intikal bilen subaylara
Münhaniler ve izmaritler arasında
Yürütürken şu postallara sıkışmış fikriyatı
geçti yıllar bir mermi sükûtuyla
yaşamı bile anlamamışken
bir şeyler için ölmeyi öğütledik
kendimize ve ötekilere
ve ölmemek için öldürmenin
zaruretiydi gerçeğin beyne
balyozla çivi çakan demir bileği.
büyük adamların ve büyük sözlerin
en sessiz küçük harfleri
olmanın bedelini en yoğun
fiziksel yorgunluklarla öder iken
bir münhaniden diğer münhaniye
koşturduk, çıkamadık haritadan dışarı
haritadan dışarı çıkmanın her türlüsü
herkese karşı bir şekilde ihanetti
bu her şeyden ve herkesten
çok korkutuyordu bizi.
ellerimiz arasında soyarken beyin kabuğunu
hayata karşı nasıl çıplak
ve kimsesiz kaldığımızı göremedik.
sonra kadınlarımız bize aşkı sordular
küs babalarımız evlatlarını
dostlarımız vefayı
ve mollalar allahı
her şeyi kaybederek bulmuştuk oysa
yaşamak hevesini
işin aslı
biz bile bunun farkında değildik.