murat bardakçı'ya
tarih yazıcılarının ve yol resmedenlerin
ortak muteber dokuz hatası ayandır,
bir; saray yolu at değil, bıçak sırtındadır
iki: sultan libası ipek kaftan değil, ateşten gömlektir
üç; ansızın yön değiştirmez hiçbir rüzgar.
dört; suların yakıldığını da gördü tarih, derdi ki
bazı yollar yakılmak içindir, o Tarık.
beş; acılara eczadır yollar,
derde düşen mecnun çölde
altı; waterloo'dan helen'e giden
mağlup bir insanın
kaderinde de çizilirmiş
bütün beşeriyetin yolu bilemedik.
yedi; zülfikardan başka kılıç,
Ali'den başka kahraman yoktur
sekiz; yoktur viyana'dan başka bozgun
dokuz; yolların en uzunu
dört postal iki süngü arasında
küçük bir adaya çıkar,
üç ayaklı tahtta gülümserken sultan
neden ve neye gülümsemiştir.
Ve ben düşünürken bunları
açılınca sayfaları atlasın
gördüm ki hep eksik;
yitmiş Musa denizde,
Tarık gemisinde yanmış,
öğütülmüş Don Kişot değirmende,
bana yalan masalları kim anlatmış.
Kayıp yaprakları uçak yapmış
tarihin kim bilir hangi yaramaz çocukları,
o zaman
bırak da yasını tutayım yolların ince ve keskin
küller küllere, toprak toprağa,
kadınlar erkeklere, erkekler kadınlara.
ne kadar az konuşursak
o kadar az üzüleceğiz,
söyleme artık
Hafız, güller soldu, sustu bülbüller
vakit israfilindir.