PİNHAN
Geçtikleri her sokağın şiirini yazan görünmeyenlerdi, onlar.
*
"Bana bak! Benim askerimi tehdit edip, hiçbir şey olmamış gibi üste çıkma!" dediğinde kalın sesi bedenime hükmetmiş gibiydi. Tuhaftı ki bedenim sesine, beyaz bayrak sallamak için harekete geçmek üzereydi.
Gerilen vücudum ile aniden aklıma gelenleri, bayrağı sallamamak için dile döktüm. "Türkiye Cumhuriyetine bağlı olan Milli Savunma Bakanlığı huzurunda, sadece vatanın bütünlüğü ve huzuru için asker olan birisi nasıl sizin askeriniz oluyor,"
|
YAŞAMAYANLAR
Kitap fantastiktir! İnanlar üçe ayrılır; Yaşayanlar, Yaşamayanlar, Yaşayamayanlar.
Yaşayanlar hâlâ Dünya`da yaşamını sürdüren insanlar.
Yaşamayanlar ölülerin arasından ikinci bir şans hak edip bu evrene gelenler.
Yaşayamayanlar ise ikinci bir şansı hak eden ancak büyü gücü oluşmamış insanlar.
Yaşam Yargı Yargıcı kanserin son evrelerini yaşayıp ölümü düşünürken bir anda kendini başka bir evrenin içinde bulur. Dahası ruh eşi de bu evrendedir.
Yaşamayanların akademisine gitmek zorunda kalan Yargı, bunun için önce hangi grupta olduğunu anlamalıdır. Okulun grupları tıpkı bu evren gibi satranç taşlarıyla oluşur ve hangi grupta olacaksan, o grubun sembolünün vücudunda bir dövmesi oluşması gerekir. Dövmesi olmayanın büyü gücü de olmaz ve o artık bir Yaşayamayandır.
|
Kan Şehri
Çağla Atasoy son derece zeki, güzel ve her erkeğin aklını başından alabilecek bir genç kızdır. Aynı zamanda da kısmen ünlü sayılan bir müzik grubunun solisti olan Çağla, ailesi tarafından her zaman mükemmel olmaya zorlanmış biri olarak tam anlamıyla mükemmeldir.
Grubuyla yine ufak çaplı bir konser verdikleri sırada annesinin onu arayıp “acil eve gel” demesiyle kendini bir anda yaşadığı şehirden çok uzakta olan “Kan Şehri”nde bulur.
Adından bile anormalliğini ortaya koyan bu garip şehir, garip olduğu kadar korkunçtur da.
18 yaşında ve üniversiteye daha yeni geçmiş olan Çağla bu ani şehir değişikliğinden sonra üniversiteye hiç bilmediği bir şehirde başlayacak olmanın heyecanını yaşar.
Tüm bunların üstüne okulun daha ilk haftasında tatsız şekillerde tanışmak zorunda kaldığı üç çete liderinin takıntıları arasında kalmasıyla işler iyice içinden çıkılamaz bir hâl alır.
_______
“Girenin çıkamadığı bu şehirde üç çete liderinden kurtulmam imkansız gibiydi.”
-Çağla Atasoy
|
ŞAH MAT
Kadın bir akrep, adam bir katran.
Bir kadın bir adama bu kadar haram, bir adam bir kadına bu kadar yara olamazdı.
*
Bu kitap Şah, Mat ve Son oyun olmak üzere 3 hikaye içermektedir. Hikaye geçişleri, bölüm başlarında belirtilecektir.
*
ŞAH
Bedenindeki tüm acılar seni canlı tutar. Peki ya ruhundaki?
Geçmişin kıvılcımı geleceği sıçrar ve bir ateş yanar. Anka kuşu misali küllerinden doğan, o ateşi tutar.
Çemberin Efendisi...
Korkusuzluğu acıdan beslenen genç adam;
Uraz Kurt.
Acıyı unutmaya yüz tuttuğu o yerde -Kalbinde- misafir ederse, eskisi kadar korkusuz olabilir mi?
*
MAT
Her insanın geçmişinde pençe izleri olurdu. Derin yarıklar açan o pençe izlerine birçok anı gizlenirdi. Ve ne yazık ki Uraz`ın soyadı, kendi ruhunun beline öyle şiddetli bir pençe indirmişti ki, kuytuda saklanan geçmiş bile silinmişti.
Geçmişi gün yüzüne çıkaran bu kitapta, belki de bilinen tüm doğrular yanlış, yanlışlar ise doğru çıkacak... Belki aşk, sahte bir gülüş olup; günler akrep ve yelkovanın ayrılığından sonra işlemeyi bırakacak.
Kadın bir akrep, adam bir katran.
Bir kadın bir adama bu kadar haram, bir adam bir kadına bu kadar yara olamazdı.
*
SON OYUN
Kartlar açıldı.
Piyonlar öne sürüldü.
Kaleler yıkıldı.
Filler öldü.
Vezirler devrildi.
Şahla şah karşı karşıya geldi.
Acımasızlığını ikinci bir deri gibi üzerine giyen Uraz Kurt, sevgisini yaralayan bu acımasızlıkla başa çıkabilecek mi, yoksa sevgisini acımasızlığına mı kurban edecek?
Masumiyeti gözbebeklerinin içerisinde taşıyıp koruyan Ayşin Şendoğan, kötülüğün bekçisi olan adamın nasırlı ellerine mi güvenecek, yoksa hayatını masumluğunu koruyarak mı sürdürecek?
Devrildi Şah.
Oldu Mat.
Bitti oyun.
Kapandı defter.
Şimdi rakibini yenme zamanı. Tek bir kazananın olacağı bu hayatta, sevgi imkansızdı. Ancak tüm imkansızlıklar da aşkı doğururdu. Doğan aşk, peşinde ölümü de sürüklerdi. Peki bu hikayede ölen taraf kimdi?
|
İzler & Küller Senfonisi
Cennetten üç elma düştü. Biri bana, biri sana, üçüncüsü de henüz farkında olmayana. Farkına varınca o, dokuza bölecek elmayı, sonra diyecek; biri bana, diğerleri adaletini kendi yazacak olanlara.
|
0% |