23. Bölüm
Slytherin queen / Kraliçe felâket devri / 22.bölüm sana söz

22.bölüm sana söz

Slytherin queen
slytherinqueen

> “Hayat paradokstur. Neyi yapmayacağım dersen, onu yaparsın.”

-slytherinin queen -

 

 

 

 

 

 

 

 

 

hayat bir oyun gibidir leveleri ,ödülleri,cezları zorlukları olan uzun

bir oyun ,aciz insan oğlu ise basit bir oyuncu bazen canavarlar çıkar yolumazanbazen de taşlı dikenli yollar yürüdükçe insanın canını yakar kanatır... bu oyunda her level bir yaş yada tecrübe gibidir çoğaldıkça dahada zorlaşır bu zorluklar karşısında direnmekzordur her oyuncu katlanamaz ya aciz oyuncu aciz olarak kalır yenilgiyi kabul eder yada savaş seçerek kazan asil bir savaşçı olur aslında bu oyunun sonunu aciz insan oğlu belirler yaptığı tercihlerle işte tam bu aşamada sorar kendine cevabını ise tercihleri belirler "ben savşçı mı olucam ? yoksa acizmi ? kazananmı ? kaybedenmi ?" işte bu sorunu ceavabı oyunun sanucunu belirler bu sorunun cevabını ise aciz oyuncu oyuncunun tercihi belirler

 

gene başta karanlık ve sonra bir uçurum hava kasvetli karanlık ürkütücü kendime bakıyorum çiçekli bir elbise var üstümde uçurumun aşağısındaki çıldırmış okayanus kayalıklara çarpıyordu dalgaların ve gökyüzündeki yıldırımların sesiyle korkuyordum kıyametin felâketin sesi gibiydi rüzgar tenime çarpıyor saçlarımı savuruyordu ürperiyordum sanki kalbimim üstünde göğsümde ağırlık varmış gibi daralıyor bir baskı hissediyordum ellerime bakıyorum veşaışırıyorum

kendi kendime sordum

 

"bu nasıl olur?"

 

eldiven vardı ellerimde sağ elimde beyaz üzerinde siyah nokta olan bir eldiven vardı

sol elimdeki eldiven ise siyahtı üzerinde beyaz bir nokta vardı yine tanıdık gelen ama yüzünü göremediğin o karanlık silüet kim olduğunu bilmediğin karanlık silüet o kişi gene bağırmaya başladı

 

"yalnız kalacaksın ! hiç kimse yanında olmayacak maria ailen bile seni sevmiyor"

 

sonra biraz ötemde dracoyu gördüm ona nazaran çok daha yakınımdaydı

bana gülümsedi ve yanıma geldi

 

"ona inanma afet yalan söylüyor seni yenmeye çalışıyor "

iki elini yüzüme koydu yanağımı okşadı

 

"sen asla yanlız kalmayacaksın ben varım afetim"

 

bende elimi onun yüzüne koydum dudaklarımdan fısıltı ile tek bir kelime döküldü

 

"korkuyorum..."

 

"korkma" dedi gülümseyerek "artık ben varım "

 

"yıldızım ben ..." dedim devamını getiremedim onun bana güven veren gülümsemesiyle bende gülümsedim ama bişey oldu o güzel gülümsemesi yavaş yavaş solmaya başladı benimde gülümsemem onun kiyle birlikte soldu

 

"draco?..." dedim korkuyla yüzündeki ifade acı çekiyor gibi bir hal aldığında bağırdım

 

"DRACO !" üstüne baktım kan vardı elimi kan olan yere götürdüm sonra sırtımda deli gibi bir acı hissetim sırtım delinmiş gibi nefesim kesildi sanki kendimi çok kötü hissetim bacaklarım artık bedenimi taşıyabıyordu draconun sırtına baktım bışak vardı kafamı çevirip sırtıma baktım acının yerine bıçak vardı ikimizde yere çoktük bacaklarım titriyordu

 

"ne oldu bize ?"

 

"bizi sırtımızdan bıçakladılar afetim" dedi acıyla bıçağın acısı korkunç bir hal aldığımda acı bir çığlık attım

 

sonra kulakrımda bir ses yankılandı üzerimde bana dokunan bir hissetiğim inliyordum

 

"afet ! afet ! uyan uyan kendine gel kabus görüyorsun "

 

nefesim daralmış bir şekilde yatakta sıçradım hızlıca doğruldum elimi boğazıma götürdüm

 

"afetim ne oldu iyimisn ?!" hala nefes almakta zorluk çekiyordum

kendimi sakinleştirmeye çalıştım bu kötü bir kabustu sadece

kabus görmüştüm yutkun draconun telaşlı sesiyle ona döndüm oda çok kormuştu yüzünde kendime engel olamadan yorganı hızlıca draconun üstünden çektim ve sırtına anlamayan gözlerle bana baktı

 

"afet ne yapıyorsun ?!"

 

"arkanı dön !" hiç bişey demeden sırtını döndü

sırtına baktım sonra elimi üst gövdesine gezdirdim bişey olmadığını gördüğümde derin bir nefes aldım eli elime değdiğinde duraksadım ve ona baktım göz göze geldi elimi tuttu okşadı

"hey ! hey ! güzelim sakin afetim yok bişey ben burdayım"

hala telaşlı bir şekilde nefes alıyordum çok korkmuştum kalbim çok hızlı atıyordu draco yüzümü avuçları içine aldı burnumun ucundan öptü sonra bi sağ yanağımdan sonra bir sol yanağımdan öptü ve beni kendine çekti sıkıca sarıldı gözlerimi kapatıp ona sarıldım saçlarımı okşadı

"tamam sorun yok geçti ben burdayım sadece kabustu bebeğim kötü bir kabus "

karnım ağrıyordu ve başım çok kötü migrenim tutmuştu

ona dahda sıkıca sarıldım ne olduğunu anlamasada o da daha sıkı sarıldı

"sshh afetim burdayım yok bişey iyiyim,iyiyiz aşkım sakin ol "

 

"çok şükür iyisin ... "

 

"iyiyim güzelim yok bişeyim ,afetim iyimisin ?" kafamı göğsünden çektim dışarda hala yağmur yağıyordu bende yüzünü avuçlarıma aldımyanaklarından öptüm tek tek sonra bir daha öptüm aynı anda dışarda şimşekler çakıyordu onun boynuna sarıldım güldüğünü duydum

 

"gülme korktum..." dedim burnumu çekerek birazda ağlamıştım

kollarımı boynundan çektim eliyle göz yaşlarımı sildi

 

" güzelim afetim iyimisin aşkım neden korktun ? anlatmak istermisin ? "

ne mi olmuştu kormuştum deli gibi hayat tam anlamıyla bir paradokstur neyi yapmaycağım dersenin onu yaparsınız büyük konuşma derdi büyüklerimiz hep doğru demişler en başından beri draco ile asla evlenmem diyordum sevmeyeceğim diyordum ki ilk gün onunla aynı odada aynı yatakta uyudum... ve şimdi ona bişey oldu zarar gördü canı acıdı diye kahrolmuştum evet asla asla demeyeceksiniz

draconun bir eli saçımdaydı beni sakinleştiriyordu sakinleşmiştim ama hala korkuyordum

 

"sana anlattığım rüya vardı ya "

 

"evet bebeğim"

 

"ben çok korktum draco yine aynı rüyayı gördüm ama bu sefer farklıydı bu sefer çok farklıydı ölüyorsun sandım kan vardı çok çok korktum bırakma beni draco ben sensiz yapamam " hayatımda ilk defa doğrudan hiç bişey düşünmeden konuşuyordum hesap kitap yapmadan ne desem diye düşünmeden sade kalbimden ne geçiyorsa onu söylüyordum gülümsedi elleriyle yüzümü avuçladı önce burnumun ucundan öptü sonra yanaklarımdan,çenemden yüzümün her yerinden öptü en sonunda anlımdan öptü ve anlını anlıma yasladı

 

"merak etme afetim seni asla yalnız bırakmam , bırakamam korma ben varım yanındayım asla bişey olmasına izin vermem afetim aşkım"

 

"çok korktum ben ,ben senin kokun olmadan yaşayamam artık draco..."

 

söylediklerime çok şaşırmıştı ona daha önce çok kez sevdiğimi söylemiştim ama utanmıştım ilk defa ona hatta ilk defa birine kendimi tamamen açmıştım şuan içimdeki karanlık zindanda zincirlere vurulu kız çocuğu ortaya çıkmıştı şuan karşısında küçük bir kız çocuğu duruyordu normal zamanlarda bunu asla yapmazdım am şuan onun öldüğünün düşüncesi korkusu beni maffetmişti bu kısa sürede onu ne kadar çok sevmişim meğer onsuz nefes alamayacak kadar utanşlığı ve sınırları beşverdim vekucağına oturmaya yeltendim başta ne yaptığımı anlamadı gülerek izliyordu beni ona ihtiyacım vardı tek istediğim ona sıkıca sarılmaktı

ne yaptığımı anladığında bana yardımcı oldu kucağına oturdum sıkıca sarıldım başımı boynuna gömdüm draco da sarıldı kolları sırtımdaydı bir eliyle saçımı okşadı

o güzel kokusunu içime çektim ve boynundan öptü draconun gerildiğini hissettim bu sefer o utanmıştı şuan yüzü görmüyordum ama gülümsediğine emindim

 

"rahatsızmı oldun özür dilerim"

 

kendimi geri çekmeye çalıştım ama beni daha sert kendine çekti göğsüne geri yasladı

 

" ne !? bensim senden rahatsız olmam münkün mü? agetim böyle bişey olmaz imkansız güzelim sen ağlıyormusun ?" hala ağladığımı fark etmemmiştim

göz yaşlarımı sildi

 

"ağlama sen ağlıyınca canımdan can gidiyor maf oluyorum yapma "

 

"bilmiyorum ben kendimi kötü hissetim rüya beni çok kötü etkiledi "

 

"rüyanı anlatmam istemisin rahatlatır iyi gelir" saçlarımı okşuyordu onun dışında kimse saçımı böyle okşamamıştı evet almında kafamı salladım ve gördüğüm rüyayı anlattım

 

"işte öyle çok gerçekçiydi "

 

"evet kötü gerçekçi bir rüyaymış ama gerçek değil dimi bak benb urdayım sağlıklıyım hiçö bir problem yok seninşe odamızda yatağımızda oturuyoruz daha soğrusu ben oturuyorum sen benim kucağımda oturuyorsun" konuşmasını gülerek bitirmişti beni utandırmaktan zevk alıyordu

 

"draco of ya çokl kötüsün ya !"

 

kucağından kalmaya çalıştım ama beni sertçe kucağınageri oturttu yüzlerimiz birbirine çarğtı burnunu benim burnuma sürttü

 

"artık çok geç afetim eğer bu kucaktan kalkmayı istiyecek sen hiç oturmamalıydın burdan kolay kalkamazsın "

 

yutkundum istemsizce gülümsedim onun yanındayken hep gülüyordum hep mutluydum

 

"aslında şuan bana dünyaları verseler bu kadar mutlu olmazdım" dedi gülerek ellerini belime dolamıştı amabir terlık vardı karnım tuhaf bir sancı vardı kasılmalar ama bozuntuya vermedim bende kollarımı boynuna doladım

 

"niye rüyamda bıçaklandık diyemi ?" dedim gülerek ofa güldü

 

"hayır tabiki! şuan bana tamamen kendini açtın armızdaki perdeyi tamamen çektinn ve aslında konuştuğum kadının asalınd aiçerde bir yerde karanlık bir odada kız çocuğuyla konuştuğumu fark ettim "

 

anlık duraksafım zaten şuan çok duygusaldım ve dışarda hala yapmur yağıyordu ve güneşin doğmasına çok az kalmıştı

 

"peki ya sen ?" dedim merakla ve devam etti

 

"senin içindekiler senin benden saklın varmı ?"

 

gözlerini kapattı canı yandı o an yüzü kasıldı bilmediğim bir şey olduğu anladım ama onu zorlamaycaktım kendini hazır hissetiğinde söyleyecekti

 

"olması sorun değil yalnış anlama öyle sen sordun diye " gülümsedi gözlerini açtı

 

"hayır hayır lütfen böyle düşünme ben yani var evet yani..." dedi konuşmakta zorlandığı belliydi saçını okşamaya başladım bu hoşuna gidiyordu biliyordum

 

"sen ?"

 

"ben korkuyorum..."

 

"neden korkuyorsun ?"

 

" ben, benden nefret etmenden korkuyorum afet...

benden tiksinmenden beni istememen ne tepki vereceğini bilmiyorum omzumda okadar büyük bir yük varki ..."

 

" neden ? beni aldattın mı ? başka kadınmı var ? "

 

"ne ! tabiki hayır bu münkün değil"

 

" tamam o zaman korkmana gerek yok senden ancak böyle bişey olursa senden vaz geçerim ben ancak ihaneti affetmem onun dışında herşey çözülür unutma"

yanağımdan öptü

 

"teşekkür ederim söz anlatacağım sana "

güldü

 

"etme istemen yeterli" sırıttı

 

"bak sen ? bişde benim laflarımı bana satar mış " boynumu öptü ama ben çok huylanduğum için kıkırdadım

 

"ya yapma gıdıklanıyorum "

 

"peki tamam yapmıyorum " dışarda şimşekler çakıyordu fırtına vardı

 

"dışarda fırtına var " karnımın ağrısı gitikçe artarken

 

"evet çok şiddetli yağıyor ama hoşuma gidiyor seviyorum özelikle fırtına sesisini "

 

"evet bende seviyorum saat kaç acaba ? hava aydınlanmamış kaç saat uyuduk ? "

 

"bilmem bakalım" beni kucağından indirmeden bir eliyle baş ucundan telefona baktı

 

" saat altı buçuk iki buçuk saat uyumuşuz "

 

" az ama uçakta da uyuruz draco biişey sorcam "

 

"sor ?"

 

"kendimi çok yorgun hissediyorum odada yiyecek bişeyler varmı

hiç odadan çıkmak istemiyorum kalabalığı çekesim yok "

 

"tabi olur neden olmasın hatta balkonda yeriz camlar kapalı yağmurun altında güzel olur "

 

"ay çok güzel olur dray saol aşkım" dedim gülerek yanağından öptüm

 

"afet bak sen böyle yaparsan kendimi kontrol edemem sıkıntı çıkar " dedi sırıtarak

 

bu sefer çıldırtma sırası bendeydi dudaklarımı dudaklarına yaklaştırdım ama öpmedim

 

"hmm nasıl bir sıkıntıymış bu belki ben çıkarmak istiyorum" dedim fısıldayarak

 

"afet ! yapma ateşle oynuyorsun !"

 

"en kötü yanarız ne olcak ?"

 

dedim sırıtarak fena gerilmişti vücundundaki damarlar belirginleşmişti derin bir nefes verdi

 

"yanalım lan ozaman !" diyip dudağıma yapışması bir oldu tutku sevi ve aşk tüm duyguları barındıran bir öpüşü vardı bir elim ensesinde saçlarını okşarken diğer elimi omzundan göğsüne doğru indirdim kalbi şuan avcumdaydı sanki

kalbi deli gibi hızlı atıyordu benimki gibi hızlı öpüşü gittikçe sertleşiyordu bende aynı şekilde karşılık vermeye çalışıyordum bir elimde belimde bir eli ensemdeydi sıkıca tuyordu kendini yavaşça geri çekti

 

"sen, sen gerçekten tam bir afetsin " güldüm elimle saçını okşamaya devam ettim

 

"diyorsun" dedim sırıtarak

 

"sen beni öldüreceksin"

 

"yok öldürmem sen bana canlı lazımsın yakışıklı" dedim göz kırparak

 

"senin ilk hallerinden eser kalmadı arsızlaşmay başaldın ve bu halim çok hoşuma gidiyor"

 

"öylemi ?"

 

"öyle ,öyle "

 

"daha hiç bişey görmedin yıldızım " güldü

 

"seni hafife almakla çok hata etmişim"

 

"bu daha başlangıç bebeğim"

 

"yanıcaz desene ?"

 

"çoktan yanmadık mı zaten ?"

 

" doğru söylüyorsun " dedi gülerek

 

" bişeyler yiyelimmi ozaman ?"

 

"evet tabi yiyelim" tam bişey dicektim karnıma giren sancı ile yüzümü buruşturdum

inledim

 

"efet ? ne oldu " acı ile inledim

 

"yok bişey karnım ağrıyor"

 

"afet sen iyimisin " dedi bakarken ve yüzü korkumuş bir hal aldı belimin ve karnımın ağrısı şidetlenmişti

 

"ah karnım "

 

"afet aman tanrım üstünde kan var ne oluyor iyimisin sen ?"

 

"kan mı ?" dedim dehşete düşmüş bir şekilde ve kucağından indim hızlıca ve üstüme ve yatağa baktım üstümde ve yatakta kan vardı hassiktir nasıl fark etmemiştim rezil olmuştum çok kötü bir anda hazırlıksız yakalanmış regl oluştum çok kötü bir şekilde uyanınca ve sonrasında hızlıca heycana kapılınca üstün batacak kadar kan geldiğini hiç fark etmişim migrenimin tutmasından belliydi

 

" allah kahretsin ya " dedim bıkkınlıkla

 

"ne oluyor afet üstünde kan var diyorum nasıl bukadar sakinsin ! hastaneye gitmemiz gerek !"

 

" dur dur sakin ol yok bişeyim sadece regl oldum"

 

"ne regl mi ?"

 

"evet tüm okulu ayağa kaldırmana gerek yok "dedim şaşkınlıkla yüzüme baktı sonra yüzüne anlama ile birlik şakınlık ifadesi geldi

 

" ha anladım bu kadar çok kan gelmesi normal mi ödüm patladı "

 

"normal daha fazlasıda gelir" dedim acıyla

 

elimle karnımı avuştururken

 

"çok mu ağrıyor ?" diye sordu elini saçıma attı saçıma okşadı

 

" evet biraz hiç fark etmemişim başladığı kusura bakma çarşaflarda batmış "

 

bana aşk olsun der gibi baktı

 

"aşk olsun afet bu nasıl söz senin elinde olan bişey mi sanki "

 

üstüne baktım eşorfmanına bulaşmıştı dracoda benimle beraber eşorfmanına baktı çok utanmıştı kendime çok kızıyordum

 

"sakın kendine kızma önemli atarız çamaşır makinesine olur biter "

yataktan kalktı baş ucumuzdan su ve çekmeceden ilaç aldı ve bana getirdi

bana uzattı şaşkınca bana baktı

 

" al hadi iç ağrına iyi gelir biraz geçsin birde migren ilacı içersin "

 

"teşekkür ederim..." gülümsedi

 

" etme sadece iste " ilacı içtim elimden bardağı aldı

 

" tekrardan kusura bakma düzensiz olduğu-" cimlemi yarıda kesen beni öpmesi oldu

 

" bir kez daha kusura bak yada benzeri bir kelime duymak istemiyorum"

 

"tamam peki"

 

"tamam şimdi hızlıca yataktan kalk dünyanın sonu değil ya duşa gir bende önce çar şları değiştirecem sonra bişeyler hazırlarım tammmı yeriz bişeyler "

 

"tamam peki" dedim mahçup bir şekilde eliden tutdu ve yataktan kalmamda yar dım etti ve beni direk banyoya yönlerdi

 

"ben sana kıyafet ayrarlarım sadece duşa gir bide pedin var değilmi nerde olduğunu söyle yeterli " gülümsedim

 

"banyoda vardı ama bitmişti aynalı varya onun üçüncü çekmecesinde var"

 

"tamam sen gir duşuna hadi bedenin rahatlasın " kafamı salladım ve banyoyanun kapısını kapattım onun bu halleri çok hoşuma gidiyordu üstümü çıkardım ve kıyafetlerimi çamaşır makinesine atıp çalıştırdım hemen sonra duşa girdim hemen

iki dakika sonra banyonun kapısı tıklatıldı duşa kabinin kapağını açtım va kafamı uzattım

 

"evet ?" kapı açıl ve draco elinde kıyafetler ve pedle içeri girdi

bir eliyle gözlerini kapatmış bir şekilde içeri girdi ve elindeki kıyafetlerilavobonun uygun bir yerine bıraktı

 

"ihtiyacın olanları getirdim istediğin bişey varmı ?"

 

"hayır yok teşekkür ederim

 

"etme istemen yeterli bu arada canın istediği bişey varmı ?"

 

"hayır yok "

 

"tamam" dedi ve banyodan gözlerini hiç açmadan geri çıktı

 

çok geçmeden duşumu bitirdim ve hızlızca kurlunıp üstümü giyindim benim için çorap bile bırakmıştı ve terlik iç çamaşırları çok düşünceli bir adamdı ne olursa olsun annemle birleşince bizi zorla nişanladıkları için teşekür edecektim

üstümü giyindikten sonra az bişey saçımı kuruttum ve sonrasında banyodan çıktım

bana doğru döndü ve gülümsedi şakınlıkla ona baktım bulaşık yıkıyordu bizm evde babamda bulaşık yıkardı bazen abimde ama zor durumda kaldıklarında biz hastalandığımızda yada evde yoksak falan yatağa baktım çarşaflar tamamen dğiştirilmiş kirlilere kirli sepetindeydi hayan kalmıştım ve mis gibi koku geliyordu burnuma

 

" çıktınmı ?" dedi gülümseyerek

 

"evet çıktım" dedim bende gülümseyrek

"tamam kahvaltı hazır yumurtalarıda pişiricem şimdi "

balkona doğru boylandım çok güzel bir kahvaltı sofrası görünüyoru gülümsedim

 

"sen neler yaptın böyle ? harikasın!" dedim çocuk gibi heycanla,

yanıma geldi ellerine belime doladı yanağımdan öptü

 

"iyimisin ?"

 

"evet iyiyim "

 

"tamam güzel migren ilacını içecekmisin ?"

 

"yani bir tane içsem iyi olur "

 

"tamam ozaman " baş ucunda duran migren ilacı ile suyu uzattı

 

"teşekkür ederim" dedim ve ilacı içtim ve geri uzattım

 

"etme istemen yeterli" dedi herzamanki gibi ve ilaçla suyu yerine bıraktı

 

"bu mükemmel koku nedir draco ? " gülümsedi

 

"kek yaptım çikolatalı " şaşkınlıkla gözlerimi açtım

 

"ne kek mi yaptın ? gerçektenmi ?" gülerek yanıma geldi ellerini belime sardı

 

"evet gerçekten annemde bazen de gibi tatlı isterdi sende tatlıyı seversin değilmi ?"

 

" sevmek ne demek bayılırım!" dedim üstüne basarak gözleri parladı sanki

 

"harika ozaman kahvaltıdan sonra kahveile yeriz "

 

" sen harikasın ya! kek yaptığına inanamıyorum!"güldü

 

" e yani şimdi okul bir çok yere uzak okuldada herzaman bulamazsın bende canım bişeyler istediğinde yapabilmek için malzemeler almıştım illaki görmüşşündür

işte böyle durumlarda işe yarıyor"

 

"ay inamıyorum çok teşekkür ederim draco harikasın !"

 

"seni mutlu edebildiysem ne ala " dedi gülerek yanağımdan öptü

 

"ozaman kahvaltıyı bitireyim uçağa yetişmeliyiz sevgili müstakbel karım bana rehberlik yapmaya çok niyetli "

 

"aynen ozaman güneş hala doğmamış ama doğmak üzeredir değilmi hadi güneşin doğuşunu yakalayalım "

 

"harika fikir "

 

"o zaman dray sana yardım edeyim "

 

"çok mu yardım etmek istiyorsun ?"

 

"evet herşeyi kendin yapmışsın zaten "

 

"iyi peki " beni hızlız ve çevik bir hareketle kucağına aldı ağzımdan küçük bir çığlık çıktı şaşkınlıkla reflekse bacaklarımı beline kolarımı bağladım gülüyordu

 

"hey ne yapıyorsun !"

 

" seni kucağıma alıyorum indir meyeceğim mutfağa gidiyoruz " güldüm

 

" dikkat et ben ağırımdır" dedim sırıtarak aslına beni çok rahat taşıya bileceğini biliyorum nerdeyse altmış kilo civarındaydım ama bu kasla sporla elde edilmiş bir kiloydu tabiki spor yaparken bunun daha fazlasını tek eliyle kaldırdığını görmüştüm yani ben onun için basit bir dambıl gibiydim alaycı şekilde güldü

 

"güldürme beni senmi ağırsın ? bide benim için ? sen alli altmış kilosun

ben tek elimle seksen kilo kaldırıyorum " gülümsedim beni kucağına bira ötemizdeki açık mutağamıza götürürken elimi kolarıma götürdüm kaslarına dokundum

 

"orası belli canım maşallah " draco beni mutfak tezgahına oturttu iki elini tezgahın üstüne sağıma ve soluma koydu üstüme eğildi ellerim hala boynundaydı

 

" sen beni iyice delirtmeden sorayım yumurtanı nasıl istersin ? omletmi bütünmü yoksa sadece tavaya atıp karıştarıyımı yada haşlanmış "

düşünüyormuş gibi yaptım

 

" hmm bilmiyorum bay valerion şefin menüsünü görebilirmiyim ?"

güldü

 

"hmm menü gereksiz şefiniz ne isterseniz onu yapmaya hazır bayan velerion "

gülümsedim

 

"ozaman şefime sorayım en iyi neyi yaparsınız ? siz ne seversiniz kararsız kaldım çünkü ?"

 

"şefiniz çoğunlukla yumurtasını maydanozlu omlet yada haşlanmış şekilde tercih eder " onun yanağından öptüm

 

"ozaman yakışıklı yenetekli şefime bırakıyorum "

 

"peki ozaman maydonuz omlet yapıyorum ikimizede "

 

"tamam çok severim bakalım güzel olucakmı " sırıttı

 

"yedikten sonra karar verirsin"

 

"tamam ozaman şef çabuk olsun çünkü kurt gibi açım "

 

"hay hay efendim varmı başka isteğiniz "

 

"ah birde öpücük alayım lütfen " dedim dudağımı büzerek güldüm

 

"bu isteğinizi zevkle yerine getirebilirm " dudağıma küçük bir öpücük bıraktı

 

"şimdi izninizle size dünyanın en güzel omletini yapacağım " dedi ve benden ayrıldı buz dolabından yumurtaları aldı tava çıkardı bir karıştırma kabı çırpıcı ve bışak kesme tahtası ve enson dolaptan maydanozları çıkardı ve güzelce yıkayı bir süzgece koydu bütün malzemeleri hazırladıktan sonra maydonozları doğramaya başladı onu hayran bi şekilde izliyorum maydonozları usta bir şef gibi çok güzel doğruyordu

elini kesçek diye korkuyordum hatta

 

"vaybe "

 

"ne oldu ?" dedi merakla

 

"çok güzel doğruyorsun hızlı hızlı bu kadar maharetli olduğunu bilmiyordum kek yapmalar falan her eve senin gibi bir asker lazım" güldü

 

"hmm ama diğer evler için üzgünüm çünkü tanrı şahidim bak bunu sadece senin için yaparım ha yalan yok valerion evinden ayrılmadan önce annem içinde bişieyler yapmıştım "

 

"ne güzel tam hayalimdeki erkek "

 

"diyosun" dedi son maydonuzu doğrarken

 

"evet diyorum güzelime bak bana yemekte yapmış vallahi başkasına bakmam artık "

bir şarkıdan altıntı yapmıştım bir dönem patlıyan ama sonra utulan yeni nesil raplerdendi komikti ama güldü

 

"biliyorum bu şarkıyı duymuştum "

 

"maşallah herşeyide biliyorsun "

 

"senin türk olduğuu bildiğim için anlattım ya öyle bakmıştım herşeye "

 

" ben direk yıllardır burda yaşadığım için gerek duymadım ingiliz vatandaşıyım ben yani"

 

"doğru sen çifte vatandaştın değilmi ? "

 

"evet uzun sürdü tabi ama aldık biliyorsun bazı ülkeler türklere karşı biraz ırkçı gibidir hani zor biraz "

 

"evet tahmin edebiliyorum bu biraz tarihten kaynaklı ama geçmiin acısını kaç asır sonraki insanlardan çıkarmaya ne gerek var "

 

"aynen bencede neyse önemli olan halledilmiş olması "

 

"evet olmuş önemli olan o " maydonoz ları bitirdikten sonra karıştıma kabını önüne aldı maydonozları bışakla alıp kapın içine attı gerçekten çok havalı görünüyordu

sonra tek tek yumurtaları içine kırdı ve tuz attı ve çırpmaya başladı sonra tavanın altını açtı ve çok az terayağ koydu ve tavayı çevirerek yaydı tava ısınındaca omleti içine döktü ve bulaşıları lavonun altına koydu tavanın altını en kısık ateşe aldı yumarta yavaşça pişerken hızlıca bulaşıkları yıkatı ve yerlerine koydu ben onu hayranlıkla izlerken spatula ile yumurtayı kontrol etti

 

"şimdi beni iyi izle " dedi heycanla merakla ona baktım

 

"tamam göster numaranın" spatulayım bıraktı ve tavayı sapıntan sıkıca tuttu ve sonra yumurtayı tavayı sallarak havaya attı ve döndürek hızlıca ters çevirdi elimle alkış yaptım heycanla çok iyi yapmıştı hareketi güldüm

 

"baksen bu çok iyiydi hayran kaldım gerçekten "

 

"evet vardır böyle marifetlerim iki dakkaya hazır yumurtanız " dedi ve tekrar önüme geldi aynı şekilde dedimki gib ellerini tezgaha koydu

 

"başka bişey ?"

 

"yok başka bişey istemiyorum" güldü

 

"yolculuk için heycanlımısın bakalım ?"

 

" yani heycanlıyım ama gerginimde anneme bütüm aileme kızgınım ama gerçekleri merak ediyorum ve uzun zaman sonra ülkeme gideceğim için mutluyum tabi ya sen ?"

 

"bende sevgili müstakbel karıcığımın ülkesini göreceğim için mutluyum tabi eh ozaman galata kulesine çıkarız " güldüm

 

"bizim evleneceğim kesin ama sen işimi alayım diyorsun "

 

"aynen öyle aile falan bilmem ben ne olacağı belli olmaz ben sana aşık olacağımı da düşünmüyordum ama sonuç ortada o yüzden o kuleye çıkacağız " gülümsedim

 

" Tamam aşkım söz nereye gitmek istersen oraya gidicez sana her yeri bizzat ben gezdiririm" dedim ve yanağından öptüm

 

" sözün olsun omlet hazır yiğebiliriz " ocağa doğru döndü ve tavanın altını kapatıp omleti tabağa koydu gerçekten çok lezzetli görünüyordu

 

"tamam ozaman ama lütfen evlenincide böyle kal olurmudeğişme hiç "

 

"ben neysem oyum söz değişmeyeceğim hadi balkonda kahvaltımızı yapalım güneş doğmak üzere ve hala yağmur yağıyor " güneş on dakkikaya doğacaktı yağmurda hafiflemişti ama hala yağıyordu

 

" olur hadi gidelim" tezgahtan indim ve ikmizde balkona çıktık camlar daha önceden kapalıydı o yüzden ıslanmamıştı yağmur çok güzel yağıyordu hala fırtına vardı

 

draco kendi saldalyesine oturdu ve bende oturacaktım ki bileğimden tuttu

 

"ne oldu ?" eliyle dizlerine vurdu

 

"senin yerin burası afetim " dedi ve beni kucağına çekti

 

" ya yemek yiyeğeceğiz rahat edemezsin"

 

" şuan hiç birşey böyle rahat hissetiremezdi " ikimizde kahkaha attık

 

"iyi öyle olsun" kendimi rahat hissedecek mşekilde oturdum kucağına bacaklarımı sandalyenin yanından sarkıttım dracoya yaslandım

 

"böyle nasıl yemek yemeği planlıyorsun peki"

 

"görürsün yavrum" çatalla uzanarak yumurtadan bir lokma aldı ve ağzına attı

 

"işte böyle yiğeceğim " güldüm ben nasıl yiğeceğim

 

"ben nasıl yiyorsam öyle" çatalla yumurtadan parça aldı ve bana verdi

şaşırmış bir şekilde ona baktım

 

" çok lezetli ! eline sağlık "

 

"afiyet olsun balım "

 

"dediğin kadar varmış"

 

"ben bişey diyorsam yaparım afetim"

 

"onu gördük canım"

 

"hadi bakalım aç ağzını bak uçak geliyor" güldüm ağzımı açtım ve bana elleriyle yemek yedirdi ikimizde gülüyorduk bana çocuk gibi yemek yediriyordu

 

"tamam şimdi ben yedircem sana " dedim ve elinden çatalı eldım ve bu sefer ben ona yemek yedirdim kısa süre sonra kahvaltımız bitti

 

" eline sağlık draco çok doydum çok lezzetliydi "

 

"afiyet olsun ama gerçekten iyi geldi "

 

"yalnız ben bu güneşe taktım kafayı hala doğmadı ya "

 

"ingileterede böyledir özeliklede böyle bizim olduğumuz gibi şehre uzak yerlerde güneş çok geç doğar nerdeyse dokuza doğru "

 

"hmm anladım "

 

"bittimi yemeğin ? "

 

"bitti zaten yiyel bişey kalmadı baksana" ikimişzde güldük

 

"doğru ya iyi ozaman bunları götürelim kahve içelim "

 

"aynen güneşin doğuşunu kahveyle içerek görcez sanırım"

 

"aynen " kucağından indim yüzünü buruşturdu

 

"niye indinki ?"

 

" draco sofrayı nasıl toplayacağız ?" öfledi güldüm

 

"mızmızlanma" dedi masadan tabakları alırken

 

"iyi tamam" dedi ve kalktı ikimiz hızlıca masayı topladık ve kahveyi kullandıktan sonra bulaşıklarıda beraber hızlıca yıkadık sonra kahvelerimi alıp balkona çıktık beni gene aynı şekilde kucağına çekti

 

"sende iyi alıştım ama "

 

"sende iyi alıştırdın ama " dedi imayla

 

"ya iyiki korku ile bişey yaptık sana sarılmak içindi" güldü

 

"tamam ben ne dedim ? bana tecavüz etmek için yaptım demedim ya" ikimizde kahkaha attık

 

"ya çok kötüsün"

 

"bende seni seviyorum "

 

" deli"

 

"ama sana " dedi göz kırparak

 

"ama bişey söyliyim mi ?" ikimizde gülüyorduk

 

"evet ?"

 

"o gün yani o şakayı yaptığımız gün gerçekten çok ama çok utanmıştım "

 

"biliyorum çünkü az önce yediğimiz domates gibiydin" dedi gülerek

 

"ya draco dalga geçme"

 

"dalga geçmiyorum olanı söylüyorum"

 

"neyse ya kahveyi böyle nasıl içmeyi planlıyorsun ?"

 

"ay önce bu şekilde kahvaltı yaptık afet " ikimizde kahkaha patlatık bu sabah güne kötü başlamıştım ama kahkahalarla devam ediyordum onu sayesinde

 

"doğruya kahveyide içeriz" kafamı onun göğsüne yasladım iyice sindim kucağına bir eliey kahvesini aldı ben elimde kupamı tuyordum biraz üşümüştüm

Diğer saldeyenin üstünde duran

Battaniye uzandı ve üstümüzü örttü

"Teşekkür ederim"

 

" Etme sadece iste " dedi her zaman ki gibi bir eliyle kahvesini yudumlarken bir eliye saçımı kolumu sırtımı okşuyordu kısa süüreliğine sessizleştik kahve içerken alnımdam öptü

 

"müzik dinyelimmi ? "

 

"olur çok isterim" güneş doğmak üzeriydi hatta yavaş yavaş doğuyordu fırtına sakinleşmisti ama yapmur hala devam ediyordu sadece ikimiz cama vuran yağmur damlaları yeni doğan güneş vardı o kadar huzrlu bir ortam oluşmuştuki sanki cennetteydim bu müziği çok sevdiğimi biliyordu benim için açmıştı kendiside seviyordu gerçi açtığı şarkı him and ı şarkısıydı şarkıyı sessizce kahvemizi içerken dinliyorduk ve ikimizde en sevdiği kısmı geldiğinde draco bana bakarken söylemeye başladı

 

See, that's my down bitch, see that's my soldier

She keeps that thang-thang if anyone goes there

Calm and collected, she keeps her composure

And she gon' ride for me until this thing over

We do drugs together (together), fuck up clubs together (together)

And we'd both go crazy (crazy) if we was to sever

You know? We keep mobbin', it's just me and my bitch

Fuck the world, we just gon' keep getting rich, you know?

 

gülümsedim ve benim sıram geldiğinde ben söyleye başladım

 

Cross my heart, hope to die

To my lover, I'd never lie

He said, "Be true", I swear I'll try

In the end, it's him and I

He's out his head, I'm out my mind

We got that love, the crazy kind

I am his, and he is mine

In the end, it's him and I

 

Him and I

Whoa-oh-oh-oh-oh

Whoa-oh-oh-oh-oh

In the end, it's him and I

Him and I

Whoa-oh-oh-oh-oh

Whoa-oh-oh-oh-oh

In the end, it's him and I

 

"seni seviyorum ve sana asla yalan söylemeyeceğim" dedim güneş doğarken gülümsedi

 

"seni çok seviyorum ve sana söz afetim asla yalan söylemeyeceğim"

 

kahvemizi bitirdikten sonra üstümüzü giyinmek için kalktık yolculuk yapcağımız için rahat bişeyler giyniyorduk siyah pantolon spor ayakkabı ve siyah body giyindim ve üstüne boğazı fermuarlı sweat giyindim dracoda benimle yanı kombini yapmıştı ikimizde üstümüze siyah kabanlarımızı aldık çokmuyumlu görünüyorduk

 

"gerçekten çok uyumlu görünüyoruz "

 

"evet kesinlikle "

 

"nasıl olmuşum?"

 

"hassiktir denecek kadar güzel olmuşsun" ikimizde güldük

 

" teşekkür ederim sende hassiktir denecek kadar yakışıklı olmuşsun"

 

"teşekkür ederim hadi çıkalım artık saat sekizi geçiyordu"

 

"aynen gidelimde şu özel uçak pisti ile özel uçağımızı görelim " dedim imayla gülerek oda güldü

 

" yalnız pist sadece bana ait değil özel iznsanların kullamdığı bir pist sadece "

özel uçak pistinden uçacaktık özel uçakla draco anlattığından anladığım kadarıyla o pistyen uçmak için sadece para yetmezdi büyük bir güç lazımdı

 

"Draco yalnız hayatımız çok garip farkındamısın ?"

 

" Evet aslında çok garibiz büyülü gibi "

 

" Dimi bizim yaşadıklarımız kitaplarda yaşanmaz". Güldü

 

" Evet ama bir kitap olsak yani bence çok havalı bir kitap oluduk düşünsene içinde bizim olduğumuz bir kitap"

 

" Evet harika bence ve bizi okuyanlar harika ve zevkli insanlar olurdu"

 

" Kesinlikle katılıyorum o kadar kitap arasından bizi keşfeden insanlar ağzının tatlarını iyi bilen insanlar olurlardı"

 

" Evet adımız ne olurdu acaba ?"

 

" Bilmem ki ? Hiç bir kitap olsak adımız ne olurdu diye düşünmedim"

 

" Bence hayatımızı en iyi anlantan kelime felâket olurdu ve felâketin baslangıcı falan" güldük

 

" Hmm evet ama bence başrol senle ben olurduk ve senin gözünden anlatırlı yada benden çok güzel konuşuyorsun"

 

" Evet aslın konuşmakta iyiyim"

 

" Kraliçe felâket devri olabilirdi çünkü sen bir nevi mevzun olunca kraliçe olacak ve ben görüyorum afet içinde bir felâket var tıpkı adın gibi afet tam bizi yansıtan bir isim olurdu"

 

" Evet bu çok havalı bir isim olurdu ve okuyanlar bu ismin anlamını bence çok sonra anlardı hikayenin içine çekildikce "

 

" Evet hayatımızı okudukça her bir bölümü heycan aşk tutku "

 

"Evet bence her bir kitap olsaydık tam bu kısım çok özel olurdu bu bölüm özellikle burdan sonrası "

 

"Evet kitabın tam güzeleştiği böyle yirmili bölümlerde olurduk yirmi bir yada yirmi iki falan " güldüm

 

" Evet ve bu bölümden sonrası çok özel olurdu"

 

" Neden?"

 

" Çünkü artık bu kalem çok daha güçlü yıldızım artık bu kalem daha özgür daha mutlu ve daha umutlu "

 

" Evet bence bu bölüm okurların artık merakla aylarca beklediği o bölüm olurdu" ikimizde o an kafamızı çevirdik nereyemi nereden okunuyorsa oraya

 

" Bence bu saatten sonra beklediğimiz herşeye değecek artık biz tamamen biziz çünkü özgünüz artık sadece biziz olduğumuz gibi "

 

" Evet öyle artık her şey çok daha farklı"

 

" Daha özel eğer biz bir kitap olsaydık ve bize okuyanlara seslenseydin ne derdin ? "

 

" Çok teşekkür ederim ve onları çok sevdiğimi söylerdim"

 

" Evet bende onlara çok teşekkür ederdim ve çok sevdiğimi söylerdim "

 

" Evet onlarda bizi çok sevdiğini söylerdi "

 

" Evet bizde ne kadar diye sorardık" ikimizde güldük

 

" Onlarda soykırım çıkaracak kadar derdi"

 

" Evet afetim öyle derlerdi "

 

" Ozaman hadi gidelim"

 

" Evet bu kadar hayal dünyası yeter bence uçak kaçacak yoksa "

İkimizde güldük ve odadan çıktık okuladan çıktık sadece korumalar olmadan dört araba yola çıktık korumaları zaten söylemye gerek yoktu bizimkiler zaten benden önce bildiği için alışmışlardı ben hala garipsiyordum tabi çokta uzun olmayan r yolculuktan sonra özel ste gelmiştik gerçekten büyüöeyici biryerdi kuçuk ama lux çok az kişi vardı onlarda bizim kendi kendi uçakları ile uçuyordu özel jetlerle oldukça luxtü şömineler yanıyordu ve jone burak ve emily leyla bizim yanımıza geldiler çekindikleri belliydi emiliy leyla on üç yada on dört yaşlarında bir kızdı abisin yanında duruyordu hatta nerdeyse arkasına saklanıyordu arkadaşlarımız onlara oldukça samimi davrandılar kız korktuğu için ona doğru yavaşça eğilerek yaklaştı ve yere çöktüm ve elimi uzattım

 

"merhaba ben maria afet senin kuzeninim" abisine baktı ve abisi başını salladığında gülümsedi ve elimi tuttu toklaştık

 

"merhaba efendim biliyorum tanıştığımıza mennun oldum bende emily leyla "

 

"isim çok güzelmiş en az senin kadar" herkes sessizce bize bakıyordu

 

" teşekkür ederim efendim sizin isminizde çok güzel sizde çok güzelsiniz"

 

" çok teşekkür ederim ama lütfen bana efendim deme ismimle hitap et sizli bizli konjşmayalım lütfen biz kuzeniz kuzen demek kardeş demektir" gülümsedi içtenlikle

 

" peki ama annem büyüklere ismi ile hitap edilmez derdi "

 

 

"annen aslında doğru söylemiş benimde bir ablam ve abim var onlara ismi ile hitap etmem istersen bana bala diye bilirsin "

 

" peki afet abla " tanıştık hepimiz selamlaştık ve kısa sğreliğine oturmam durumunda kaldık bekler biraz sohbet ettik bizimkiler jone burak çok sevmişti hatta lunaria ondanbiraz farklı etkilenmişti sanki

 

"draco" dedim fısıldayarak onlar kendi aralrında konuşurken

 

"afetim?"

 

"lunaria jone buraktan etkilendi sanki?" sırttı fısıldayarak konuşmaya devam ettik

 

"evet bence burakta lunariadan etkilendi "

 

"diyosun" ikimizde sırıttık

 

"evet lunaria güzel kız ve kibar nazik bence etkilendi"

 

"hadi bakalım yeni çift oluyor rowen ve hemira ve heylan ve elaris sevgili oldukları zamanı hatırlıyorumda onlarda böyleydi "

 

" evet hatta ilk başta fealan gareth ve rowen kız kardeşleri elarisle bizim haylenin sevgili olduklarını öğrendiklerinde kavga etmişlerdi biraz "

 

" evet okulda olmuştu ben görememiştim hemira anlatmıştı " biraz im burkulmuştu diğerleri gibi eğlenceli bir lise hayatım olamamıştı

 

" üzülme bebğim bak daha ne maceralarımız olucak "

 

"draco bir buçuk iki sene içinde okulmuz bitiyor zaten ne olacak ?"

 

"deme öyle hem ben valserine gitimde ne olduki ? salla"

 

"yani belli olmaz tabi" yanağımdan öptü hepimiz kısa süre on on beş dakkika sohbet ettikten sonra uçağa geötik çok büyüktü içinde ona yakın oda vardı oda ! uçak değil evdi resmen görmemmiş gibi davranmaya çalışıyordum bizim ailemizde elserin varisiydi bizde tamam zengindik ama bu başka bir boyuttu yani içten içe gururlanıyordum ama evet arkadaş bu uçak benim sevgili müstakbel kocamın ama dracoda bir gerginlik seziyordum ve bu beni geriyordu bir problem vardı herkes yerine geçip oturmuştu sessizce kulağına eğildim

 

"draco ne oldu niye gerginsin ?" derin bir nefes aldı

 

"sana konuştuğumuz o konu hakkında anlatmam gereken şeyler var "

 

" burda olmaz bizim odamıza gidelim "

 

"tamam" hızlıca beni elimden odaya götürdü uçağın içinde kapıyı kapattı

oda çok güzel bir odaydı çok şık içinde banyosu olan bir odaydı çift kişil yatak bir dolap kçük bir aynalı vardı birde kanepe sanki otel odasıydı draco beni kanepeye oturtu derm bir nefes verdi

 

"tamam yıldızım dinliyorum" dedim merakla ne anlatacağını merak ediyordum draco elimi tuttu

 

"tamam sana herşeyi anlatacağım yaptığım herşeyi aramızda bişey kalsın istemiyorum ama senden ricam beni sonuna kadar dinlemen"

 

"tamam söz seni yargılamadan sonuna kadar dinleyceğim merak etme bana güven "

 

"tamam efetim ben.." merakla onu dinliyordum ama aklımda bir soru vardı onu hiç böyle gergin görmemiştim onu konuşmakta bu kadar zorlayan şey neydi benden ne saklıyordu ?

🔥🌊

 

                               

 

Bölüm : 05.06.2025 17:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...