O gece gökyüzü bile susmuştu. Küçük kız, ellerini titreyerek gökyüzüne uzattı. Bulutlardan süzülen her bir kar tanesi tek bir kelimeyi fısıldıyordu: Kaç. Avuçlarına düşen her kristal tanesi, derisini keskin bir bıçak gibi yırtıyordu. Buz gibi soğuk, kanına karışarak onu daha da berrak hale getiriyordu. Ama kaçmadı. Direndi. Yara izleri derinleşti, bıçak etini daha acımasızca kesti. Sonra biri, o açık yaralara tuz serpti. Ve o, kabullendi. Ölüme daha fazla yaklaştı. Açık kitaplar kapandı. Son cümleler yazıldı ama kimse arkadaki gerçeğe el sürmedi. Ilgın Tanrıkulu ölüydü, ilk doğduğu andan itibaren..

Bir kadının başarlı ve zorlu yaşam süreci…

Bu hikayeyi kız çocuklarına ve içinde hâlâ o kız çocuğunu taşıyan kadınlara hediye ediyorum, iyi okumalar...

Bir adam sizi ne kadar etkileyebilir yada değiştirebilir?

Yetimhane şartları. Orada yaşamasını sağlayan kişi Bayan Rosalie`den başkası değildi. Ona sevginin ne olduğunu göstermişti. Şimdide o çocuklara gösterecekti. Ancak içlerinden birinin başı derde gelirse kendini bu tehlikeli yardımdan alıkoyabilecek miydi?

“Beni izlediğini biliyorum,” dedi, ani bir fısıltıyla, arkamdan. Donakaldım. Sesini duymak kalbimi hızlandırmıştı; ama asıl korkum, onun neyi bildiğiydi. “Ne istiyorsun benden?” dedim, kendimden emin görünmeye çalışarak. “Sırları… ve senin ne kadar ileri gidebileceğini görmek,” diye karşılık verdi. Gözlerindeki karanlık, içinde sakladığı bir sır gibiydi. Kardeşimin adını anmak istemedim. Ama biliyordum: onunla aramızdaki bağ, artık her şeyin merkezindeydi. Bir adım attım, o da attı. Mesafeyi ölçüyorduk ama aslında birbirimizi tartıyorduk. “Hazır mısın?” diye sordu. Sesi bir tehdit değil, davet gibiydi. “Hiç hazır değilim” diye düşündüm. Ama biliyordum, artık seçim elimde değildi. Her hareketim, her sır, bizi geri dönülmez bir noktaya götürüyordu. Ve o noktada, bir tek şey kesindi: hiçbirimiz eskisi gibi olmayacaktık. Kömür karası gözlerine baktım. Bembeyaz saçları alnına tutam tutam dökülmüş, dudaklarında hafif ve alaycı bir gülümseme… Bu adamda bir büyü vardı. Şeytan tüyü değil; daha derin, daha karanlık bir büyü. Hayatımda onarılamaz yaralar açacağından emindim. Yine de ona çekiliyordum. Acınası bir durumdu belki. Belki de yaralarımda çiçek açtırır, dedim içimden.

Bir evliliğe zorunlu kılındığınızı düşünün

Bir mafya düşünün size takıntılı ne yapardınız?

Peki ya bir askere aşık olduğunuzu düşünecek olsanız ne yaparsınız?

Öldürmek için gün saydığınız bir adamı yıllar sonra ortaya çıkan bir dava yüzünden korumak zorunda kalırsanız ne olur?

Ankara vardı küçük Açelya ve karan ayıran şimdi büyüdü bak o iki arkadaş biri asker biri doktor ...

Zehir adı gibi zehir olan zehir herkese zehir olurdu herkese kan ksutururdu kendisi mafya lideriydi ve kendi örgütü vardı "kafes" onlar ellerine aldıklarını kafeslerine tıkardı ve damı değer "deli aslan" kendisi çok deli gözü kara ve aslan gibi oldu için lakabı buydu ve herkes "deli aslan" diyince aklına tek kişi gelirdi Zehir Avcı ve ben Alisa kendi halinde takılan bir doktordum.... yıllar öncesinde yıl 2007 Trabzondaydım o zamanlar denizin tuzlu kokusu burnuma çarpıyordu hava herzamanki gibi gri bulutlar ile doluydu. Ben henüz 7 yaşındaydım Zehir ise 10 yaşındaydı ve o gün çocuk aklım ile Zehire söz verdim "ben senle evlenicem büyünce söz" dedim ama büyüdümde o kelimenin yanlış oldunu anladım zaten Zehir beni nerden bulacaktı dedim ama sonra buldu beni ve beni birdahada asla bırakmadı yani benide kafesine hapis etti...

Ayrisinnn hayatta kalma mücadelesi ve gerçeklere yüzleşmeee hikâyesi , umarımmm beğenirsinizzz😻⬜🌷

Özel günlerin ne zaman olacağını belki seçersin. Doğum günleri, arkadaş buluşmaları, düğünler.. Ama yoktur aslında özel gün. Önemsizdir. Özel anlar vardır ve ne zaman olacağını kestiremezsin.

Sonsuz son, bu bir vedası olmayan aşkın hikayesi.

Bin yıl önce, “Kırmızı Taht” denilen kutsal bir yapının üzerinde İyilik (Luxanlar) ve Karanlık (Noxlar) arasında büyük bir savaş yaşandı. Bu savaşın sonunda “Kan Yasası” adı verilen bir kural koyuldu: “Her bin yılda bir, Kırmızı Taht’a oturacak olan seçilmiş kişi, dünyanın ışığını ya koruyacak… ya da karanlığa boğacak.” Bu seçilmiş kişi, iki tarafın da kanını taşıyan Melez Kanlı olacaktır.

Karadenizin hırçın dalgaları eteğimi ıslatırken gün batımı ve aşk .. ve aşk karadenizli deli çift ve aşkları

İnsanlar tesadüflere inananlar ve inanmayanlar olarak ikiye ayrılır. Ben hangisi olduğumu bilmiyorum ancak tek bildiğim onunla tanışmam bir tesadüf değildi.

yakında gelecek

“Mürekkep kurumuş, ama sözler hâlâ titriyor.”

(GL) Sadece iş için, onun evinde hizmetçisi olacaktın. Ama bazı sözler, bazı bakışlar kaderden kaçamıyor...

Abimin en yakın arkadaşı Tek bir bakışla her şeyi karıştırdı. Yasak olan kalbime yerleşti.

Sebastian, normalde bir lise öğrencisidir ve bütün kızların hayran olduğu popüler çocukların grubundadır. Mateo da onların grubunda olan esmer, uzun boylu, basketbolcu ve her zamanki gibi kızların hayranlıkla baktığı birisidir. Noah ise kumral ve futbolcu bir gençtir. Sebastian henüz gruba alışamamıştır ve Mateo ile Noah’ı biraz garipsemektedir ki garipsemesinin nedeni yakında açıklanır ve Sebastian kendini sorgulamakla suçlar. Daha sonra karşısına çıkan ilk kıza yürürken birisi onun planını bozar.

- "nolur onu benden ayırma ben onun annesiyim. Daha küçükçük o bensiz yapamaz , ne dersen yaparım ama nonu benden ayırma oğlumu bensiz bırakma"son sözlerim onu durdurmadı arkasında bile bakmadan gitti bana ait tek oğlum yüzünü görmemi bile fırsat vermeden gitti. Nova ailesinden kaçıp başka şehire adım attan nova 5 yıllık sevgili olduğu giray Demiroğlu hiçbir haber vermeden ve karnında bebeğiyle yeni başlangıçlar başlattı.

Askeri doktor ve yüzbaşı