Sen, seni nasıl sevdiğimi,
Nerden bileceksin ki,
Göğsüne dolan nefes,
İnsana neden yetmez.
Odalara sığamamak nedir,
Bütün bir gökyüzü,
Nasıl düşer insanın gönlüne,
Nasıl kalır yüreğin,
Tüm o yıkıntıların arasında.
Sevdiğinin gözlerine her baktığında,
Binlerce kez işkencelere çekilmek,
Ve vurulmadan tam orta yerinden,
Göğsünü delik değiş etmek nedir,
Sen nerden bileceksin ki.
Sen seni nasıl sevdiğimi
Yâr nerden bileceksin ki
Birini düşünmekten, kendini unutmak
Seni asla sevmeyeceğini,
Asla ellerini tutamayacağını bile bile
Birini ölesiye çok sevmek nedir,
Yoldan çıkan yüreğini dizginliyememek
Bile bile diyorum yâr bile bile
Ömrün sessiz bir ölüme sürüklenirken
Farketmeden şu aklını kaybetmek nedir,
Sen nerden bileceksin ki?
Sen, seni nasıl sevdiğimi
Yâr nerden bileceksin ki
Ellerine dokunabilmenin,
Cehennem korkusu nedir..
Seni bir daha görememenin
Dehşete düşüren ihtimalini
nerden bileceksin ki
İşte sen benim en karanlık azabımsın
Azabımsın da yâr...
Nerden bileceksin.
Oysa ey yâr, mutluluk
Gözlerinin içine korkmadan bakabilmekti
Ben gözlerimi açıp sana uyandım
Uyandım ve
Kanadından vurulmuştu yüreğim
Yaralandım da kurtulamadım
Beni her gece çektiğin işkencelerden.
Şimdi hiçbir şey olmamış gibi sorma beni
Sen iki secde arasında
Rabime zikrettiğimsin !
Ve yâr şimdi !
Seni düşünürken baktığım gökyüzüne
Asılı kalıyor gözlerim...
Sen, sana nasıl öldüğümü
Nasıl sevdiğimi, kendimden geçişlerimi
Aklımı kaybedişlerimi,
Ah uslanmayan şu yüreğimin deliliğini
Birisini bir ömür beklemeyi
Nerden bileceksin ki
Bilmiyorsun...
Bilseydin yüreğin titrerdi
Bilseydin
Kendinden nefret ederdin....