldu... Erkekler tarafından kıskanılan ve kadınlar tarafından arzulanan Mason Campbell için çalışmasaydı hayatı daha iyi olurdu. Ama Mason`un gözü ondan başka kimseyi görmüyordu, özellikle de geri çeviremediği bir anlaşma yaptığında...
4h önce
  Yazar@beyzaimal19
Aşk Şarabı
Babasından işkence gören bir kız, babasının borcu yüzünden mafyanın esiri olur.
4h önce
  Yazar@beyzaimal19
Loading...
0%