25. Bölüm
Slytherin queen / Kraliçe felâket devri / 24.bölüm şanlı türkiyeme hoşgeldiniz

24.bölüm şanlı türkiyeme hoşgeldiniz

Slytherin queen
slytherinqueen

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

şanlı türkiyeme hoşgeldiniz

 

canım ülkem yuvam doğduğum topraklar şuanda çok mutluydum hissetiğim şey tarif edilemez bir aşk bir tutkuydu draco bana mutlulukla bakıyordu ona sarıldım güldü oda bana sarıldı

 

"bu kadar mutlu olacağını bilsem daha önce getirirdim"

 

"napıyım çookkk özlemişim" ardından bir ses duydum

 

" başlıcam şimdi sizin cilveleşmenize !" diye bağırdı heylan

 

"aynen donduk burda !" dedi newan

 

"artık gidebilirmiyiz !" dedi lunaria

 

" evet artık gitsek iyi olur " dedi morgan

 

"tamam hadi gidelim mızmızcılar" dedim ve hepimiz kormularla beraber V. I.P

girişine doğru yürümeye başladık

 

Koruma ekibi önümüzden yürüyordu. Havalimanının normal yolcu girişlerinden tamamen farklıydı bu alan. VIP girişine özel bir güzergâh açılmıştı. Uçağın merdivenlerinden indiğimizde gözüm hemen pistin ucundaki büyük camlı yapıya takılmıştı indiğimde görmüştüm Altın detaylı modern bir mimari... Duvarları saydam camdan, içinde kristal avizeler parlıyordu. Draco bunların hepsini nerdeyse bir günde nasıl ayarlamıştı şaşıyordum

 

" Şaka yapıyorsun... Bunların hepsini bu kadar kısa sürede nasıl ayarladın?"

 

" Benim adım draco elserin valerion bebeğim bu sadece başlangıç"

Binanın girişinde, kırmızı halının ucunda güvenlik görevlileri bekliyordu. Hava hâlâ soğuktu ama içeriye adım attığımızda buram buram sıcaklık karşıladı bizi.

Mermer zemin, tavandan sarkan dev LED ekranlar ve hafif fonda çalan klasik müzik... Hani şu sadece dizilerde falan olur ya, hah işte öyle bir şeydi. Türkiye'de olduğumu biliyordum ama burası bambaşka bir dünya gibiydi.

 

"Bir ülkeye değil, kraliyet köşküne geldik sanki," diye fısıldadı Hemira.

 

"Elserin etkisi,"dedi Rowen

gururla.

 

"Yani biraz bizim aile sayesinde..."

 

Draco omzuma dokundu.

 

"Afetim... Bu sadece başlangıç."

 

" Bu kadar ihtişam beklemiyordum" dedi cayric

 

" Türkiye'ye hoş geldiniz canlar" dedim gülerek

 

" Burası inanılmaz güzel " dedi lunaria

 

" Birazdan anonslarda duyacaksınız ama ben söyleyeyim dünya buluşma noktası İstanbul'a hoş geldiniz "

 

" A doğru burası dünya buluşma noktasıudı dimi?" Dedi heylan

 

" Evet öyle " diye yanıt verdim

 

" Bir yerde otursakmı burdan hemen gitmek istemiyorum"

Dedi elaris

 

" Bencede oturup bişey içelim"

Dedi newan

 

" Olur Bence de" dedi draco

Ve bir kafeye doğru yürümeye başladık çevremizdeki insanlarda zengin insanlardı ama herkes bize bakıyordu normaldi tabi on iki ön üç kişiydik bı okadarda koruma vardı çok dikkat çekiyorduk oturduk bir kafeye ve hepimiz içecekler söyledik

 

" Evet heycanlısmısınız yıllarca hep ben sizin ülkenizdeydim şimdi siz benim ülkemde siniz"

 

" Evet öyle oldu" dedi draco

 

" Aynen heycanlıyım gezmek ve alışveriş yapmak için heycanlıyım" dedi hemira

 

" Ama Maria sen çifte vatandaş'sın İngiltere'de senin ülken olmuş artık yıllardır yaşıyorsun" kafamı sağa sola salladım

 

" Yani doğru söylüyorsun çok için zaman oldu "

 

" Annenler biliyormu?" Dedi draco

 

" Uçağın ineceği sati biliyorlardı şimdi ben aramadan topluca arar-" sözümü yarıda kesen çalan telefonum. Oldu baktım ve topluca ailem arıyordü konferanla dördü birden!

Gülerek telfonu onlara gösterdin

 

" İşte gördünüzmü?" Dedim ve hepsi güldü açtım ve hapörlere verdim draco'nun da duyması açısından diğerleri türkçe bilmiyordu bilselerde bişey olmazdı

 

" Selam millet" diyerek konuşmaya başladım hepsi bi ağızdan konuşmaya başladı

 

"Afet geldinizmi?" Dedi annem

 

" Kızım vardınızmı?" Dedi babam

 

" Lan Bücür indinizmi?" Dedi ablam

 

" Naber lan! Geldiniz mi?" Dedi abim

 

" Bı sakin bu bismillah" dedim gülerek

 

" Aman ay götüm!" Dedi abim draconun biraz şaşırdığını gördüm

 

" Abi!"

 

" ASLAN!" Diye uyardı annem

 

" Tamam anne!" Dedi abim

 

" Yavrum konuşana indinizmi !"

 

" Evet evet indik havalimanının içinde V.I.P kısmındayız oturalım bı soluklanalım dedik"

 

" Vay bizim küçük etişteye. Bak bir günde bu kadar şeyi nasıl yapmış?"

 

"Abi!" Dedim utanarak draco gülüyordu

 

" Yalnız Maria afet"

 

" Ee ablacım?"

 

" Evlenmem evlenenem diyordun şimdi adamla çatır çatır geziyon ha!"

 

" ABLA!". Draco kahkaha atmamak için zor duruyordu

Diğerleri ise çok az anlıyorlardı ama ailemi tanıdıkları için tahmin ede biliyorlardı

 

" Aman sizde bı durun! Bı kızımla konuşayım!"

 

" Aman baba bi şey dedik sanki!". Dedi ablam

 

" Tamam benimle dalga geçme fastınız bittimi?"

 

" Yok bitmedi ama şuan acıdığınız için duruyoruz !"

 

" Abi bişey diyimmi?"

 

" De ne diyeceksin?"

 

" Siktir git!" Abim dışında telefonda bende dahil herkes güldüğün abimin bozulduğunu biliyordum

 

" Gıcık bok! Anne ona niye bişey sevmiyorsun!"

 

" Kızım abinle haklı haklı konuşma!" Dediğinde annem hepimiz bi kez daha güldük

 

"Aşk olsun anne !"

 

" Tamam oğlum kızma şaka sadece kızım abinle düzgün konuş şaka biyana "

 

" Tamam anne"

 

" Ee kızım eve ne zaman geleceksiniz ?"

 

" Bana ilk başta tatil yerine geçicez bı yorgunluk atarız sonra en fazla iki günde uğrarız yanınıza "

 

" Tamam kızım ozaman dinlenip gelirsiniz"

 

" Bizim küçük enişte ne yapıyor " dedi ablam gülerek

 

" Aynen nasıl bakalım?" Dedi abim dracoya onay verdiğimde eğilip konuştu

 

" İyiyim efendim teşekkür ederim siz iyisinizdir umarım"

Ortalık iki saniye sessizliğe büründü sonra altımız birden güldük

 

" Kızım mağdem dinliyor niye söylemiyosun ayıp oldu çocuğa!" Dedim annem

 

" Aynen lan niye söylemiyorsun!"

 

" Ama ne abbartınız ya oda bizden bişey olmaz!"

 

" Aynen efendim hiç sorun değil merak etmeyin!"

 

" Gördünüzmü ? Oda bizden Demiştim!"

 

" Oda bizden demek ha?" Dedi babam imayla boğazımı temizledim

 

" Evlenmem diye ortalığı yıkan kıza bakın ! Hepimizi solladı!"

 

" Ya sen ona ne bakıyorsun aslan deli divane oldular gidiyorlar ! "

 

" Ya abi abla !"

 

" Tamam çocuklar susun artık" dedi annem

 

" Tamam bişey demedik!x

 

" Aynen paparizileri ayaraladınız dimi?"

 

" Ayarlamak derken?". Dedi draco

 

" Şimdi bizim aileyi tanıyorlar mağlum biliyorsun seni türkiyede yaptığın işlerle tanıyorlar ve ikiniz soyu elserin bu dikkat çeker fanilerde bizi biliyor büyücü olmak dışında tabi soylu ve köklü aile olarak"

 

" Ben bunu nasıl unuttum hiç burda paparazi ile karşılacağım aklıma gelmedi!"

 

" Tamam sorun yok bişey olmaz belki hiç sorun yaşamazsınız" dedi abim

 

" Tamam ozaman umarım sorun çıkmaz "

 

" Bişey olmaz ya en fazla iki günlük bizi konuşurlar "

 

" Tamam kızım bı ara arkadaşlarınızla da onlarıda gelin özeldik onları"

 

" Olur annecim ilk onlarla geliriz"

 

" Tamam kızım ozaman sizi yalnız bırakalım damat bey oğlum sizede iyi günler" dedi babam

 

" Tamam baba"

 

" Sağolun efendim sizede iyi günler "

 

" Sonra görüşürüz sanada iyi günler damat" dedi annem

 

" Sağolun kayınvalidem sizede iyi günler " şasırdıklarını biliyordum hepimiz güldüm

 

" Bu çocuğu sevdim ben" dedi annem

 

" Bak sen bizim kücük enişte nelerde bilirmiş" dedi ablam

 

" bu çocuğun ingiliz olduğuna eminmiyiz ? "

 

" aman abi ya "

 

"ingilizim efendim bundan emin olabilirsiniz türkçem çok iyi sadece "

 

"öyle olsun bakalım güccük enişte"

 

"abi deme şöyle ya !"

 

" ne oldu güccük enişte bozulurmu ?"

 

"yok efendim sadece afet panik oluyor ben gülüyorum "

 

" bizde öyle eğlencisine diyoruz hoşumuza gidiyor"

 

"diyebilirsiniz efendim hiç sorun değil "

 

" tamam çockları rahat bırakın" dedi babam

 

"kızım geleceğiniz zaman söyleyin tamam ona göre hazırlık yapalım"

 

"tamam annecim söylerim" hepimiz vedalaştıktan sonra telefonu kapattım ve içeceklerimiz içtik draco telefona baktı ve suratı biraz kastı gerildi

 

"draco ne oldu"

 

"afet"

 

"efendim ?"

 

"benim türkiyede iş yaptığım bir adam var"

 

"tamam ?"

 

"adı kılıç şimdi burdaymış iş hakkında konuşması gerekiyormuş "

 

"tamam bunun için mi panik oldun ?"

 

"yani beni bilirsin iş konusunda fazla takıntılıyım sorun olurduğunda geriliyorum"

 

"istersen beraber çözeriz hayatım bende iş dünyasındayım biliyorsun beraber az çalışmadık" benimde bir dükkanım işletmem vardı internetten satış yapıyordum mağaza açmamıştım hiç ama oldukça güzel büyümüştü hatta çalışanlarımda

vardı yoksa zaten çoktar bakardım uzun süre olan olaylardan fazla ilgilenememiştim ama saoğolsun draconun verdiği manevi desteği ve teşviği ile herşeyi yoluna sokuştum beraber aynı masada çalşırdık çoğu zaman o kendi işini ben kendi işimi yönetirdim

 

"biliyorum hayatım bitanesin ama sorun yok ufak bişey " kulağına doğru eğildim sessizce konuştum

 

"anladım ben uyuşturucu baronuna darbe mi geldi ?" önce şaşırdı sonra sen iflah olmazsın der gibi baktı sonra sırııttı

 

"sana öyle şeyler yapmadığımı söyledim afet"

 

"tamam sevgili müstakbel kocacım bişey demedim ben sorun yok gelsin arkadaşın gelsin " gülümsedi elimi tuttu ve elimin üstünü okşadı bende ona gülümsedim

 

"tamam ozaman yarım saat sürmeden gelir "

 

"tamam yıldızım sorun yok yalnız bizim arkadaş gurubu çok kalabalık bir kişi fark edilmez bile " morgan uzun süren sessizliğinden sonra konuştu

 

"aşk olsun ben fazlalık mı dedin " dedi şakayla o an kendimi kötü hemen endişe ile konuştum

 

"ne hayır olurmu hiç öyle şey biz zaten hep kalabalık bir duruotuk hele abim ablamda yanımızda olduğun gerçekten sen fazlalık olurmusun sende benim kardeşim dostum sayılırsın morgan " draconun güldüğünü gördüm

 

"sakin ol afetim"

 

"aynen afet hanım yani maria afet merak etmeyin şaka yaptım sadece "

 

"ha tamam yeni o his çok kötü onu kimseye hissetirmek istemem "

 

"sorun yok afet yenge " şaşkınlıkla baktım

 

"ne yengemi ? "

 

draco sırıtaracak bakıyordu

 

"avet draco öğretmişti türkiye akrabalara verilen özel isimler varmış bir erkek kardeşin eşine yenge denirmiş bu yüzden bazen erkek arkdaşlar arkadaşının sevgilisine eşine yenge dermiş bende samimiyet olsun diye dedim öyle " güldüm

 

"tamam sorunyok diye bilirsin anlık şoka uğradım sadece abim haklı senin ingiliz olduğuna eminmiyiz ?" draco güldü

 

" bilmem karıma çekmişim " güldüm

 

" bu arda sorcam unuttum ya "

 

"neyi ?"

 

"morgan ne ara türkiyeye geldi" şaşkınlıkla bi dracoya bir morgan'a bakıyordum

 

"burdaki bağlantılarda bir sorun vardı sizden bir kaç gün önce geldim yani daha geliceğinizden haberim yoktu "

 

"ha anladım öyle aniden seni görünce şaşırdım sır katili timinede o yüzden gelmedin demekki "

 

"evet o yüzden gelmedim yenge" güldüm hoşuma gitmiş yenge demesi aramızda sohbet muhabbet ederke yanımıza korumalarla biri geldi

 

"bu o dedi draco kılıç "

 

"tamam " draco aşırı gergin ve stresli görünüyordu sorun çok mu büyüktü diye kendi kendine düşünüyordum adam yanımıza geldi uzun boyşu olduıkça şık giyimli esmer bir adamdı draconun esmer hali gibiydi iyi bir insana benziyor itici bir elektirik almamıştım

 

" merhaba " dedi içtenlikle gülümseyerek ,draco ayağa kalkıp onunla tokalaştı

sesi oldukça etkiliycidi

 

" merhaba kılıç hoşgeldin" dedi draco gülümseyrek herkesten ustalıkla duygularını gizleye bilsede draco benden asla saklayamazdı şuan gergin olduğunu biliyordum hatta biraz korkuyor bile diyebilirdim

 

" hoş buldum"

 

"hoş geldiniz" dedim içtenlikle gülümseyrek bana doğru gülümseyrek baktı

 

" merhaba sen maria afet olmalısın "

 

"evet benim "

 

"tanıştığımıza mennun oldum"

 

"bende " dedim içtenlikle masadaki herhes ile merabalıştıktan sonra draco ile kılıç biraz bizden uzaklaştılar iş konuşmak için bizimkilerle sohbet ederken aynı zamanda onalrı izliyordum biraz hararetliydiler draco çok gergindi hatta kılıçda çok gergindi kısa süre sonra kılıç gitti ve draco yanımıza geldi

 

"draco iyimisin"

 

"iyiyim afetim iş işte "

 

"tamam peki"

 

hepimiz içeceklerimizi bitirdikten cafeden çıktık ve çıkışa doğru çıktık ve çıkarken yanımızda korumalar ile aniden sesler yükselmeye başladı çok uzun zamandır yaşamadığım paparaziler flaşlarpatlatmaya soru yağmuru başlamıştı neden mi ? çünkü elserin ailesi normal dünyada bile oldukça bilininen soylu ve köklü bir ailedir asırlar öncesinde dayanan soyumuz soyumuzun bir dalının saf ingiliz olması yani old maney ailesi ve bir kısmının türk ailesi dönüşmesi normal dünyada bile oldukça dikkat çekiyordu birde draconun ingiliz diğer köklü old maney ailesi olan valerion soyundanda gelmesi ve ikimizin evlendiralecek olması haberi oldukça dikkat çekiyordu en büyük sebeblerinde biri ise biz büyücü dünyasının insanları hiç birzaman normal dünyadan geri kalmamış olmamız biz herzaman büyücü olmayan büyücülük dünyasından haberi olmayan insanlarla hep iç içeydik asla onlardan ayrışmadık onlarla ynı yerlede yemek yedik aynı parayı kullandık aynı alış merkezlerine gittik dünyadaki birçok büyücü filimlerin aksine bizde normal insanlardık onlar ne giydiyse aynısını giydik nasıl yaşıyorsa öyle yaşadık bir farkımız yoktu ve ayrıca özelikle bağzı aileler normal dünyadad çok büyük işler yapıyorlardı bizim ailelerimizde onlardan biriydi şok ile onlara bakıyordum bizi öyle bir sıkıştırmışlardıki korumalar bizi korumaya çıkarmaya çalışıyordu aniden yanımızda kılıç belirdi

"merak etmeyin ! yardım edeceğim"

 

"lanet olsun nasıl bunu unuturum !" dedi draco onların duyamaycağı şekilde

 

"siktir bune ya !" dedi rowen bizimkiler kendi aralırında söylenirken paparaziler hala soru soruyarldı

 

"afet hanım afet hanımevlendiğiniz doğrumu "

 

"draco elserin valerion nişanlınız türk olduğu için evlenmek istemedğiniz doğru mu ?"

 

"arkadaşlarınızla tatilemi geldiniz afet hanım!"

 

"afet hanım türkiye uzun zamandı gelmenizin sebebi ailenizle küs olamnız mı ?"

 

"afet hanım aileniz sizi zorla evlendireceği yüzünden küs olduğunuz doğrumu!"

 

"bay valerion aynı soydan geldiğiniz için evlenmek istemediğiniz doğrumu"

 

"afet hanım zoraki evlilik aşka dönüşti diyorlar doğrumu"

 

" draco bey aslında en başından beri zoraki evlilik yok diyorlar"

 

"draco bey bu evliğin iki alilenin iş anlaşmaları nedeni ile olduğu doğrumu"

 

" afet hanım online satış yaptığınız işletmenin mağzasını açmayı düşünüyormusunuz ?"

 

"afet hanım hakkınızda çıkan dedikodular hakkında ne düşünüyorsunuz ?!" kendimi tutamadın ve soru soran muhabire doğru döndüm ve sordum

 

"ne diyorlarmış hakkımda "

 

" başta zorla evlendireleceğiniz için intihar girişimde bulunduğunuzu söylüyorlar efendim bir açıklamanız varmı ? hatta işinizi draco bey sayesinde kurduğunuzu "

kendimi tutamadım ve sinirle konuştum

 

"mağdem öyle merakınız gidereyim!"

 

"evet afet hanım" draco kulağıma doğru eğildi fısıldayrak konuştu

 

" afet napıyorsun !"

 

"önecelikle !" diye lafa girdim

 

"hakkımda söylenen en büyük yalanlardan bi tanesi işimi nişanlim yada ailem sayesinde kurduğumdur nişanlım benim işimle alkalı hiç bir zaman maddi bir deste bulunmamıştıe çünkü bir erkeğin parasına ihtiyaç duyan bir kadın değilim"

derin bir nefes aldım

 

" aileme gelecek olursak ailem bunca zamana kadar her ailenin yaptığı yapması gerektiği yemek barınma eğitim ve verdikleri sevgiden başka hiç birşey yapmamıştır

ben ilk paramı takma adımla ile açtığım yüzmü adımı hiç göstermediğim youtube kanalım ile kazandım ve zamanla kendi işletmemi kurdum isteyen inansın inanmasın dracoda dahil olmak üzere az önce söylediğim gibi her ailenin sağladığı temel yaşam için gerekli şeyler dışında hiç bir şekilde iş hayatında destek almadık

tıpkı herkesin yaptığı gibi ailemle küs olmama gelecek olursak ailemle küs değilim zaten uzun yıllardır ailemle beraber ingilterde yaşıyordum onlar kısa süre öne buraya geldiler " derin bir nefes aldım ve devam ettim

 

"ve itihar konusuna gelecek olursak ben karşıma çıkan her zorlukta öyle pes edecek bir kadın değilim ! ben pes etmem yeilmem düştümmü canım mı acıdı ayağa kalkar devam ederim ! ben öyle her önüme çıkan zorlukta pes edecek olsaydım şuan yaşamıyor olurdum asla intihar gibi bişey söz konusu değil çok şükür yaşadığım her şeye rağmen hayatta her zaman dimdik durdum benim adım maria afet elserin ben yenilemem ! bi kere herşeyden önce türküm ben türkün yenildiğini vaz geçtiğini ne zaman gördünüz duydunuz bu münkün değildir şimdi insanların hayatları ile gereksiz zaman kaybediceğinize herkes kendi hayatına baksın !"

arbalara doğru yürümeye çalışırken bir soru daha duyduk

 

"afet hanım hamile olduğunuz doğrumu !" draco ile ikimiz şakınca ve sinlir o muhabire doğru döndük ikimiz birden

 

"NE ? " diye tepki verdi adam tekrar dedi

 

"hamile olduğunuz doğrumu ?" ikimiz beraber draco ile hiç beklenmedik bir tepki verdik

 

" YOK EBESİNİN AMI ! " diye bağırdık draco ile ikimiz aynı anda ikimizde aniden ağzımızdan çıkan kelimeler ile kendimize şaşırdık sonra kılıç ında yardmı ile muhabirlerin arsından çıktık ve bizi bekleyen luzumizinne bindik çok zun büyük bir lumuzindi on on bir kişi içne sığmıştık ve şöför vardı

 

"hassiklan !" dedi heylan

 

"oda neydi" dedi lunaria

 

"bu çok çılgıncaydı !" dedi hemira

 

"biz bittik her yerde siz çıkacaksınız !" dedi morgan

 

"hassiktir !" dedi sinirle draco

 

"ingilterde bile her yerde siz çıkarsınız !" dedi morgan öfke ile

 

"siktir hepsi benim hatam ! türkiyede magazin ile karşılaşacağımız hiç aklımıza gelmezdi !"

 

" sorun değil draco yapacak bişey yok "

 

"vay amk ! " dedi newan kılıçta arabadaydı

 

"teşekür ederim" dedi draco

 

"önemli değil"

 

"teşekkür ederim " dedim bende içtenlikle gülümsedi

 

"hiç önemli değil böyle şeyler normal bizim için benimde görünmem iyi olmadı ama yapcak bişey yok "

 

"senin ve ailen için kötü olacak"

 

" ben kılıç ulusoy benim öyle ailem yok yani merak etme "

 

"üzgünüm bilmiyordum"

 

"sorun değil"

 

"yardımın için sağol"

 

" rica ederim önemli değil draco benim çok iyi bir dostumdur sende kardeşim sayılırsın" konuşurken gözleri dolmuş gibiydi ailesi yokmuş yarasına başmıştım

 

"sende benim abim sayılırsın" bir abi gibi gülümseyrek elini omzuma koydu

 

"bişeye ihtiyacınız olursa burda ben yardımcı olurum"

 

"teşekür ederim"

 

"rica ederim kardeşim..." dedi o an içimde bişey oldu ona kendimi çok yakın hissetim sanırım kendime bir dost daha edinmiştim o iyi biriydi bunu hissedebiliyordum ve onunda içinde yaralı bir çocuk vardı belliydi tıpkı benim gibi ...

 

"kardeşim ha "

 

" e öyle gibiyiz demedikmi artık kardeşim diyebiliriz"

 

"peki ozaman" dedim gülerek dracoya doğru baktım bana gülümsedi kıskanmaması içimi rahatlatmıştı biraz korkmuştum yalan yok yaklaşık bir iki saatde arbada yolculuk yapmıştık kılıçta tıpkı burak ve leyla gibi bize uyum sağlamıştı bizim gibiydi bizimkilerde onu sevmişti sohbet ederek yolculağa devam ediyorduk ve kısa süre sonra tatil yerine gelmiştik

 

" kılıç sende bizimle tatil yapmak istermisin" dedi newan şaşkınca ona baktık hepimizin aklımdan heçmişti aslında

 

" a ben bilmiyorum siz arkadaşlar gelmişiniz ben kalbalık yapmıyım" .

 

" olurmu öyle şey sende bizimle takıl işte artık bizdensin"

 

"evet kılıç hadi gel bizimle ve odalar çok fazla çiftler bereber kalıcak zaten " dedi draco

 

"peki tamam adamlardan birine söyliyimde bana bavul hazırkıyıp getirsinler "

 

" tamam ozaman harika" dedim sevinçle ve arbadan indik draco ile ikimiz ayrı bir bungalov evde bizimkiler ayrı bir bungalov evde kalıcaklardı ama evlerimiz dip dibeydi girişimizi yaptık hava ise çoktan karamış ay yerini almıştı ve bavulları adamlar getirdi ve bıraktı

 

"başka bi arzunuz efendim" dedi korumalardan biri

 

"hayır yok dediğimi buldun mu ?" dedi draco adamın elinde baket vardı

 

"evet efendim biraz zor oldu ama buldum buyrun" draco elinden paketi aldı

 

"tamam gide bilirsin teşekkürler "

 

"rica ederim efendim iyi akşamlar" bütün korumalar odadan çıktığında baş başa kaldık çok güzzel sıcacık bir yerdi güzel bir şöminesi vardı iki katlıydı hem yukarda hemde bahçede bir havuz vardı evin ön bahçesi küçüktü havuz evin arkasındaki büyük bahçede yer alıyordu draco yanıma geldi oturdu benim gibi sırtına yasla elindeki paketi yanına bıraktı

 

"burası çok güzelmiş" dedim ona bakarak bana döndü

 

"evet öyle ülken yani türkiye güzelmiş "

 

"bu daha hiiiçç bişey" dedim i harfini uzatrak

 

" eminim öyledir dinlenince gezeriz "

 

"evet o elindeki nedir ?"

 

"ha unutmuştum bak" paketi bana uzattı

 

"bu nedir ? bana mı ?"

 

"evet sana bana sadece bana bırak demiştim" paketi aaçtım baktım bikini vardı iki tane bi siayah birde mor renkli bir moyo bu sanırım bahsettiğim regl için özel üretilen mayolardan almıştı

 

" nasıl buldun daha ülkeye yeni indik !"

 

"adamlardan rica ettim zor olmuş ama bulmuşlar"

 

"ay ianmıyordum çok utandım şuan"

 

"niye ?!"

 

"e sen gittin adamlara benim nişanlım regl olmuş havuza giremeyecek gidin bu mayolardan bulun mu dedin ! " güldü elimden tuttu

 

"hayır sadece dedimki kadınların özel günleri regl dönemi için üretilen mayolar varmış ondan bulun dedim ne olacak afet ?"

 

"ne biliyim utandım senide zora söktüm üzgünüm ama ne zaman geleceği belli olmuyor işte"

 

"afet bidaha duymıyım unatlılcak bişey yok "

 

"peki teşekkür ederim iyiki varsın" yanağından öptüm güldü kolunu omzuma attı kafamı göğsüne yasladım oda başını benim başıma yasladı şuan yanmayan şömineye doğru bakıyorduk bir küçük açık mutfak vardı

 

"etme istemen yeterli bebeğim hiç önemli değil canın istediğinde dersin "

 

"saol bir tanesin ama bi ayndan bu çok tuhafıma gidiyor ve aynı zamanda hoşuma gidiyor "

 

"önemli değil neden tuhafına gidiyor ? "

 

"bilmem hayatım boyunca hep kendi işimi kendim halletim herşeyimi kendim yaptım bu gün muhabirlere söylediğim gibi "

 

"evet ?"

 

"yani ailem sadece her ailenenin yapması gerektiği şeyleri yaptı yemek barınma eğitim ama geri kalanını ben kendim yaptım ilk paramı youtube kanalımda kazandım kendi emeğimle nerdeyse iki yıl sürdü biraz büyüdükten sonra yemek temizlik bakım herşeyimi kendim yaptım kimse benim içim bişey yapmadı şimdi..."

 

"şimdi ?"

 

"şimdisi sen benim için yapıyorsun düşünmeme gerek kalmıyor sen hayatıma girdiğinden beri yükün hafifledi düşünmek zorunda kalmıyorum yorulmuyorum ben ne istesem yapıyorsun hatta bazen dememe gerek kalmıyor artık biri benim için bişeyler yapıyor hem hoşuma gidiyor hem tuhafıma "

 

"anlıyorum ama tuhafına gitmesin bu her erkeğin yapması gereken bişey sevdiğim kadına tabiki yardımcı olucam ihtiyaçalrı karşılıyacağım senin bunu yapabilecek gücün var biliyorum bunu seviyorumda ama ben varken gerek yok hem yaparım , yaptım "

 

"sen bi tanesin biliyorsun değilmi ?"

 

"biliyorum"

 

"ama bi yandan"

 

"ama ..."

 

" ama ?"

 

" bi yandan kendimi suçlu hissediyorum sen herşeyi yapıyorsun ben senin için ne yapıyorum ben senin derdine derman olabiliyormuyum ?"

 

"afetim güzelim sen benim derdime derman olmaz olurmusun hiç ? sen benim ruhuma derman oldu kalbimin derdine derman oldu illa bana maddi bişey yapman gerekmezki "

 

"ama draco konu madiyat değilki yük "

 

"afet sen bana yük değilsin bana yük olacağın hiç bişey yok ortada tamammı ve sende bana çok şey yapıyorsun "

 

" Peki tamam senin mayon var değilmi?"

 

" Evet var"

 

" Hah iyi bari "

 

"Evet " biraz öyle birbirimize sarılırken sessiz kaldık

 

" farkındamısın?" Dedim

 

" Neyin " dedi merakla

 

" İlk defa yalnızız " gülümsedi

 

" Derken ?"

 

" Yani şuan bir evdeyiz yani birebir burası bir ev gibi ve biz burda tamamamen yalnız ve bu bir ilk" güldü

 

" Şimdi ne demek istediğini anladım evet bu bir ilk"

 

" İlk defa yalnız kalıyoruz diyince bu deli ne diyor dedin degilmi?" Güldü

 

" Hayır ama başta neyi kast ettiğini anlamadım"

 

" İyi,draco "

 

" Efendim ?"

 

" Biz bu havuza girebilicekmiyiz ?"

 

" Derken ? Niye giremeyelim ki?"

 

" Yalnış sordum soruyu yani hava çok soğuk ya "

 

" Ha anladım havuz sıcak hatta bak üstünden Duman çıkıyor "

Bahçeye açılan cam kapıya baktım bahçedeki havuz görünüyordu ve üstünden gerçek

Duman çıkıyordu

 

" Ha iyi ozaman hava soğuk olunca anlık aklıma geldi "

 

" Üşüdünmü ?"

 

" Bilmem belki biraz "

 

" Şömineyi yakayım ozaman ev soğuk"

 

" Tamam sen yaka bilicekmisin?"

 

" Pardon!" Dedi ve bana öyle bir bakış attı ki koltuk eridim böyle ondan korkmuyordum ama içime değişik bir his salmıştı güldüm

 

" Tamam canım kızma şaka yaptım " aniden ifadesi yumaşadı ve gülümsedi

 

" Ne kızması ben sevgili müstakbel karıma kızarmıyım hiç ?! Sadece gücendim"

 

" Niye ki?"

 

" Sence şömine yakamamı ben?"

 

" Estağfurullah canım yakarsın şaka yaptım sadece "

 

" Öyle olsun"

 

" Aynen aynen draco sen zaten dibine kadar maskülen bir erkeksin bana göre beni tek elinde taşıyorsun yani " dedim gülerek oda güldü

 

" Dedim ya sana bu kaslar senin için"

 

" İyi bakalım yalnız ben bayağa üşüdüm"

 

" Pardon hemen yakıyorum" dedi ve ayağa kalktı şömineyi

Yakmaya başladı şöminenin yanında gerekli herşey vardı zaten şömineyi yakarken onu izliyor kısa sürede yaktı ve tekrar yanıma geldi şömniye daldı gözüm şömineyi yanan ve büyüyen ateşi izliyordum içimde oluşan tuhaf bir hisle başımı draco'nun omzuna yasladım

 

" Ne oldu ? Yavrum iyimisin?"

 

" İyiyim sadece..."

 

" Sadece?"

 

" Şömineyi çok severim öyle ateşin sıcaklığını ateşi izlemeyi dinlemeyi iyi hissettiriyor içim bir hoş oldu"

 

" Hmm anldım bende severim"

 

" Draco "

 

" Efendim yavrum"

 

" Hayatımız ne garip değilmi?"

 

" Katılıyorum kehanetler lanetler

Bıktım cidden" gergindi bu oldukça belliydi

 

" Kehanetler?"

 

" Ya işte biliyorsun ya "

 

" Ha evet "

 

" Kılıçla nasıl tanıştınız? O çok iyi birine benziyor " yüzünde bir gerginlik oluştu yutkundu

 

" İş için tanışmıştık yıllar önce sır katili timine katıldıktan biraz sonra"

 

"Hmm anladım" kısa bür süre sessizlik oldu öylece durduk

 

" Draco"

 

" Efendim afetin?"

 

" Havuza girelimmi ? Akşam havuza girmeyi çok severim sende severmisin?"

 

" Bende severim hatta akşam girmeyi daha çok severim istiyosan görebiliriz"

 

" Tamam hemde kocacığımın yeni aldığı bikiniyi denerim"

 

Güldü yanağımdan öptü

 

" Tamam peki nasıl istersen afetim"

 

" Bişey daha soracağım" dedim heycanla ona döndüm gülümseyerek baktı

 

" Evet yavrum?"

 

" Havuzdayken müzik dinlersek sorun olurmu?"

 

" Yo niye sorun olsun?"

 

" Harika tamam ozaman havuzda müzik dinlemeyi çok seviyorum da" güldü

 

" Tamam ozaman bizde dinleriz hatta kendimize içecekte alırız"

 

" Harika olur ya"

 

"Ozaman ben bavulları üst kata götüreyim hızlıca orayıda görelim sonra mayoları giyiniriz"

 

" Tamam olur " ikimizde koltuktan kalktık ve draco önce bavulları yukarı taşıdı dokunmama bile izin vermeden hızlıca götürdü yukarı çıktım aşagı kat kadar büyüktü arka bahçeye doğru bir balkon vardı ordada küçük bir jakuzi vardı büyük çift kişilik yatak güzel geniş bir banyo dolaplar ve aynalı komodin el bagajımdadaki bazı hassas üzrünleri leptop tablet ve makyaj malzemeleri gibi ürünleri cıkardım ve aynalının önüne koydum

 

" Draco "

 

" Efendim yavrum?"

 

" Biz burayı kaç günlük tutuk?"

 

" İki haftalık ayarladım istediğin kadar uzatırız tabiki"

 

" Tamam bu harika iki hafta rahat etmek istiyorum "

 

Aynalıya eşyalarımı koyanken onu arkamda hissettim ellerini belime doladı kıkırdadım

 

" Hey!"

 

" Sana da hey " güldüm boynuma bir öpücük bıraktı gıdıklandığım için güldüm

 

" Ya draco!"

 

" Tamam tamam kızma ama oradan öpmek çok zevkli daha güzel napayım"

 

" Of draco ya" dedim gülerek sırtımı ona yasladım

 

" Tamam tamam "

 

" Burası çok güzel draco tekrardan teşekkürler " güldü

 

" Etme istenen yeterli" ona doğru döndün kollarımı boynuna doladım

 

" İyi varsın" dedim gülümseyerek alımdan öptü

 

" Seni çok seviyorum "

 

" Ne kadar?" Dedim her zamanki gibi Güldü

 

" Soykırım çıkaracak kadar" dedi her zaman ki gibi

 

" Bende seni çok seviyorum "

 

" Ne kadar ?"

Dedi benim gibi

 

" Soykırım çıkaracak kadar " dedim onun gibi hızlı küçük dudağıma öpücük bıraktı

 

" seninle geçirdiğim her zamanı seviyorum"

 

" Bende yıldızım"

 

" Tamam ozaman sen banyoda giyin bikinini ben şortumu giyiniyim sonra bize içecek ayarlarım"

 

" Tamam yıldızm da benim paroyom yok ya "

 

" Ay unuttum ben onu!"

 

" Tamam önemli değil"

 

" Dur benim aklıma bişey geldi" yanımdan ayrıldı ve kendi bavuluna doğru gitti bavulun içinden iki gömlek çıkardı bı siyah bı beyaz ellerinde bana getirdi

 

"Bunlar senin gömleğin"

 

" Evet paroya olarak kullana bilirsin" gülümsedi

 

" Teşekkür ederim canım ama senin için sorun olmasın"

 

" Hiç sorun olurmu yavrum? Ne olacak benim çok gömleğim var olmasa bile sana feda olsun ne olacak? "

 

" Peki tamam " gülerek ellerinde gömleği aldım ve bikinini aldım

Şans işte adet olmak kadın olmak çok korkuyordum ama umarım bişey olmaz banyoda bikinimi giyindim çok güzel olmuştu banyodan draco'nun gömleğini önünü bağlamadan çıktım bana çok büyük olmuştu nerdeyse dizlerime geliyordu odaya baktım draco yoktu muhtemelen inmişti merdivenlerden aşağı indim salonda yoktu sonra bahçeye doğru baktım onu havuzun içinde gördüm ikimize birer kadeh içki katmıştı ve kenera koymuştu arakası bana dönüktü o yüzden beni görmemişti

Kapıya doğru yürüdüm bahçeye adımı attım cama vurdum

 

" Tık tık bay valerion" dediğimde eli saçında geri atarken bana doğru döndü

 

" Geldin-" tam konuşuyorken durmuştu eli saçı açında ağzı yarım açık öyle kalmıştı beni ilk defa böyle görmüştü bikini iç çamaşırı gibi bişeydi sonuçta

 

" Ne oldu?" Dedim ona bakarak

Kendini toparladı ve yutkundu

 

" Hiç geldinmi diyecektim"

 

" Geldim" dedim gülümseyerek

Güldü

 

" Gömlek yakışmış " havuza gireceğim için gömleği çıkartıp şezlong üstüne koydum gözleri üzerimdeydi havuzun kenarına geldim ve oturdum ayakları sokmadan yan şekile ellerimi belime doğru yanlara koydum

 

" Sadece gömlek mi?" Sırıttı havuzun içinde yanıma doğru geldi benim içeceğim yanımdaydı onunkide elinde dedi

 

" Hayır sadece gömlek değil..." Dedi içkisini yudumlarken güldüm kadehimi elime aldım

 

" Bu nedir"

 

" Visky " dedi. Küçük bir yudum aldım güzeldi

 

" Güzelmiş"

 

" Afiyet olsun" içkimden bir yudum daha aldım

 

" Bakıyorum erkencisin hemen girmişsin"

 

" Evet öyle giriyim dedim seni beklerken sen girmiyecekmisin?"

 

" Yo gireceğim" bana bakıyordu

 

" karın kasların olduğunu bilmiyordum " güldüm

 

" Ben biliyordum" dedim gülerek güldü

 

" Evet sen direk gördün herşeyi..."

 

" Hiç aklıma gelmemişti kapıyı çalmak" ikimizde güldük

 

" Benim hatam neyse boşver"

 

" Aynen "

 

" Karın kasların çok yakışmış ama bide kadınlarda güzel durmuyor diyorlar gerçi bence senin farkın" güldüm

 

" Diyosun "

 

" Evet diyorum"

 

" Senin kaslarında çok güzel yani çok çok iyi insanın aklını başından alıyor "

 

" Diyosunnn..." Dedi n harfinin üstüne basarak

 

" Evet diyorum" dedim sırıttı dudağını ısırdı kadehini kafasına dikti

 

" Sen bi gelsene şöyle" dedi ve beni ayaklarımdan tutup kendine çekti kadehimi hızlıca heycanla yere bıkraktım

 

" Draco elserin valerion! Ne yapıyorsun"

 

" Hiçbir şey yapmıyorum yavrum"

 

oturur pozisyona gelmiştim ayaklarımı suya girmişti kafasını göğüs hizama geliyordu elleri belime attı beni kendine çekti havuzun tam ucunda duruyordum

 

" Hiçbir şey demezmi bide "

 

" Beni çıldırtıyorsun ama "

 

" Hiç bişey yapmıyorum"

 

" Hiç bişey demezmi bide "

Güldük elimi omuzlarına koydum

 

" Havuzda sıçakmış "

 

" Evet çok sıcak " onu kışmak hoşuma gidiyordu yüzüne doğru eğildim iyice yaklaştım elimi saçına attım

 

" Draco "

 

" Efendim"

 

" Draco"

 

" Efendim afet"

 

" Draco " dahada yaklaştım

 

" Afet "

 

" Yıldızım "

 

" Afetim" dedi çok içten bir kez daha

 

" Yıldızım"

 

" Afetim..." İyice yaklaştım artık aramızda sadece bir nefeslik mesafe kalmıştı

 

" Yıldızım müstakbel kocacım..."

 

"Afetim ,söyle , Söyle afetim"

söyle müstakbel karım söyle aşkım söyle uğruna varamı vereyim..." Gülümsedim

 

" Sadece seni sevdiğimi söyliyecektim" güldü

 

" Bende seni çok seviyorum "

 

" Ne kadar?"

 

" Soykrım çıkracak kadar afetim,

Soykrım çıkracak kadar "

Cümlesi bittiğinde dudaklarını dudaklarıma kapandı beni öperken kolları beli sardı elli ile sırtım okşuyordu elim ensesine gitti neşesini okşuyordu belimde olan elleri sıkışlaştı öpüşmemiz devam ederken beni kendine doğru çekti ve havuza düştüm ikimiz beraber havuza daldık anı şokla hızla yüzeye çıktım hızlıca nefes alıp veriyordum dracoda öyle güldüğünü duydum yüzümü elimle silip saçlarımı düzelttim

 

" Ya draco napıyorsun?!"

Güldü

 

" Hiç bişey"

 

" Hiç bişey diyor bide ya!"

 

" Tamam kızma"

 

" Korktum ya!"

 

" Tamam özür dilerim"

 

" Of"

 

" Napıyım afetim şeytan dürtü"

 

" Şimdi ben sen bir dürteceğim göreceksin ! " Beni belimden tutup kendine çekti

 

" Dürtsene"

 

"Draco "

 

" Afet"

 

" Draco sırnaşma Çok sinirlendim !"

 

" Tamam özür dilerim" yanağımdan öptü ona sınırlı bakışlar gönderiyordum

 

" Bir daha yapma sevmiyorum gerçekten sudan korkarım"

 

" Tamam özürdilerim"

 

" Tamam yapma bı daha "

 

" Tamam yapmam sudan korkuyormusun?"

 

" Yani öyle çok değil pisokolajik bişey okyanustan gemilerden filan çok korkarım derin su korkusu yani çok korkunç düşünsene Okyanusların sadece yüzde beşi keşfedil Uzay gibi koça bı bilinmezlik kim bilir nasıl canlıların üstünden gidiyor o gemiler "

 

" Doğru bı daha yapmam"

 

" Tamam"

 

" Barıştık mı?"

 

" Sana sinirlenemiyorum ki !" Güldü

 

" Barıştık ozaman " dedi gülerek

 

" Tamam barıştık ozaman" kollarımı boynuna attım

 

" Seni seviyorum "

 

" Bende seni seviyorum"

 

" Afet"

 

" Efendim "

 

" Afet" dedi e harfini uzatarak

 

" Draco" dedim o harfini uzatarak

 

" Çok güzel olmuşsun "

 

" Gerçektenmi ?"

 

" Evet bikini çok yakışmış"

 

" Teşekkür ederim"

 

" Etme " yavaş yavaş suyun içinde adımlar attı bana doğru bende geriye doğru adım atmaya başladı önce dudağıma küçük bir öpücük bıraktı sonra dudak kenarına sonra yanağıma küçük küçük öpücükler...

Sonra kulağıma doğru geldi ve fısıldadı

 

" Seni çok seviyorum hemde çok ve evet soykırım çıkaracak kadar siktir her yerin tapılası" bir öpücük daha yutkundum sonra aşağa doğru indi boynuma doğru tam nabzımın attığı yerden öptün sonra biraz daha aşağıdan öptü göğüs kafesin hızla inip kalkıyordu farkıda olmadan geriye doğru yürürken sırtımı havuzun duvarına çarptım ikimizinde adımları durdu draco yüzünu boynumda çekti yüzünü yüzümün hizasına getirdi tekrar

Sırtım biraz acımıştı Yüzümü buruşturdum

 

" Özür dilerim canın acıdımı ?"

 

" Birazcık önemli değil"

Eliyle sırtımı okşadı

 

" Pardon "

 

" Dedimya önemli değil "

 

" İyi "

 

" Havuz gerçekten çok iyi hissettirdi"

 

" Evet iyi geliyor "

Arkamda havuzun kenarında duran alkol şisesini aldı ve bardaklara doldurdu

 

" Biraz fazla içmedin mi bugün?"

 

" Bilmem fazlamı oldu?"

 

" Yani çok olamdı neyse ya gerçi sen bilirsin ne kadar içmemen gerektiğini "

 

" Bu şey diyeceğim "

 

" Evet "

 

" Sen yokken daha çok içerdim"

 

" Niye?"

 

" Bilmiyorum öyle alkolik gibi değil sarhoş olmazdımda içerdim işte "

 

" Benden sonra ne değişti?"

 

" İçecekmisin?"

 

" Evet" dolduğu kadehimi bana doğru uzattı ve dudağıma hızlı küçük bir öpücük bıraktı sonra oda kendi kadehini eline aldı ve kadehlerimizi dokuşturduk

Ve birer yudum aldık

 

" Teşekkür ederim"

 

" Etme istemen yeterli" yanıma kaydı benim gibi havuzun duvarına yaslandı

 

" Senden sonra ne değişti?" Diye konuşmaya devam etti

 

" Evet?"

 

" Bende bilmiyorum çok şey değişti aslında benim dertlerimi azlattın ilk defa gerçekten birinin beni sevdiğini hissettim ilk defa birine kalbim çarptı ilk defa biri için çabaladım hani sen dedin ya ilk defa biri benim için çabaladı diye "

 

" Evet?"

 

" İşte bende ilk defa biri için çabaldım önemsedim ve o benim içimde geçerli ilk defa biri beni düşündü benim için çabaladı "

 

" İkimiz bir birimizin aynısıyız sanki"

 

" Evet sen hayatıma bir anlam kattın afet bu en önemlisi yaşamak için nedenim var artık"

Gülümsedim

 

" Benimde eskiden ölmeyi çok isterdim özellikle geceleri tek başıma sessizce ağladığım zamanlarda canım çok yanıyordu "

 

" Tek başına sessizce ağlanan geceler ve kimsenin seni anlamaması en kötüsüdür koca dünyada tek başına kalmışlık hissi"

 

" Evet gerçekten koca dünayada bi başına kalmış gibiydim"

Elimi tuttu

 

" Ama birlikte bu kötü günleri hep unutucaz ve yalnız kalmayacağız "

 

" Evet yalnız değiliz artık "

 

" Yalnız değiliz"

 

" Yıldızım "

 

" Afetim"

 

" Sayende artık içimde mutluluk ve umut var yaşama sevincin bitmişti onu geri getirdin"

 

" Sende benimkini"

 

" Sana bişey diyimmi?"

 

" Çok kırgınım biliyormusun?"

 

" Ney kime niye gözlerin doldu senin?" Elimdeki kadehi başıma diktim ve yere bıraktım

 

" Şimdi yaşama sevincin bittimişti deyince aklıma yaşadıklarım geldi ya "

 

" Afetim dök içini rahatla"

 

" Özür dilerim ben bütün ortamı mafettim " elindeki kadehi hızlıca başına dikip ona bıraktı ve bana doğru döndü

 

" Afet o nasıl söz hayatım ne oldu"

 

" Bı gün şimdi havuzda olunca aklıma geldi" gözlerim dolmuştu

 

" Evet"

 

" Bı gün ben on altı yaşındayım ailecek bir tatile gittik böyle havuz başındayız villa kiralamıştık"

 

" Evet" elimi tuttumuştu

 

" Bişey oldu ben anneme bişey dedim ne demiştim ya mayosu ile ilgili Çok normal bişey dedim "

 

" Evet?"

 

" O böyle olsa daha iyi olur gibisinden bana öyle bir kızdıki öylebir hakaret ettiki sanki onu aşağılayıcı kelimeler kullandım yok sen herşeyi biliyorsun bunada karış yok bencil bende özür dilerim dedim ve sustum kendimi ifade etmeye çalıştım yalnış anladın dedim daha çok sinirlendi üstüme daha çok geldi bende sustum sonra üstünden iki dakika geçti sadece iki bile olmadı belki"

 

" Evet?"

 

" Abim geldi benim dediğimin noktası virgülü aynı cümleyi söyledi bak birebir aynısı ne eksik ne fazla annemde o kadar sankince düzgün bir tepki verdi ki gülerek evet bende öyle düşündüm falan dedi ya yemin ederim bire bir ikimizde aynı cümleyi kurmuştuk ya" gözümden düşen yaşları sildi

Ve bana sarıldı devam ettim ben

 

" Ama orda sorun abime verdiği tepki yada bana kızması değildi anlıyorsun değilmi?"

 

" Anlıyorum "

 

" Annem hep böyle yapardı hep kalbimi kırardı babama yada ablama abime sinirlenir onların kalbini kırmamak için gelir benim kalbimi kırar bana çöp kutusu gibi davranırdı benim ne hissettiğim önemli değildi çok nadir on milyonda bir çok küçükken özür dilerdi ama mezar çicekten ne anlar?"

 

" Ne anlar... Biliyorum"

 

" Yani benim duygularımın hiçmi önemi yoktu hiçmi önemli değildim ben hep gelir öfekesini benden çıkarırdı bana hep öfekeliydi konuşma afet sus afet en sonunda bana okadar çok sus dedi konuşma dediki bende artık konuşmamaya başladı sonra sen çol değiştin demeye başladı hiç konuşmuyosun hiç bizi önemsemiyorsun hiç bizimle sohbet etmiyorsun derdi bende içinden bana okadar çok sus dedi ki ben artık istesemde konuşamıyorum derdim ve bir gün bişey olur konu açılırda söylenirse inkar ederdi ben yapmadım demedim yada sinirle dedim ne olmuş sen onu yaptın bunu yaptın diye üste çıkardı"

 

" Seni anlıyorum "

 

" Annemin düşmanıydım sanki bana bazen öyle davranıyordu anlamda abimde bı dur çocuğun üstüne gitme demezlerdi bı kere susar dururlardı sadece vicdansızlar hepsini çok seviyorum lanet olsun hala sveiyorum ama onları asla afetmeyeceğim "

 

" Asla afetmeme bunu iyi bilirim"

 

" Birde draco en çok kıran ne biliyormusun?"

 

" Evet afetim?"

 

" Ben herşeye rağmen annemi sevdim bütün ailemi içimde yaşadım kırgınlığımı ama hepsine destek oldum kimseye yük olmadım ve anneme ne olursa olsun hep iyi bir evlat olsun hatta bazen bana sırdaşım derdi babana bile anlatmadıklarımı sana analtıyorum derdi şimdi benden sakladımlarına bak "

 

" Açıklaması vardır belki...?"

 

" Bilmem belki de kendi kardeşi sonuçta "

 

" Afetim benim güzelim" yüzümü avuçları içine aldı

 

" Efendim"

 

" Bak seni anlıyorum tamammı kalbimde hissediyorum ve seni seviyorum tamammı?"

 

" Tamam"

 

" Büzme dudağını Bebek gibi benimde ağlatacaksın" kendimi tutamadan güldüm

 

" Öyelmi yapıyorum"

 

" Evet çok tatlı oluyorsun ama ağlamamı tercih ederim"

 

" Peki tamam"

 

" Seni seviyorum "

 

" Bende seni " ikimiz birbirimize sarıldık

 

" Onların yanına gidince ailenin hemen direk konuyamı göreceksin?"

 

" Bilmiyorum ama önce normal bir zaman geçirmek isterim "

 

" Tamam canım"

 

" Hadi yüzelimmi ?"

 

" Yüzelim "

 

" Ama önce..."

 

" Önce?"

 

" Müzik müzik açalım !"

 

" Peki tamam" iki saniyeliğine havuzdan çıktım ve telefonumu aldım havuzun kenarında ıslanmiyacak bir yere müzik açıp bıraktı. Şuan yazda değildik ama bir yaz ve tatil klasiği danzo Kuduro şarkısını açtım ve biraz havuzun kenarında dans etmeye başladım şarkı sözlerini söyleyerek draco havuzu içinde gülerek bana bakıyordu

 

" hayranım sana !" Dedi yüksek sesle

 

" Bende sana !"

 

" Deli ıslak ıslak üşüyeceksin gel buraya!"

 

" Geliyimmi?"

 

" Gel !"

 

" Geliyorum ozaman !" Dedim ve havuza atladım evet bildiğiniz bağ diye havuza atladım ve hızlıca yüzeye çıktık draco'nun kahkaha sesini duydum

Bende onunla beraber kahkaha attım

 

" Harika atlayış için Maria afet elserin hanıma tam on puan!"

 

" Ya şapşiikkk" dedim o harfini uzatarak çocuk gibi ikimizde güldük yanıma geldi sarıldı

 

" Senin o ağzını yerim "

 

" Ye !" Dedim gülerek dudağıma yapışması bir oldu hızlı olan öpüşüne onun gibi karşılık vermeye çalışıyordun bacaklarımdan tuttu ve beni suyun için kucağina aldı bacaklarımı beline doladım ellerim ensesindeydin nefes nefese kalana kadar devam etmiştik sonunda ayrıldığımızda ikimizde güldük

 

" Niye Durdun?" Dedim cesaretle tek kaşını kaldırıp baktı

 

" Nefesin kesilmesin diye " dedi sırıtarak

 

" Hmm"

 

" Devam etmemi mi istersin"

 

" Evet"

 

" Afet"

 

" Draco "

 

" Neden bu cesaret"

 

" Bilmem öyle arada geliyorlar"

 

" Afet yapma sarhoşsun "

 

" Hayır değilim bir kaç kadehle sarhoş olmam ben "

 

" Peki tamam"

 

" Draco "

 

" Söyle afetim"

 

" Sevgili müstakbel kocacım"

 

" Sevgili müstakbel karıcım"

 

" Vücudunda en çok nereni seviyorum biliyormusun?"

Okyanus mavisi gözlerinde sanki şimşekler çakıyor büyük dalgalar köpürüyorsu ama sanki aynı zamanda da ateş fışkırıyordu

 

" Neremi?" Elimi kollarına doğru indirdim

 

" Her yerini nimet seçilirmi! Her yerin baş yapıt sana çirkin diyen çarpılır ama dudakların bı başka güzel tabi" dedim ve dudağımı ısırdım ve düşündüm ve devam ettim

 

" Tabi gözlerin... Boynun ellerin kollarım karnın göğsün mükkemel sarı saçların..."

 

" Afet yapma"

 

" Neyi "

 

" Afet açtırma ağzımı delirtme beni"

 

" Aç sana ağzını"

 

"Regl döneminde olamanamı güveniyorsun sen!" Kahakaha attım

 

" Ne alaka !"

 

" Afet üstüme gelirsen ! Böyle kışkırtırsan beni ..."

 

" Eee"

 

" Kendimi tutamam dönem falanda umursamam !"

 

" Tamam tamam hadi yarışalım!"

 

" Yarış?"

 

" Havuzun bı ucundan bi ucuna "

 

" Peki tamam " dedi ve göz kırptı ikimizde havuzun bir ucuna geldik

 

"tamam üç diyince ozaman hazırmısın ?"

 

"ben seninle yarışa her zaman hazırım ." sırıttı bende güldüm konuşmaya devam etti

 

" peki ya sen ? sen benimle yarışa hazırımısın ?" güldüm

 

"hazırım ama..."

 

"ama ?"

 

"biz zaten ilk andan beri yarışta değilmiyiz ?" gözlerimiz çok şey anlatıyordu ikimizde güldük

 

"haklısın ozaman üç diyince "

 

"üç diyince" dedim ve ikimizde üçe kadar saydık ve tam üç diyince ikimizde hızlıca yüzmeye başladık çok büyük bir havuz değildi ama küçükte değildi yüzerken gözüm dracoya kayıyordu gerçekten çok güzel yüzüyordu bende fena değildim tabi en sonunda havuzun ucuna geldiğimizde mağlesef bir saniye ile kaybetmişti nefeslendikten sonra draco gülüyordu

 

" kaybettin"

 

"evet ama bu haksızlık !"

 

"niyemiş o "

 

"ama sen benden daha güçlüsün !"

 

"oyun bozanlık yapma afetim"

 

"aman ya tamam , ama bi saniye ile kaybettim"

 

"bak o konuda haklısın nerdeyse kazanabilir din "

 

"onuda senin yüzden kaybettim"

 

"niye ben ne yaptım ?"

 

"vücuduna bakmaktan yüzemedimki gözüm hep sana kaydı dikkatimi dağıtıyorsun !" dedim ve içki şişesinin olduğu tarafa doğru yüzdüm ve kendime bir kadeh kattım oda yanıma geldi hemen

 

" her gün beni şaşırtıyorsun " onada bir kadeh kattım ve uzattım kadehi aldı bende kendiminkini aldım ikimizde havuzun duvarına yaslandık

 

"bu daha ne ki ? "

 

"diyosun "

 

"dedim bile "

 

"peki o zaman "

 

"o zaman ? "

 

"ödülüm olmaycakmı ?"

 

"ne ödülü? "

 

"yarışı kazandım bir ödülü hakkettim"

 

"hmm diyosun "

 

"dedim bile " kedehimdem bir yudum aldım

 

"aklıma bişey gelmiyor senin aklında bişey varmı ?"

 

"bilmem "

 

"hmm ozaman doğaçlama yapmamız lazım "

 

"nasıl bir doğaçlama " kadehinden bir yudum aldı ona doğru yaklaştım elinden kadehini aldım ve kenra koydum ellerimi boynuna doladım bu sefer onu ben kendime çektim ve öptüm öpüşüme hızlıca karşılık verdi ellerini belime sardı ve hızlıca kucağına aldı bacaklarımı beline sardım hararetli bir şekilde öpüşmeye başladık beni havuzun kenarına yasladı dudakları dudaklarımdan kısa süre ayrıldı

 

"ben bu doğaçlamayı sevdim " güldüm

 

"kesinlikle bende" cümlemin bitmesiyle tekrar öptü beni ikimizde elleri durmaksızın vücutlarımızda gezinmeye başladı dudakları dudaklarımdan ayrıldı ve yavaşça önce yanağıma ardında boynuma kaydı içgüdülerimle başımı onun için geri yatırdım ve dudadakları boynumda biraz oyaladıktan sonra aşağı inmeye devam etti gerdanıma geldi ve biraz daha aşağı indi kendimi kaybediyor gibiydim nefeseni göğsümde hissettim kalbimin tam üstünde hissettim dudaklarını bir öpücük bıraktı oraya ve tekrar yavaşça yukarı çıktı

 

" afetim"

 

" draco..."

 

"seni çok seviyorum"

 

"bende seni" aklım müziğe kaydı

 

telefona doğru çevirdim kafamı ve elimi uzattım

 

"ne yapıyorsun ?"

 

"sende istiyorsan fotoraf çekinelimmi ? anı olur"

 

"olur tabi" teledonu kamerasına girdim ve beraber fotoraf çekmeye başladık bi ben bi draco çekiyordu hatta bi ara şaçmalamaya ve komik fotoraflar çekmeye başladık hatta bi bi ara gülme krizine girdik

 

"ya draco hadş bidaha !"

 

"elli tane çektik ya !"

 

"mızmızcılık yapma hadi bu sefere ikmizde dilmizi çıkarcaz "

 

"iyi tamam "dedi gülerek ve saçma sapan pozlar verdik ve en

sonunda müzik açarak kenara koydum

 

"fotorafları banada at"

 

"tamam aşkım atıyorum hemen " dedim ve fızlıca fotorafları attım ve müzikle eğlenmeye başladım elimde kadehle havuzun içinde müziğe eşlik ederek dans ediyordum draco dab ban eşilk ediyordu kahkahalarımız havada uçuşuyordu

 

" Afet !"

 

" Efendim "

 

" Bayadır havuzdayız yavrum artım çıksakmı?"

 

" Evet ya derimiz büzüşüştü çıkalım yoruldum "

İkimizde havuzdan çıktık draco bana şezlongların üstünde durav havluyu önce bana uzattı hemen aldım hava soğuktu hemen üstümü kuruladım ve havuluyu sonra saçıma sardım

Ve ikimizde şezlonga oturduk telefonuma aldım ve yanımıza koydum müzik hala çalıyordu

Oturduğum yerde hala dans ediyordum

 

" Enerjin hiç bitmiyor "

 

" Ben enerjik bir insanım valerion buna alış"

 

"İyi öyle olsun"

 

"Draco " hava gerçekten çok soğuktu

 

" Efendim"

 

" çok soğuk içeri geçelimmi?"

 

" Doğru haklısın " havuzun suyu çok sıcak olduğu için havuzun içinde çok sıcaklamıştık o yüzde havuzdan çıkınca hemen soğu hissetmeniştik ama saniyeler geçtikce soğuk kendini hissettiriyordu

 

" Hadi hemen gidelim hemen !dondum"

 

" Bende dondum ya hadi koş" ikimiz gülerek hemen içeri girdik gelirken bardakları ve şiseyide almıştım

Hemen şöminenin önünde durdum

 

"ay çok soğuk" ellerini şömine'ye doğru uzattım

 

" Evet çok üşüdük" draco koltuğun üstünde duran battaniyeleri aldı ve omuzlarıma attı ve yerde bı tane attı yerde çok güzel kalınpeluş bir halı vardı

 

" Hadi şöminenin önüne otur hemen ısınırsın"

 

" Tamam canım

teşekkür ederim " yere oturdum şöminenin önüne ona yanıma oturdu

 

" Bu gün eğlendiğim ,güldüğüm kadar hiç gülmememiş eğlenmemiştim" güldüm başımı omzuna yasladım

 

"Bende öyle "

 

" Sayende mutluluk nedir tattım"

 

" Takıl bana hayatını yaşa yavruuu" güldü

 

" Eğlenme benimle

ciddiyim ben "

 

" Yiaaa şapşiiikkk" kahkaha attı

Kolunu omcuma attı ve beni kendine çekti ona kendi üstüne battaniye örtmüştü

 

" Ölürüm sana "

 

" Gerçekten mi?"

 

" Evet gerçekten "

 

" Tamam bunu demen güzel ama ruhun bedeninde kalsın böyle daha iyi" ikimizde kahkaha attık

 

" Ya herşeyde bunu yapmayı nası başrıyorsun"

 

" Karakterim böyle her şeyi şakaya vurmayı iyi tarafından bakmayı seviyorum kötü düşünmeyi sevmiyorum hayatımda bir çok olumsuz durum yaşadım çok zor şegler olaylar mecburen her şeyin iyi tarafını görmeyi öğrendim yoksa asla yaşayamazdım"

 

" Bu dediğin doğru biliyormusun olumsuzlukları kafaya takmamak lazım yoksa hayatın anlamı kalmıyor yani hayat ne kadar kötü olsada zor olsada acı verici olsada yinede bı yerlerde Umut var mutluluk var yaşamaya değer şeyler var yani bu dünya sadece kötülük yuvası değil belkide her kötü olay güzel bir olaya gebedir ? "

Gülümsedim

 

" Evet kesinlik katılıyor evet dünya zor savaş oluyor insanlar ölüyor sokakta yaşayan insanlar, hayvanlar var aç kalan insanlar ama dünyanın en fakir ülkesindeki en fakir insanlar bile şarkı şöyleyim dans ediyorlar demekki her şeye rağmen gülebilirsin"

 

" Evet kesinlikle "

 

" Birde şey var"

 

" Ne ?"

 

" Ya bu hayatta mutlu olmak için yapman gereken en önemli şey ne biliyormusun?"

 

"Ne ?"

 

" Hiç kimsenin dediğini umursamayacaksın kendi doğrundan yürüyeceksin yapamazsın mı diyorlar kötüsün mü diyorlar bu zor senden olmaz mı diyorlar abicim siktirri çekeceksin!" güldü devam ettim

 

" E gülme öyle ama "

 

" Doğru diyorsun canım"

 

" Yani bırak onlar istediği gibi düşünsün yapamazsın başramazsın desin! Sen yoluna bak zaten bunu diyen insanlar senin başarcağını görüyorlar bundan korktukları için sana başaramaz diyorlar duymayacaksın bile "

 

" Doğru diyorsun bana onu okadar çok söyledilerki özellikle babam o sanıyorduki onun parası olmadan ben var olamam hep bunu yüzüme vururdu bende kendi servetimi yaptım"

 

"Çok iyi yapmmış ben zaten bana denilenleri kulak assam şuan yaşıyor olmazdım benim ölmemi bile dilediler ama bak takıyormuyum hiç "

 

" Kim ölmeni diledi ?" Kaşlarını çatmıştı

 

"annem" gözlerini açıp şakınca bana baktı

 

"ne ?"

 

" evet doğru duydun annem yüzme karşı demişti bide odamı ateşe veren bilmediğim düşmanım , düşmanımız var tabi"

 

" nasıl...?" dedi draco şakınca

 

"annemimi diyorsun?"

 

"evet ?"

 

"bi gün bişey yapıyoduk ben bişey yaptım dedim öyle bişey tam hatırlamıyorum işte çok uzun zaman oldu git kendini kes intihar et ölsen umurumda değil ölde kutulalım iblis demişti neden oldu ne dedim hatırlamıyorum ama o söznü çok net hatırlıyorum bazen hala kulaklarımda çınlar " yutkunduğunu gördüm

 

"bu çok ağır..."

 

" sen birde bana sor "

 

"baban falan bişey demedimi ?"

 

"yo hiç bişey yapmadı "

 

"buna inanmak o kadar güç ki... "

 

"neden ? "

 

"bilmem telefonda falan birbirinize öyle güzel konuşuyorsunuz ki doğum gününde falan geldiklerin sen hatanedeyken yangından sonra gerçekten annen senin için çok endişelenmiş gibiydi"

 

"biz böyleyiz işte birbirimiz etini deşeriz sonra mükemmelmişiz gibi davranırız aslında herkesin yarası ve kırgınlığı vardı dışardan bakan insanlarda bizi harika olarak görürler buda bizim ailenin laneti gibi bişey "

 

" seni anlıyorum bi keresinde hatırlamıyorum ne zaman olduğunu şiddetli bir kavga

etmiştik ona sinirlenip hızla odama gittim çok küçüktüm ama çocuktum akşamdı çok şidetli bir yağmur ve fırtına vardı ortalığı sel sular götürüyordu yatmak için hazırlandım yatağıma girdim çektim yorganı kendime sımsıkı" anlatırken sesi titriyordu tıpkı benim gibi

 

"sonra ?"

 

"sonra o babam hala söylenmeye devam ediyordu bağırıyordu çağırıyordu annemde onu sakinleştirmeye çalışıyordu seslerini duyuyordum sonrs sesleri gittikçe yaklaşmaya başladı odama doğru geliyorlardı ben korkudan titremeye başlamıştım geldi girdi odama ama nasıl sinirli nasıl öfkeli üstümden yoganı hızlıca alıp yere atmıştı kolumdan tuttu beni yataktan öyle bi sert çekerek kaldırdıki sanki omzum çıktı yerinden böyle yerde sürükleyerek beni evin kapısına getirdi sen misin ona karşı gelen hırpalayrak beni çöp müşüm gibi kapıdan dışarı attı"

 

"ne ?"

 

"evet gerçekten üstümde sadece incecik bir pijama ayağımda çorap bile yoktu annem ise babama yapma demekten başka hiç bişey yapmadı ben o gece saatlerce nerdeyse güneş doğana kadar dışarda fırtınanın ortasında öyle kaldım belkide saatler kapının önünde kapıya vururarak saatler ağlamışdır özür dilerim baba, bidaha yapmayacağım baba ,anne lütüfen anne ,anne çok üşüyorum anne ,anne beni hiçmi sevmiyorsun ? , baba özür dilerim ,baba burası çok soğuk , baba çok ıslandım lütfen,

babama yemin ediyorum birdaha yapmayacağım diye saatlerce o kapının önünde saatlerce ağlamışındır "

 

"bu çok kötü bu çok canice "

 

"evet çok canice köpek olsa acır içeri alırsın afet o fırtına o yağmurda çamurda soğukta hayvan olsa alırsın eve ama onlar kendi evladına acımdaı güneş aydınlanmak biraz önce annem sonra geldi içeri aldı beni haftalarca hasta yattım nefes bile alamadım"

 

"ben nediyeceğimi bilemiyorum "

 

" bilemezsin tabi ben bile bilemiyorumki demek istediğim ertesi sabah hiç bişey olmamış gibi aynı kahvaltı sofrasına oturduk"

 

"ama senin miğden bulanıyordu değilmi ?"

 

"evet miğdem bulanıyordu onların sahte hallerinden , ama o gün yemin ettim o günü asla unutmaycaktım ve ona göre davranacaktım"

 

"benim gibi... "

 

"evet senin gibi..."

 

" hemiranın dediği geliyor hep aklıma seninle geçirdirğim her an "

 

"ne demişti ki ? "

 

"demiştiki seninle tanışmadan önce birbirinize okadar çok benziyorsunuzki sanki aynı ruhsunuz sadece görünüşünüz cinsiyetiniz farklı, seni tanıdıkça gerçekten aynı olduğumuzu hissediyorum"

 

"bende öyle hissediyorum, hemira banada çok söylemişti bunu hatta tam senin okula geldiğin gün seni görmeden biraz önce sizin çok iyi anlaşağınızı düşünüyorum"

ikimizde güldük

 

"bizde ilk geceden bunu kanıtlamış olduk"

 

" katılıyorum" dedi gülerek ona sımsıkı sarıldım onda sarıldı kafamı biraz geri çektim ve yüzünü avuçlarımın içine aldım onda aynısını yaptı

 

"ama herşeye rağmen güçlendik ve yaşadığımız herşey bizi biz yaptı şuan ailelerimiz sayesinde değilde kendi kimliğimiz sayesinde var oluyorsak acı verici de olsa bunların sayesinde oldu" gülümsedi

 

" Evet doğru diyorsun en güzeli bu yaşananlar belki bizi birbirimize getirmiştir "

 

" Evet katılıyorum ama yinede herşeye rağmen ben inanıyorum

Biz birbirmizi iyleştirceğiz " gülsedi saçımı okşadı

 

"evet , sen zaten ilk andan itibaren beni iyileştiriyorsun"

 

"sende beni iyileştriyorsun sayen uyku uyuyabiliyorum"

 

"bende çoğu gece sabaha karşı uyudur şimdi ise biliyorsun zaten"

 

"evet gerçekten hayat ne garip"

 

"sana bişey diyeceğim ama kızma "

 

"ne oldu ?" dedim merakla

 

"seni tanımadan çok önce ailemle yaşarken doğal olarak evde evlilik konusu çok açılıyordu"

 

"eee"

 

"bende hep şey derdim onu asla sevmeyeceğim onunla asla evlenmeyeceğim onunla aramda hiç bişey olmaycak derdim" ikimizde güldük

 

"asla asla demeyceksin valerion "

 

"katılıyorum lafımı çok güzel yedim"

 

"bende bende demiştim o kelimelerin aynısını onunla asla evlenmeyeceğim sevmeyeceğim demiştim" güldük

 

"Biraz fazla büyük konuşmuşuz "

 

" Evet ama en çok ailemize olan kırgınlığımızdan oldu"

 

" Evet ama hala anlamadığım bişey var"

 

" Nedir?"

 

"Neden bizi yirmi yıl ayrı tuttular neden birbirimizi tanımamıza izin vermediler ?"

 

" Bilmiyorum ama tahminimce dedelerimizin yani Marcus bora elserin ve Carlos valerion'nun ne gördüğü ile alakalı "

 

" Olabalir ne gördülerki bu kadar çok olay yapacak kadar ?"

 

" Bilmiyorum ama annem bana her zaman ne kadar kavga edersek edelim ne kadar kalbimi kırsa da her zaman

tek bişey söylerdi "

 

"Ne söylerdi ?"

 

" Herşey senin iyiliğin için bir gün anlayacaksın derdi bende özellikle son zamanlarda hep düşünürüm belki de herşey iyiliğim içindir"

 

" Belki de annenin böyle söylemesi düşündürücü belki de bizden çok daha fazla şey saklıyorlardır "

 

" Orası belli bilmediğimiz çok şey var "

Eee

" Evet"

 

"Neyse boşver düşün düşün nereye kadar "

 

" Evet boş ver kötü şeyleri bu güzel yerin tadını çıkaralım"

 

"Bence de hadi gel böyle " bacaklarını araladı ve beni kucağına çekti battaniyeyi ikimize sıkıca sardı

 

" Bir kadeh dahamı içsek?" Gülümsedi

 

" Olur tabi" biraz uzağımızada duran kadehlerimizi uzandı ve birer kadeh daha kattı

 

" Şöminenin önünde bişeyler içmek hep hoşuma gitmiştir "

 

" Benimde ve bu arada alkole tahmin ettiğimden daha dayanıklıymışşın "

 

" Evet yani öyle bende sarhoş olmam kolay kolay sarhoş olacak kadarda içmem "

 

" Bende kendimi kaybetmeyi sevmiyorum " kdehlerimizi tokuşturduk

 

" İçim rahatladı biliyormusun"

 

"Neyden?"

 

" Burak ve Leyla için bizimkiler onları sevdi ol rahat ettiler "

 

" Evet "

 

" Kılıçta iyi birine benziyor senin dostun olduğu için galiba ama sevdim yani" yüzü kasıldı

 

" Olabilir benim kolay kolay dostum olmaz herkese güvenmem bunu bildiğin için olabilir"

 

" Evet"

 

" Mutlumusun?"

 

" Çoookk" dedim harleri uzatarak güldü

 

" Güzel ozaman " bana uzun uzun baktı biraz sessiz kaldık

 

" Niye bana öyle bakıyorsun?"

 

" Çok güzelsin çünkü "

 

" Gerçekten mi?"

 

" Evet çok güzelsin yani güzel olmak için bişeye ihtiyacın yok havuzdan çıktık saçın ıslak makyajın yok battaniye ile oturuyorsun ama yinede çok güzelsin " gülümsedim

 

" Diyosun "

 

" Dedim bile ve..."

 

" Ve...?" Saçımı okşayan eli gömleğin yakasına gitti gömleğin yakasında oyalanıyordu eli

 

" Bu gömlek sana çok yakıştı bu mayo çol yakıştı sana"

 

" Teşekkür ederim "

 

" Etme gerçeği söylüyorum siktir ya!"

 

" Ne oldu ?"

 

" Bu gömlek"

 

" Ne gömlekte bişeymi var bişeymi olmuş?"

 

" Hayır bu gömlek benim üzerimde bukadar güzel görünmüyordu..."

 

" Öylemi?"

 

" Evet yani bi gömlek hiç bu kadar güzel gelmemişti gözüme siyah sana çok yakışıyor siyah mayo siyah gömlek "

 

" Baksen bütün gömleklerini çalayım ozaman"

 

" Çal hepsi senin olsun hatta yalnız olduğumuz her zaman sadece benim gömleğimi giy "

 

" Peki tamam olur hep seninkileri giyerim "

 

" İşte bu kulağa çok

güzel geliyor "

 

" Bunu diyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama..."

 

" Ama?"

 

" iyi ki ailem beni zorla nişamlamış ". Güldü

 

" Bencede "

 

" Saat kaç?" Telefonu elime aldı

 

" On bire geliyor "

 

" İçikiyi bitirdikten sonra yatalımmı? "

 

" Olur sıra ile duş alır yatarız

Bende yorgunum "

 

" Bencede ama bu gün gerçekten bana çok iyi geldi önceki geceyi saymazsak "

 

" Bencede boşver önceki geceyi düşünme kötü şeyleri "

 

" Haklısın ozaman kötü şeyleri geride bırakmaya " dedim kadehimi kaldırarak

 

" Kötü şeylere

geride bırakmaya " dedi oda benim gibi ve kadehini kaldırdı ve tokuşurduk

 

" Draco bişey fark ettim "

 

" Ne fark ettim ?"

 

" Biz seninle hiç sinemaya gitmedik!" Onunla filim izlemiştik ama hiç sinemaya gitmemiştik

 

" Bak bunu hiç fark etmemiştim sahi biz neden hiç sinemaya gitmedik!?" Dedi heycanla

 

" Evet dimi bilmiyorum ama bence bu çok büyük bir eksik!"

 

" Katılıyorum bak ne diyeceğim canın isterse yarın gezelim sinemaya gidelim ne dersin?"

 

" Olabilir ama bizimkiler alın masın ? Şimdi beraber geldik Onlarla ayıp olur"

 

" Tamam doğru söylüyorsun ama şimdi onlar kesin yarın burda kalmak isterler ben seni biliyorum şimdi ülkeni çok özledim gezip tozmak istersin"

 

" Doğru diyorsun "

 

" Hem afet biz bir çiftiz nişanlı bir çift ve baş başa vakit geçirip anı biriktirmek en doğal hakkımız her şeyi arkadaşlarımızla yapamayız çift olan arkadaşlarımıza bak bir çok şey yaparken bize söylemiyorlar bile "

 

" Doğru söylüyorsun hem dediğin gibi yarın onlar burda kalıp bı takılmak isterler "

 

" Ha şöyle bak zaten yıllarca birbirimizi görmeden nişanlılık yaşdık birbirimi hep ortak arkadaşlarımızdan dinledik şimdi birbirimizin tadını çıkaralım "

 

"haklısın hep başkalarının düşündük şimdi kendimizi düşünelim" sırtım onun göğsüne dönüktü kafamı boynuna doğru geri yatırdım

 

"kesinlik artık kendimizi düşünelim" dedi ve ona başını benim boynuma gömdü

 

yaklaşık yirmi dakika kadar daha şöminenin önünde oturduk ve içkilermizde bittiğinde yukarı odaya çıktık ve önce ben sonra o duşa girdi ve üstümüzü giyinip yatağa geçtik ne iki gündü ama herzamanki gibi draco yorganı ikmizim üstüne çekti

ve kollarını benim için açtı

 

"gel bakalım sevgili müstakbel kocana " gülümsedim ve ona sokuldum sarıldım

 

" geldim sevgili müstakbel kocama" gülümsedi beni sıkıca sardı saçlarımın arasaına bir öpücük bıraktı

 

"sevgili müstakbel karıcım"

 

"sevgili müstakbel kocacım "

 

"seni seviyorum afetim"

 

"seni seviyorum yıldızım"

 

"seni çok seviyorum afet" dedi bir kez daha yüzümğğ okşarken

 

"ne kadar ?" dedim gülümseyrek güldü

 

"soykrım çıkaracak kadar"

 

"bende seni çok seviyorum"

 

"ne kadar ?" diye sordu benim gibi

 

"soykırım çıkaracak kadar" diye cevap verdim bende onun gibi

 

"iyi geceler afetim"

 

"iyi geceler yıldızım"

 

"geceler iyi ama seninleyken zaman sadece seninliyken iyi " güldüm ve yanağından öptüm onda benim yanağımdan öptü ve birbirimize sarılarak uyukuya daldık

 

🔥🌊

 

yıl 1996

 

içerde doğum yapan acılar içinde inleyen çaresiz bir kadın dışarda

o kadını bekleyen dört kişi biri çoğunun babası kocasıydı bora yıldırım

elserinin soyundan gelen bir kadınla elserinin varisi ile evlendiği için onunda soy adını almıştı ve elserin soyunun geleneği olan bir ingiliz ismi ve kendi türk ismini taşımak zorundaydı o yüzden adı artık jone bora yıldırım elserindi bora karısını o kadar çok seviyorduki bunu hiç sorun etmemişti ailesi ile birlikte gelen lanetleri ile sevmişti lera lale elserini o onun biricik lalesiydi nasıl ondan vaz geçebilirdiki valserin aerveraya elementler sihir ve güç okuluna gittiğinde nasıl yabancılık çekmişti bi başına zaman geçtikçe arkadaşlar edinmişti elbette eskisi kadar okulda türkler zorbalanmıyordu artık ama ondan bir sene sonra gelen lera lale elserini gördüğünde on üç yaşında hayatının anlamını diğer yarısını bulmuş gibi hissetmişti lalede aynı şekilde ikisinin çocukluk aşkı ölene kadar sürecek bir aşktı ama ikisi büyük bir bedel ödeyecekti kapıda bekleyen diğer üç kişi ise telaşla korku ile bekliyordu çünkü bu gün masum bir cana mecbur kaldıkları için bedel ödenecekti

biri marcus bora elserindi şans eseri damadı ile aynı ismi taşıyordu şuan ise suçluluk içinde adeta can çekişiyordu bazı yalnış kararların bedelini canından çok sevdiği kızı ödeyecekti ve yanında can dostu arsında kan bağı olmasada kardeşi olan carlos valerion duruyordu oda suçluluk içindeydi çünkü o yanlışı beraber yapmışlardı ve kapının dışında bekleyen diğer bir kişi ise lera lalenin annesiydi çaresizce kızını bekliyordu kocasının kendini suçladığını bildiği için yanına gitti elini koluna koydu

 

"senin suçun yok bunlar zaten yaşanacaktı "

 

"nasıl suçum olmazki eğer ben o büyüyü yapmasaydım bedelini bile bile benim kzım bu bedeli ödemek zorunda kalmazdı yada masum torunlarımız "

 

jone bora karısında acı içinde inlemelerini duymasının da etkisiyle volta atmayı bıraktıve kayın babasına doğru döndü

 

"bunu yaptıktan sonra kendinizi suçlamanın bir anlamı varmı sonucu bile bile ucunun ailenize dokunacağını bile bile yaptınız bunu şimdi ağlamanın ne faydası var"

 

"haklısın evlat ben o hatayı yaptım ama o zamanlarda başka çağrem yoktu mecbur kalmıştım"

 

"karım içerde acı içinde inlerken doğum yaparken sizinle bunu tartışmaycağım hiç bir faydası olmaycak çünkü ama bu gün masum çocuğumu bırakmanın da acısı var içimde yüreğim yanıyor ama ne yaparsak yapalım olacak olan oluyor siz o büyüyü yapsanız yapmasanızda olacak olan oldu artık " bu gün kranlık gecede herksein yüreği yanıyordu aynı şeyi carlos valerionda yaşacaktı oda bedeller ödeyecekti ama en büyük bedeli ona oğlu lucen valerion öğretecekti yanlış yola giderek herkes gerçeğin altında ezilirken hemişire odadan çıktı

 

"bebekler doğdu içeri girebilirsiniz " herkes heycanla elleri kalbinde içeri girdiler ve gözleri başta yatakta bitkin bir şekilde uzanan laleye kaydı kocası hemen yanına gitti elini tuut şekatle saçını okşadı

 

"lalem iyimisin ?" diye sordu sesi titreyerek lale bitkin olsada iyiydi

 

"iyim sevgilim ik güzel meleğimiz oldu her ne kadar birini kaybedecek olsakta "

 

"öyle deme en azından arada bir görebileceğiz onu öyle değilmi ?" son cümlesi leylanın babasına bakarak sormuştu marcus bora evet manasında kafasını sallamıştı leylanın annesi kızının yanına gitti bir kızı yıllardır göremiyor gururundan ödün vermiyordu ama yıllardır kızına hasretti leyla annesi ile konuşurken hemşireler kucaklarında bebekleri getirdiler doğar doğmaz leyla görmüştü bebeklerini ama üstünü giydirmeleri için hemşireler almıştı ve geri getirdiler iki bebeğide annenin kucağına verdiler isimleri daha doğmadan koymuşlardı babaları jone bora gözleri dolu şekilde korkarak annelerinin sevdiğini kadının kucağında duran evlatlarına baktı ve başlarını okşadı

 

"evet babası bu kızın jessica ella ve oğlun marco kılıç " ikisinin sesi titriyordu hem mutluluktan hem acıdan birazdan oğulları marco kılıçı bırakmanın verdiği acı

 

"canım kızım canım oğlum" dedi jone boraz ve gözünden yaş akarken bir kızının birde oğlunun başına bir öpücük bıraktı ve daha yeni doğmuş oğlunun anlamaycağını bile bile umutla konuştu

 

"affet beni oğlum affet bunu demeye hakkımızın olmadığını biliyorum, bir evladın anne babasına borcu yoktur oğlum ama her anne her baba evladına güzel bir ömür borçlu dur, ben sana ömrüm boyunca bir ömür borçlu olacağım bu vicdansızlık ama ilerde beni anlamanı diliyorum seni hep seveceğim bir baba olarak yaptığım bütün evlatlarımı düşünmek ilerde büyüdüğünde ve karşıma geldiğinde ne dersen de haklı olacaksın " o an odada herkesin kalbine hançer saplandı sanki odadaki herkesin gözünden yaş düştü jone bora karısının başına bir öpücük bıraktı anlını yasladı ikisinde gözlerinden yaşlar süzülüyordu

 

"ilerde bizi anlar mı ?" dedi lale

 

"bilmiyorum ama öyle olmasını diliyorum "

 

" kehanetteki varisin adını şimdiden verdiğiniz maria afetin doğması için marco kılıçın olmaması gerekiyor o normal biri olarak yaşayamaz yoksa maria afet doğmaz"

dedi marcus bora

 

"ama baba ben onları nasıl ayıracağım canımın parçasından daha az önce parçalanarak doğurduğum oğlumdan nasıl vaz geçeçeğim yada kızımı kardeşinden diğer yarısından nasıl koparacağım" carlos valerion lafa girdi

 

"kehanet karar vermez, hatırlatır. tercih sizin. ama bedel alınmazsa... geleceği kaybedersiniz ." herksin kabi ağrıyordu jone bora bebeklerini kucağına aldı küçük kızın gözleri parlıyordu lera laleye benzeyen minik bir ışıktı jessica ella ama erkek bebek marco kılıç ... gözleri doğuştan kırık, ama içi yanıyordu

 

"oğlum.. marco kılıç... " iki bebek ela ve kılıç sanki ayrılacaklarını hisseder gibi ağlamaya başladılar böyle olunca sessizce ağlayan lera lale kendini durduramadan daha şiddetli ağlamaya başladı

 

"onu nereye bırakcağız "

 

"onu yalnızca büyü ile korunan bir yere bırakacağız sessiz tepe sığınağına orda güvende olacak bazen göreceğiz kim olduğunu bilecek ama olduğu gibi yaşayamayacak " dedi marcus bora lera lale kızına sarıldı sonra oğluna ve öptü göz yaşları oğlu marco kılıçın anlına düştü o gece sadece bir çok.ocuk doğmadı o gece bir kehanet hayat aldı o gece bir kardeşlik yıkıldı o goce daha doğmamış yıllar sonra doğacak maria afet'in kaderi yazıldı

 

12 yıl sonra

 

Geceydi. Sessizlik, çatlamış duvarlara sinmişti. Duvarların ötesinde çocukların ağlamaları değil, kabullenmiş suskunlukları yankılanıyordu. Marco kılıç, dar bir yatağın ucuna büzülmüş, dizlerini göğsüne çekmişti. On iki yaşındaydı. Kalbi her çırpındığında, terk edilişini yeniden yaşar gibi oluyordu. Ona "geçici bakım evi" demişlerdi. Ama her seferinde "anne" dediği kadının arkasından sadece bir kapı kapanmıştı.

 

jessicca ellayı ... ikiz kardeşini... yalnızca birkaç kez görebilmişti. O küçük, masum anlar, sonsuz karanlıkta parlayan kısa ömürlü yıldızlardı. Onu gizlice getirmişlerdi bazen, bir kadın eşliğinde, uzaktan izlettirmişlerdi. ella'nın gözleri o zaman da aynı parıltıyla bakıyordu ama Marco kılıç hep uzaktan bakmak zorundaydı. Konuşmak bile yasaktı. sonra doğan minik erkek kardeşi jughead aslan o onun gibi olmadığı için mutlu olmuştu çocuk kalbi ile o ailesi ile büyüyecek olduğu gibi demişti küçücük çocukken ama o kardeşi gibi olmayacağı için üzgündü bir başına bi nevi yetim evinde çaresizce geceleri ağlayrak hattta aç bir şekilde uyumuştu ama kimsenin haberi yoktu sonra dokuz yaşında minik kız kardeşi doğmuştu maria afet elserin onun için feda edildiğini biliyordu ama onu seviyordu oda onun gibi değildi oda olduğu kişi olarak ailesinin yanında büyüyecekti bir yalnış bedeli masum bir çovuk olan marco kılıçın hayatı ile ödenmişti kendi kendine düşünürken sessizce fısıldadı gözlerinden yaşlar akarken

 

"ailem varlar ama yok gibiler kim olduğu biliyorum ama kimsesiz gibiyim kendimi hissedemiyorum"

 

O gece... Yeterdi. Artık beklemeyecekti.

 

Kapı aralığından gelen loş ışıkla ayakkabılarını buldu. Çıkardığı sesleri bastırmak için battaniyesini ayaklarının altına serdi. Birkaç gündür planlıyordu bunu. Bahçeye açılan arka kapının anahtarının kopyasını, geceleri güvenliği sağlayan görevlinin masasından çalmıştı. Kalbi delicesine atıyordu ama sessizliğini bozmuyordu. Çünkü o kalbin kırık parçaları, gürültüden daha çok can acıtıyordu.

 

Anahtarı çevirdiğinde içeri süzülen gece havası gibi bir özgürlük dokundu yüzüne. Ilık, ama keskin. Gecenin karanlığına adım attı. Arkasına bakmadı. Çünkü baktığı her seferde sadece yarım kalmış bir hikâyenin acısı oluyordu.

 

Adımlarını hızlandırdı. Koşmaya başladı. Gözleri doluydu ama ağlamıyordu. Kaçmıyordu aslında...

Kendini bulmaya gidiyordu.

 

kardeşlerinin silik hatıraları gözlerinde canladı elindeki minik bez avulda olan bir kaç parça kıyafeti bir iki oyuncağı ile gidiyordu oda kardeşleri ile aynıydı jessica ile aynı anda doğmuştu oda elserin varisiydi ama o bir tehtit olarak görülmüştü

koridorlarda sessizce yürürken sessizce gölgelerde kaçarken diğer çocukların ona acımasızca kaderinden dolayı taktıkları lakabı geldi aklına gölge çocuk kendi ailesi tarafından kaderini hatırlatıyordu acı bir gerçekti o bu kehanetteki gölge çocuktu görünmeyen duyulmayan yalnız bırakıllan anlaşılmayan ve bilinmyen gökge çocuk marco kılıç hiç kimseye güvenmiyordu evden gizlice bir şekilde kaçtığında kendini yollara attı ve ormanın içinde fısıldadı

 

" onlar benim adımı unnuttular herşeyimi yok saydılar beni kurban ettiler ama kardeşlerim bir gün gelecek ve gözlerimin içine bakıp kimsin sen diye sorduklarında... işte o gün her şey başlayacak . benden çalınan kaderin hesabını soracağım..." ve o gece marco kılıç koca evrende on iki yaşında tek başına bilinmezliğe doğru yürüdü bu saatten sonra ne olurdu ne yaşanacaktı kimse bilemezdi

🔥🌊

şimdiki zaman

 

sabah gözlerimi yüzüme vuran güneş ile uyandım sırtım dracoya dönnüktü herzamanki gibi kollarını sıkıca bana sarmıştı yavaş yavaş hareket etmeye uyuşan vücudumu harekete geçirmeye çalıştım yerimde döndüm önce sırt üstü döndü biraz gerneşip gözlerimi açtığımda tavanla karşılaştım gözümü avuşturdum ve draconun mırıldanmasını duydum ona doğru döndüm gözleri açmış bana bakıyordu

 

"güneş gözümü oydu"

 

"benim de" diye cevap verdim gözlerinde yorgun uykulu tatlı bir ifade vardı

gözlerini tam net bişekilde açtığından gözlerimin içine doğrudan baktı gülümsedi yanında duran elimi tuttu bende elini tuttu

 

"günaydın güneşten daha parlak daha sıcak daha özel afetim " dedi bana gülümsedim

 

"sanada günaydın güneş gibi ama daha güzel sarı daha güzel daha özel yıldızım"

 

"en güzel sabahlar sevgili müstakbel karıcığım ile başlar" güldüm

 

"en güzel sabahlar sevgili müstakbel kocacığım ile başlar" ikimizde kahkaha attık

 

"seninle başlyan bir sabahın kötü ihtimali varmı ki ?"

 

"yok sevgili bay valerion benim gibi mükkemmel bir kadınla birliktesin dünyada tek tabiki kötü olmaz" güldü

 

"egoist sevgili müstakbel karıcım sabah sabah modunda "

 

"bana diyene bak tencere dibin kara seninki benden kara egoist " hızlıca beni kendine çekti ve hızlıca dudağımdan öptü

 

"küstah ve terbiyesiz demeyi unuttun bebeğim" yutkundum sinirlenmek bile zordu

 

"çok gıcıksın ya !" güldü

 

"bende seni seviyorum "

 

"pislik!" kahkaha attı

 

"bende seni çok seviyorum afetim " dedi gülerek

 

"sen varya çok fenasın gızık bende seni seviyorum" ikimizde güldüğünde benikendine çekip sarıldı

 

"bu gün napalım ?" dedi gülmemiz bittiğinde

 

"bilmemki "

 

"bak ne diyceğim kahve içmek istersen içeriz sonra kahvaltıyı başka yerde yapalım ne dersin ?"

 

"harika boğaza karşı güzel bir yerde yaprız sende görmüş olursun"

 

"olur korumalar olacak afet biliyorsun değilmi ?"

 

"biliyorum yapacak bişey yok"

 

"güvenlik için biliyorsun değil mi ?"

 

"biliyorum " tam konuşacaktıki güneş ikimizinde gözüne balkonun camından keskin bi şekilde yansıdı

 

"güneş gözümü yardı "

 

" evet ya çok kötü vuruyor"

 

"akşam üşenipte yataktan kalkmayan perdeyi kapatmayan ayağımı elimi"

 

"bu üşengeçlikte yani bizde saçma sapan şeylerde çıkıyor ortaya "

yataktan doğruldum dracoda doğruldu yataktan kalkım ver perdeyi çekti

ben perdeyi kaptırken söylendi

 

"kış kış ne bu güneş ya"

 

" evet ya inalılmaz ama dışarsı soğuktur "

 

" evet öyledir " ona doğru yürüdüm yatakta önünde durdum

 

" hazırmısın bakalım gezmeye sana rehberlik edicem" gülümsedi

 

" evet hazırım ya sen?" dedi elimden tuttu beni kucağına çekti kucağın oturdum ellerimi boynuna koydun oda ellerini belime koydu

 

" ne için"

 

" ee benimle boy göstereceksin tanıdıkların görecek bizi belki eski arkadaşların görecek bizi belki " güldüm

 

" e görsünler zaten magazinlerde görnüşlerdir "

 

" hmm ne biliyim eski aşığın falan görür kıskanmasın" güldüm

 

"nerden çıktı bu ?"

 

" sen demiştin ya yok beni sevenler oldu teklif edenler oldu falan diye "

 

"bakya sen onu unutmadın mı ? "

 

"unutmam mı gerekiyor !"

 

"yo öyle bişey demedim ben sadece şaşırdım yani oldu tabi teklif edenler "

 

" bi özlemle konuştun bensiz git gez istersen " dedi imalı

 

"olurmu öyle şey sensiz gezermiyim hiç ? hem görsünler beraber gezdiğimizi ne olacak ? sen benim müstakbel kocamsın geri kalanlar kim umrunda ? "

 

"diyosan "

 

"dedim bile bak ne diyeceğim instagram hesambımda çok uzun zamandır paylaşım yapmıyorum yıllar oldu bir çok arkdaşımlada işte bizimkiler hariç bayadır konuşmuyordum seninle beraber güzel bir post atarız olurmu ? "

 

"olur bende insatagramda bişeyler atmayalı yıllar oldu heralde "

 

"ortadan kaybolmuştuk yani bir güzel ortalığı patlatırız dosta düşmana karşı"

 

"istersen olur tabi benim gocuncak kimsek yok senin varsa bilemem tabi"

 

"olurmu öyle şey yıldızım ? ben kimseden gocunmam asıl senin geçmiş listen kabarık sen gocunma "

 

" emin ol benimde gocunacak kimsem yok"

 

"tabi canım allahtan yok yani bu halde aurélalar olivia'lar havada uçuşuyolardı" güldü

 

"onlar sen değildi sevgilimde değillerdi "

 

"tabi canım kesin öyledir "

 

"sana bu konuda yemin dahi ettim olivia ile aramda hiç bişey olmadı "

 

"aman tamam kapatalım bu konuyu "

 

"bencede geçmişi niye konuşuyoruz ki ?"

 

"sen açtın konuyu "

 

" iyi bok yedeim iki trip atalım dedik kabak başıma patladı " güldüm yanağından öptüm

 

"yok yok iyiyiz hadi gidelim"

 

"peki"

 

"yalnız draco"

 

"evet ?"

 

"biz türkçe konuşuyoruz "

 

"yani ?"

 

"lan sen türkçeyi ingilizceden daha iyi konuşuyosun " ikimizde kahkaha attık

 

"biraz öyle oldu "

 

"neyse hadi gidelim"

 

"tamam " kucağından kalktım ve ikimizde elimizi yüzümü yıkayıp aşağı indik

ikimize kahve koydum dracoda şömineyi yaktı yanıma mutfak tarfına geldi akamdan sarıldı

 

"hey "

 

"ben geldimm "

 

" fark ettim"

 

"kahvaltıya gitmek için aklında bir yer varmı güzelim şimdi buraların kraliçesi sensin

benim aklımda bir kaç yer var ama sen iste ben götüreyim " ona doğru döndüm kollarımı boynuna attım

 

"bilemki senin aklında yerler mi var ? "

 

"yani evet"

 

"bak sen "

 

"hmm" beni kucağına alıp kaldırdı tezgahım üstüne koydu

 

" ne varmış aklında ?"

 

"var bişeyler"

 

"bak sen ? biraz çıtlatsana "

 

"hm güzel bir yerde boğaza karşı bir kahvaltı sonra gezeriz filime gireriz alış veriş yaparsın akşamada...."

 

"akşamada ?" dedim merakla

 

"çok güzel bir resterona rezervesyon yaptım baş başa romanti bir yemek yeriz "

 

"bak sen ne kadar hızlısın draco ya bu kadar şeyi nasıl yaptın hayran kalıyorum "

 

"benim adım draco elserin valerion bebeğim sen sadece iste gerisini bana bırak teşekkürde etme " güldüm

 

"seni boşuna sevmemişim"

 

"bende seni kalbimin tam ortasındasın hatta tamamı sana ait "

 

"diyosun"

 

"dedim bile "

 

"çok büyük konuştuğum bir şeyi daha yaşıyorum"

 

"neymiş o ? "

 

"asla bir erkekten etkilenmem onun karışısında aklımı kaybetmem demiştim sayende oda oldu" güldü

 

"bende aynısını yaşıyorum duygularımız karşılıklı "

 

" mavişim mavilendim kapına kilitlendim " güldü yanağından öptüm

 

" of işte şimdi kendimi kaybettim tam kalbimden vuruldum ahh" güldüm

 

"salak!"

 

"bende seni seviyorum "

 

" neyse kahvelerimiz hazır "

 

" tamam " tezgahın üstünden indim ve ikimizde kahvelerimi aldık ve şöminenin karşısında koltuğa oturduk

 

"telefonum nerde hiç bakmadım"

 

" bende bakmadım sanırım burda kalmış"dün biraz içince yorgunda olunca telfonu unutmuşum

 

" ah koltuğun üstünde kalmış " draconunkini de ona uzattım ikimizde telefona baktık annemden babamdan ablamdan abimden hepsininden onlarca çağrı vardı hassiktir dracoda aniden oturduğu yerde doğruldu

 

"HASSİKTİR !"

 

" bencede ama ne oldu !"

 

" ingiliterde türkiyede her yerdeyiz "

 

" ne ?!nasıl?"

 

" magazinler haberler yerde bizi paylaşıyorlar ettiğimiz küfürü biz yıllardır kendimizi belli etmedikten sonra ortaya çıkışımız"

 

" eyvah ! annemlerde telefonuntalan etmiş!"

 

"ha sıçtık benimkilerde aramış anasınk satyım bunlarda hemen atlarlar tabi"

 

" napıcaz"

 

"yaradana sığanacaz afetim napacağız "

 

" ya dalga geçme şuna bak her yerde biz varız lan bize ediy yapmışlar amk!"

 

" evet her yerde senle benim editlerimiz var söylediklerin bayağa beğeni toplamış"

 

" bapayım sinirlendirdiler beni"

 

" iyi yaptın canım ama o hamilelik iddasındaki tepkimiz bayağa ünlü olmuş"

 

" evet sıçtık sıvıyoruz hadi bakalım"

 

" ozaman kahvemizi bi içelim bi sakinleşelim geri dönüş yaparız"

 

" sen annenle babana dönecek misin?"

 

" bilmiyorum yani söylemiştim arada konuşuyoruz diye milyonda bir"

 

" anladım tamam ozaman hesap verme başlasın "

 

"sorun yok her yerde çıkalım magazinlere ne olacak ?"

 

"bencede ya ben bunj pek takmıyorum ama gündemi sollamışız "

 

" e oda bizim farkımız" raz nefes alıp kahvemizi içyikten sonra ailelerimizi ardaık herkesle tek tek konuşmak isyemiyordum o yüzden direk gurup araması yaptım

ve telefonu açtılar hemen çekişmeye başladı

 

" ya anne abartma alt tarafı bir iki soru cevapladım"

 

" cevaplama afet cevaplama" sinirden draco ile ikimiz ayakta volta atıyorduk oda telefonda annesi ve babası ile konuşuyordu

 

" sana ne ya !" diye bağırdı bi anda pardon diye işaret verdi sorun yok dercesine kafamı salladım

 

" aman anne ya magazinlerde alt tarafı konuşuluyoruz ne var yani!"

 

" kızım " diye lafa dirdi babam

 

" sen bizi iki ailiyide elserinleri ve valerion latı ne kadar zora soktun farkındamısın?"

 

" ya ne olacak alt tarafı magazin ne olmuş heryerde bizden bahsediyorlarsa "

 

"hayır saçmalama o toplantıya asla gelem biliyorsun!" dedi draco aniden

merakla ona baktım

 

" afet biraz haklı ne olacak yani en azından herkes doğruyu biliyor imajımız açısından da iyi oldu hem afet çok güçlü bir duruş sergiledi hem ikisin beraber küfür ettiği sahne çok komik o kadarda kötü değil" dedi abim

 

" hay ağzına sağlık abi"

 

"iyi afet iyi " dedi annem

 

"anne yeter ama ya ! magazini biye bu kadar takıyorsunuz siktir edin "

 

"iyi tamam ne haliniz varsa görün" dedi annem biraz daha tartıştıktan sonra telfonu kapattık düşündüğümden daha sakinlerdi yani absürt bir tarajedi yoktu sonuçta

draco hala konuşmaya devam ediyordu

 

"hayır hayır ben yıllardır ne o şirkete geldim nede o malikaneye nede o toplantıya konu kapanmıştı !" ona bir bardak su getirdi gülümseyrek sesizce teşşekür ederim dedi bende sessizce onun gibi etme dedim

 

" hayır baba afeti sizin içinize sokmaycağım !"

 

"ne demek neden ben kopalı yıllar oldu ! sizin evinizede gelmeyeceğim"

 

"hayır afetle alkası yok o bu konu hakkında hiç bişey demedi aksine o gelmek istiyor ! ben istemiyorum !" sinirli bir şekilde nefes aldı eminimki şuan babası ile konuşuyordu

 

"hayır ingilterede haberlere çıkmammız umrumda değil napayım yani basın özgürlüğü diye bişey ne olmuş bizi paylaştılarsa sokarım valerion itibarına !" sudan bir yudum aldı ve konuşmaya devam etti

 

"tutturmuşsun baş vâris baş vâris ne omuş baş vârissem ben mi dedim beni seçin diye !" sinirle volta atmaya devam ediyordu

 

"aptal kuzenimin yaptıkları umrumda değil yıllarca büyük babamın gerçeklerini benden sakladınız adam sır katili timinin kurucusuymuş haberim yok banane arkadaşım senelerdir gelmiyorum "

 

"hayır iyi halam senden on kat daha iyi oğluna ne güzel sahip çıkıyor işte o şirketin başına geçmeyeceğim benim zaten şirketim var kurula falan gelmeyeceğim"

 

"bırak ne isterlerse düşünsünler !"

 

" türkiyeye sadece afetin ailesi için gelmedik bu bir ikincisi sadece onun ailesi içinde gelebiliriz bu bir problem değil üç afetin ailesi ile benim ailem bir değil ve burası onun ülkesi tabiki gelicek ve dört aç kulağını iyi dinle ben afetin ailesin yanına gidiyorum çünkü afet ailesi ile bağları kopmamış onlarla görüşüyor afet sizinle görüşmemek hakında bana bişey demedi ben sizinle konuşmak o eve bir daha gelmek istemiyorum arkadaş !"

 

"tamam baba sus artık yeter moralimin içine sıçtın " telefonu sinirle kapattı

sinirle kolutağa bıraktı kendini elleri ile yüzünü kavuşturdu yanına oturdum elimi omzuna koydum

 

" yıldızım iyimisin" ellerini yüzünden çekti bana baktı ve gülümsedi

 

"sen var olduğun iyiyim"

 

"yapa bileceğim bir şey varmı ?"

 

"yok herzmanki şeyler işte "

 

"emin misin ?"

 

"senin varlığın yeter afetim" dedi ve beni kendine çekti sarıldı bende ona sarıldım başımı göğsüne yasladım başını benim başıma yasladı

 

" sorun nedir ne oldu ?"

 

"klasik soy olayı "

 

"nasıl yani"

 

"işte annem seni görmek istiyomuş yok ben senin ailenle görüşüyormulumda biz ilişki içersindeymişizde neden onlarla görüşmüyormuşum yok senmi istemiyormuşsun yok toplantıya gelecekmişimde falan "

 

"anladın ama gitmek istiyosan gidebiliriz benim için sorun yok "

 

"seni onların arasına sokmak istemiyorum afetim "

 

"neden o bahsettiğin toplantı baş varis falan nedir ?"

 

"şimdi biliyorsun elserin soyunda bir varis seçiliyor işte soyun temsil edileceği falan filan"

 

"evet tıpkı benim gibi "

 

"evet şimdi afetim valerionlarda da vardır çok kalabalık ve derin bir soy bizdede en güçlü bir varis olur babam beş kardeş büyük babalar amcalar halalar falan onların çocukaları var şimdi carlos valerion çevirdikleri oyunlardan öldü bildiğimiz için onu bilmiyorum büyük annem işte ailenin geri kalanı yer yıl belirlenen bir günde toplantı yaparlar hem büycülük dünyasında bende normald aüdnydaki işlerimi aile ilişkilerimi konuşuruz aile şirketi valerion şirketi hakkında tartışmalar yapalıır özel bir valerion malikanemiz var her yıl toplantı orda yapılır hatta bazı aile üyeleri orda yaşarlar ailenin soyunu işnii yönetecek kişi seçilir bim ailede babam kardeşlerinin en büyüğü bende tek çocuğuyum çocukken dokuz yada onlu yaşlarda beni baş vâris olarak seçtiler "

 

"yani güç sende yöntici sensin en önemli aile ferdi "

 

"yani evet öyle ama kuzenlerimden biri benim tahtımı almaya çalışıyormuş benim aileden tamamen koptuğumu falan söylüyormuş yıllardır o aile toplantısına gitmiyorum şirkete yıllardır gitmiyorum beş yıl oldu buda valerion ailesi için kötü tabi"

 

" anladım ama neden gitmiyorsun ki ?"

 

"neden gideyim ki onlarla bağımı koparmak istiyorum "

 

"ama koparmamalısın" dedim etkileyici ses tonumu kullanarak

 

"aklından nasıl tilkiler geçiyor afetim ?"

 

" tilkiler dolaşmıyor canım"

 

" Aklındakini anlat afetim"

 

" Bak şimdi sen hep dersinki benim adım draco elserin valerion "

 

" Evet?"

 

"yani demek istediğim şu seni anlıyorum bende aynı şeyleri tıpa tıp aynısı olmasada benzerini yaşadım babana annene karşı gelmek ve gitmemek istemende haklısın şimdi senden önce baban baş vâristi değilmi"

 

"evet öyleydi"

 

"tamam işte bu harika bir fırsat"

 

"nasıl yani ?"

 

"baban gibi adamlar zıyafladıkları kabul etmek istemezler yenilgiyi babanın yıllarca seni ezmezi ailen olmadan ben olmadan hiçbişey olmamazsın demesinin sebebi ne biliyormusun ?"

 

"ne ?"

 

"çünkü kendisi öyle anlatıklarını babakcak olursak baban aile mirasını devr almıştı yani ekstra kendisi bişey yapmamış doğrumu anlıyorum ? "

 

"evet o valerion aile şirketi yönetti kendi başına bişey yapmadı "

 

"bak işte burda işler patlak veriyor baban ailesi olmadan var olamadığı için içten içe bu duruma içerliyor yüksek ihtimalle çünkü bir insan abartlı bir şekilde neyi dışarı çok yansıtıyorsa aslında tam tersidir anladınmı? "

 

"anladım ama daha açık konuş "

 

"bak yıllarca seni ezen adamı neden gidip ezmiyorsun için rahatlaycaktır" yüzünde şeytani bir gülümseme belirdi bende aynı şekilde gülümsedi

 

"afetim çok fenasın devam et ?"

 

"ne ama haksızmıyım şimdi yüksek ihtimalle şimdi valerionlar has old maney ailesi değilmi ? "

 

"yani evet"

 

"tamam buda demek oluyorki sahip oldukları güç miras kalıyor yani aslında kendileri elde etmiyor doğuştan veriliyor buda çok güzel tabi ama... "

 

"ama ?"

 

"ama ne olursa olsun kendi başına sıfırdan elde edilen güç her zaman imrenilen güçtür şimdi senin okadar yerde bağlatılar var sıfırdan kimseden güç almadan kendi şirketini kurdun buda babanın o ailede kimsenin sahip olmadığı bişey yani sen o ailedeki en güçlü üyesin gidip orda teror estirsene herkesin canına okusana yavrum

bırak baban asla sahip olmaycağı gücün senin sahip olduğunu görsün ve bunun altında ezilsin annen ise zaten eminim kendi kendine eriyordur hem senin hakkın olan tahtı niye o bahsettiğin kuzenin sahip olsun bence oraya git ve gerçek gücü göster " gülümsedi

 

"her gün seni neden sevdiğimi daha iyi anlıyorum içindeki gizli arsız şeytan her geçen gün beni sana hayran ediyor "

 

"eh öyleyim ama iyi anlamda ben bence senin yapman gerektiği şeyi söylüyorum ve bir şey daha var"

 

"neymiş o ?"

 

"babanla konuşmalarını duymadım tamımıyorum bilmiyorum ama yüzde yüz emin olduğum bişey var "

 

"nedir o ? "

 

"bence babanda aslında senin bu ailenin en güçlü üyesi olduğunu gayet iyi biliyor ve sana yaşattıklarından kaynaklı öfkeni kırgınlığını biliyor sen zaten yıllardır o toplantıya gitmeyceğini biliyor bu yüzden bu kadar ısrar ediyor aslında oda gelmeni istemiyor sadece ter pisikolaji tekniği uyguluyor " durdu ve bana baktı

 

"hiç bmyle düşünmemiştim yani babamın bana ters pisikoloji yaptığını fark etmemiştim "

 

"evet şimdi kısa sürede yavaş yavaş kararını değiştiğini belirt ve banın seni nasıl kışkırtmaya başlyacağını izle hayatım"

 

"çok doğru söylüyorsun naslında bende bunların farkındayım ama..."

 

"ama? asıl problem nedir ?"

 

"seni onların içine sokmak istemiyorum..."

 

"hmm anladım telefonda konuşurken duydum neden diye sorabilirmiyim ?"

 

"sorabilirsin tabi ,ya bana okdar şey yaptıktan sonra seni onların arasına sokmak istemiyorum huzursuz ediyor sanki sanada zarar verecekler hissine kapılıyorum buna asla izin vermem tabi münkün değil ama bilirsin işte"

 

"seni anlıyorum ama sen yanımdayken kimse bana zarar veremez " gülümsedi

 

"tabi ki bu münkün değil senin için canımı ortaya koyarım ki koydumda ama biliyorumki sen de kendini koruyabilirsin ha yorulursan yapamazsan ben yanında olucam"

 

"biliyorum yıldızım beni yalnış anlma ama bence oraya gitmelisin ve demelisin dönde arkadanda bıraktığına bak"

eliyle saçımı okşamaya başladı

 

"söylediğin mantıklı ve her ne kadar babama belli etmesemde kuzenimin yaptığı şey sinirimi bozdu "

 

"ozaman git ve hadlerini bildir "

 

"peki eğer gidersem..."

 

"evet?"

 

"sende benimle gelirmisin ? senin için sorun olurmu ?"

 

"tabiki gelirim seni yalnız bırakmam"

 

" teşekkür ederim emin değilim ama düşüneceğim tamammı?"

 

"tamam yıldızım ozaman hazırlanalım mı? "

 

"evet hadi hazırlanalım"

 

" bakalım müstakbel kocam beni nereye götürecek aslında benim sana süprizler yapmam gerekiyordu ama"

 

"sende yaparsın ben öyle internetten bakmıştım"

 

"ben yaparımda sen ordada tanıyorsundur anlamı kalmayacak " güldü

 

"ee napalım efsane bir adama sahipsin görüyormusun?"

 

"evet öyle efsane bir müstakbel kocam var bu arada bişey itiraf edeyimmi?"

 

"et tabi"

 

" senin böyle mafya olman çok hoşuma gidiyor"

 

"ne?" güldü şakınca

 

"yani öyle işte duydun hoşuma gidiyor yani seviyorum tanınıyor olmanı insanların sana özel saygı göstermesini çözüm odaklı olmadı herşeyi ben hallettim demeni"

 

"ben boşunamı korktum yani sen beni istemeyeceksin diye?"

 

"evet boşuna korkmuşsun filimlerde falan gördüğümde hoşuma giderdi mafya karısı olmak isterdim böyle mekana giriyorsu herkes sana saygı gösteriyor sadalyeni çekiyorlar falan ben seviyorum yani"

 

"iyi güzel ozaman rahatladım yani"

 

"rahatla rahatla ha ben kendi kendime var oldum kendi gücümü var ettim benide her yerde tanıyorlar o ayrı konu "

 

"biliyorum ve bu yanını çok seviyorum" sohbet ederken aynı zamanda

yukarı çıktık ve üstümüzü giyindik ben midi siyah bir etek üstüne siyah bir kazak ve blazer ceket giyindim ve kaban tabiki hava soğuktu kalı siyah bir külotlu çorap giyindim ve siyah çizmeler giyindim altın takılar taktım siyah bir çanta aldım biraz makyaj yaptım ve saçlarımı yaptım tabi dracoda siyah kumaş pantolon giyindi üstüne siyah kazak giyindi üstüne blazer ceketini ve kabanını aldı altına siyah botlarını giyindi rahat ama şıktık

 

"evet hazırmıyız afetim"

 

" ben hazırım yıldızım "

 

"güzel " aynada kendime bakarken yanıma geldi arkamdan sarıldk

 

"hey"

 

"efendim afetim"

 

" yapma bak "

 

"neyi?" dedi sırıtarak

 

"valerion!"

 

"tamam tamam sadece sevgili müstakbel karıma bakıyordum"

 

"hmm nasıl olmuşum ?"

 

"hassiktir denecek kadar güzel olmuşsun" kahkaha attım

 

"teşekür ederim"

 

"etme , peki ben ?"

 

"sende hassiktir denecek kadar yakışıklı olmuşsun " güldü yanağıma bir öpücük bıraktı

 

"harika ozaman gidelim"

 

"tamam gidelim" ikimiz evden çıktık önce bizimkilere uğradık biraz sohbet ettik ve çıktığımız haberlerden bahsettik kılıç bunu halletmeyi teklif etti ama biz bunu sorun etmediğimizi aksine çok güldüğümüzü söylediğimizde oda güldü ve tamam dedi biz zaten istesek o haberleri çoktan kaldırtmıştık ama itiraf etmek gerek doğduğum günden beri herkesin dilindeyim bunu hem alışmıştım hemde hoşuma gidiyordu arkadaşlarımızla vedalaştık onlarda tahmin ettiğimiz gibi ilk günü evde dinlenerek geçirmek istediklerini söylediler ve çıktık arabaya bindik draco şöfor koltuğuna geçmeden önce benim için yolcu koltuğunun kapısı açtı

 

"teşekkür ederim "

 

"etme istemen yeterli " kapımı kapattıkta sonraşöfor koltuğuna geçti ve nerdeyse otuz koruma ile gezmeye başladık evet türkiye sokaklarında korumalarımızla beraber gezmeye başladık şehir merkezinde doğru yaklaşmaya başladıktan sonra içimde anlatılamaz bir mutluluk oluşuyordı draco ile müzik dinleyerek sohbet ederek yolculık ediyorduk buraları doğal olarak tam bilmediği için telefonundan navigasyon açmıştı ben bile türk olmama tağmen yolları bilmiyordum ama o türkçe bilmesi gerçekten büyük bir avantajdı

şehit merkezinde geldiğimizde dracoya heycanla geçtiğimiz yerleri anlatıyordum ve tam benim gittiğim okulun önüne geldik içim nasılda tuhaf olmuştu

 

" draco! draco! bak ben bu okula gitmiştim" merakla gösterdiğim yere baktı saat 10'du öğrenciler tenefüsteydi okul nasılda cıvıl cıvıl görünüyordu özlemiştim içim tremişti

 

"burdamı okudun ?"

 

"evet normal okul bu arada ay draco ben tam çurdaki bankta oturup arkadaşlarımla oyunlar oynamıştım"

 

"ne güzel iyi görünüyor çocukların sesleri yıkıyor ortalığı "

 

" aa evet bak bizim okullar böyledir çocuklar teneffüste çıldırır bizim oyunlarımız böyle heycanlı heycalı oynanır zaman ne çabuk geçiyor"

 

" evet gerçekten hızlı geçiyor"

 

" sende böyle oynadın mı ?"

 

" evet oynamaz olurmuyum kutu kutu pense vardır sek sek yakartop valeybol basketbolu severdim en çok ama bazende çoğunlukla sohbet ederdik "

 

"bak ne diyceğim kahvaltımızı ettikten sonra ziyarete gelmek istermisin ?"

 

"ay evet çok isterim gelirmiyiz ?"

 

"geliriz tabi isyersen şimdi inelim"

 

"yok çok açım yemek yiğelim sonra geliriz" güldü

 

"tamam yemek yiyelim öyle geliriz "

 

" Gülme açım aç!"

 

"tamam hızlıca gidelim ozaman "

ve dediğimiz gibi hızlıca kahvaltı yerine gittik içeri girdiğimizde insanlar şaşkınlıkla bize bakıyordu ve aralarında fısıldaşıyorlardı sanki büyücü görmüşler gibi,tamam büyücü görmüşlerdi ama bunlar onu bilmiyorduki garson geldi ve adımızı sormadan ki gerek yoktu yani draco rezervesyon yaptırmıştı boğaza karşı güzel bir yere oturduk

 

" Nasıl beğendin mi?" Dedim merakla

 

"Evet baya güzel çok güzel manzara"

 

" Dimi ya buraya bende hiç gelmemiştim bu arada "

 

"Gerçekten mi ?"

 

" Evet gelemmiştim tür olduğuma bakma türkiyenin pek çok yerini gezerim daha "

 

"Hm anladım zaten bende ingilterenin her tarafını karış karış gezmedim"

 

" Bence dünyadaki herkes öyle"

 

" Evet yalnız şuan herkes bize bakıyor farkındasın dimi?" Dedi gülerek

 

"Evet farkındayım tatlım olduğumuz her yerde dikkat çekiyoruz buda bizim farkımız "

 

"Evet"

 

"Draco fotoraf çekilelimmi?"

 

" Olur tabi istersen sabah bahsettiğimiz gibi paylaşa bilirsin yalnız hesaplarımız herkese açıktı değilmi?"

 

"Evet işin eğlencesi ordaya zaten efsane bir dönüş yapalım" güldü

 

"Seni bu yüzden seviyorum "

 

"Bende seni" dedim ve telefonumu çıkardım ikimiz çift kişilik bir masada karışı karşıya oturuyorduk güzel foto çektim

 

"Bana da at " aşk olsun diye bir bakış attım

 

"Tabiki bundan kaçabileceğinimi sanıyorsun? " Güldü

 

"Hayır kaçmak istemiyorum"

 

İkimizde sosyal medya hesaplarımıza girdik ve paylaşım yaptık ben fotorafların altına yazı yazdım sevgilim, sevgili müstakbel kocacım ile türkiyede ❤️✨

 

"Ben paylaştım şimdi"

 

"Bende tam şimdi paylaştım"

 

"Bakayımmı ?"

 

"Bak bende seninkine bakayım"

Dedi ve hesabına girdim bizim tıpkı benim gibi bizim fotoraflarımız paylaşıp altına yazı yazmıştı merakla ne yazmış diye baktım ve güldüm

 

Afetim sevgili müstakbel karıcım ile❤️✨🔥

 

" Ya draco bu çok tatlı ve nerdeyse aynı şeyi yazmışız bakarmısın" oda telefonundan benimkine bakıyordu

 

"Evet nerdeyse aynı şimdi ortalığı ateşe verme zamanı"

 

"Kesinlikle telefonu sessize alalım bence"

 

"Bencede" dedi gülerek kısa sürede garson geldi ve siparişlerimizi aldı

 

" Yalnız hep böyle paylaşımlar yapmak istemişimdir böyle arabada şarkı söylerken falan çok hoşuma gidiyordu bana nasip oldu" güldü

 

"bende çok seviyorum yalan bazen itici geliyor ama bazende hoşuma gidiyordu istersen bizde arabada çekeriz video "

 

" ay çok isterim" kısa sürede siparişlerimiz geldi ve kahvaltımızı yaptık

 

"sevgili müstakbel kocamın yaptığı kadar olmasada işte güzeldi " güldü

 

"eminim senin yaptığın daha güzeldir "

 

"sahi ben sna hiç bişey pişirmedim değilmi ?"

 

" yalnış anlama ama hayır pişirmedin "

 

"yok canım ne yalnış anlaması hiç fark etmemiştim ozaman bi arda ben sana bi akşam yemeği hazırlasam "

 

"istersen olur tabi"

 

"harika" kısa süre sonra mekandan çıktık ve arabaya bindik ve karış karış istanbulun her yerini gezmeye başladık kız kulesi galata kulesi okadar insanı içinde çevrede korumlarla gezmek çok garip oluyordu ikisi yanımızda çoğunluğu uzakta ama bizi koruyabilecek yakınlıkta duruyorlardı galata kulesine çıktığımızda her yerde olduğu gibi insanlar bize bakıp aralarında fısıldaşıyorlardı bizim umrumuzda değillerdi tabi biz keyfimize bakıyorduk ve paylaştığımız fotoraflara beğeniler ve yorumlar yağmur gibi yağıyordu magazin sayfalarında bile paylaşıyordı

 

"çok güzel buraya çıktığımıza göre garanti evlenicez " güldüm

 

"evet öyke diyorlar hadi bakalım " gezdiğimiz her yerde fotoraf çekiyorduk galata kulesinde de fotoraf çektik ve ikmizde kendimizi tutamadık ve fotoraf paylaştık hikaye falan attık ortalığı karıştırmak hoşumuza gidiyordu ve eski görüşmedip

ğim ardaşlarımın hepsi mesaj kutuma saldırmıştı yazanlar yazana müsait olduğumda yazardım kısa süre sonra buradanda gittik ve biraz sahil kenarlarında yürüdük bazı insanlar su şisesi ile olna akımı yapıyordu bir kaç tene rastlamıştık

 

"insanlar ne yapıryor ?" dedi draco

 

"ah bu türkyede bir soyal medya akımı çiftlere özel bende çok severim bu akımı bir su şisenin içine su dolduruyorlar kapağına küçük delikler açıyorlar sonra adam kızı omuzlarına alıyor ve atrafına döndürmeye başlıyor ve kız su şiseni sıkıyor"

 

"ha anladım eğlenceliymiş"

 

"evet öyledir keşke bizdek yapsak ama sen sevmesin"

 

"nerden biliyorsun sevmeyeceğimi?"

 

"ya sen şimdi ağır abisin mafyasın herkes eeni tanıyor yapmak istemezsin"

 

"sen istermisin peki?"

 

" yani ben isterimde ama" sözümü kesti

 

"aması yok ozqman yapıcaz"

 

"ne! gerçekten mi?"

 

" evet neden olmasın ki"

 

" ama sen ? seni zorlamak istemem"

 

" beni zorlamıyorsun ne olcak bende severim böyle şeyleri hem insanlar görürse görsün benim gibi güçlü bir adamın nasıl senin karşısında diz çöjtüğünü görmüş olurlar herkes bana diz çöker ben sana" güldüm

 

"peki"

 

draco bir su şişesi aldı ve kapağını deldi ve telefonu koyduk

 

" hazırmısın ?"

 

" evet" dedim ve benim omuzlarına aldı ve gerçekten herkesbize bakarken biz o akımı çektik hayatımın en mutlu günüydü benim için yapmıştı video bittiğinde beni omuzlarından indirdi

 

" nasıl oldu?"

 

"çok güzel teşekür ederim yıldızım "

 

"etme istemen yeterli"

çok mutluydum artık arabaya bindik ve

büyük bir alış veriş mekezine gittik draco akşam gideceğimiz yemek için özel bir elbise almamı istemişti yalnız itiraf etmeliyim ikmiz birlikte alış veriş yaparken kendimizi biraz fazla kaptırmıçtık korumlar yanımızda elleri paketlerle geziyordu insanların bize bi bakışları vardı çok gülüyorduk ama sadece ben değil dracoda kendine alışveriş yapmıştı iyice yorulduktan sonra dinlenmek için bir kafeye oturduk

ve birer kahve söyledik

 

"yalnız ne gezdik ya " dedim gülerek

 

"evet çok güzel gezdik "

 

"yalnız herles bize bakıyor"

 

"baksınlar onlarda bizim çektiğimiz zorlukları çekip çok çalışsaymış biz buralara gelene kadar nasıl zorluklar yaşadık şimdi ise keyif sürmemiz gerek değilmi ?"

 

"doğru söylüyorsun" kısa süre sonra kahvelerimiz geldi ve sohbet ederken şakınlıkla gördüğüm kişilerle dondum kaldım

 

"hassiktir !"

 

"afet ne oldu?"

 

"arkadaşlarım !"

 

"arkadaşlarınmı?" türkiyede olan uzun zamandır konuşmadığımız arkdaşlarım geldi

 

"AFET!" ye bağırdı arlarımdan biri bağırdı hızlıca yanımza geldiler ikimizde şok geçirdik

 

" bade!" dedim bende ayağa kalkyım

 

"afeti devran napıyorsun ya!"

 

"ah mert merhaba!" draco dikketle bize bakıyordu

 

"kız sen nerlerdesin ço uzun zaman oldu!" dedi nazlı

 

"evet öyle oldu nazlı"

 

"girl bomba gibi donüş yaptın ya!"

 

" eh öylü biraz bade"

 

" nabersin afet hanım gittin ingilterelere unuttun bizi!" dedi kerem beni kendine çekti sarıldı eyvah draconun bakışları hiç iyi değildi ! dravoda ayağa kaltı

 

" yok canım ne unutması!" kendim belli etmeden iterek uzaklaştırdım

 

"vaybe kızım her yerde sen varsın o paylaşımlar neydi hele !"

 

"normal paylaşımlar işte bade "

 

" eee afeti devran ne yaptın ingiltereler hayat nasıldı bakalım "

 

"çok güzeldi benimle nişanlandı" diye sertçe lafa girdi draco ortam iki saniye buz gibi oldu güzelrek draconun koluna girdim

 

"ah evet nişanlım draco elserin valerion "

 

"ah çok pardon unuttuk seni" dedi mert

 

"önemli değil tanışmıyoruz "

 

"vay be yalnız çok yakıçıyorsunuz tebrikler " dedi bade ve elini uzattı draco bana baktı sorun yok dercesine işaret verdim el sıkışmalarına izin verdim draco benden onay alınca kısa bir tokalaşma yaptı

 

"menun olduk enişte" dedi nazlı

 

"ingiliz kızım o nerden anlasın enişteyi" dedi kerem alaycı bir tavırla

 

"gayet iyi anlıyorum deminden beri türkçe konuşuyoruz ya" dedi draco ciddi bir tavırla

 

"evet doğru hiç fark etmdedik pardon ee ingilterede havalar nasıl" dedi kerem

 

"soğuk." dedi draco sert ciddi bir tavırla keremin yüzü düştü

 

"ya evet soğuk fırtına falan var" dedim ben

 

" ee afeti devran hala yarışlara devammı ingilterde saldınmı namını?"

 

"yok canım"

 

"ne yarışı ne namı pardon?" dedi draco şakınca

 

" önemli bişey değil ya" dedim ama bade lafa girdi

 

"önemli olmaz olurmu ! bilememezlikten gelme enişte afetin muazzam yarışlarını bilmeyen yoktur ! çetede sektorde herkesi ezip geçerdi hem motor yarışlarında hemde araba yarışlarında partilerde onun adını bilmeyen yoktu!" bana şakınlıkla imalı bakışlar gönderdi dravo

 

"ya öylemi yasa dışı değişmi bunlar peki parti derken ?" nazlı heycanla lafa girdi

 

"herkes afete afeti devran der çünkü o olmadam ne parti olurdu ne yarış bir motor bi araba kullanırki arbayı ateşe verir en ünlü ateş çetesinin en önemli üyesiydi ! her partide her yarışta mutlaka olurdu! kraliçedir bizim için her çete onun adını bilirdi!"

 

"bak sen? demek ateş çetesi ha?"

 

" abartıyorlar canım!" dedim gülerel draconun bakışları hiç iyi değildi eyvah ki ne eyvah

 

" ne bartmak mı?!" dedi kerem

 

"ne abartması ! kız diğer bıçak çetesinin lideri ile kavga etmişti adamı yere yığdı!" dedi mert

 

"öylemi" dedi draco bana bakışlarında anlık bi gurur sezmiştim

 

"ve o olaydan sonra birde üstüne o andama herkes yenilmez derlerdi onu bir yendi yarışta pistin tosunu attırdı ve tam bir parti kadınıydı her partide olurdı inalılmaz dı" dedi nazlı işte draco gizli küçük gizli bir sırrımı öğrenmişti ben türkiuede ünlür çeteolan ateş çetesinden r üyesiydim hatta neredeyse lideriydim ve yasa dışı arama ve motor yarışlarım olmuştu herkesin sırları olu tabi

 

"ben bunları anlatmıştım zaten"

 

"nişanlım pek öyle durmuyor ama" dedi kerem

 

"hayır biliyordum ama çok fazla anlatmamıştı biz birbirimizden sır saklamayız tabiki biliyordum ama bazı anlatmadığı şeyler varmış yalan yok"

 

"ya vakit olmadı birde insan zaman geçince unutuyor "

 

" evet öyle hayatımız fazla yoğun biraz "

 

"öyledir elbet peki ozaman afeyi devran çeyene geri dönmeye ne ersin yarın bir yarış var hadi ona gelin" dedi mert

 

"ben bilmemki o günler eskide kaldı"

 

" hadi ama afet! saçmalama afeti devran o pisti aleve veren kadın geride kalamaz" dedi nazlı

 

"aynen hem nişanlında gelsin oda bi yarış yapar belki?"

 

"yarışmı?" de draco

 

"ne oldu korktun mu?" dedi mert

 

" bak şimdi sana bişey diyeceğim"

 

" tabi evet?"

 

" ingilterede adını dünyaya duyuran sır katili timini bilirmisin?"

 

"evet adını çok duydum ingiliz ordusunun önemli parçalrından"

 

"ha işte ben o timde askerim en önemli üyelerinden ve lakabım nedir rütbem ne biliyorumusun?"

 

" ah şaşırdım asker oçduğunuzu bilmiyordun nedir?"

 

" gölge tuğgeneral kara ölüm draco elserin valerion "

 

"oha!"dedi bade

 

" ve neden bu lakap ve rütbedeyim insanlar bana neden kara ölüm der biliyormusun?"

 

" neden ?" dedi lerem lafa atlayarak

 

" kurbanlarıma yaptıüım işkenceler ve öldürüş şeklimden kaynaklı "

ortalık buz kesti

 

"anladım"dedi kerem suratı kiteç gibi olmuştu

 

" ve sana bir soru sence böyle bir adam korkarmı? "

 

"bence korkmaz " diye lafa atladı nazlı

 

" bak arkadaşın doğru diyor ve inan bana bu beni yapacağım ilk yarış olmaz"

draco bana daha önce çetelerde ve bazen gitiğin görevlerde arba yarışı yaptığını motor kullandığını anlatmıştı hatta beraber yraışlarda izlemiştik

 

"ne güzel ozaman yarın kesin gelir akşam onda başlıyorlar"

 

"tamam afet isterse kesinlikle geliriz "

 

"bakarız ya" dedim ve ayak üstü biraz daha sohbet ettikten sonra olar gittiler ve biz geri oturduk iki saniye sessizlik oldu gözlerimi ondan kaçırıyordum kahvemi yudumladım

 

" gözlerini benden kaçırma afet"

 

" yoo canım niye gözlerim kaçırayım"

 

"niye bana söylemedin?"

 

" ya ben çok uzun zaman oldu"

 

" ben anlattığımda neden söylemdeim yalnış anlama aldınmadaım yada sinirlenmedim ama merak ettim"

 

" ya ben her zaman öyleydim herkese başta kimliğimi belli etmem de nasıl tepki vereceğimi bilemedim buraya gelince söylicektim "

 

"anladım haklısın başta kimliğini belli etmemekte "

 

"kızdınmı? yada kırıldın mı?" gülümsedi elimi tuttu

 

"hayır bende sana bazı şeyleri yeni anlattım "

 

"yani birbirimi yeni tanıyoruz sonuçta"

 

"evet haklısın ve yalnız kerem denen lavuğu hiç sevmedim"

 

"fark ettim benimde eski arkadaşlar işte senin olivia gibi" dedim imayla

 

"yanlız karma diye buna denir aynı şeyin biraz farklısını yaşadık"

 

"evet harbi öyle oldu " kahvemizi bitirdikten sonra arbaya geçtik akaşam yemeği için draco hazırlanmamız gerektiğini söyledi anla adım neden böyle yaptığını bir akşam yemeği için bana özel çok pahalı bir elbise almıştı gerek yok demiştim ama beraber türkiyede yediğimiz ilk özel akşam yemeği demişti ve ingileterede derslerden işlerden öyle özel akşam yemeğine gidememiştik arabada giderken müzik açmıştım

 

" Draco"

 

"Afetim"

 

"O bahsettiğimiz videoyu çekelim mi?"

 

"Tabi çekelim hangi şarkıyı istersen ama bildiğim bişey olsun"

 

"Tamam canım " aşk yok olmaktır şarkısı açtım gülümsedi

 

"bu şarkıyı biliyorum tam bizlik "

 

"yia aşkından yok oldum diyorsun yani"

 

"dedim bile " dedi ve göz kırptı telefonu aldım arabanım camına yasladım ve sevdiğimiz kısmı geldiğinde videoyu başlattım veikimiz söylemeye başladık ama ikimizde kendimizi şarkıya kaptırmıştık bir söylüyorduk bi söylüyorduk bağıra bağıra

 

nasıl başım dar bilsen şaşarsın,yâr

her yerim kördüğüm

dolaşık ipin ucunu bil çözeyim

her ayrıntım sayıklıyor

sükûnetim deliliğimdem

aşk yok olmak diyor biri

yâr ,ben yokum , yok zaten

ruhum debremlere gebe

sukûnetim deliliğimden

aşk yok olmak diyor biri

yâr ben yokun yok zaten

ayyaş ruhum sayıklıyor

her zerrem sende çarpıyor

aşk yok olmaksa şimdiden

yar ben yokum yok zaten

 

şarkını bittiğinden ikimizde kahkaha attık şarkı dinlemek veya söylemek ikimizde en çok sevdiği şeydi şey video hala açıktı

 

"millet deli bunlar diyecek" dedim draco ise çok ciddi bir tavırla

 

"zaten deli değilmiyiz ?" dedi ve demesiyle ikimiz tekrar kahkaha attık telefonu kapattım

 

"ay ne güldüm ya !"

 

"kesinlikle bence çok güzel oldu "

 

"bencede "

 

"ortalığı karıştırmakta üstümüze yok"

 

" kesinlikle bebeğim" yolumuza devam ettik ve kısa süre sonra eve yani otele geri geldik aldığımız eşyaları yukarı götürdük derken draconun telfonu çaldı

 

"kim arıyor ya" diye söylendi telefonu alınca eline suratı düştü

 

" kimmiş ?"

 

"kılıç "

 

"tamam açsana "

 

"tamam" telefonu açtı kısa bir görüşme yaptılar draconun dediklerinden anladığım kadarı ile dracoyu çağırıyordu telefonu kapattığında derin bir nefes verdi

 

" yıldızım ne oldu " yutkundu gergin olduğu belliydi

 

" beni kısa süreliğine yanına çağrıyor işle iligili bazı şeylere bakmam gerekiyormuş"

 

"tamam canım buna mı sıkıldı canın dip dibesiniz "

 

"emin misin? "

 

"eminim canım ne olacak iş sonuçta benim işim var bende bazen görüşmeler yapıyorum çok yoğun günlerim oluyor o yüzden git işini hallet gel "

 

"tamam sen ozamana kadar hazırlar ben gelince hemen giyinirim gideriz "

 

"tamam yıldızım hiç sorun değil git işini hallet"

 

"tamam canım anlayışın için teşekkür ederim telafi edicem "

 

"telafi edicek bişey yok canım hadi git "

 

"tamam yarım saatte kalmaz gelirim"

 

"tamam görüşürüz " ve draco kısa sürede telefonuna aldı ve gitti içim bir tuhaf olmuştu ondan bir dakika bile ayrı kalmak bana okadar zor geliyorduki anlatılamaz bir duyguydu hızlıca draconun bana yeni aldığı elbiseyi giydim elbise siyah üst trafı korseli v yaka uzun biraz yırtmaçlı bir elbiseydi altına en sevdiğim altı kırmızı topuklu ayakkabımı giyindimgüzel bir makyaj yaptım saçımı yaptım ve takılarımı taktımdraco hala gelmemişti saate baktım saat dokuzdu aşağı indim canım sıkılıyorum ona okadar çok alışmışım sanırım bu biraz kötüydü ama tek başına ağlenmeyi bilen bir kadındım mutfaktaki ada tezgahına oturdum telefondan paylaşımlara gelen yorumlara baktım arkdaşlarımın attığı yorumları kalplemiştim hemira elaris ve lunaria yorumlar atmıştı ve eski arkadaşlarım ve diğer yorumlara baktım hakkımızda çıkan haberlere bana yapılan editlere harikaydı gerçekten çok eğlenceliydi tekrardan saate baktım saat dokuz buçuk olmuştu öfledim dracoyu arasammı diye düşündüm ama sonra vazgeçtim sonuçta yarım sat iş konuşmaya gitmişti hem bir iki saat ayrı kalmak ikimiz içinde iyi olacaktır gözüm içkilerin oldu bölüme kaydı ordaki şarap gözüme geldi gittim ve kendime bir kadeh şarap kattım bu gün müzik dinlemeye doymamıştım telefonuman müzik açtım ve şarp içerken dinlemeye başladım kısa süre bir kadehi bitirdim ve ikincisinide kattım sonra kendimi müzüğin büyüsüne kaptırdım ve dans etmeye başladım ve deli gibi bağırarak müziğe eşlik ediyordum deli gibi dans ederken kendimi kaybetmiş ve ikinci kadehimide bitirmiştim ve üçüncüsünüde kattım ve elimde kadehle deliler gibi dans ediyordum maluma ve Shakira dan chantaje şarkısı çalıyordu şuan ses deli gibi yüksekti bazen bazı yerlerde hapörler kullanıyorduk onuda ihtiyacmız olur diye yanımıza almıştık onu tabletime bağlamıştım ve ses evi yıkıyor denecek kadar çoktu

saçımı savuyor kalçamı şarkıyla uyumlu hareket ettirerek dans ediyorduk ve eğlenirken dördüncü kadehimi doldum şarkıya eşlik ederken arda kahkahalar atıyordum kendimi okadar iyi hissediyordumki tarif edilemezdi saatin kaç olduğunu fark etmemiştim bile müzik aniden durdu oynatma listem bitmişti sanırım müzik durunca bende durdum ve güldüm derin bir nefes verdim rahatlamıştım çok iyi gelmişti ve elimdeki kadehime baktım dörtmü beşmiydi emin değildim ama yeni bitmişti kendi kendime sesli bir şekilde söyledim

 

"HAY BEN BÖYLE İŞNE LANET OLSAI MÜZİKLE LANET OLASI ŞARAP NİYE SÜREKLİ BİTİYOR !" kdaehimi doldurmak için döndüğümde aniden sıçradım hassiktir elim kalbime gitti

 

"belkide biraz yavlaşamayı deneye bilirsin " draco gelmişti sesli düşünürek

 

"eyvah !" dedim kendimi tutamadan yutkundum draco mutfak tezgahına yaslanmış elinde bir kadeh şarapla bana bakıyordu yüzündeki ifadeyi okumak oldukça zordu saat kaç olmuştuki adanın üstünde iki şişe vardı ben iki şişe açtığımı hatılamıyordum

şakınlıkla donmuştum elindeki şarap kadehini başına dikti ve tezgahım üstüne koydu elimde boş kadehle öyle kalmıştım

 

" afet"

 

"draco..."

 

"afet hanım mağdem böyle şeyleriniz vardı biz niye haberimiz yok ?"

 

"şey ben öyle kendimi kaptırmışım " doğru düzgün konuşamıyordum gözüm dudaklarına kaydım yutkundum

 

" belli oluyor "

 

"geldiğini bilmiyordum arasaydın keşke" dedim biraz kekeleyerek

 

"arasaydım ?" dedi ciddi bir tonda dudağının kenarı kıvrıldı

 

" evet ne oldu ki ?" tezgahın üstünde duran telefonumu aldı ve bana doğru geldi

 

"bak bakalım kaç kez aramışım mesaj atmışım" telefonumu aldım draco tam beş aramış ve mesajlar atmıştı mesaj kutuma girdim dracodan altı tane mesaj vardı

 

afetim telefonu niye açmadın

 

birazdan geleceğim

 

telefona niye bakmıyorsun sen?

 

afet telefonlara niye cevap vermiyorsun

 

endişeleniyorum afet !

 

şimdi geliyorum

 

"pardon ben fark etmemişim özür dilerim "

 

"sorun yok sadece seni merak ettim "

 

"ben canım sıkılınca öyle "

 

"anladım sorun yok " güldü

 

" ne ?"

 

"tek başına yarım saat içinde bir şişe şarabı nasıl bitirdin ? "

 

"ben fark etmemişim "

 

"orası belli neyse önemli değil"

 

"geldiğini niye belli etmedin "

 

"çok güzel eğleniyordun kıyamadım " güldü

 

"ee gitmiyormuyuz ?"

 

"gidiyoruz ben hemen giyinicem gideriz" gözlerim dudaklarına kaydı bişey demedim

o devam etti

 

"elbisen çok yakışmış çok güzel olmuşsun "

 

"hıhı " yüzüme sorgular ifade ile baktı

 

"afet iyimisin sen ? aklın nerde sarhoşmu oldun "

 

"dudaklarında..." şakınlıkla baktı suratıma

 

"ne ? "

 

"aklın nerde diye sordun ya dudaklarında ..." yutkundu dudağının kenarı kaydı

 

"afet sen sarhoşmu oldun ?"

 

"yoo ne alakası var canım sadece bir şişe ile sarhoş olmam ben "

 

"belli canım"

 

" keşke şuan beni öpsen çok güzel olurdu " dedim hem dudaklarına hem gözlerine bakarken

 

"afet..."

 

"draco..." iki saniye gözlerimize öylece baktıktan sonra güldü ve beni belimden tutup kendine çekti dudaklarıma yapışması bir oldu hızlı ve sert bir şekilde öpüyordu beni koıllarımı boynuna doladım nefes nefese kalınca durduk

 

"durmak hiç istemiyorum ama geç kalıncaz "

 

"tamam..." benden uzaklaştı

 

"hemen geliyorum "

 

"tamam bekliyorum" o yukarı odaya çıktı bende onu bekledim kısa süre sonra geri geldi çok şık simsiyah bir takım elbise giyinmişti ve oda benim gibi altı kımızı kundurasını giyinmişti kimin müstakbel kocası bee

 

"ben geldim"

 

"hoş geldim"

 

"nasıl olmuşum" dedi eliyle koldüğmelerini takarken benim ona aldığım kol düğmelerini takmıştı

 

"çok yakışıklı olmuşsun"

 

"saol canım" bir elimi tezgaha yalamış ona bakıyordum ve alkolünde verdiği etkiyle aklımdan geçen çok kötü bir cümle çıktı dudaklarımdan

 

"bütün bunlar bitince şevişmeliyiz "

 

kafasını hızlıca kaldırdı bana doğru baktı yüzünde öyle bir ifade vardıki dehşete düşmüş gibiydi

 

"NE ?" yutkundum bende kendime şaşırmıştı bunun sadece aklımdan geçmesi gerekiyordu

 

"hassiktir bunu sadece içimden geçirmem gerekiyordu "

 

draco şok içinde ağzı açık bana bakıyordu yutkundu

 

"afet sen iyimisin !" dedi kekeleyerek ilk defa o beni değil ben onu utandırmıştım sanırım

 

" iyiyim ama draco bügün sen niye bu kadar çekici ve yakışıklısın ! " sırıttı

 

"afet sen baya sarhoş olmuşsun"

 

"yo aklım baya yerinde herzaman düşündüğüm şeyleri söyledim sadece " bana doğru yakaş yavaş yürüdü önümde durdu beni tezgaha yaklaştı

 

"afet..."

 

"draco..."

 

"sen benim aklımımı yedireceksin ?! öldürecekmisin beni ?!"

 

"yo öyle bir niyetim yok bana canlı lazımsın" dedim dudağımı ısrarak burdundan gözlerini kaptarak nefes verdi

 

"afet eteşle oynama "

 

"ateşle oynamayı severim belki canım yanmak istiyorum " eli belime gitti

 

"afet öyle bi yakarım ki ikimizi ... senin aklından neler geçiyor böyle "

 

"sanırım.. ah burası çok sıcak !"

 

"bencede, afet"

 

"efendim"

 

"sende bugün çok çekici ve güzel görünüyorsun ..."

 

"teşekkür ederim"

 

"gidelim mi geç kaldık zaten "

 

"tamam " üstüme kabnımı aldım ve arbaya geçtik her zamanki gibi kapımı açtı kapttı öyle oturdu arbaya bindiğimizde bir sessizlik vardı aramızda aloklün verdiği etki ile kendimi tutamamıştım ortamdaki gerilimi etmak için konuştum

 

"ee nasıl geçti görüşmen ? sorun halloldumu ?" bana doğru döndü

 

"evet hallettik bazı verilere kendim bakmam gerekiyordu"

 

"hmm anladım "

 

"müzik açmak istiyorsan açabilirsin "

 

"tamam" telefonumdan rastgele müzikler açtım kısa süre sonra oldukça şık bir restorana geldik içerde bu sefer hiç kimse yoktu görevliler bize kapıları açtığında takım elbiseli bir görevli bize yolu gösterdi

 

"merhaba efendim hoşgeldiniz istediğiniz herşeyi hazırlattık "

 

"teşekkürler" dedi draco kibarca

 

"ne isteği ?"

 

"şimdi görürsün " teras kata çıktık kulağıma muhteşem melodiler geldi keman sesiydi bu

 

"keman mı bu ?"

 

"evet efendim" dedi çalışan yukarı çıktığımızda harika bir manzara karşıladı bizi muhteşem şehir ve deniz manzarası koca terasın ortasında sadece iki kişilk masa her yerde gül yaprakları masa ve terasın her yeri mumlarla aydınlatılmıştı ve canli iki üç kişil bir orkestra vardı hayanlıkla baktım

 

"buyurun efendim" dedi adam masya doğru yürüdük çok heycanlanmıştım

masaya gelince draco yavaşça sandelyemi çekti

 

"teşekkür ederim "

 

"etme" dedi ve gülümsedi mükkemmel keman sesi melodiler kulağımı dolduruyordu draco karşıma oturdu adam menümüzü getirdi

 

"aklında bişey varmı ?" diye sordu

 

"hayır ama bonfile tarzı olabilir "

 

"kuzu tandır yedin mi hiç ?"

 

"a evet bak çok güzeldir bende ondan söyliyim leziztir "

 

" tamam ozaman yanında ne istersin ?"

 

"beyaz şarap olsun"

 

"daha içe bilecekmisin ? "

 

"yok canım sarhoş değilim bir kadehten diye bişey olmaz "

 

"tamam o zaman bünyen sağlammış baya"

 

"evet öyle " draco garsonu çağırdı ve siparişlerimizi verdi

 

" beğendin mi ?"

 

"beğenmekmi , bayıldım çok güzel olmuş"

 

" beğenmene çok sevindim "

 

" draco"

 

"afetim?"

 

" burda bizden başka kimse yok "

 

"evet ben ayarladım"

 

"mekanımı kapattın?" dedim şakınca

 

"evet çünkü bu güzel yer bu manzara ve müzik sadece bizim için"

 

" neden? yani merak ettim özel bir gün mü?"

 

" yani evet özel bir gün yani öyle sevigililer günü gibi değil bizim çıktığımız ilk akşam yemeği öz3l olsun istedim"

 

"anladım bu kadar özemeceğini tahmin etmemiştim"

 

"sana az bile" sohbet ederken garson siparişlerimizi getirdi ve yemeğe başladık gerçekten çok

Mutluydum yemekten sonra birde tatlı Söyledik

 

"Beğendinmi yemeği?" Diye sordum

 

"Evet baya lezettliydi" gülümsedi

 

" İtiraf etmeliyim dışardayken bize bakan gözler olmaması iyi geldi"

 

"Evet yani insan bir tuhaf oluyor"

 

" Evet kesinlikle" tatlılarımız geldi ve yemeye başladık

 

"Tatlı nasıl?" Dedi

 

" Güzel sansebastian çok severim baya güzel yapmışlar"

 

"Beğenmene sevindim"

 

"Evet sen?"

 

"Benimkide güzel bende severim sansebastian belki bir gün Paris'te yeriz?"

 

"Olur belli olmaz" Yemeğe devam ettik

 

"Afet "

 

"Efendim"

 

"Seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum" yüzünde bir gerginlik vardı ama aynı zamanda rahat gibiydi

 

"Evet tabi ne konuda ?"

 

"Bizim hakkımızda" dedi ciddi bir ifade ile kalbime anlık bir korku kapladı

 

"Tamam dinliyorum" dedim sakinbir tonla

 

" Beni hiç kesmeden sonuna kadar dinlemeni rica ediyorum senden"

 

" Tamam tabi"

 

" Nerden başlayacağımı bilmiyorum açıkçası biraz gerginim"

 

"Draco sadece konuş gitsin"

 

" Tamam " iki saniye sürdü kadehinden bir yudum aldı ve biraz bana doğru yaklaştı

 

" Şimdi biz birbirimizi senelerce görmedik yıllarca nişanlıydık ama birbirmizi hiç görmedik" merakla onu dinliyordum konuşmaya devam devam etti

 

" Hayatım boyunca yalan yok bazen sana kızdım sanki senin suçun varmış gibi salaklık işte hayatıma normal devam etmeye çalıştım anneme babama zaten kendini bildim bileli hep kızdım kalbim kırıktı hep yada yarımdı

Senelerce zaman geçtikçe hep aklımda sen vardın seni düşünüyordum"

 

Merakla onu dinliyordum konuyu nere bağlayacak merak ediyordum bir yanımda korkuyordu

 

" Aklımda daha görmeden bilmeden hep san vardın merak ediyordum seni sesin nasıl, ne seversin, ne giyersin nasıl, görünüyorsun, ve sen bu konu hakkında ne düşünüyorsun kısacası seni görmeden hep seni düşündüm biz zorla evlendirecekler afet yani yapmayacaklardı ama ben bunu istemiyorum"

O an kalbim öyle hızlı attıki sanırım şuan benimle olmak istemediğini söyleyecekti sakın kaldım ve benden rica ettiği gibi sonuna kadar dinliyecektim o konuşmaya devam etti

 

" Sen Maria afet elserin o gün valserin Aevara'nın büyü kapıları açıldığında içeri sen girdin ilk defa seni gördüm o gün kürsüye doğru yürüyordun o mükemmel saçlarına o dik yürüyüşüne takılmıştı gözün

Salona girdiğin andan itibaren gözlerim senin üzerindeydi ama sen hala bana bakmamıştım bana bakman için çıldırıyordum

Sonra bizim yanımıza geldin ve ilk kez o an gözlerimiz birbirine değdi ilk kez o an elini tuttum "

Ayağa kalktı ve yanıma geldi önümde durdu elini bana uzattı

 

" Kalkarmısın?" Ne olduğunu hala anlamamıştım elini tuttum ve ayağa kalktım

 

" Senelerce kendim yalan söylediğimi anladım seni gördüğüm ilk an aldım ve karar verdim seninle zorla istemeyerek değil isteyerek aşk ile evlenecektim" dondum kaldım hiç bir şey söyleyemedim

 

" Ve afet seninde eğer benimle evleneceksen zorla kendi isteğin ile olmasını isterim" diğer elini ceketinin iç cebine attı ve küçük ama güzel bir kutu çıkardı ve size çoktü tanrım ne kadar salağım şimdi anlıyordum sol elimi şokla göğsüme götürdüm şaşkınlıkla ona bakıyordum

Siz çöktý önümde ve kutuyu açtı içinde çok güzel ihtişamlı bir yüzük vardı

 

" Maria afet elserin, sana soruyorum cevabın ne olursa olsun kabulümdür , seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum önünde diz çokeceğim tek kadın, tek insan sensin ve eğer kabul edersen gelecekteki kızımız , senden herkesin ağzından çıkan zoraki evlilik lafını unutmanı istiyorum"

 

gözlerim dolmuştu bıraktığı elimi tekrar tuttu

 

" Maria afet elserin bir soy adı daha almayı benimle ömrünü benimle geçirmeyi kabul eder misin ? afetim herşeyim sana olan sevgimi anlatmak imkansız sana ilk kez ve son kez soracağım benimle evlenir misin? Sevgili karım olurmusun? "

 

Gözlerinin içi parlıyordu içimdeki duygu tarif edilemezdi gözümden yaş aktı hem acıdan gözümden yaş akmıştı şimdi ise mutluluktan akıyor

 

" Evet kabul ediyorum ömrümü seninle geçiririm evet seninle evlenirim ve evet sevgili karın olurum bende seni çok seviyorum hemde ilk andan beri yani kısaca evet işte !" gülümsedi ve sağ elime yüzük parmağıma kutudan çıkardığı yüzüğü ve ayağa kalktı ve yüzük taktığı elimi öptü

 

"işte şuan dünyanın en mutlu adamı yaptın beni !"

 

"duygularımız karşılıklı bende dünyanın en mutlu kadınıyım şuan" güldü beni kendine çekip sarıldı bende ona sıkıca sarıldım

 

"kabul etmeyeceksin diye korktum bian !" güldüm

 

"bende ayrılık konuşması yapıyorsun sandım deli!" güldü yüzüme baktı hala sarılmayı bırakmamıştık güldü

 

" öyle bişey münkünmü ? seni bıraktığım gün öldüğüm gündür ?"

 

"Allah korusun!"

 

"tamam tamam ama nasıl şaşırdın?"

 

" evet yani beklemiyordum, hiç aklıma gelmedi"

 

"aslında her kadının bekleyceği şey ama ben anlarsın diye düşündün belli etmemek için patladım " güldüm

 

" o bahsettiğin kadınlar normal biz normalmiyiz ? hiç aklıma gelmedi bu arda yüzüğü çıkarana kadar seni istemiyorum diyorsun sandım"

 

"haklısın biz normal değiliz, tamam kabul konuşmaya biraz kötü girmiş olabilirim kabul "

 

"aslında kötü değildi mükemmel bir konuşmaydı da benim aklıma bana evlilik teklifi edeceğin gelmemişti bende diyorum niye bu kadar özeniyor bir akşam yemeğine"

 

"bizde var bişeyler işte bunj yapmaya zaten çok uzun zaman önce karar verdim"

 

"ne zaman?"

 

" yani tam zaman vermek zor ama sanırım ikinci gün sen o odada yangında kaldığında ve senin için kendim daha çok korktuğumda ve sonra senin için deli gibi korktuğumda anlamıştım karar vermiştim "

 

"anladım"

 

"tüm dünya görsün ve bilsinki ben draco elserin valerion, maria afet elserin ile zorla değil duydum aşk için sevdiğim için onunla evleniyorum ve onu sevmek ,onun benim aşkıma karşılık vermesi benim bu dünyadaki en büyük şanşımdır o benim kederimin en güzel parçasıdır "

 

"ağlıcam ya yapma!" güldü

 

"mutluluktandır umarım"

 

" evet yıldızım mutluluktan , hayatım boyunca ya acıdan ya hüzündem aktı göz yaşım ama şimdi mutluluktan"

 

"bundan sonra böyle" duduğıma hızlı bir öpücük bıraktı

 

"hey!"

 

" ne ?"

 

" etrafta insalar var valerion"

 

" e yani?"

 

"draco ben insanlar içinde sevmem böyle şeyleri "

 

"tamam sevgili müstakbel karıcım bende baş başa kalmamızı beklerim"

 

" sen varya çok fenasın" omzuna yalandan hafif bir yumruk attım sırıttı

 

" bana diyene bak az önce evdeyken sevişelim diyen sendin !" dehşetle gözlerimi açtım

 

"hey ben öyle bişey demedim !"

 

" nasıl demedin ya !"

 

"demedim ben farklı bişey demiştim" güldü

 

"ha pardon bütün bunlar bitince şevişmeliyiz demiştin " bu sefer sert bir şekilde omzuna vurdum

 

"ya şaka yapmıştım ben sen şaşır diye"

 

"haha eminim şakadır hiç şaka yapıyor gibi değildin"

 

"ya anlık boşluğuma geldi işte öyle çıkıverdi ağzımdan " sırıttı

 

" aklından neler geçiyor afet ? ağzından bu çıkıyor" anlık kaskatı çekildim iki saniye

 

"ya sanane aklımdan ne geçiyor ya of"

 

"hmm neyse teklifin hala geçerlidir umarım "

 

"valerion ! yok teklif falan !"

 

"tamam bir daha ne zaman teklif edersin ? "

 

"VALERİON ! yok olmayacak öyle bişey ya ne dedirtiyorsun bana ya !" kahkaha attı

 

"tamam pardon sen evliliği bekliyordun neyse bir an önce evlenmeliyiz ozaman "

 

"VALERİON SUS ARTIK KAPAT KONUYU YA " ondan ayrılıp masaya doğru adım atıcaktım ki gene kendine çekti

 

"tamam tamam kızma "

 

"ne oldu niye tutuyorsun ayaktamı kalacağız"

 

"yok dans edeceğiz "

 

"dans ?"

 

"evet ne güzel keman çalıyor sen seversin dans etmeyelim mi ? bu özel gecede bide ?"

 

"peki " elindeki yüzük kutusu masanın üstüne bıraktı eli uzattı ve tuttum ve keman müziğinin eşliğinde dans etmeye başladık bir elim onun omzunda bir elim elimdeydi onuda bir eli belimde gözüm omzunda duran elimdeki duran yüzüğe takıldı

 

"beğendin mi ?"

 

"yüzüğümü ?"

 

"evet "

 

"bayıldım çok güzel "

 

"beğenmene sevindim içime sinen bir yüzük bulmak çok zor oldu beğenmiyeceksin diye kormuştum "

 

"sen alırsında beğenmemmi ? hem sen çok zevkli bir adamsın eminim seçeceğin herşey mükemmel olur" gülümsedi

 

"tıpkı senin gibi " güldüm

 

"için rahat olsun çok beğendim"

 

"beğenmene sevindim bu arda bişey soracağım "

 

"evet ? "

 

"bana tuzlu kahve yapmak istermisin ? "

 

"nasıl yani ?"

 

"türklerin geleneğinde kız isteme merasimi olduğunu biliyorum ve her kız severmiş belki sende istersin ? " güldüm

 

"yani hiç düşünmemiştim güzel olurdu tabi ama ..."

 

"amaları boşver neden olmasın tek eksiğimiz babamla annem olur onuda hallede bilirim"

 

"nasıl ? annenle babanımı çağıracaksın ? "

 

"hayır hector hatırlıyorsun değilmi ? o burda türkiyede "

 

"ben neden şuan sen bizimkilerle konuşmuşsun gibi his alıyorum" güldü

 

"hislerin kuvetliymiş evet öyle oldu"

 

"bakya "

 

"öyle deme kayınbabam kayınvalidem büyük baldızım ve büyük kayınçom beni çok sevdiler fikrimide " biraz daha sohbet ettik sonra öğrendimki yarın sabah için plan yapılmış ailem draconun bana evlenme teklifini edeceğini biliyormuş şaşırdım yarın için kız isteme merasimi yapacakmışız hoşuma gitmişti kalan tatlımızıda bitirip eve yani otele geri döndük ve saat çok geç olduğu için hızlıca uyumak için hazırlandık ve yatağa girdik

 

"iyi geceler afetim sevgili müstakbel karıcım "

 

"iyi geceler yıldızım sevgili müstakbel kocacım "

 

"seni seviyorum " dedi bana sarılırken

 

"ne kadar ?" güldü

 

"Soykırım çıkaracak kadar "

 

"bende seni seviyorum "

 

"ne kadar ?"

 

"Soykırım çıkaracak kadar yıldızım" birimizi sarıldık her zamanki gibi ve gece bizim için bu gün huzur doluydu parmağımdaki yüzüğün verdiği mutluluk ve his tarif edilemezdi sevdiğim adamla evlenecektim ailerimizin zorla nişanladığı bir çift değildik artık biz birbirimiz kollarında kendimizi uykuya bıraktık

🔥🌊

 

Bölüm : 02.07.2025 17:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...