

22 sene önce yıl 2003
Gece yarısı bilinmeyen tıbbi merkez fırtılanılı çarşamba gecesi
içerde keskin dezenfektan kokusu, dışarda gök gürültüsü yankılanıyordu ve zavallı kadınının çığlıkları , doğumhane loş bir kırmızı işıkla aydınlatılıyordu . kadın ter ve kan içinde kıvranıyor, aralıksız çığlık atıyordu zira kadeleri çoktan kanlı ellere bırakılmış üçüz çocuklarını doğuruyordu kadın doğum masınında bağırırken doktor ve hemşirenin anlından boncuk boncuk ter akıyordu başını çevirip hemşireye fısıldadı "bu kadar zor beklemiyordum... üçüzler... ama kalp atışları dengesiz ."
" ilk iki bebek aşağıya inmiş durumda üçüncüsü hala ter pozizyonda annenin nabzı düşüyor! " dedi hemşire penikle
" sezaryen vakti yok zaman kazanmamız gerek hadi ! " diye yanıt verdi doktor zavallı kadın çığlıkların arasında seslendi " ne olur... ne olur çocuklarıma bişey olmasın..."
" bu kadının fazla zamanı yok hadi hızlı!" dedi doktor ardından bir adam girdi içeri sarışın uzun boylu bu kadının kocası çocukların babasıydı
" ne durumdalar " adam kadının yanına gitti
" işimize karışmayız alan verin bize son aşamadıyız tansiyon düşüyor nabız zayıf !"
" KARIMI KURTAR ! DOKTOR YOKSA" doktor sinirli bir bakış atmakla yetindi ve işine masum kadına ve masum bebekleri kurtarmaya odaklandı
ve kısa süre sonra annenin çığlıkları arsında bir çığlık sesi daha yükseldi ilk bebek doğdu erkekti kıpkırmızı yüzü ile ağlamaya başlamıştı hemşire gözlerini büyüterek sordu
" bunu nereye yazayım ? kayıt sistemi çalışmıyor isim yok.. kimlik belirsiz "
" kodla geç . isimsiz bir doğum olacak bu gece hiç kimse bilmeyecek !"
kumral bir çocuk doğdu isimsiz hemşire hızlıca sardı bebeği ardından bir kaç dakika sonra bir kız bebek dünyaya geldi anne hala doğum masasında acılar içinde kıvranıyordu " kız bebek doğdu !" dedi hemşire onuda hızlıca aldı ve bir örtüye sardı iki bebekte çığlıkları kadının sesine karışıyordu kadın acılarının çığlıklarının içinde kafasını güçlüklükle kaldırıp bebeklerini görmeye çalışıyordu
" bebeklerim... nolur isimlerini koymama izin bir kez kucağıma alıyım " dedi kadın çığlıklarının arasında " üçüncüsü geliyor bu o bebek !" dedi doktor kadını durmaksızın attığı çığlıklar oğum haneyi içinde hala yankılanıyordu ışardaki fırtına durmaksızın yükseliyor gök gürültüleri kıyamet koparcasına ortalığı inletiyordu
ve sessizlik aniden doğan üçüncü bebek sarı saçlı beyaz tenli mavi gözlü erkek bebek diğerlerinde farlıydı hiç ağlamıyordu öylece masmavi gözleriyle sadece bakıyor ve o doğduğunda kardeşleride ağlamayı kesti " bu o kalacak olan " doktor göbek bağını kesti hemşire bebeği aldı ve sardı kardeşlerinin yanına koydu kadın çığlıkları dinmişti ama hala inliyordu "lütfen..." dedi kadın inlerken " lütfen birkez kucağıma alayım isimlerini ben vereyim nolur " diye yalvardı kadın doktor zorluklada olsa annenin kanamasını durdurdu ve dikişini attı ve arkasında başından beri orata duran adama baktı " verin annelerine zaten bir daha görmeyecek " dedi acımasızca
hemşire bebekleri teker teker annesine verdi üçünüde
hemşire anneye yardım etti tutması için annenin değil üç memek tek bebeği bile tutacak başını kaldıracak gücü kalmamıştı kadım göz yaşları içinde çocuklarının ikisini ilk ve son kez öptü kokladı "çocuklarım..." dedi kadın
"sizleri çok seviyorum canım kzım canım oğullarım " bu gece üç bebek doğmuştu ikisi yok olacak sadece biri kalıcaktı kadın kızına fısıldadı
" senin adın helen canım kızın senin adın helen" ve ilk doğan bebeği oğluna döndü
" senin adın alex canım oğlum senin adın alex babamın adı" kadın göz yaşlarını durduramıyordu sonkez konuştu kadın çocuklarına
" sadece bir kere verin demiştim siz karanlığın çocuğusunuz kaedersiz bebeklerim ama sevgi ile doğdunuz unutmayın annneniz sizi bir kere tuttu bir kere öptü " babaları ise sadece durmuş bakıyordu gölgede duran adam başı ile ona babalrına işaret verdi ve işaretle beraber babalrını annelerinin kucağındana cı ile ilk doğan kumral erkek beği ile kız bebeğini aldı ve adama doğru gitti
" hayır.. hayır almayaın çocuklarımı benden..." dedi kadın göz yaşları arsında son umutlarıyla yalvararak olmaycağını biliyordu ama kalbine hançer saplanırken çocuklarından vaz geçemiyordu kucağında kalan son bebeğini tuttu iç güdü ile ardından kapı tekrar açıldı iki adam geldi içeri
" bebekleri alın" dedi acımasızca adam ve bebekleri babalarının kucağından bebekleri aldılar
" bu haksızlık onlar bebek sadece !" dedi hemşire adam sertçe kadına döndü
"bir kez daha konuşursan bu konuşman olur ! " adam çoçukların babasına döndü
" hiç kimse isimlerini bile bilmeyecek ! " adam sadece kafa salladı ve diğer içeri gelen adamlara döndü "bebekleri hazırladığımız arabaya götürün!"
bebekler odandan çıkarken anne sonkez yüzlerini gördü acı ile ağlar kucağında kalan bebeğine döndü ona muhtaç masum gözleri ona bakan bebeğine sakin ve sessizce sadece annesine bakıyor onun sevgisini istiyordu kadın kucağında kalan bebeğine çaresizce sarıldı teselliyi bulmaya çalıştı diğer evlatları içinse elinden ağlamaktan ve dua etmekten başka hiç birşey gelmiyordu ne vücündaki ne kalbindeki nede zihnindeki yarayı asla silemeyecekti bu gece ise zamanın karanlık çukuruna hapisedilmişti
şimdiki zaman
uzun bir yolculuk başlamıştı bizim için yanımızda on tane arbayla gezmek bir garipti ama yolda konuşak sohbet ederek gidiyorduk ama bir süre sonra nere gittiğimizi anlamak zordu yollar gittikçe tenhalaşmıştı çokta uzun bir yoldu istemsizce içim bi tuhaf oluyordu yanımızda koruma olduğunu bildiğim on araba ile yolculuk yapmakta hiç alışık olduğum bir şey değildi yol tahmin ettiğimden daha uzundu biraz zaman geçtikten sonra bizden ve korumalardan başka kimseye rastlamamıştım sadece birine değil hiç bir şeye ne bir ne bir bina boştu yollar müziğin sesisini kıstı draco bana doğru döndü " efendim" dedi bazen beni korkutuyordu aklımı okuyor gibi " draco aklımı mı okuyorsun ya?!" Güldü
" Müziği kısıp bana doğru döndün bundan benimle konuşucağını anlqmak o kadar da zor değil yavrum "
" Zekiyim diyorsun "
" Eh zekiyim inkar edemeyeceğim"
"Çok ta mütavazıyız valerion maşallah" güldü
" Evet sen ne diyecektin "
" Ha şey daha ne kadar var diyecektim "
" Merak etme afetim on dakika yol kaldı "
"On dakika yolmu daha hiç bir şey görünmüyor dalgamı geçiyorsun?" Draco güldü
" Tabi göremezsin"
" Evet göremem hiç bir şey yok çünkü "
" Sen öyle düşünüyorsun" draco cümlesi bitince yavaşça arbayı durdurdu tekrar konuştu " benimle bereber arbandan in şimdi tamam "
diğer arabalarda bizimle beraber durdu kemerini çıkarırken on şaşkınca bakıyordum
" ne oluyor niye durduk yolun ortasında ?"
"az sabır afetim az sabır yavrum" sorugular gözlerle ona bakıyordum ve korkuyordum dracoda bunu anlamış olucakki elimi tuttu
" bana güven sorun yok" dedi bende tamam der gibi kafamı salladım ve arbadan indik çok tenha bir yoldu bomboş ve yolun etrafı orman gibiydi draco bir iki adım ileri gitti korku ve gerilimden kalbim hızlanmaya başlamıştı nerdeyse titriyecektim cebinden telefonunu çıkardı ve onun olduğu tarafataki ağaçlara doğru telefonu tuttu evet telefonu yukarı kaldırdı ağaçlara tuttu şaşkınca ona bakıyordum yüksek sesle konuştu " DRACO ELSERİN VALERİON " ne yaptığını anlaymadığım için sessizce izliyordum sadece draconun telefonuna bakıyordum ekran kapandı gibi oldu ve bir QR kod belirdi ve yeşil bir çizgi aşağı yukarı hareket etti QR kodu okur gibi sonra ekrandaki QR kod gitti sonra draco telefonu kendine çevirdi ekranda klavye çıkmıştı draco şifre olduğunu düşündüğüm bir yazı girdi ekrana çok karmaşıktı S-K-T1-N1811y-sD-E-V girdikten sonra ekran yine sim siyah olmuştu ve kısa süre sonra hemen erkranda yazılar belirmişti
DRACO ELSERİN VALEİON
SKT MERKEZİNE HOŞ GELDİNİZ
DEVAM EDEBİLİRSİNİZ
sonra telefonu normale döndü ardınan ağaçların oradan ses geldi hem benim olduğum tarftan hemde draconun olduğu taraftan insanlar gelmeye başladı yüzleri gözleri asker kıyafetleri ile tamamen kapalıydı
" Draco ne oluyor ?!"
" Yok bişey yanıma gelebilirsin"
Yanına gittim kokuyla yol boyunca askerler dizildi kıyafetlerin üzerlerinde skt sır katili timi " Secret killer team"
en ortalarında duran kişi biraz öne çıktı dik duruyordum korktuğumu belli etmezdim asla ama korkuyordum tabi bilmezlik bu hayatta en nefret ettiğim şeydi
" merhabaa" dedi en önde duran adam a harfini uzatarak bir değişik konuşmuştu alaycı tavırla ağzında sakız var gibiydi ne alaka anlamamıştı dracoda gülümsedi
o gülümseyince içim rahat ediyordu " merhaba " dedi dracoda yüzünde farklı bir gülümseme vardı aitlik gülümsemesi gibi sanki yuvasına evine kavuşmuş bir çocuk gibi gülümsüyordu mutlu olduğu belliydi adam bize doğru geldi iyice
" parola nedir ?" dedi adam
" parolamı ?" dedi draco gülerek ellerini ceplerine koydu
" evet parola söylemeniz lazım valerion " dedi adam ve yüzünedeki büyük maskeyi çıkardı uzun boylu bir adamdabir seksenden uzun gibiydi kumraldi gözleri ela rengiydi korkutucu bakışları gözleri vardı ama tahminim doğruydu ağzında sakız vardı ses çıkartarak alaycı bir tavırla çiğniyordu sakızı kaskını bir kolunu altına almıştı bir elini ise bol pantolunun cebine koydu
" hadi ama buna gerek olmadığını ikimizde biliyoruz"
" ben gerek görüyorsam napacaksın valerion ?"
" hala aynı adamsın eron blackmoor hiç değişmemişsin " ikiside güldü
" sende hala aynı adamsın draco elserin valerion hiç değişmemişsin " adının eron olduğunu anladığım adam konuşmaya devam etti " hala parolayı söylemedin "
" ikimizde biliyoruz ki burda öyle numaralar olmaz blackmoor bizim parolamız yok" adam güldü
" iyi unutmamışsın hafızan iyiymiş "
"ben hiç bir şeyi unutmam eron "
" gölge tuğgeneral kara ölüm draco elserin valerion ait olduğun sır katili timinin merkezine hoş geldin tekrar " ikiside birbirine gülümsedi
" hoş buldum " dedi draco büyük bir özgüvenle dik bir duruşla adam bana doğru döndü " eslerinin ve marcus boranın kurucumuzun varisi sizde hoşgeldiniz ait olduğunuz yere ben eron blacmoor " dedi bana dostça o içimde birşey oldu içten bir gülümsemeyle karşılık verdim " hoş buldum"
"içerde görüşürüz valerion " dedi eron blackmoor
" içerde görüşürüz blackmoor " dedi draco adam geri geri bize bakarak biraz geri gitti kafasıyla bize selam verdi ve o an tüm askerler o yola dizili tüm askerler aynı anda eğildi ve hepsi aynı anda bağırdı " GÖLGE TUĞGENERAL KARA ÖLÜM DRACO ELSERİN VALERİON VE VELİAHT GENERAL MARİA AFET ELSERİN KURUCULARIN VELİAHTLARI ELSERİNİN VÂRİSLERİ HOŞ GELDİNİZ" şok olmuş bir şekilde bakıyordum bunu beklemiyordum kalbim heyecandan deili gibi atıyordu şaşkınca dracoya baktım bana gülümseyerek bakıyordu kendimi hiç bu kadar önemli hissetmemiştim asker yoldan geldikleri gibi geri döndüler şaşkınca yola bakıyordum
" hadi arabaya dönelim herşeyi anlatacağım " draconun sesiyle ona döndüm
" ne ?"
" diyorum yawrum arabaya dönelim sana her şeyi anlatacağım"
" tamam " dedim ikimizde arabaya oturduk kemerimi taktım arabayı tekrar çalıştırdı biraz ilerledi hiç birşey görmüyorum diyecektimki gözlerime inanamadım
gözümün önünde öyle büyük bir iki bina vardı bina değil malikane hatta saray vardı en az valserin Aervera kadar büyüktü şok geçirmiştim bir saniye önce orada hiç birşey yoktu etrafı koca duavarla çevriliydi şakınca karşıma bakıyordum bi dracoya bir yola bakıyordum " ne ! ne ?! nasıl olur sadece bir saniye önce kilimotrelerce yol boştu !?"
" büyü " dedi draco
" büyümü ?"
" koruma kalkanı " dedi draco ve devam etti
" Güvenlik önemleri sır katili timinin güvenlik önlemleri çok başkadır yol boyunca ağaçların arasın özel kameralar vardı bizim girdiğimiz yollara bizden başka yani sır katili timinin izin vermediği kimse giremez güvenlik önemleri bunu kimseye belli etmeden engeller"
" O yüzden yolda kimse yoktu "
" Evet bu yollara kimse giremez
Büyü ile insanları yoldan saptırırlır sanki kendi istekleriymiş gibi telefona gelince o kısımda özel kameralar vardı ben ismi söyleyince telefonuma eriştililer qr kodu okudular ve telefonda şifre ekranı açıtılar her üyenin kendine özel şifresi vardır daha yoldayken bile bizim kimliğimizi analiz ettiler
" Peki şifreyi yalnış girseydin?"
" Bir yalnış iki yalnış üç yalnış sonra açık konuşayım ölürdük"
" Ne ölümmü ?!"
" Evet etrafımızı askerler sarardı kısa bir sorgu sonra infaz çükün genellikle yalnış giren kişi iyi insan değildir afetim"
" Yok artık"
"Kural bu yapacak bişey yok
Güvenlik için"
" Anlıyorun peki bu arda bu büyük evler yanda saraylar "
" Koruma kalkanı uzaktan tam sınıra gelene kadar kimse göremez"
" Anladım " hem şaşırmıştım hem etkilenmiştim yolun sonuna geldiğimizde kocaman bir kapının önündeydik çok sağlamdı çelik desek az kalırdı et bahçenin etrafı koca duvarlarla
Çevriliydi kapıya roket atsalar kırılmaz gibiydi arabadan indik kapıda biyolojik kilitler vardı draco önce on parmağını sonra yüzünü tanıttı ve o büyük kapı açıldı draco elini bana uzattı
" Elimi tut afetim" elini tuttum
" Her zaman yıldızım"
" Merak etme kırma ben senin yanındayım afeti "
" Sen benim yanımda olduğun sürece ben hiç birşeyden korkmam yıldızım"
" Hiç süphen olmasın afetim her zaman yanında olacağim"
" Bende senin yanında olacağım valerion iyiki yanımdasın iyiki hayatımdasın "
" Sende iyiki varsın iyiki hayatımdasın bayan valerion " dedi ve göz kırptı ikimiz beraber içeri bahçeye doğru yürüdük korumalar bahçenin dışında arabalarda yerlerinde durdu
Hayatımda hiç bu kadar büyük bir bahçe görmemiştim iki büyük bina pardon saray vardı ikisininin biraz arası vardı ama arlarında kapalı bir geçit vardı tam ortasında iki binanında kendi girişi vardı ve üzerlerinde skt merkezi yazıyordu sağ taraftaki binaya doğru yürüdük
Önümüde birileri vardı bir kız iki erkek bunlardan biri blaith di
Önümüzde eğildiler başlarıyla selam verdiler
" Merhaba" dedi draco
" Merhaba hoş geldiniz" dedi blaith onların bu soğuk halı beni üzüyordu ama draco haklıydı sonuna kadar afedermiydi bilmiyorum ama afedeceksede çok uzun zaman alacaktı kadın olan konuşu " kraliçem veliaht general Maria afet elserin sizi görmek ne büyük şeref"
" Mira ashen " dedi draco
" Kralım ve kraliçem buyrun içeri geçelim eminim size ait olanı görmek istersiniz" diğer tanımadığım blaith in yanında duran adam konuştu
"Merhaba efendim hoş geldiniz
Sizi gördüğümüze ne kadar sevindik anlatamam sizi bekliyorduk skt merkezine hoşgeldiniz " ikimizde gülümseyerek kafamızı salladık
Draco elini tutmaya devam ediyordu blaith karşımızdaydı draco herşey yolundaymış gibi gösterse de yolunda değildi elimi tutan elini sıkılaşmıştı bu hissi iyi bilirdim içinde fırtınalar koparken dışarı gülümsemeyi ikimiz göz göze geldik o an bakışlarımız konuştu ikimizde birbirimize birbirimizi anladığımızı söyledik her zaman dediğimiz gibi ben onun afeti o benim en karanlık gecede parlayan yıldızımdı ... 🔥🌊
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.19k Okunma |
237 Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |