𝙔𝙚𝙣𝙞 𝙩𝙖şı𝙣𝙙ığı𝙢 𝙚𝙫𝙞𝙢𝙙𝙚 𝙩𝙚𝙨𝙞𝙨𝙖𝙩çı 𝙨𝙖𝙣ı𝙥 𝙢𝙚𝙨𝙖𝙟 𝙖𝙩𝙩ığı𝙢 𝙖𝙙𝙖𝙢 𝙗𝙞𝙧 𝙞𝙩𝙖𝙡𝙮𝙖𝙣 𝙢𝙖𝙛𝙮𝙖𝙨ı çı𝙠𝙨𝙖 𝙝𝙖𝙮𝙖𝙩ı𝙢 𝙣𝙚 𝙠𝙖𝙙𝙖𝙧 𝙙𝙚ğ𝙞ş𝙚𝙗𝙞𝙡𝙞𝙧𝙙𝙞 𝙠𝙞? Yelda Arven, İstanbul’un karmaşasından ve ailesinin sessiz, eksik geçmişinden kaçıp yeni bir hayata başlamak için taşınır. Yeni apartmanı sessiz ve sıradan görünse de, taşındığı gün attığı yanlış mesaj, hayatını tamamen değiştirir. Çünkü mesaj, soğuk ve gizemli bir İtalyan adam olan Alessandro Moretti’nin dikkatini çeker. O, Yelda’yı yanlışlıkla kendi işine müdahale eden biri sanır ve onu bulmak ister. Yelda, istemeden kendini tehlikeli bir oyunun içinde bulur. Alessandro’nun karizmatik ama gizemli varlığı, Yelda’yı hem korkutur hem de meraklandırır. Zamanla Yelda, tesadüflerle başlayan bu karşılaşmanın ardında çok daha büyük bir sır ve tehlike olduğunu fark eder: Alessandro’nun işleri sadece basit bir yanlış numaradan ibaret değildir. Hayatını yeniden kurma planı, hem fiziksel hem duygusal sınavlara dönüşür. Yelda, Alessandro’nun oyunları arasında kendini ve duygularını keşfeder. Korku, heyecan ve tutku iç içe geçer; Yelda, doğruyu ve güveni bulmaya çalışırken, Alessandro’nun karanlık dünyasına istemeden de olsa çekilir. Sonuçta hikâye, iki farklı hayatın, bir yanlış mesajla başlayan karşılaşmasının ve bilinmeyen tehlikelerle dolu bir aşkın hikâyesi olur.

Alex ve Yuri`nin arasındaki aşkı anlatmaktadır

Alex ve Yuri`nin arasında geçen aşk hikayesi

Perestiş peretij değildir. İkiside birbirine çok benzer ama anlamları farklıdır. Bazen gerçekten ne yapacağımızı bilemeyiz işte o zaman daralıp her seyden bıkarız ama vazgeçmek istemeyiz. Bazen kalpler kırılır, eskilere geri dönülmek istenir ama iş işten geçmiştir.

16 yaşında anne ve babasını kaybeden Duru bir çok zorluk yaşar ve intikam için yeniden doğar.

Kader nasıl bizi bir araya getiriyorsa, bir şekilde de yolumuzu ayırır...

----- Yıldız’ın hayatı, bir gecede sessizce değişti. Gökyüzünden düşen bir yıldız gibi… Kırılgan, parıltılı ve herkesin ulaşmak isteyeceği kadar uzak. O; özgür olmayı, kendi kararlarını vermeyi istiyordu. Ama kader, onun karşısına Alp Arslan Aksoy’u çıkardı. Soğuk, kibirli, asla kaybetmeye alışık olmayan bir adamdı o. Yıldız’ın gözlerine ilk kez baktığında bile, onun bir sır olduğunu anlamıştı. Tehlikeli derecede çekiciydi. Ve Yıldız’ın hayatına adım atması, yalnızca masum bir karşılaşma değildi… İki zıt dünya bir anda çarpıştı. Aşk, nefretin gölgesinde filizlendi. Her söz, her dokunuş, her fırtına… Onları ya tamamen mahvedecek… ya da sonsuza kadar birbirine bağlayacaktı.. -----

Ahsen ve Tolga aile zoruyula evlenir ve bir birine aşık olurlar nişan oldu gün Tolgaya hamile yeymiş gibi yapıp Ahsen`le Tolga`nın arasını nazar ve 20 yıl sonra karşılar ve tekral ordular

Belkide ben olmasam herşey daha mı farklı olurdu? Herşey... Belkide değişen birşey olmazdı. O gün kendimi aşmasaydım ben. (Okumayan pişman!!!)

Eliz Arman, ailesinin günah keçisi olan en büyük çocuğu. Aral Gökmen, çapkınlıkları ile gündemden düşmeyen ailesinin tek çocuğu.Gökmen ailesinin adının daha fazla lekelenmemesi ve işlerinin yoluna girmesi için Arman ailesi ile bir anlaşma imzalanır.Eliz ile Aral evlendirilecektir. İşte Eliz ve Aral`ın hikayesi de böyle başlıyor. "Masum bir anlaşma gibi başlamıştı, oysa bilmediğim, her sahte öpücüğün gerçek bir duygunun tohumu olduğuydu."

Psikoloji bölümü 2. Sınıf öğrencisi olan Duru Aydemir bir gün "Aklım mı? Kalbim mi?" İsimli, amacı kişinin herhangi bir konuda bir karar vermesi gerektiğinde aklını mı yoksa kalbini mi dinlemesi gerektiğini araştırmak olan bir projeye gönüllü olarak dahil olur. Fakat tatsız bir olay yaşadığı ukala çocuğu aynı gün katıldığı proje de görmek Duru için beklenmedik bir şeydir. O kapıdan içeri girdiği ilk anda bu odunun başına bela olacağını anlar ve ona haddini bildirmeyi kendine hedef belirler. Pekii Bir gün Duru sadece proje için değil, nefret ettiği, her fırsatta laf soktuğu Ege içinde aklı ve kalbi arasında kalırsa ne olur? Düşmandan aşka temalı biraz mizah, biraz romantizm ve biraz kaosu birleştirip çorba yapıyoruz gençler. Kapağın çok sade ve basit olduğunun farkındayım. Elimden bu kadarı geldi. Kitabın konusu, kurgusu, karakterleri gibi unsurların hepsi BANA AİTTİR. Kopyalanması ve ya kendine aitmiş gibi gösterilmesi sonucunda adli işlem başlayacağımı belirtmek isterim. İlk bölüm yakında.

Bir zamanlar "Abi" dediğin adam, bugün kalbinin en büyük engeli olabilir. ​Veterinerlik öğrencisi Çisem, yaz tatili için döndüğü Saklıbahçe Mahallesi`nde çocukluk arkadaşı Tuna Abi`yi bulur. Tuna (26), babadan kalma holdingin tepesinde, yorgunluktan ezilmiş ve hayatın neşesini unutmuş bir iş insanıdır. ​Çisem, Tuna`nın gözlerindeki o cam ve çelik soğukluğunu silmek, onu çocukluğundaki tasasız haline geri döndürmek ister. Ancak Alp`in koruyucu mesafesi, Tuna`nın omuzlarındaki ağır sorumluluklar ve aralarındaki "Abi" bariyeri, Çisem`in her adımını zorlaştırır. ​Çisem, Tuna`yı çocukluk bankına çektiğinde, Tuna elindeki yıpranmış bir ahşap parçasıyla karşılık verir: Üzerinde "Çisem & Tuna" yazan, unutulmuş bir hatıra. ​Tuna`nın yorgunluğu sadece işten mi? Yoksa yıllardır bastırdığı başka bir şeyden mi? ​Bu yaz, Saklıbahçe`de hatıralar canlanacak, sınırlar aşılacak. Ama Çisem, Tuna`nın kalbine ulaşmayı başarabilecek mi, yoksa sonsuza dek sadece "ufaklık" olarak mı kalacak?

Adliye koridoru, sabahın erken saatlerine rağmen her zamanki gibi kalabalıktı. Dosyalarla koşturan stajyerler, beklemekten sıkılmış müvekkiller, çay kokusu… Ve tam ortasında, elinde kahvesiyle bir heykel kadar sakin duran Savcı Aras Demirer. Aras, sabah rutinini bozmayı hiç sevmezdi. Kahvesi sıcak, dosyaları düzenli, günün ilk cümlesi “kolay gelsin” olmalıydı. Bir çift topuk sesi ise adliye koridorunda yankılandı. Ardından göz alıcı kırmızı bir dosya ve arkasında da o dosya kadar iddialı bir kadın: Avukat Yaren Aksoy.

Okyanus Denizyel, adını denizlerden alan gözleriyle herkesten sakladığı bir fırtına taşıyordu. Sessiz, derin ve kimsenin dokunmaya cesaret edemediği bir ruh… Ta ki Hedef Özel Üniversitesi’nin en mesafeli, en soğukkanlı edebiyat hocası Arden Kartalkaya ile yolları kesişene kadar. Arden, keskin bakışları ve kimseye yaklaşmayan tavrıyla yıllardır duvarlar örmüş bir adamdı. Geldiği yönü bile unutturan acılar taşırken, Okyanus’ta ilk kez bir “yol” gördü… ve belki de hiç dönmemesi gereken bir yön. Bir bakış… Bir dokunuş… Bir şiir dizesi… Hepsi kaderin pusulasını geri dönüşü olmayan bir “yasak yöne” çevirdi. Kurallar vardı. Mesafeler vardı. Ve ikisinin de inkâr edemediği bir çekim. Okyanus derinleşirken, Arden kayboluyordu. Aşk, bazen bir yön göstermez; tam tersine, insanı en tehlikeli rotaya sürükler. Bu, bulunmaması gereken bir yerde başlayan bir çekimin… Ve ne kadar yasak olursa olsun, kalbi durduramayan iki insanın hikâyesi.

Okuduğu kitabın yazarına aşık olan Alya, bir süreden sonra bunu takıntı haline getirir ve yazarın her gittiği şehir imzasında onu karşılamaya başlar fakat yazarın bundan haberi yoktur. Yazarın birlikte çalıştığı yayınevinde işe girmeye çalışan Alya sonunda bunu başarır ve yazarı daha da yakından takip eder. Yazar bir süreden sonra durumu farkeder ve ilk kıvılcım o an kopar... Ünlü yazar Alp Bora Karanlı ve Ona takıntılı olan okur Alya Göktürk.

Deniz ve Atlas çocuklukta tanışmış ama birgün ayrılırlar aynı basketbol lisesi`nde takımda yeniden karşılaşırlar hem rakip ve nefret hem aşk bu sefer onları neler bekliyor

gerçek bir çift hayat hikayesi..

Neva Kuzalı, yıllar önce bir trafik kazasında hafızasını kaybeden bir kadın..Trafik kazasında hafızasını kaybetmeden önce bir kadının vahşice katledilmesine tanık olur. Cinayeti sadece Neva gördüğü için katledilen kadının oğlu sekiz yıl sonra Neva`yı kaçırır. Batın Alp Karaaslan. Faillerin bulunması için Neva`nın tozlu hafızasını geri gelmesi şarttır. "Seni hatırlamıyor olabilirim, Batın. Ama bu seni hatırlamak istemediğim anlamına gelmez."

Gül ve Ahmet`in hikayesi. Keyifli okumalar.

Liya doğduğu an bile bir fırtınayken lise hayatında ilk kez babasından yardım almadan bursla girdiği okulda okulun favori çocuğuna aşık olur. Ama okul gözünde burslu bir kızdır. Küfür içerebilir veya olumsuz bazı şeyler.

Ne için yaşadığımız hayatı beklenti uğruna heba edilen zaman senden beklentileri olan ama senin beklentinin kimsenin umurun da olmayan insanlar için yaşanır mı hayat.

3 sporcu kızın 3 mafyanın işledikleri sıradan bir cinayete tanık olurlar bir cinayete tanık olmaları ile başlar

Karaca Karayel, yıllar sonra tekrardan babasının hayalini gördüğü an rehabilitasyon merkezine kaldırılır. Fakat o merkez Karaca`nın daha da delirmesine, kalp çarpıntılarına ve hayaller görmesine sebep oluyordur. Bir gün hiç tanımadığı bir adamla yolları kesişir. Fakat aralarına bir ip gibi dolanan sırlar asla peşlerini bırakmaz. Koral Korkıran, Sevmemeye yemin etmiş bir adamın yüreğinde tekrardan aşk tohumları açar mı? Ya da sadece kendini düşünen bencil bir kadın, bir adam uğruna yaşayıp, sadece onun için ölmeye hazırlanır mı? Karaca ve Koral. Kabuk bağlayan yaralar ve kapanmayan emareler. Ve unutmayın, bazı yaralar kapansa bile bazı insanlar sizi asla kapanmayacak emareler ile baş başa bırakır. Ve yine tanıdığınızı sandığınız insanlar sizi en beklenmedik an da sol tarafınızdan yaralayanlardır.

Mimar olan Hakan Cebe, evine hizmetlilerin yaptığı hırsızlıktan sonra onları kovar ve tek bir kişi alır yanına ama o kişi bir hizmetliden daha fazlası olur.

Kitap düzelene kadar geçiçci bir kitaptır