Derin bir nefes aldı. Söylediklerim onu şaşırtmamıştı, o zaten en başından beri beni anlamıştı. "Bazen sonları değiştiren tek şey sondan önceki kelimedir, Gölge." Gözlerine baktım. "Sondan önceki kelimeni bilemezsin. Sondan önceyi tahmin edemezsin. Bazen... sonlar mutlu biter."
Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Hangi sonlar?" diye sordum. "Ben bunca yaşadığımın ardından mutlu olsam neye yarar? Yüzümdeki gülümseme kendini oraya ait hisseder mi Efruz?" Dizlerinin üstünden doğruldu. Yanıma oturdu. Eli belimi kavradı ve hiç beklemeden beni kendine doğru çekti. Bir eli bacağımı kavradı ve böylelikle tamamen kucağına yerleşmiş oldum. "Hisseder." Dedi. "Hissettiren olursa." Bedenimden ruhum çekilmiş gibi kendimi kollarına bıraktım. "Güzel bebeğim, geçmişinle yüzleşmediğin için bu kadar çok canın yanıyor. Geçmişinle yüzleşmen, onu karşına alman, yeri geldiğinde onunla savaşman yeri geldiğinde ona sarılman gerekiyor. Geçmişinden kaçarak geçmişini unutamazsın." Derin bir nefes aldım. Kokusunu soludum. "Geçmişimle yüzleşmeye gücüm yok," dedim fısıltıyla. "Elinden tutarım." Dedi anında. "Tek başına değilsin. Geçmişini yeneriz. Birlikte." Gülümsedim. Yüzümdeki gülümsememi görmese bile bence hissetti. "Sen geçmişini yendin mi?" diye sordum. "Yendim." Dedi. "Sanırım..." usulca kafamı kaldırarak gözlerinin içine merakla baktım. "Sanırım?" dedim üsteleyerek. Omuz silkti. "Belki sen de benim elimden tutarsın." Gülümsedim. Bu sefer gülümsememi görmesine izin verdim. "Tutarım." |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |