[ soğuk ] - Etiketin'de Kitap Listesi
devam ediyor 2h önce güncellendi
BU KİTABIN BAŞROLÜ SENSİN!
@mrs.rose
Okuma
29
Oy
17
Takip
5
Yorum
6
Bölüm
3
Bir kitap düşünün. Burada başrol sadece sizsiniz! Gerçek hayatta fantastik bir kitaba takıntılı olan genç kız başroldeki kızın pick me hareketlerine dayanamaz ve artık kafasında takıntı haline getirir. Kitap başrol erkeğin her zamanki gibi kusursuz ve has erkek olup, en güçlü krallığı yönetirken, zorla evlendirileceği başrol kıza zaman geçtikçe aşık olduğunu anlatan bir kurgudur. Ama sen okurken, kıza o kadar gıcık ve uyuz olursun ki, gece yatarken bile takıntı haline getirirsin. Ve bir gün beklemediğin bir anda kendini o fantastik kurgunun içinde bulursun. Hem de tam başrol karakterlerin nişan töreninde…
devam ediyor 2a önce güncellendi
Aesa gerçek ailem
@salak_asik
Okuma
2.52k
Oy
279
Takip
41
Yorum
43
Bölüm
10
Acaba gerçek kız kardeşimiz kime benziyor? Babam gibi mavi gözleri varmıdır? Annem gibi uzun siyah saçları ve kahkülleri olsa ne güzel olurdu be " deyip oturduğu koltuğa yayıldı.
Alperen sinirle Göktuğa cevap verecekken durmasını sağlayan şey kapının açılmasıydı.
Hepimiz aynı anda kapıya baktık
Gördüğüm manzarayla ağzım açık kaldı.
İşte öz kardeşimiz.
Okul üniformasıyla tüm doğallıyla karşımızda.
Tıpkı Gökhanın hayal ettiği gibi mavi gözler uzun siyah saçlar ve kahküller. Tüm güzelliğiyle kapının ağzında duruyordu.
Sanki annemin eski gençlik fotoğraflarında fırlayıp buraya düşmüş gibi.
Evet artık bir şeye emindim.
Bu kız bizim gerçek kız kardeşimiz. Damarlarından Korkmaz kanı akan kız kardeşimiz.
❗Aesa gerçek ailem isminde ilk ve tek kitab❗
🚫Bu kitab küfür ve argo kelimeler içermekdedir. Rahatsız olanlar okumasın lütfen🚫
devam ediyor 3a önce güncellendi
ÖLÜ RUHLARIN FISILTISI
@mrs.rose
Okuma
845
Oy
336
Takip
41
Yorum
41
Bölüm
13
(KİTAPTA KENDİ SESLENDİRDİĞİM VİDEOLAR VARDIR. )
"Seni bırakacağım. Eğer kaçmaya çalışırsan veya çığlık atarsan ölürsün. Gerçi çığlık atsan bile burada kimse sana yardım etmez. Bu yüzden uslu bir kız ol ve sözümü dinle"
Umudun bana sunduğu imkanı fırsat bilerek hemen kafamı onaylar anlamında salladım. Daha az önce elimde olan bıçaklarımın yokluğunu fark etmem uzun sürmüştü. Belki bir umut bıçaklarımı boğazına geçiririm diye düşünmüştüm.
"Aferin uslu kız"
Güçlü parmaklarını ellerimden ve ağzımdan bırakır bırakmaz hemen ondan uzaklaştım ve az önce yerde düşürtdüğü bıçağımın bir tanesini alarak ona doğru tuttum. Karşımda beni şaşırtan derecede yüzü güzel ve vücudu yapılı bir adam duruyordu. Üstüne giydiği siyah zırh ve belindeki uzun kılıç onu sanki bir muhafız olduğunu gösterir gibiydi. Başında kask yoktu. Bu yüzden yüzüne kan bulaşmış ve uzun dalgalı siyah saçları yüzüne düşmüştü. Yeşil gözleri bedenimi baştan aşağı süzerken titrek elimle bıçağımı ona doğru tutmaya devam ettim. Ondan deli gibi korkuyordum ve o da bunun farkındaydı. Biraz daha onu inceledikten sonra zırhındaki Mortimer İmparatorluğu`na ait arma dikkatimi çekti. Bu oydu. Zayne Robert karşımdaydı. Onu bulmuş olabilirdim fakat yinede emin olmalıydım.
"B-ben Zayne Robert`ı arıyorum"
dedim titrek sesimle.
Karşımdaki adam hiç istifini bozmadan ciddi bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu.
"Neden?"
dedi tek kaşını havaya kaldırıp. Hala elimdeki bıçağı ona doğru tutuyordum. Birşey olsa kazanma ihtimalim yüzde sıfırdı fakat ölmeye de niyetim yoktu.
"Yardımına ihtiyacım var. "
Artık sesim az da olsa titremeyi kesmişti. Karşımdaki adamın yarattığı gergin atmosfer kalbimi şiddetli bir gümbürtüyle attırıyordu.
"Zayne Robert benim."
İçim az da olsa rahatlamıştı fakat tam tatmin olamamıştım. Yalan söylüyorda olabilirdi.
"Sana nasıl inananilirim?"
Heralde canıma susamıştım. Adam beni şuracıkta öldürse kimsenin ruhu duymazdı ve ben kaşınmaya devam ediyordum. Karşımdaki adam bana yaklaştı ve elimdeki bıçağı umursamadan tam dibine sokuldu.
"Adımı lekeleme köylü kız. Zayne Robert olmasam sence o yatan ceset ben mi olurdum?"
Zayne Robert her zaman kazanırdı. Mortimer da dahil her yerde meşhur olan bir suikastçiydi. Mortimer armalı zırhıda oradan geldiğini gösteriyor olabilirdi. Ona inanıp güvenmekten başka çarem yoktu. Yardıma ihtiyacım vardı ve bu adamın yerde yatan cesetten daha kullanışlı olacağına emindim. Elimdeki bıçağı indirdim ve çantamın içinden dört altın keseyi ona doğru fırlattım. Artık omuzlarımı dikmiştim ve korkumu gidermiştim. Zayne şaşırmış olacakki bana baktı.
"Devamını işini bitirdikten sonra vereceğim."
Zayne bana bakıp ukalaca güldü.
"Bak seeeen. Az önce korkudan altına yapacak olan köylü kızına özgüven gelmiş."
Seni aptal diye geçirdim. Karşında prenses olduğunun bile farkında değilsin. Babam bu yaptıklarını öğrenseydi peşine bir ordu yollardı. Ama Zayne`e asla bir prenses olduğumu söylemeyecektim. Babam kesin kaçtığımı öğrenip çoktan peşime beni bulana ödül koymuştur bile. Ona söylersem kesin o da beni geri babama götürürdü.Elimi Zayne`e uzattım.
"Anlaştık mı o zaman?"
Zayne yeşil gözlerini mavi gözlerime kilitlemişti. Bana şüpheci bakışlar atarken elim havada onun sıkmasını bekliyordum. Sonunda Zayne eliyle elimi sıktı ve aklıma o parmaklarıyla ağzımı kapattığı geldi. Bu düşünceden sıyrılıp şu anki Zayne`e odaklandım.
"Pekala köylü kızı. Kimi öldürüyoruz?"
devam ediyor 8a önce güncellendi
İçi̇mdeki̇ Yabancı
@nurilayda06
Okuma
6
Oy
2
Takip
3
Yorum
0
Bölüm
2
Her şey onunla değişti ben bile , öfke , aykırı hatta soğuk bile...
🌙
Acının esir aldığı bir kız ve onu acıya esir etmiş suçlular... Genç kız her geçen gün tanrıya daha da yaklaşacağı günü beklerken , her şey içinden çıkılamaz bir hal almıştır. Bir tarafta onun geçmişi , bir tarafta geleceği dururken genç kız şimdiki zaman olarak kalmıştır.
🌙
"Sadece yanında olmama izin ver , söz veriyorum sana zarar vermeyeceğim."
🌙
Sen kırılmış, incinmiş küçük bir kız çocuğusun. Önüne verilmiş bu repliklere ve bu oyuna bağımlı kalmana gerek yok. Benim yanımda her zaman kendin ol. Asıl kızı oyna. Bana yaralarını aç ki , yaralarını sarmana yardım edeyim. Lütfen incinmiş kalbini tamir etmem için bana izin ver. Sadece bir kere seni sevmeme izin ver.
devam ediyor 1h önce güncellendi
Kan ve Tutku
@love_21
Okuma
0
Oy
0
Takip
0
Yorum
0
Bölüm
0
Devran, bana iyice yaklaştığında, içgüdüsel olarak nefesimi tuttum. Bakışlarını doğrudan gözlerime dikti.
“Buraya gelmeyi sen seçtin,” dedi. “O yüzden sana bir soru soracağım, Avukat Hanım.”Birkaç saniye sessiz kaldı. Sadece gözlerimin içine bakıyordu.
Ve sonra o cümleyi söyledi.
“Bu dünyanın bir parçası olabilecek kadar cesur musun?
Bu bir sınavdı.
Ve verdiğim cevap, beni ya bu dünyaya sokacaktı…
Ya da sonsuza kadar dışarıda bırakacaktım.
Devran’ın sözleri havada asılı kaldı. "Bu dünyanın bir parçası olabilecek kadar cesur musun?"
Sanki zamanı bıçak gibi kesen bir soruydu bu.
Ve ben, şu an bu dünyanın içinde, en tehlikeli adamın karşısında duruyordum.
Derin bir nefes aldım, göğsüm hafifçe kalkıp indi. Oysa Devran hiç nefes almıyormuş gibi görünüyordu. O kadar sakin, o kadar kontrol sahibiydi ki…
Ama ben de zayıf görünemezdim.
Başımı dikleştirip ona baktım. “Cesaret mi?” dedim. “Ben cesaretten çok daha fazlasına sahibim, Devran Bey.”
Sözlerim havada yankılandı.
Devran, gözlerini gözlerime dikti. Bu bakış, birinin içini okumaya çalışan bir bakıştı. Beni tartıyordu. Sınırlarımı, ne kadar ileri gidebileceğimi görmek istiyordu.
O an, adamın gerçekten ne kadar tehlikeli olduğunu anladım.
Bir şey söylemedi, ama hafifçe gülümsedi. Tehlikeli bir gülümseme...
Bir mafyanın ve onun avukatlığını yapan kadının tutku dolu aşkları.
devam ediyor 6a önce güncellendi
17. GÜNÜN KEFARETİ
@mrs.rose
Okuma
0
Oy
0
Takip
2
Yorum
0
Bölüm
0
Kaçabileceğini mi sandın gerçekten?"
dedi Sylus bir adım daha yaklaşırken. Yüzündeki alaycı ifade sinirlerimi bozmuştu. Yakalanmadan hızlıca alnının ortasına şak diye mermiyi geçirseydim, şuan ellerim bağlı bir şekilde sandalyede oturuyor olmazdım. Halbuki hiçbir zaman hedeflerimi kaçırmamıştım ama karşımda duran bu adam bambaşkaydı. İki kilometre öteden duvarların arkasına saklandığım halde beni görmüştü.
"Duyduğuma göre ülkedeki tek kahin suikastçi senmişsin."
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Ve en iyisi, asla hedeflerini kaçırmayan"
Son söylediği söz gururumu okşamıştı. Halbuki kendiside onu ıskaladığımı biliyordu.
"Son söylediğin artık tarih oldu. SAYENDE"
Birden kahkaha patlattı.
"Ah Aria’cığım." dedi gülerek. Sonra da masaya doğru yürüdü Masanın üstünde duran tabancayı eline aldı.
"Biliyor musun? Beni vurmak sandığından daha kolay"
yanıma yaklaştı ve sandalyeye bağlı olan ellerimi çözdü. İplerin bileklerimi acıttığı yeri okşadım ve kaçabilir miyim ümidiyle etrafa bakındım. ama nafileydi. Burası Sylus`un sarayıydı ve her yer asker kaynıyordu.
Sylus önümde duran tahtına oturdu ve gel işaretini yapıp kucağını gösterdi. Kucağına mı oturmamı istiyordu? Ne saçmalıyordu bu?
Bakışlarımı anlamış olacakki o alaycı sırıtışını tekrar yaptı. Ben daha ne olduğunu anlamadan etrafımı gri ve kırmızı karışık dumanlar kapladı ve birden itilerek kendimi Sylus`un kucağında buldum. Aniden elimde tabancanın varlığını hissettim. Sylus az önce masadan aldığı tabancayı bana vermişti.
"Al" dedi ciddi bir şekilde.
"Hadi vur beni"
Ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım ama yaptığı benim için bir kurtulma şansıydı. Elinde tabancayı aldım ve kalbine doğru tuttum. Sayısız insan öldürmüştüm bu benim için kolay olacaktı. Gözlerini gözlerime kilitledi. Sylus tam dibimde, onu vurmamı isteyen bakışlarla bana bakıyordu. Madem bunu istiyordu, ona istediğini verecektim. Hem burdan kurtulmak için tek şansımdı. Ama neden bakışları bana tanıdık geliyordu? Neden gözleri beni biliyormuşçasına bakıyordu? Bakışlarına kanmamalıydım. Tabancanın tetiğini çekmemle şiddetli gürültüsünü duymam bir oldu. Sylus dibimde hem acı çekiyor hemde bir yandan o pis sırıtışını devam ettiriyordu. Sahi bu halde bile nasıl gülebiliyordu?
"Tereddüt ettin."
silahı aldı ve yere fırlattı. Acı içindeki nefes alışverişlerini kulağımın dibinde duyabiliyordum.
"Demek beni hala öldürmek istiyorsun." Bakışlarını gözüme kitledi. Son nefesinde bile hala konuşmaya çalışıyordu.
"Ama bilmediğin birşey var Aria"
Etrafı birden yine o gri ve kırmızı sisler kapladı. Bu sefer Sylus`un daha az önce yaraladığım kalbini hızlıca kaplıyordu. Ne yapıyordu bu? Tabancayla vurduğum yara iyileşmeye başlayınca şaşkınlıkla Sylus`a baktım. Bakışlarını benden çekmiyor, yüz ifademi seyrediyordu.
" Sen kendini iyileştirebiliyorsun" dedim şaşırarak.
bakışları soğuk bir hal aldı. Az önceki bakışının aksine şimdiki bakışları kat be kat daha korkunçtu. Son sözleri titrememe sebep olmuştu
"Sen bana lazımsın küçük kahin. Ve eğer burdan kaçmaya çalışırsan senin aksine ben tereddüt etmeden tetiği kalbine sıkarım"
devam ediyor 6a önce güncellendi
İSTİRİDYE
@ilkimsudeysu
Okuma
0
Oy
0
Takip
0
Yorum
0
Bölüm
0
“İstiridye”
Denizin derinliklerinden gelen bir sır, kanla mühürlenmiş bir aşk. Kadınların uğradığı cinayetler, gizemli olaylar ve yasak aşklar arasında sıkışıp kalmış hayatlar…
Bir istiridyenin içinden süzülen kan damlası, ardında ölümcül bir hikaye barındırıyor. Sevgi mi, nefret mi? İhanet mi, sadakat mi?
Kendinizi aşkın karanlık yüzüne ve dehşet verici gerçeklere hazırlayın. Her sayfasında soluk kesen olaylar, aklınızın sınırlarını zorlayacak bir gizem, ve tehlikeli bir aşk sizi bekliyor. “İstiridye” hem kalbinize hem de zihninize işleyen bir serüvene davet ediyor.
devam ediyor 3a önce güncellendi
ÖLÜ RUHLARIN FISILTISI
@mrs.rose
Okuma
0
Oy
0
Takip
12
Yorum
0
Bölüm
0
"Seni bırakacağım. Eğer kaçmaya çalışırsan veya çığlık atarsan ölürsün. Gerçi çığlık atsan bile burada kimse sana yardım etmez. Bu yüzden uslu bir kız ol ve sözümü dinle"
Umudun bana sunduğu imkanı fırsat bilerek hemen kafamı onaylar anlamında salladım. Daha az önce elimde olan bıçaklarımın yokluğunu fark etmem uzun sürmüştü. Belki bir umut bıçaklarımı boğazına geçiririm diye düşünmüştüm.
"Aferin uslu kız"
Güçlü parmaklarını ellerimden ve ağzımdan bırakır bırakmaz hemen ondan uzaklaştım ve az önce yerde düşürtdüğü bıçağımın bir tanesini alarak ona doğru tuttum. Karşımda beni şaşırtan derecede yüzü güzel ve vücudu yapılı bir adam duruyordu. Üstüne giydiği siyah zırh ve belindeki uzun kılıç onu sanki bir muhafız olduğunu gösterir gibiydi. Başında kask yoktu. Bu yüzden yüzüne kan bulaşmış ve uzun dalgalı siyah saçları yüzüne düşmüştü. Yeşil gözleri bedenimi baştan aşağı süzerken titrek elimle bıçağımı ona doğru tutmaya devam ettim. Ondan deli gibi korkuyordum ve o da bunun farkındaydı. Biraz daha onu inceledikten sonra zırhındaki Mortimer İmparatorluğu`na ait arma dikkatimi çekti. Bu oydu. Zayne Robert karşımdaydı. Onu bulmuş olabilirdim fakat yinede emin olmalıydım.
"B-ben Zayne Robert`ı arıyorum"
dedim titrek sesimle.
Karşımdaki adam hiç istifini bozmadan ciddi bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu.
"Neden?"
dedi tek kaşını havaya kaldırıp. Hala elimdeki bıçağı ona doğru tutuyordum. Birşey olsa kazanma ihtimalim yüzde sıfırdı fakat ölmeye de niyetim yoktu.
"Yardımına ihtiyacım var. "
Artık sesim az da olsa titremeyi kesmişti. Karşımdaki adamın yarattığı gergin atmosfer kalbimi şiddetli bir gümbürtüyle attırıyordu.
"Zayne Robert benim."
İçim az da olsa rahatlamıştı fakat tam tatmin olamamıştım. Yalan söylüyorda olabilirdi.
"Sana nasıl inananilirim?"
Heralde canıma susamıştım. Adam beni şuracıkta öldürse kimsenin ruhu duymazdı ve ben kaşınmaya devam ediyordum. Karşımdaki adam bana yaklaştı ve elimdeki bıçağı umursamadan tam dibine sokuldu.
"Adımı lekeleme köylü kız. Zayne Robert olmasam sence o yatan ceset ben mi olurdum?"
Zayne Robert her zaman kazanırdı. Mortimer da dahil her yerde meşhur olan bir suikastçiydi. Mortimer armalı zırhıda oradan geldiğini gösteriyor olabilirdi. Ona inanıp güvenmekten başka çarem yoktu. Yardıma ihtiyacım vardı ve bu adamın yerde yatan cesetten daha kullanışlı olacağına emindim. Elimdeki bıçağı indirdim ve çantamın içinden dört altın keseyi ona doğru fırlattım. Artık omuzlarımı dikmiştim ve korkumu gidermiştim. Zayne şaşırmış olacakki bana baktı.
"Devamını işini bitirdikten sonra vereceğim."
Zayne bana bakıp ukalaca güldü.
"Bak seeeen. Az önce korkudan altına yapacak olan köylü kızına özgüven gelmiş."
Seni aptal diye geçirdim. Karşında prenses olduğunun bile farkında değilsin. Babam bu yaptıklarını öğrenseydi peşine bir ordu yollardı. Ama Zayne`e asla bir prenses olduğumu söylemeyecektim. Babam kesin kaçtığımı öğrenip çoktan peşime beni bulana ödül koymuştur bile. Ona söylersem kesin o da beni geri babama götürürdü.Elimi Zayne`e uzattım.
"Anlaştık mı o zaman?"
Zayne yeşil gözlerini mavi gözlerime kilitlemişti. Bana şüpheci bakışlar atarken elim havada onun sıkmasını bekliyordum. Sonunda Zayne eliyle elimi sıktı ve aklıma o parmaklarıyla ağzımı kapattığı geldi. Bu düşünceden sıyrılıp şu anki Zayne`e odaklandım.
"Pekala köylü kızı. Kimi öldürüyoruz?"