Geçmişimi bir toprağın altına gömerken o günler de bıraktığım herkesten koşarak uzaklaşmıştım. Giderken büyük bir bomba patlatmış ve hepsinin benden nefret etmesine neden olmuştum. Ben, beni seven kim varsa onların içlerine benim için öfke tohumları ekmiştim. Benden nefret etmelerine neden olduktan sonra da arkama bile bakmadan hepsini terk etmiştim.
Yıllar geçmişti ve şimdi geri dönüyordum. Kalplerine nefret tohumu ektiğim insanların karşısında duracaktım ve bundan bir saniye bile nefret etmeyecektim çünkü ben bunu hak etmiştim. Onlara yalan söyleyip, kendimden nefret ettirdiğimde geri döneceğimi asla bilmiyordum. Bunu planlamamıştım, hayat söylediğim yalanın cezasını çekmem için beni tekrardan buraya göndermişti. Kaçtığım yere, koşarak geri dönüyordum. Vuslat Mahallesinden bir sonbahar akşamı kaçmıştım ve yine bir sonbahar gecesi geri dönüyordum. Karşılaşacağım her şeyi önceden biliyordum. Bütün mahalleli benden nefret ediyordu çünkü onların sevdiği insanların kalbini kırmıştım. Çünkü ben onları, ailem dediğim insanları paramparça etmiştim. Geri döndüğümde neler yaşardım, hayat bana ne getirirdi bilmiyorum ama Vuslat mahallesine adım attığım andan itibaren savaşmam gerektiğini biliyordum. Beni orada istemeyecekleri ama ben orada kalacaktım. Hatamın bedelini ödeyecektim ve bana bunu kalbini ilk paramparça ettiğim insan ödetecekti. Hatamın acısını herkesten daha çok kırdığım kardeşlerim ödetecekti. Geri dönüyordum ve artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Her şey eskisi gibi olabilir miydi yoksa her şey daha da mı karışacaktı bilmiyordum ama savaşırken sadece onlarla değil kendimle de savaşacaktım. Savaş başladı, yere ilk ben düştüm. Savaş devam etti, ayağa kalktım. Savaşın sonu gelecekti, kim kaybedecekti, işte asıl mesele buydu. |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |