"Yalan söylüyorum, de." dedim çaresizce. Dudaklarından sadece bu iki kelimeyi duymaya ihtiyacım vardı. Çünkü kendimi artık nefes alamayacakmış gibi hissediyorum.
"Yalan değil," dedi ruhsuz sesiyle ve devam etti. "Seninle servetin için evlendim. Canım parandan daha önemli olduğu için söylüyorum şimdi bunları. Ben seni hiç sevmedim Yazgı. Hiçbir zaman da umurumda değildin." Kalbim sanki bir anda paramparça olmuş, parçaları bütün her yere dağılmıştı. Artık üzerinden herkes geçebilirdi, kimsenin umurunda olmayan o parçalar artık çok değersizdi. Az önce açılan boşluklar şimdi kalbimin her yerindeydi ve o kalbin yeri boştu artık. Çünkü ben, duygularımı kaybetmeye başlamıştım bile. Ruhum çekilmiş gibi hissediyordum artık. Donup kalmıştım ve gözümde dolan yaşların akmasına bile engel olamamıştım. Ağlamıyordum. Sadece sağ gözümden yaş akıyordu ama o da çok uzun sürmemişti. "Bu kadar yeter." Ben hala girdiğim şoktan çıkamazken bu sesin sahibi beni kolumdan tutup götürdü. Ona ne engel olabilmiştim ne de dur diyebilmiştim. Sadece aklımdaki sözlerle ve kalbimdeki boşlukla onun adımlarına ayak uydurdum. En sonunda Semih'in olduğu yerden çıkardı beni ve aniden durup kollarımı tuttu sıkıca. "Yüzüme bak!" diye bağırdı bana. Donup kalmış olduğumdan hala mantıklı düşünemiyordum ama o pes etmeyip tekrar bağırdı. "Yüzüme bak!" Dümdüz önüne bakan gözlerimi onun sesi yüzünden kaldırıp ona baktım. O da gözlerimin ta içine bakıp net sesiyle konuştu. "Bu, son ağlaman olsun! Anladın mı? Gözyaşlarını görmek istemiyorum artık! Senden çalınan hayatı geri alacaksın Yazgı! Özellikle de, geçmişini. Artık yalnız değilsin." |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |