27. Bölüm

26.bölüm soykrım kadar sevilen sessizlik kadar ölümcül

Slytherin queen
slytherinqueen

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

gece 02:03

 

 

 

hava, karanlık aydınlık değil... aydınlık çekip gitmiş sadece bir karanlık ve boğuk bir sessizlik kalmış geriye... duvardaki saatin tıkırtısı kulağıma takılmıştı tik tak tik tak aniden gözlerim açıldı sarsıldım aniden sanki biri beni dürtmüş gibi

 

 

boğazım düğümlenmişti sanki söylmek istediklerim yada belki söylediklerim boğazımda bir yumru oluşturmuştu sanki gözlerim ve başım ağrıyordu ve miğdem ,miğdem gurulduyordu akşam yemeği yememiştim sabah kahvaltısı ile duruyordum hemen yatakta doğrulmadım önce yatığım yerde sağa solo baktım gözüm baş ucundaki saate takıldı saat ikiyi yeni geçiyordu draconun kolu her zamanki gibi üstümdeydi gerçekten çok acıkmıştım aklıma aşağa mutfa inmek geldi belki bişey vardır diye yavaşça dracoya baktım uykusu çok hassatı ve uyandırmak istemiyordum uyuyordu ama uykusunbda bile sinirliydi kaşlarını çatmış yüzünde sinirli bir mimik vardı kendimi tutamadım kalbime laf geçiremedim ve elimi yüzüne götürdüm azıcık okşadım yüzünü sonra çok haif bir öpücük bıraktım yüzüne yavaşça kolunu üzerimden çekmeye çalıştım ve yavaşça üstümden çektim elini ve yatağa bıraktım ve yavaşça arada ona bakarak yataktan kalktım ve yavaşça parmak uçlarım merdivenlerden aşağa indim

 

 

az yumuşak sarı ışıkları açtım ve mutfdağa doğru gittim dolaplara baktım bun dolabına baktım bişey yoktu ama umutla bir yerlere bakıyordum buz dolabını tekrardan açtım baktım geri kapattım ve aniden arkamı döndüğümden korkuyla sıçradım elimi ağzıma kötürdüm draco merdivenlere yaslanmış uykulu gözlerle bana bakıyordu

 

 

 

"draco nspıyorsun ! korktum !" kolunu mevrdivelerden çekti yüzünü ovuşturdu bir eli cebinde biraz bana doğru yürüdü

 

 

 

"korkutmak istemedim "

 

 

 

"sen uyandınmı ? " bana öyle bir bakış attıki gözleri ile şaka yaptı sanki yok hala uyuyorum der gibi ki sadece bakışlarında kalmadı

 

 

 

"yok hala yatakda uyuyorum klonum ben "

 

 

 

"espiri yaptı kertenkele !" dudakları hafif yukarı kıvrıldı

 

 

 

"uyandımda oyunu devam ettireyim dedim" imalı bir şekilde baktı bana anlık dondum bu demek oluyorki onu uykusunda onu öptüğümü fark etmişti

 

 

 

"uykunun ne kadar hafif olduğunu unutuyorum bazen " güldüğünü duydum tekrar buz dolabını açtım baktım

 

 

 

" daha öncede söyledim sevideğim kadın kollarımın arasından gitmeye kalkarsa bilirim " hiç bişey demedim dudağımın kenarı istemsizce çok kısa kıvrıldı

 

 

 

"hıhı evet "

 

 

 

" buz dolabına daha kaç kez bakmayı planlıyorsun ? " kapağı kaptıp ona döndüm

 

 

 

"ne ? " bana doğru biraz daha yaklaştı

 

 

 

"buz dolabına daha kaç kez bakmayı planlıyorsun diyorum ellinci filan oldu içimde yemek yok diye yemin etmesini falanmı bekliyorsun ?" anlık durdum tutamadan kendimi az bişey güldüm oda güldü

 

 

 

"can sıkıntısından işte " dedim gözlerimi kaçırarak

 

 

 

"acıktınmı ? "

 

 

 

"yani... evet açım "

 

 

 

"normal sadece kahvaltıyla duruyoruz "

 

 

 

"evet"

 

 

 

"dışardan bişeyler söyliyelim ? "

 

 

 

"dışardan bu saate ? açık yer varmıdırki ? "

 

 

 

"telefondan bakarız olurmu ? yoksada gece geö saatlerde seyyar satıcılar yokmuydu onlardan bişey alırız "

 

 

 

" sen seyyar satıcıları nerden biliyon ya ? "

 

 

 

"senle konuşmuştuk ve genel kültür hem bir çok ülkede sokak lezetleri var "

 

 

 

"Doğru" derin bir nefes verdim ofladım mutfak adasının taburesine oturdum draco hiç bişey demeden yanıma oturdu bişey söylemedi başta ona doğru bakmadım nefes verdiğini duydum telfonunu cebinden çıkardı

 

 

 

"aklında yemek varmı ? " aslında hamburger fena olmazdı canımda çekmişti bayda olmuştu yemeyeli ama söylemeyecektim

 

 

 

"yoo yok aklımda bişey" bana biraz baktı öyle sadece düşündü ama bakışlarında of bıktım der gibi bir ifade vardı önüme döndüm

 

 

 

"hamburger yemek istermisin ? " şaşkınlıkla ona döndüm aklımımı okuyordu

 

 

 

" hamburgermi...? " dudağının kenarı hafif kıvrılır gibi oldu

 

 

 

" evet hamburger hem senin en sevdiğin yemek hemde bayadır yemiyosun "

 

 

 

"olur tamam da bula bilecekmisin ki ?"

 

 

 

"bakalım internetten "

 

 

 

"tamam " draco telefonundan internetten yemek bakmaya başladı

 

 

bira kaç dakka sonra koumu dürttü

 

 

 

"bi tane yedi yirmi ödrt açık burgerci varmış "

 

 

 

"hıı tamam "

 

 

 

"gel menünelere bakalım "

 

 

 

"peki" telefona menülere baktık

 

 

 

" hangisi afetim ? "

 

 

 

"klasik olsun içinden ketçap ve moyanezi çıkar ama "

 

 

 

"tamam bende kullanmıyorum zaten " kendimi tutamadım ve konuştum

 

 

 

"şey..."

 

 

 

"şey ne? afetim bişeymi istiyosun?"

 

 

 

"ya bana büyük boy söyle bide tavuk parçaları patateste büyük boy olsun acı sosda ekleyebilirmisin kolada büyük olsun" gülümsedi

 

 

 

"hepsi yermisin? "

 

 

"çok açım düşündükçe kendimden geçiyorum kalırsa yarında yerim" güldü

 

 

 

"tamam bende kendime büyük boy isteyecektim zaten kolayı litrelik söyleyim diyorum "

 

 

 

"tamam "

 

 

 

"tamam şıparişi verdim birazdan gelir geriye beklemek kaldı "

 

 

 

"hıhı" dedim ve önüme döndüm dracoda önüne döndü

 

 

 

"umarım güzeldir" dedi draco

 

 

 

" hıhı umarım " elimi çenemin altına koydum yaslandım hiç konuşmadık arada gözlerinin benim üstümde dolaştığını hissediyordum ama fark etmiyormuş umrumda değilmiş gibi yapıyordum yarım saat koca bir sessizlik ilişkimiz başladığından beri aylardır ilk defa bu kadar sessizdik daha sessiz kalmadıkmı? kaldık tabi yorgun olduğumuzda çalıştığımızda ama bu sessizlik hepsinden farklıydı sessizliklerimiz bile huzur ve neşe kaynağıydı ama bu sessizlik bize acı veriyordu kalbim ağrıyor gibiydi yarım saat süren sessizliği o bozdu " afetim..." kafamı yavaşça ona doğru çevirdim

 

 

 

" evet?" tam ağzını açıcaktıki kapı çaldı

 

 

 

"yemektir ben alıp geliyorum"

 

 

 

"tamam..." draco yemeği almak için kapıya gitti ve kısa süre sonra geri geldi elinde yemekle geldi tezgahın üstüne koydu poşetler baya büyüktü iştahla gözlerim büyüdü

 

 

 

" evet yemek zamanı ! otelin kapısına gelmiş yemek bim çocuklardan biri getirmiş"

 

 

 

"ha sorunmu olmuş ?"

 

 

 

"hayır sadece kuryelerin girmesine izin yokmuş bizim çocuklarda korkmuş abi sizmi söylediniz diyor "

 

 

 

"niye korkmuşlarki ?" dedim kalkarken dolaptan bardak aldım

 

 

 

"ben hiç gece yemek yememde dışardan söylerim ama çok değil ondan şaşırmışlar " bardaları tezgahın üstüne koydum ve oturdum oda poşetden yemekleri çıkarıyordu oturdu

 

 

 

"sen hiç gece yemek yemedin mi?"

 

 

 

"yani yedimde yemedim"

 

 

 

"o ne demek yedimde yemedim?"

 

 

 

"şey bizim evde ayrılmadan önce hiç gece yemek yenmezdi disiplin vardı yada katılık diyim akşam yemeğini yedin yemedin yoksa yemek yiyemezdin oda bir alışkanlık oldu bende "

 

 

 

"hmm anladım biz yerdik bazen sabahlara kadar otururduk ve gece geç saagde yemek yerdik herzaman değil tabi "

 

 

 

" benim ailem seninki gibi değildi bizde güzel şeyler olmazdı" anlık üzüldün ona hemde çok ama hepimiz acıları vardı mağlesef ama dışardan baktığınızda benim ailem mükemmel gibi görünebilirdi ama bu bizim lanetmizdi güzel anılarımız hep daha kötüleri ile karalanırdı derin bir nefes verdim ve konuşmaya başladım bana dikkatle baktı

 

 

 

"dışardan baktığında benim ailem mükemmel görünebilir... ama bu bizim lanetinimiz... hani derler ya kol kırılır yen içinde kalır... biz dışarıya mükemmel görünürüz ama öyle olmayız ... güzel anılarımız olsa ne olur ? daha kötüleri ile karalandıktan sonra " acı bir gülümseme oluştu yüzünde

 

 

 

"bazen iki güzel gülüş olurdu ama sonrası felâket keşke olmasın dersin böyle olacağına hiç olmasın..."

 

 

 

"evet hep bir korku olur içinde insanın ne gölge düşürecek ? şimdi ne olacak ? benim ailem iyi görünebilir biliyorum ama iyi değiller"

 

 

 

"biliyorum... öyle demedim..."

 

 

 

" öyle demediğini biliyorum... kabul senin aileneni dinlerken benim kemiklerim ağrıyor fiziksel yada bazı pisikolajik şiddetler daha ağır olabilir ki öyle..." lafımı kesti

 

 

 

"şiddetin büyüğü küçüğü olmaz başka birine küçük gibi görünen bişey insanı nasıl yaraladığını bilemezsin "

 

 

 

"doğru söylüyorsun aslında yani benim demek istediğim ... "

 

 

 

" ne demek istediğini anladım görünmeyen engel demeye çalışıyorsun ailenle tanıştığımda yani bu uzun süren ilk tanışmamızda ne demek istediğini anladım benim yaşadığım şeyle aynı " ki saniye öyle durdum derin bir nefes verdim

 

 

 

"seninle konuşmak... "

 

 

 

"çok kolay, biliyorum çünkü aynıyız benim içinde seninle konuşmak kolay çünkü"

 

 

 

"o yüzdenmi bende sır sakladın ? " anldık dondu ortam yine buz kesti gözleri gözlerimde takılı kaldı derin bir nefes verdi

 

 

 

"aynı şey değil ... "

 

 

 

"yoo gayette aynı şey "

 

 

 

"afet ikimizde açız açken ikimizde gergin oluyoruz özelliklede sen o yüzden bunu gecenin ikisinde yapacaksak en azından yemek yedeikten sonra yapalım olurmu ? " anlık düşündüm iki saniye haklıydı aç ken çok gergin oluyordum

 

 

 

"tamam haklısın yemek yedikten sonra devam ederiz " dedim ve yemeğimin kağıdını açmaya başladım dudağının kenarını kıvrıldığını gördüm

 

 

 

"biz deliyiz yemin ediyorum" diye söylendi kendi kendine

 

 

 

"ha şunu bileydin"

 

 

 

"hadi yemeğini ye soğumasın "

 

 

 

"tamam hadi başlayalım kolaları sen katarmısın ben biliyorum şimdi açamaycağım kapağını " ona sinirliydim fazla konuşmakta istemiyorum ama biliyordum o kapağı açamam çok zor olucaktı sinirlenmek istemiyordum gülümsedi

 

 

 

"tamam ben katarım " kolaları kattı ve yemeğimi yemeğe başladık gerçekten çok iyi gelmişti işe yaramayacağından çok korkuyordum ama iyi gelmişti tıpkı eskisi gibi hamburger yemek bana iyi gelmişti hayatım zor geçiyor belki bazen hamburger yemek bile iyi gelmiyecek ama hamburger benim için hep özel kalıcak tıpkı sevdiklerim gibi... kendi kendime yemek yerken gülümsedim birazda gözlerim doldu

 

 

 

"afet ne oldu ? niye gülüyorsun yada ağlıyorsun ? "

 

 

 

"şey ben ..."

 

 

 

"sen ne ? " anlık duraksadım lokmamı yuttum

 

 

 

"sadece hala işe yarıyor..." gülümsedi

 

 

 

" ne güzel hala mutlu olabilecek bişeyler var banada iyi geldi bende mutlu oldum "

 

 

sessiz kaldık yemeğimizi yemeye devam ettik çok açtım hemde çok ve sanırım birazda duygusal etken vardı ağzıma patates hamburger tavuk hepsini tıkıştırıyordum draconun bana bakıp güldüğünü gördüm ağzım doluyken zor konuşarak

 

 

 

"ne ? " dedim ama sesim mö der gibi çıkmıştı koladan koca bir yudum aldım ve yutkundum

 

 

 

"yavaş ye boğulacaksın !"

 

 

 

"yemek benim kırmızı çizgim karışma bana " güldü

 

 

 

"tamam tamam bişey demedim" bana gülümseyrek baktığını gördüm

 

 

 

"ne ? ne kadar harika bir kadınla nişanlı olduğunamı bakıyorsun ? " güldü

 

 

 

"evet!,bide..."

 

 

 

"bide ne ? " sandalyemi tutup yanına çekti aniden şakınlıkla ona baktım

 

 

 

"ağzının kenarına sos bulaşmış ..." dedi gülümseyrek elimi ağzıma götürdüm

 

 

 

" ha öylemi ben fark etmedim" dedim şaşkınca ve peçete aldı ben şaşkınlıkla ona bakarken o peçete ile yavaşça ağzımı sildi yüzü yüzüme çok yakındı beni kışkırtmak için bilerek böyle yapıyordu yutkundum

 

 

 

"işte oldu..."

 

 

 

peçeteyi masanın üstüne fırlattı yüzü hala yüzüme yakındı "tamam..." sırıttı elini yüzme koydu ona karşı koymak neden bukadar zordu

 

 

 

" bazen bir çocuk oluyorsun bazende arsız bir kadın " imalı gözlerle ona baktım

 

 

 

"ne zaman arsızlığımı gördün ? " imalı gözlerle bana baktı

 

 

 

"arbada kucağıma çıkanda benmiydim yada sevşmeliyiz diyen ? " gözümü süzdürdüm

 

 

 

"ne alaka? "

 

 

 

"çok alaka "

 

 

 

"ayrıca beni arbada sen kucağına çekmiştin !" sırıttı

 

 

 

"ne fark eder ? sende geldin " ikimizde güldük

 

 

 

"konumu bunu şuan nerden nere geldi konu" hala yüzü yüzüme yakında eli çenemdeydi

 

 

 

"seninleyken pek umrumda değil " iyice yüzüme yaklaştığında boşta kalan elini belime koydu beni birazdaha kendine çekti ona karşı koymak imkansız gibiydi

 

 

gözlerimi kaptım bir elimi yüzüne koydum ve dudaklarımız buluştu çok nazik bir öpücük bıraktı dudaklarımı kalbim yine hızlı atmaya başlamıştı başta dona kaldım ama kendimi durduramadım ve ona ayak uydurarak karşılık verdim sonra kısa süre sonra hızlanmaya başladık kısa süre sonra durduk kendimi yvaşça biraz geri çektim gözümü yavaşça açtım ve onun mavi gözleri ile karşılaştım yutkundum ve sakince konuştum

 

 

 

"bu barışma öpücüğü değildi " dudakları kıvrıldı

 

 

 

"biliyorum bu sana kızgınım hala küsüm ama seni özledim öpücüğüydü ..."

 

 

hiç bişey demeden önüme döndüm ve yemeğimizi yemeğe devam ettik sessizce

 

 

 

" ay bu düşündüğümden daha iyi geldi" dedi draco

 

 

 

"bencede yemek yemek mutluluktur "

 

 

 

" katılıyorum " yemeğimizi bitirdik sırtımı oh layrak yasladım gerneştim

 

 

 

" ay bitirceğimi hiç düşünmemiştim " draco güldü

 

 

 

"bende bitireceğini düşünmemiştim"

 

 

 

"iştahlı bir insanım "

 

 

 

"gördüm bir ara bütün hamburgeri ağzına sokuyordun "

 

 

 

"haha çok komik hiçte bi kere "

 

 

 

"tamam tamam kızma şaka yaptım "

 

 

 

" ee burayı kim toplayacak şimdi ? " güldü

 

 

 

"sıkma canını ben toplarım "

 

 

 

"valla çok iyi olur " ayağa kalkıtı ve çöplerin toplamaya başladı sonra çöpü attı ve sehpanın üstünü sildi ve kalan kolayı dolaba koydu geri tezgaha oturdu

 

 

 

"bitti "

 

 

 

"saol canım hiç istemiyordu "

 

 

 

"ne olcak iki dakka sürdü inanmaycaksın ama ben evimin temizliğini kendim yapıyorum "

 

 

 

"gerçektenmi anlattığına göre evin büyük koca vei kendinmi temizliyorsun ? "

 

 

 

"evetde öyle süreklideğil yemeğimi sonrasında çıkan bulaşıkları falan ben temizliyorum öyle dip köşe temizliği temlikçi yapıyor vaktim olmadığı için "

 

 

 

"anladım" kısa bir sesszlik oldu

 

 

 

"afet..."

 

 

 

"efendim "

 

 

 

"bişey söyleyceğim " endişeli ile ona baktım derin bir nefes verdim

 

 

 

"gene ne sakladın ?" öfke ve bıkkınlıkla karışık nefes verdi

 

 

 

"hiç bişey saklmadım "

 

 

 

"haha aynen ondan evet ne diyektin ? "

 

 

 

" seninle bişey konuşmuştukya bu kaza yaptığın yarışla ilgili araştıralım dedik "

 

 

 

"evet ?" merakla ona bakıyordum

 

 

 

" tahminim doğruymuş kılıç çetesinin adamlarından birinin konuşmasına şahit olmuş bizimkiler ve seni o partide gördüklerinde şaşkınlıkla konuşmuşlar "

 

 

 

"ne konuşmuşlar ? "

 

 

 

"ses kaydı var "

 

 

 

"tamam aç " telefonunda ses kaydını açtı ve iki adam konuşmaya başladı "birdaha gelmez sanıyordum" dedi bi adam

 

 

 

"kim maria afet mi ? " dedi diğer adam

 

 

 

"evet o kazadan sağ kurtulması bile hataydı yalnış yaptık "

 

 

 

"nerde yalnış yaptık ? abinin dediği gibi frenleri bozduk işte "

 

 

 

"evet ama yalnış bozduk çok fazla bozduk yarışın başında kaza yaptı ve hızlanmadığı için burnu bile kanmadan kurtuldu yarışı kaybetmesi değil ölmesi gerekiyordu "

 

 

 

"ama en azından sonra ortdan kayboldu "

 

 

 

"kaybolduda ne oldu geri geldi abi bize çok kızacak hoşuna gitmedi tekrardan denememizi isteyecektir "

 

 

 

"delirdikmi biz!? saçmalama o maria afet elserin üstelik müstakbel valerion adamın draco elserin valerionun onu nasıl korudğunu görmedinmi sen ? kız zaten ateş örgütün kurucusu ve lideri tek başına olsada ölüm demek yapamayız ayrıca diyelimki yaptık sen draco elserin velerionun gücünü biliyormusun ? en kranlık adamlardan biri sır katili timinin lideri adama kara ölüm diyorlar kra ölümün kurucusu ve lideri kara kobranın en büyük düşmanı !"

 

 

 

"ben sanki çok meraklıyım !"

 

 

 

"salak salak konuşma ozaman !"

 

 

 

"emir gelirse ve reddedersek ne olur sanıyorsun ?! ay canım diyip sarılacaklarını sonra mutlu bir hayat yaşaycağımızımı ? ! bize bişey yapamsalar ailerimize yaparlar !

 

 

öldürmesler öldürmekten beter ederler !"

 

 

 

"tanrı aşkına neden böyle işlere bulaştıkki karım doğum yapmak üzere benim "

 

 

 

"sikim sonik işler ben dedim on dokuz yaşındaki manitanı hamila bırak evlen diye !"

 

 

 

"konumuz bumu şimdi !"

 

 

 

"sikeyim ! bi işi düzgün yapamadın ! "

 

 

 

"dur birilerimi var orda ?!"

 

 

 

"ne ? ne oluyor kim var orda ?!" ordından gelen birkaç yumruk sesi ve kayıt orda kesildi draconun sinirlendiğini gördüm bende öfkelenmiştim

 

 

 

"orosbu çocukları !" dedi draco

 

 

 

"onları yakladığınızı var sayıyorum "

 

 

"evet çok güzel bir yerde nazik bir sorguya çekiliyorlar" eminim güzel bir yer ve nazik bi sorgudur

 

 

 

"aileleri ? "

 

 

 

"merak etme onlar güvende masum insanlara zarar vermem "

 

 

 

"tamam bu iyi beni öldürmeye çalışan kişi demekki alp aksoy ..."

 

 

 

" kılıç çetesinin yada örgütünün lideri yani ? " derin bir nefes verdim

 

 

 

"evet o ... "

 

 

 

"emin misin o olduğuna" acı bir şekilde gülümsedim

 

 

 

"eminim ..."

 

 

 

"demek eminsin neden bukadar üzüldün ? "

 

 

 

"o benim eskiden dostumdu çünkü " draconun şaşırdığını gördüm

 

 

 

"nasıl ? "

 

 

 

"ateş çetsini birlikte kuracaktık ama bana ihanet etti en yakın dostumdu derleştiğim kardeş gibi gördüğüm ama o kendini karanlığa kaptırdı hırsını kontrol edmedi bende örgüt kurdum evet ama daha kötüydü farklıydı bende çok acımasızm ama gerektiğinde o farklıydı en sonunda bana ihanet etti yolarımız ayrıldı kılıç çetesini kurarak karşıma çıktı "

 

 

 

"anladım... aranızda bişeymi vardı yoksa..."

 

 

 

"hayır o tip bişey ne o nede benden geldi onun

 

 

deliler gibi sevdiği sevgilisi vardı zaten "

 

 

 

"insan en güvendiğinden yiyor darbeyi ..." "evet birde bana sor ..." anlık dondu kaldı imamı anlamıştı

 

 

 

"afet..." lafını kestim

 

 

 

"neyse boşver ben alışığım darbe yemeye ona güvenim kırılmıştı ama beni öldürecek kadar beklememiştim "

 

 

 

"insanlardan herşey beklenir..."

 

 

 

"evet öyle ..." hayat ne garipti kısa süre gene sesizlik çötü

 

 

 

"ne yapmamızı istersin ? "

 

 

 

"bu çok zor ama mağdem artık kardeş değil düşmanız herkes hakettiğini bulcak artık kimseye telorans yok zamnında onu yardımcısını herkesin önünde rezil ettim yarışta yedim bu sefer bende adaletli davranmayacağım "

 

 

 

"aklında ne var ? "

 

 

 

"yarınki yarışa gidince öğrenirsin "

 

 

 

"yarınki yarış ? "

 

 

 

"bizim kızlar beni bir partiye daha davet etmişti oraya gideğiz "

 

 

 

"eminmisin ? "

 

 

 

"ben gideceğim ister gelirsin ister gelmezsin san kalmış "

 

 

 

"saçmalama tabiki geleceğim gelmeyyimde yiğitler hakanlar doluşsun başına "

 

 

 

"yine mi o konu ben ne yapayım sen şanslısın ! benim elime erkek eli değimedi hiç bişey yaşmadım ! senin exlerin uğraştım bitanesi beni ve ülkemi bütün okulun önünde aşağılamıştı hatırlarsın "

 

 

"hayda yinemi aynı konu ! o kız benim sevgilim bile sayılmaz bir iki kere okulun içnde yemek yedik alandan çıktık oda iki hafta ya sürdü ya sürmedi "

 

 

 

"eminim öyledir "

 

 

 

"ya mağdem bana inanmaycaksın niye soruyorsunki ?! dediğim hiç bşeyi umursamıyor yda inanmıyorsun ! ben napayım benmi dedim sanki ! "

 

 

 

"sen dedin demedin zaten ! "

 

 

 

" ya ben anlmıyorumki senden yıllar önce olmuş şeyleri niye ortaya getirip duruyorsun eski defterleri açmak niye !"

 

 

 

"e sende benim hiç yaşanmamış defterlerimi açıyorsun "

 

 

 

"aynı şeymi ! adam sana evlenme teklifi etmiş karşıma gelmiş bana sen onu benden iyi tanıyamazsım diye göt ! biride utanmadan yanımda yürüyor sana !"

 

 

 

" bu benim suçum değil ben onlara ters davranıyorum hemde çok kötü bir şekilde ve aynısın benzerini eskiler yaptı bana ! "

 

 

 

"adı üstünde eski bende gereken tavrı koydum ve partisine gitmek için can atıyordun ama !"

 

 

 

" draco çıldırtma beni! kafamı dağıtmak istediğim içindi ayrıca sadece o yoktuki bütün ekip bütün çetelerda olucaktı "

 

 

 

"oldu canım ! birde yek olsaydı mum ışığında yemek yerdiniz !"

 

 

 

"draco çıldırtma , kışkırtma beni!"

 

 

 

" kışkırtma derken napcaksın?!"

 

 

 

"yaparsam görürsün!"

 

 

 

" hiç bişey yapamazsın! izin vermem!" ayağa kalktım

 

 

 

"senden izin alan kim!" yürümeye kalkıştım oda hızlıca yağa kalktı kolumdan tuttu kendineçekti

 

 

 

"izin alsanda almasanda benden başka bir erkekle yakın olamazsın! benden bir başka erkek sana yaklaşamaz dokunamaz yürüyemez hemde benim yanımda ! öldürürüm adamı !"

 

 

 

" tekarar söylüyorum beni iyi dinle! insanların duygularına engel olmazsın! benden etkilenen her ekği dövemezsin yada öldüremezsin!" alaycı bir tavırla güldü

 

 

 

" bende sana tekrar söylüyorum gerekirse erkek neslini kuruturum şok olusun! asıl sen kışkırtma beni nokta!"

 

 

 

"noktanı siksinler !"

 

 

 

"düzgün konuş benimle !"

 

 

 

" ben seninle uğraşamaycağım bırak şu kolumu yoksa tutan elini kırar münasip bir tarfına sokarım !"

 

 

 

"iyi ama unutma afet hanım sen benimsin! ve benim olarak kalıcaksın erkek sinek bile sana dokumaz !"

 

 

 

"iyi git bütün canlıların erkek neslini kurut pisikopat örgüt lideri!"

 

 

 

" bana diyene bak sanki kendisi örgüt lideri değil!, olur kuruturum sevgili pisikopat örgüt lideri müstakbel karıcım !"

 

 

 

"öf yeter uykum var benim !" kolumu çektim ve merdivenleri çıkmaya başladım oda arkamdan geldi odaya çıktım dolaba yöneldim saatlerdir kot pantolon ve kazak duruyordum üstümü değiştirmem lazımdı

 

 

 

"üstünümü değiştireceksin ?" hiç cevap vermedim ona doğru bakmadım bile

 

 

 

"afet bişey sordum insan gibi cevap ver "

 

 

 

" kıyafetleri gözüme sokucam draco ondan alıyorum zevk için!"

 

 

 

"tanrım sen bana yardım et !" dedi sinirle oda dolaba yöneldi

 

 

 

"napıyorsunya !"

 

 

 

" kıyafetleri gözüme sokcam zevk için! bende kot pantolonla duruyorumya hanfendi !"

 

 

 

"ya sabır Allahım ya sabır !" dolabın kapağını açık bıraktım araksında ona görünmeden üstümü değiştirdim oda hiç bozuntuya vermden üstünü giyindi normalde şakalr yapardı ama bu sefer yapmadı zaten kızgındım yapmasın bol eşorfman ve kapşonlu giyinmiştim kapağı geri kapattığımda onunla karşılaştım üstü çıplaktı ama altına eşorfman giyinmişti anlık dumura uğradım

 

 

"draco ...!"

 

 

 

"ne ?!"

 

 

 

"üstün niye çıplak ?".

 

 

 

"benim vücudum değilmi istediğim gibi giyinirim "

 

 

 

"ya draco yatacağız çıplalmı yatacaksın bu soğukta !"

 

 

 

"evet bunu sana söyledim seninle ilk tanıştığımız zamanlar rahatsız olma diye yapmadım ama ben böyle yatıyorum"

 

 

 

" üf ne istiyorsan onu yapya !"

 

 

 

" çok saol lütfettin!"

 

 

 

"hasbinallah!" sustum ve yatağa girdim üstüne yorganı örttüm oda yatağa girdi yorganı üstüne çekti arkamı döndüm hiçbişey demedim oda arkasını döndü buz gibiydik ikimizde yatakta hareket ettiğini hissetim sanırım sırt üstünü dönmüştü

 

 

nefes alış verişini duyabiliyordum ofladığını duydum ama gözlerimi kapattım hiç bişey demedim kısa bir süre öyle sessiz kaldık ama hala uyumamaıştık bence oda uyumamıştı sonra bana dlğru döndüğünü hissetin ve sesini duydum yoganın altından elini belime koyduğunu hissettim

 

 

 

"inadından yatağın ucuna yatmışsın"

 

 

 

" sanane istediğim gibi yatarım!" elini çekmeye çalıştım ama belimi tutan elini dahada sıkılaştırdı

 

 

 

"istediğin gibi yat ama bukdar ucdan yatarsan inadından yere düşersin!"

 

 

 

"sanane ! düşersem ben düşeceğim !" beni sertce yatağın ucundan ortasına kucağına doğru çekti

 

 

 

" sen düşeceksin ama benim canım senden daha çok yancak"

 

 

 

" tamam bırak beni düşmem!" dedim kemdimi ondan kurtarmaya çalışarak

 

 

 

"bırakmaycağım uzatma ya dön sende sarıltda bu şekilde kal tercih senin ! ama seni bırakmayacağım biliyorsun sensiz uyuyamıyorum" sessiz kaldım hareketi kestim durdum öyle sadece beni kendine iyice çekti sıkıca sarıldı

 

 

 

"sanda iyi geceler müstakbel karıcım " dedi imalı bir şekilde ama susmaya devamettim

 

 

 

"bende seni çok seviyorum" dedi tekaradan ben yine sustum dünki gibi

 

 

 

" ne kadrmı ? soykrım çıkaracak kadar afetim uyuz tripli afetim" ani tepkiyle yönümü değiştirmeden kafamı ona doğru çevirdin

 

 

 

"sensin uyuz !"

 

 

 

"haha aynen " dedi hiç istifni bozmadan gülerek

 

 

 

" gıcık!" gözlerini kapattım

 

 

 

" bende seni seviyorum aşkım afetim" sinirle kafamı yastığa geri koydum ve gözlerimi kapattım ve kendimi onun kollarında uykuya bıraktım inanılmaz bir şekilde belkide uyuduğum en huzurlu uykuydu

 

 

🔥🌊

 

 

 

güzel bir uykudaydım ama kulaklarım aniden çalan telefon sesi ile adeta yırtılır gibi acıdı sanki draconun mıraldığını duydum

 

 

 

"kim arıyor bu saatte ? " uykulu mıraldandım

 

 

 

"draco sustur şu telefonu zırıl zırıl "

 

 

 

"tamam dur " dedi uyku sersemi

 

 

 

"bu ne ya ! " dedi kendi kendine

 

 

 

"ne olmuş ? "

 

 

 

"bizimkiler okadar çok aramışki "

 

 

 

"üf şu telefonunu sessize al draco ya "

 

 

 

"ya unutuyorum pardon " yatakta hala gözlerimi açmakta zorluk çekerek kıvrandım

 

 

 

" neyse bişeymi oldu acaba ?"

 

 

 

"mesajlarına bakılacak olursa sadece yanlarına çağırıyorlar merak etmişler öyle gelin parti yapalım falan demişler "

 

 

 

"onların partisinede eğlencesine de... küfrü basacağım şimdi !" güldüğünü duydum

 

 

 

"boşver canın uyumak istiyorsa uyu " sağ trafım çok ağrımıştı uyku mzurluğu ile herşeyi unutarak ona doğru döndüm

 

 

 

"uyanmak istemiyorum " oda tekrar aynı şekilde yattı yüzlerimiz birbirine bakıyordu

 

 

gözlerim hala kapalıydı yorgan üstümde kaymış üstüm açılmıştı draco yarganı aldı ikimizin üstüne çekti elini yüzüme koydu

 

 

 

"ozaman bizde uyanmayız afetim..." gülümsedim gözlerimi açtım bana gülümseyrek bakan yüzü ile karşılaştım eli yüzümü okşuyordu

 

 

 

"günaydın ..."

 

 

 

"günaydın..." dedi oda bana elini belime koydu ve benini kucağına çekti sıkca sardı

 

 

 

"hey yavaş !" dedim gülerek

 

 

 

"yavaşım zaten " oda güldü ellerim ikimizin göğsünün arasında kalmıştı çıplak goğsünü tenimde hissedince bi sıcak basmıştı gözlerim istesizce orya kayıyordu ba ben bakmamaya çalışıyordum

 

 

 

"hıhı aynen "

 

 

 

"yabancımıyız tatlı uyuz sende sarılsana ! "

 

 

 

"sensin uyuz ! "

 

 

 

"kanıtla ozaman "

 

 

 

"ya sabır ya " bende ona sarıldım içim bir tuhaf olmuştum utanmıştım

 

 

 

"yanakların niye kızardı senin ? "

 

 

 

"yanaklarım mı kızardı ..."

 

 

 

"evet utanmış gibisin "

 

 

 

"yoo " diyince gülümsedi

 

 

 

"üstümde tişort olmadığı içinmi ? "

 

 

 

"yoo fark etmedim bile " gözüm onun göğüsşerine kaymaması içn savaş veriyordum resmen

 

 

 

"haha emini öyledir baka bilirsin bakmamak için uğraşmana gerek yok "

 

 

 

"ne alkası var ? "

 

 

 

"çok alakası var "

 

 

 

" ya draco çok kötüsün ya !" ondan çekilmeye çalıştım ama izinvermedi serteçe kendine geri çekit ve yorganı tamamen üstümüze örtü başımızın üstümüze çekti yorganın altında kaldık

 

 

 

"kaçmak yok afet hanım "

 

 

 

"ya draco ! "

 

 

 

"ya afet !" dedi benim gibi

 

 

 

"şerefsiz ! "

 

 

 

"bende seni seviyorum aşkım " iki saniye sessiz kaldık sonra ikimizde güldük

 

 

 

"ya manyak !"

 

 

 

"haha dur nediyordun sen ? ha dinime küfreden müslüman olsa "

 

 

 

"ben gevurmuyum? müslümanım zaten ! "ikimizde güldük

 

 

 

"aşk olsun ben gevurmuyum ? " iki saniye durduk ikimizde

 

 

 

"e yani draco teknik olarak şimdi ..." ikimizde kahkaha attık

 

 

 

"ya afet !"

 

 

 

"ne afet ? ama şimdi nerden girdikki bu konuya ! "

 

 

 

" valla ben başlattım ve bitiriyorum"

 

 

 

"bencede "

 

 

 

"neyse..."

 

 

 

"hadi bırak beni "

 

 

 

"bırakmaycağım "

 

 

 

"niye ? delimizin sen?"

 

 

 

"asıl niye müstakbel karımı bırakıyım ? "

 

 

 

"yine kafan güzel sabah sabah "

 

 

 

"kafamı güzelleştiren utansın "

 

 

 

"ne istiyorsun deli adam "

 

 

 

"seni..." anlık kal geldi hızlıca üstüme çıktı kollarımı tuttu yakışlı piç çok hızlıydı

 

 

 

"derken ? "

 

 

 

"seni seviyorum dersen bırakırım ." aramızı düzeltmeye çalışıyordu

 

 

 

"zaten söylediğim bişeyi niye söyleyeyim "

 

 

 

"duymak istiyorum çünkü "

 

 

 

"bi kere söylediysem aksini söyleyene kadar o öyledir ne gerek var ? "

 

 

güldü

 

 

 

"çırpındıkça batıyorsun güzelim..." yüzüme doğru yaklaştı

 

 

 

" sana hala kızgınım o yüzden çekil !" dedim sinirli bir şekilde

 

 

"biliyorum ama şuan pek öyle durmuyorsun... yada bana karşı koyamıyorsun..." haklıydı oma ne kadar kızgın olsamda karşı koyamıyordum kafamı kaldırmaya çalıştı

 

 

 

" üstümden çekil valerion !"

 

 

 

"dedimya seni seviyorum dersen çekilirim"

 

 

 

" kızgılığımın geçmesi için üstüme çıkmaktan daha fazlasına ihtiyacın var "

 

 

sırıttı yüzü yüzüme eydi iyice vücudunu vücuma yasladı

 

 

 

"olur afetim sen iste kızgınlığını hemen geçireyim..." anlık draco sırıtmaya devam ederken ben kısa süre anlamadım sora zeton düşünce gmzlerimi belerterek baktım

 

 

 

"YA PİSLİK NASIL ORAYA ÇEKTİN KONUYU YA!" kahkaha atıyordu

 

 

 

"ya çekil üstümden salak!" gülmesi durduğunda tekrar yüzüme baktı

 

 

 

"utanınca tatlı oluyorsun ondan yapıyorum"

 

 

 

"neyse kalk üstümden artık !"

 

 

 

" dedim ya seviyorum dersen kalkacağım" ikimizde sustuk kısa süre

 

 

 

"seviyorum diyince sorunlarımız sihirli bir şekilde çözülecekmi yani?"

 

 

 

"hayır ama... yardımcı olucaktır..."

 

 

 

"çok inatsın ya valerion "

 

 

 

" sen daha inatsın"öfledim oda bıkkın bir şekilde nefes verdi konuştu

 

 

 

" tamam afet söyleme ne istiyorsan onu yap " kırgın bir şekilde baktı kısa süre sonra kalmaya yeltendi

 

 

 

"tamam tamam bozulma seviyorum" aiden durdu ve bana baktı yüzünde hafif bir şaşkınlık vardı sırıttı bezen sırıtışı beni korkutuyordu üstüme tekrar eğildi

 

 

 

" ne dedin duyamadım?" derin bir nefes verdim

 

 

 

"seviyorum dedim"

 

 

 

"pardon canım tam söylermisin?"

 

 

 

"seni seviyorum..." yüzüme iyice eğildi dudaklarımız birine nerdeyse değecekti nefeslerimiz birbirine karşıyordu

 

 

 

"tekrar söyle ..." dedi sırıtarak

 

 

 

" seni seviyorum oldumu ? sihirli değnek işe yaradımı bari?" güldü burnunu burnuma sürttü

 

 

 

" tamam aferin kızıma, ve bend işe yaradıda senin uyuzluğuna iyi gelirmi? bilemem "

 

 

 

"defol git valerion! sensin uyuz !"

 

 

 

"tamam tamam kızma " tamam ağzımı açıcaktımki kapı çaldı draco nefesini vererek üstümden kalktı bende doğruldum sinirle konuştu

 

 

 

"kim bu ya?"

 

 

 

"bizimkilerdir " ofladı

 

 

 

"ben iniyorum " dedi draco

 

 

 

" tamam in bi lavoboya girip geliyorum "

 

 

 

"tamam" draco aşayainerken ben lovoboya girdim ve yüzümü yıkayığ kendime geldim ve merdivenşerden aşağı inmeye başladım kapı bana taraf açıldığı için kimin geldiğini göremedim ama draconun yüzü çok gergin görünüyordu

 

 

 

"geldinmi" dedi gerin bir şekilde

 

 

 

"evet kim gelmiş?" dedim kapıya yanına gittim ve anlık gördüğüm kişiyle dumura uğradım abim gelmişti ve tanıdğım abim değil yıllardır bilmediğim yeni öğrendiğim hayatını maffettiğim abim gelmişti marco kılıç gelmişti

 

 

 

" merhaba..." dedi çekinerek şaşkınlıkla, zorla kekeleyerek konuştum

 

 

 

"m-merhaba ..."

 

 

 

"içeri gelebilirmiyim? özür dilerim rahatsız ettim"

 

 

 

"tabi pardon" dedim ve içeri davet ettim draco çekinerek eliyle davet etti kapıyı kapattı

 

 

 

" otur lütfen " dedim ve üçümüzde oturduk kısa bir süre sessiz ve gergindi ortam

 

 

 

" siz hala kavgalımısınız?" dedi bi anda kılıç bize bakarak ikimizde aynı anda konuştuk

 

 

 

" yoo "

 

"yoo"

 

 

 

"iyi peki..." diye yanıt verdi kılıç

 

 

 

"bişey mi oldu?" dedim merakla

 

 

 

"hayız, yani evet..."

 

 

 

"sorun ne ?" dedim ama gözlerim dolmaya boğazım düğümlenmeye başlamıştı

 

 

 

"bak seninle konuşmam gereltiğini düşündüm rahatsızlık vermemişimdir umarım gitmeyi düşündüm ama hem sen yalnış anlarsın gibi geldi hemde arkadaşlarınız kalmam için okadar ısrar ettiki kıramadım yalvardılar resmen " gülümsedim

 

 

 

"onlar öyledir hatta ayaklarına bile kapana bilirler " oda güldü

 

 

 

"evet o potansiyeli gördüm" üçümüzde güldük

 

 

 

" bu arada senden rahatsızlık duymuyorum ve buarada gitsen bende üzlürdüm iyiki gitmemişsin..." dedim zorlula anlık dondu

 

 

 

"iyi ozaman şey konuya geleyim nedüşündüğünü biliyorum dün söylediğin kelimelerde aklımda çıkmıyor nasıl olduğunu görmek istedim... kendini suçlamanı istemiyorum... senin hiç bir suçun yok benimde bir suçum yok aslında bakacak olursan ne kadar kızgın olursak olalım... annemiz ve babamızında suçu yok... her ne kadar kızgın olsak suçları varda yok aslında"

 

 

 

"ne demek istediğini anladım asıl suç büyük babamızın diyorsun baktığında öyle tabi ..."

 

 

 

"bu arada tekrar söylüyorum senin bir suçun yok..." gözlerim dolmaya başladı

 

 

 

"ya sen nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?! ya benim yüzümden hayatın mafolmuş ... benim için... nasıl bana karşı bu kadar iyi olabiliyorsun üstüne birde beni öldürmeye çalışmakla suçladım seni!..." derin bir nefes verdi oda zorlanıyordu

 

 

 

"birinci ben küçüklüğümden beri bu gerçeğe alıştım ve sen bunu iste yada isteme benim canımdan kanımdan bir parçasın sen benim kardeşimsin birdaha olsa gene yaparım... ve senin suçun değildi ve bende senin yerinde olsan aynı şeyi düşünürdüm " gözümden bir damla yaş düştü draco sessizce duruyordu sadece

 

 

 

" ben... ne diyeceğimi bilmiyorum özür dilerim"

 

 

 

" ağlama... özür dilemen gerekmiyor ... "

 

 

 

"tamam pardon"

 

 

 

"pardonda özür dilemenin farklı bir yolu" dedi gülerek ağlarken güldüm

 

 

 

"evet haklısın"

 

 

 

" sana anlatmak istedim bilmek istersin diye..."

 

 

 

"eve doğru düşünmüşsün benim senin karşına çıkacak yüzüm yoktu"

 

 

 

"tekarar söylüyorum bunu aş tamammı ve sana yemin ederim şüphe etmen gerçekten doğal ama sana herhangibi bir zarar vermedim"

 

 

 

"evet biliyorum yıllarca ablam ve aslan abimle birlikte korumuşsun beni" yüzünde buruk bir gülümseme oluştu

 

 

 

"evet sessiz tepe sığınağında on iki yaşında kaçtım ve yıllarca sokaklarda yaşadım gerçek düşmanlar ve dostlar edindim sokaklarda yaşamak orada yaşamaktan daha iyiydi yıllarca düşe kalka bata çıka güçlendim büyüdüm

 

 

ve zamanı geldiğinde kardeşlerimin larşısına çıkacaktım yıllarca uzaktam sizi izledim ablan bir şekilde bişeylerden şüohelenmiş ve bazı anıöar hatırlamış bir kaç kere çok küçükken ellayı oraya getirmişlerdi ve araştırmaya başlamış ben kendi kardeşim trafından yıllar önce araştırılmaya başlandığımı öğrendim ve uygun bir zamanfa kısa sürede karşısına çıktım sonra aslanla aynı ayda öğrendiler sindirmeleri biraz zor oldu başta ikiside senin hibi kendini suçladı"

 

 

 

"insanın elinde değil otamatil benim yüzümden diyor..."

 

 

 

"anlıyorum... " kısa bir süre sessizlik oldu yanıma kadar geldi oturdu

 

 

 

"yaşadığın herşey için özür dilerim ve seni suçladığım için "

 

 

 

"sorun değil bak..."

 

 

 

"evet?"

 

 

 

"beni ister abin olarak kabul et ister etme hiç sorun değil ister ilk tanıştığımız günki gibi kalırız yada hiç tanışmamışız gibi insanların hayatını maf etmeye gelmedim " gözlerim doldu yine sanki onunda dolmuş gibiydi

 

 

 

"bak ne diyeceğimide pek bilmiyorum... ama senin bir suçun yok hiç bir zamanda sana kızmadım hiç ..."

 

 

 

"gerçekten bana hiç kızmadınmı ?... hiç nefret etmedinmi benden ?... "

 

 

 

"hayır hiç nefret etmedim senden ... tam yanındaolmasamd uzaktan yıllarca yanında olduğum küçük kız kardeşimsin ..."

 

 

 

" ah tanrım keşke daha önce çıksaydın karşıma ... "

 

 

 

"aslında sana bişey anlatacağım ... "

 

 

 

"evet...? "

 

 

 

"türkiyede okuduğun zamanlar her gün seni soförlerden biri alırdı "

 

 

 

"evet...?"

 

 

 

"okulan çıktığında dört beşkişil bir erkek gurubu çıkmıştı karşına bir gün "

 

 

 

"evet ? hatırlıyorum çünkü çocuğu birini okulda rezil etmiştim " bir okulda bir gün çocuklardan biri bana çok ayıp bir şaka yaptı bende çocuğu oulda rezil edip hakaretler yağdırmıştım oul çıkışında beni sıkıştırmaya başlamıştı ama ünüversite çağlarında bir çocuk gelip bi anda beni korumuştu

 

 

 

"işte biri geldi yanına çocuklarla kavga etti hatırlıyormusun ? " gözlerim dolmuştu caı ile gülümsedim

 

 

 

"evet o sen miydin... ? "

 

 

 

"evet o bendim ... karşına çıkamadım çünkü bu riskliydi dengeyi bozmak istemedim ama seni sizi hep uzaktan izledim her okul çıkışında bir köşeye saklanırdım o günde korktum senin için ve dayanamadım..." gözlerimden yaşlar akmaya başladı onunda gözünden yaş akmaya başladı

 

 

 

"teşekkür ederim..."

 

 

 

"hiç önemli değil..." kendimi tutamadım ve ona sarıldım başta şaşırdı kaldı öyle ama sonra yavaşça karşılık verdi

 

 

 

" ne olduğu umrumda değil sen benim abimsin .... aslan abimden farkın yok benim için zaten seni ilk gördüğüm andan beri sevmiştim sana baim gibisin demiştim ama zaten abimmişsin "

 

 

 

"evet öyle , benim abin olarak görüyormusun ? aslan kadar severmisin beni ? "

 

 

 

"tabiki sen benim abimsin aslan abim benim için neyse sende osun " gülümsediğini gördüm büyük bir hüzünle

 

 

 

" bana şey dermisin ? hep aslanı kıskandım bu yüzden..." kendimi çektim ve ona baktım

 

 

 

"abi... benin abim... abicim kılıç abim ..." gözünden yaş akığını gördüm

 

 

 

" iyileşti bütün yaralarım çocukluğum... tek bir kelimenle yeniden hayat buldum kardeşim ... herşeye değerdi ..."

 

 

 

" gerçektenmi...?"

 

 

 

"gerçekten ..." bir kez daha sarıldık gözüm dracoya kaydı sessizce bize bakıyordu yüzünde acı bir tebessüm vardı gözleri yaşarmıştı

 

 

 

"bence artık ağlamayalım "

 

 

 

"bencede..." dedi oda

 

 

 

"bu arada bizimkil er sizi kahvaltıya çağırıyor bana sordular söyledim bende açma poğaca börek ne varsa söyledik "

 

 

 

"ay iyi olur dravo gidelimmi?"

 

 

 

"gidelim tabi hem bizimkiler söylenecek yine yakında bizimle vakit geçirmiyosunuz diye sızlanmaya başlarlar" dedi draco

 

 

 

" ozaman gidelim " dedim

 

 

 

"tamam yalnız bişey soracağım " dedi abim

 

 

 

"evet?" dedi draco

 

 

 

"böylemi gideceksiniz?"

 

 

" evet ne varki?"

 

 

 

"yani yan tarafya?"

 

 

 

"tamamda draco kardeşim çıplaksın" ikmizde aniden şaşkınlıkla birbririmize baktık draco üstsüz uyduğu için unutmuştuk ve aşağı öyle inmişti

 

 

 

"hassiktir ben unutmuşum!"

 

 

 

"belli oluyor? "

 

 

 

"düşündüğünüz gibi değil !" dedi draco telaşla

 

 

 

"bişey düşünmüyorum ve düşünmek istemiyorum"

 

 

 

"abi şey ... o üstünü değiştiriyordu kapı çalınca ben lavobodaydım o da öyle inmiş"

 

 

dedim talaşla

 

 

 

"sormadım açıklama yapmana gerek yok ama bailik damarım istemsizce kabarıyor draco üstünü giyinsin gidelim "

 

 

 

"tamam " dedim utanrak

 

 

 

"bence sende değiştir "

 

 

 

"bence gerek yok ya "

 

 

 

"tamam ama bizimkiler havuza falan girerler sizde girersiniz belki ? "

 

 

 

" a doğru ya ben gidip hazılanayım bari " draco ile ikimizde yukarı çıktık

 

 

 

"senin yüzünden yerin dibine girdim ya !"

 

 

 

"aman bişey olmaz ailenin yüzüne draco biz neden sevişmiyoruz sevişielim yatak sadece uyumak için değildir diye bağırdın "

 

 

 

"ya bunu neden hatırlattınki !"

 

 

 

"hatırlanmaycak gibi değilki !" dedi gülerek

 

 

 

"neyse sus ya !" banyoda üstüme bayomu giyindim üstüne bol pantolonumla gömlek geçirdim banyodan çıktım anlık duraksadım draco mayosunu giyinyordu gözlerimi kaçırdım başımı çevirdim

 

 

 

"giyindinmi ? " dedi draco

 

 

 

"evet pardon giyinmişsindir sandım " güldüğünü duydum

 

 

 

" görmediğin şey sanki " dedi gülerek

 

 

 

"ya susarmısın !"

 

 

 

"tamam giyindim " oda doğru döndüm

 

 

 

"şortun üstün pantlon giyinmek zor değilmi ? "

 

 

 

"evet ama orada uğraşam böyle daha kolay "

 

 

 

"tamam " aşağı indik inerken seslendim

 

 

 

"abi burda mısın ?! " indiğimde güldüğünü gördüm

 

 

 

"Burdayım gidersem ayıp olur gibi geldi"

 

 

 

"İyi yapmışsın"

 

 

 

"Giyindinizmi? Küçük azgınlar?!"

 

 

Anlık döndüm kaldım

 

 

 

"N-ne?"

 

 

 

"Ablan yani Ella olanları anlattı onu bilirsin çok şamatacıdır bayılır böyle şeylere"

 

 

 

"Ya hayır ya!" Draco ve kılıç ikiside güldü draco ailemin diğer üyeleine kıyasla kılıç abinle daha rahattı çünkü onunla senelerce abim olduğunu bilmeden iş yapmış güzel bir dostluğu vardı

 

 

 

" Afetim kusura bakma ama bundan kurtulamazsın"

 

 

 

"Evet kardeş o biraz zor "

 

 

 

"Ya kapatabilirmiyiz konuyu "

 

 

 

" İyi tamam kıyamam " kılıç abim yanıma geldi kolunu omzuma attı sarıldı

 

 

 

" Gıcıklar"

 

 

 

"Uyuz " dedi draco gülerek

 

 

 

"Sensin uyuz!"

 

 

 

"Haha aynen inatçı keçi"

 

 

 

"Valerion!"

 

 

 

"Elserin!"

 

 

 

" Neyse " diye Arya girdi abim ve devam etti

 

 

 

" Sana ilk abi tavsiyemi vereyim güzel kardeşim"

 

 

 

"Evet?"

 

 

 

" Ne olursa olsun çevrende sadece gözün kapalı güvenmeyeceğin insanlar varken kendini bırak yada onların dışında biri varsa yada yabancı bir ortamdaysan parti gibi içmende sorun yok ama asla sarhoş olma asla kendini kaybetme draco yanında olmasaydı başına çok şey gelebilirdi bilincin yerinde değil çünkü "

 

 

 

"Haklısın sanırım uzun zaman sonra kendimi o gün partide okadar mutlu hissetim ki dracoda yanımda olunca kendini serbest bıraktım belkide bir çeşit katarsizdi"

 

 

 

"Olabilir ve asla başka bir insanın elinde içme dikkat et binada içkine bişey kata bilirler bu en çok olan şey"

 

 

 

" Olur unutmam"

 

 

 

"İyi unutma"

 

 

 

"Sen şimdiden bana nasihatler vermeye mi başlandın?"

 

 

 

" Akbıyık ben abi dün birbirmizi tanımamız umrumda olmaz"

 

 

 

"İyi ikinci draco oldu başıma "

 

 

 

" Benden iki tanemi kulağa harika geliyor "

 

 

 

"Ha ha aynen" sırıttı

 

 

 

"Yalnız ken öyle demiyosun ama"

 

 

 

"Valerion!" İkiside güldü

 

 

 

" Yalanmı?"

 

 

 

" Kardeşimden uzak dur

 

 

valerion!" Dedi abim gülerek dracoda güldü

 

 

 

" Kardeşin nişanlım ve her gece kollarımın arasında uyuyor "

 

 

 

"Draco!" Dedim şokla

 

 

 

" Şerefsiz!" Dedi abim gülerek

 

 

 

" Evet aynen kardeşim!"

 

 

 

"Neyse senle uğraşılmaz birader"

 

 

 

" Y aynen abi boşver onun üç kelimesinin beşi yalan " draco şaşkınlıkla yüzüme baktı

 

 

 

" Abartma ! Gene eski şeyleri açıyorsun!"

 

 

 

"Eski dediğin dün olan olay!"

 

 

 

"Of afet of anlamak zorla inat ediyorsun !"

 

 

 

"Sizin aranız bozukmu hala?"

 

 

 

"Afetin abartması kılıç!"

 

 

 

" Ne abartması! Benden sır sakladın!"

 

 

 

"Hey bı dakika bı dakika "

 

 

İkimizde durduk abim konuşmaya devam etti

 

 

 

" Bakın ikinizdend büyüğüm senin zaten abinim o yüzden size bir şey diyeceğim "

 

 

 

"Evet?" Dedim merakla

 

 

 

" Bak afet özellikle draco'nun söylememsini ben rica ettim çünkü bunu ben söylemek istedim sanada diğerlerinede bende dracoyu yıllarca kandırdım kimliğimi sakladım size zarar vermek için değil korumak için ve bence onun söylemesi daha kötü olabilirdi"

 

 

Derin nefes verdi ve devam etti

 

 

 

" Bak şimdi size anlatacağım şeyi sakın unutmayın ikimizde yirmi yaşında genç insanlarsınız ve aşıksınız ne güzel kavga etmeniz bile bunu gösteriyor şimdi size sözüm şu... Dünyadaki tüm ilişkiler ebeveyn çocuk , kardeş ilişkisi arkadaş hatta öğretmen öğrenci romantik ilişki fark etmez " ikimizi de baktı ve bir iki saniye duraksadı devam etti

 

 

 

"bütün ilişkiler dört temel şey üzerine kuruludur sevgi saygı güven anlayış bütün ilişkilerin temeli sağlamlığı bu dört şeyin üzerine kuruludur romantik ilişkide tek fark temastır ama ilişki fark etmeksizin bu dört şeyden biri olmazsa o ilişki olmaz sizde ne olursa olsun bu dört bağı koparmayın şimdi ikinizinde birbirinize anlayış bağınızı göstermeniz lazım ilişkinize karışmam ama bu size bir dost tavsiyesi " ikimizde uzun süre sessiz kaldık

 

 

 

" Ve son olarak" dedi ve devam etti

 

 

 

" En yakın arkadaşlarınızda olsa kimsenin yanında sorunlarınızı belli etmeyin"

 

 

 

"Tamam abi hadi gidelim mi?"

 

 

 

" Evet bencede gidelim" dedi draco

 

 

 

"Tamam " dedi abimde draco bizim yanımız geldi kılıçın yanında durdu

 

 

 

" Senin yüzünden benim başım belaya girdi "

 

 

 

"Abartma koçum abartma her şey çözülür" ikisi yan yana okadar iyi duruyordu ki ikiside heybetli uzun yakışıklı adamlarda boyları hemen hemen aynıydı ama biri sarşın biri esmerdi ama yan yana çok iyi duruyorlardı

 

 

 

"yalnız bişey dicem "

 

 

 

"evet ? " dedi kılıç

 

 

 

"evet ?" dedi draco

 

 

 

"ikiniz yan yana okadar iyi görünyorsunuz ki biriniz sarışın biriniz esmer böyle hoy maşşallah diyesi geliyor insanın ikinizd3 böhle boylu poslu ağzımın suyu aktı resmen " ikiside güldü

 

 

 

"bunu iltifat olarak kabul ediyorum " dedi draco

 

 

 

"yani..."

 

 

 

" e ozaman gel sende ortamıza bi sağ koluna draco sol kolunada ben gireyim "

 

 

 

"ay olur valla" diye ikisin arasına koştum

 

 

 

" gel bakalım" dedi draco gülerek ikiside kollarını açtı ikisininde koluna girdim

 

 

 

"beyler !" üçümüzde gülük ve evden çıktık ve hemen yan taraftaki arkadaşlarımızın kaldığı villaya geçtik

 

 

 

"ooo bizimkiler gelmiş!" dedi hemira ev mis gibi yemek kokuyordu

 

 

 

"aşkım gelmiş" dedi luna bizimkilerlle tek tek selamlaştık

 

 

 

"yalnız maria sana bir sorum var ?" dedi elaris

 

 

 

"evet ?"

 

 

 

"neden senin sülanen bukadar iyi !"

 

 

 

"derken?" dedim gülerek

 

 

 

"ya annan baban olay! ablan abin olay ! yeni abin çıktı ortaya oda olay ! sevgili müstakbel kocanı zaten biliyoruz o ayrı bir olay ! " hepimiz güldük

 

 

 

" ay elaris ya !"

 

 

 

"ne kızım ?! nerden buluyorsun bunları !" hepmiz güldük

 

 

 

"valla kanka doğuştan geliyor yani draco ile bile doğmadan nişanlandım yani..." hepimiz deli gibi kahkaha patlattık

 

 

 

"ay kanka çok iyi doğru diyon" dedi newan

 

 

 

"benim travmalarla dalga geçiş!" dedi heylen

 

 

 

"izahı olmayan şeylerin mizahı olur kardeşim " dedi draco

 

 

 

"yalnız ben bu sözü çok sevdim sürekli izahı olmayan şeylerin mizahınolur diyesim geliyor " dedi rowen ama izahı olmauan şeylerin mizahı olan lagını türkçe söylemye çalıştığı için pek düzgün diyememişti

 

 

 

"ah bide doğru söylesen" dedim gülerek hepimiz güldük

 

 

 

"ya napayım sizin dilinizde çok zor maria!"

 

 

 

"ay asıl sizin diliniz zor mesela neden kadına ve erkeğe bahsedirken farklı o kullanıyorsunuz ki ! yok kadına she yok erkeğe he yok cansız nesnelere ve hayvanla it ne gerek var?! hepsine tek bişey diyio geçin işte !" bizim kiler güldü ama tam anlamadı

 

 

 

"ay maria !"

 

 

 

"draco şunlara tam olarak anlatamadın ben sen anlatsana ana dilin ingilizce daha iyi açıklarsın"

 

 

 

"tamam ben anlatırım" dedi draco ve bizimkilerin anlayacağı şekilde n3 demek istediğimi anlattı

 

 

 

"haaa anldım şimdi!" dedi rowen

 

 

 

"mantıklı abi kız!" dedi cayric

 

 

 

"hemde baya haklı fransız öğrenmek bile sizinkindem daha kolay !" dedi leyla

 

 

 

"vay bakın küçük hanımafendiye sende fransızcadamı biliyorsun?"

 

 

 

"evet italyancda biliyorum naberrr!" hepimiz güldük

 

 

 

"işte benim kardeşim!"dedi burak

 

 

 

"neyse hadi masaya geçelim!" dedi lunaria ve masaya geçtik masaya türk börekleri çörekleri ile donatılmıştı gözüm şenlenmişti valla çok özlemiştim

 

 

 

"ay abi çok iyi etmişsin ya!"

 

 

 

"ne demek bizimkiler istedi " herek çay ve poğaça keyfi yapıyordu dışardan hazır kahvaltılıklarda söylemislerdi peynir domeyes salatalık tarzı ortam harikaydı draco bile iş tahla yiyordu herkes iştahla yiyordu gerçi

 

 

 

"ay afet bunlar ne böyle bu kadar lezzetli bişey olabilirmi!!!" dedi cayric

 

 

 

"ya öyle işte "

 

 

 

"yalnız burda bu ülkede obez olmak çok kolay " dedi draco

 

 

 

"evet gerçekten zor "

 

 

 

"yanlız söylemeden edemeyeceğim siz bianda bukadar yakın olmamız şaşırtı abiler havada uçuşuyor " dedi cayric kısa bir sessizlik oldu

 

 

 

"onlar kardeş cayric normal " dedi hemira

 

 

 

"ay bende anormal demedimki "

 

 

 

"yani evet bira garip ama yani aramızdaki bağdan olsa gerek birbirirmize karşı bir iticilik yok aramızda sevgi var " dedim gülerek

 

 

 

" evet öyle okadarda garip bişey değil arda ciddi bir sorun yoksa " dedi abim sohbet ederken yemeğimizi yedik ve bizim kiler havuza girmek istediler içecek bişeyler aldık ve havuza gittik

 

 

 

"havuza girecekmisin ?" dedi draco

 

 

 

"yani yüzmeyi severim bana iyi geliyor hem bikini giymişken girmemem saçma olur"

 

 

 

"evet " dedi elini belime koydu

 

 

 

"napıyorsun ?" dedim ona bakarken

 

 

 

"abinin tavsiyesini unuttunmu?" dedi sırıtrak bizimkiler havuza atlıyordu

 

 

 

"gıcıksın velerion !"

 

 

 

"bende seni seviyorum güzelim "

 

 

 

"HEY MARİA VE DRACO !" diye bağırdı havuzdan heylen

 

 

 

"NE ? " dedi draco

 

 

 

"GELMEK İÇİN DAVETİYEMİ BEKLİYORSUNUZ ? "

 

 

 

"GELİYOZ LAN BAĞIRMA !"

 

 

 

"İYİ CİLVELEŞMENİZ BİTTİYSE GELİN !"

 

 

 

"AYNEN YALNIZKEN CİLVELEŞİN LÜTFEN !" dedi morgan

 

 

 

"gidelim ozaman " dedim üstümüzü çıkarıp havuza girdik yüzdük eğlendik güzel vakit geçirdik

 

 

 

" ay çocuklar havuz sızak ama dışarsı buz hava kararmadan içerimi geçsek güneş batıyor "

 

 

 

"elaris haklı sonra donacaz " dedi heylan

 

 

 

"bencede gidelim " dedim bende ve hepimiz havuzdan çıktık hava soğuktu ama soğuk havada sıcak havuza girmek çok güzeldi herkes koşarak içeri geçti

 

 

üstümüzü giyindik herkes söminenin önüne toplandı ve beraber kart oyunu oynamaya başladık

 

 

 

"sıra döndü bu kartı koyun bir kart atma hakkım daha oluyor atıyorum ve artı iki abicim kusara bakma ama iki kart çekiyorsun ! " herkes güldüğünde kılıç abim homurdarak desteden kart çekti

 

 

 

"ya başlarım böyle işe ! sende kusura bakma diye diye hep bana geçiriyorsun afet ha ! " hepmiz güldük

 

 

 

"aşk olsun napayim ama şans oyunu abi ! "

 

 

 

"neyse giren bana yine bana girdi " herkes güldüğünde draco lafa girdi sol trafımda oturuyordu abimde sağım oyunu başlatan tarafta bendim

 

 

 

"zaten kılıç bisana bi bana geçirip duryor !"

 

 

 

"ya siz ne terbiyesiz mızmız çocuklarsınız ya nebiçim konuşuyosunuz girdili çıktılı !" dedim gülerek

 

 

 

"diyene bak !" dedi kılıç

 

 

 

"yani güya si giriyor ama elime baakın elim kart dolu sığmıyor amk sığmıyor !" dedi heylen

 

 

 

"susunda oyanayın amk !" dedi lunaria

 

 

 

"aynen oynayınlan artık !" dedi leyla

 

 

 

"sıra kimde amk !" dedi rowen

 

 

 

"kılıçın yanında kim var ? " dedi burak

 

 

 

"sen varsın amk !" dedi cayric

 

 

 

" ozaman kılıç çektiğine göre oynayamıyor ben atıyorum artı dört joker ! "

 

 

 

"yok ebesinin nikahı ! " dedi leyla

 

 

 

" kusura bakma kerdeşim "

 

 

 

"neyse renk söyle !" dedi leyla kart çekerken

 

 

 

"düşünüyorum " dedi burak

 

 

 

"neyini düşünüyorsun at geç be !" dedi elaris

 

 

 

"aynen söyle şu rengi !" dedi rowen

 

 

 

"aynen burki nazlanma !" dedi morgan

 

 

 

"bu oyunu oyamyınca hepinizin gerçek yüzü çıktı ortaya " dedi morgan

 

 

 

" seninkinede gördük az kalsın kartı ağzımıza sokuyodun !"

 

 

 

"siktir la ! o kapak hareketini yapmayacaktın ! "

 

 

 

"neyse oynayın artık lan !" dedim sinirle

 

 

 

"tamam renk yeşil "

 

 

 

"ananın a... yeşil ! başka renkmi kalmadı lan ! " dedi morgan

 

 

 

" kalmadı amk ! sanmı sorcam ?!" diye cevao verdi burak gerçekten çok eğleniyordum morgan söylene söylene söyle desteden kart çekmeye başladı yaklaşık bir dakika boyunca onu bekledik en sonunda oynadı sırada elaris vardı

 

 

 

"oyna hadi elaris !" dedi morgan

 

 

 

"bakıyoz bi saniye !" elaris kartını attı ve sıra hemiraya geçti

 

 

 

"aha artı iki ! " yanında rowen vardı

 

 

 

"canım sevgilim senin atcağın kartın ben taaaa " hemira kafasına vurdu

 

 

 

"çok konuşma rowen oyna ! sen bana atarken bişey diyommu ? "

 

 

 

"ya oyun aşkım napayım ! "

 

 

 

"bende sana garazim olduğu için yapmıyorum ya ! "

 

 

 

"ama be !" diye öfleyrek kart çekti rowen sonra sıra nevana geldi

 

 

 

"valla kazanmaya çok yakınım !" elinde üç kart vardı birini oynadı yalnız benim elimde tek bir kart vardı ve elimde joker renk değştirme kartı vardı herhangibi bir artı kart gelmezse kazancaktım

 

 

 

"valla benim elimde tek bir kart var newan belli olmaz "

 

 

 

" aynen öyle her an artı bir kart gelebilir !" diye cevap verdi newan

 

 

 

"aynen bakalım sıra cayricte ! " cayrik kart attı

 

 

 

"oynadım sıra lunariada ! "

 

 

 

"oynuyorum !" dedi ve kart attı lunaria ve sıra dracoya geldi elinde üç kart vardı

 

 

 

"evet sıra dracoda !" dedi kılıç

 

 

 

"oyna bakalım valerion "

 

 

 

"tamam oynuyorum ! " joker kart attı oyun yapıp heycanla baktım

 

 

 

"renk ? renk ne ? "

 

 

 

"mavi "

 

 

 

"evet baklım dın dı dın bakalım maria kazanacakmı yoksa desteyemi gidiyor" dedi morgan ve hızla joker kartımı koydum

 

 

Herkes bı ağızdan oooo ladığın ellerimi uzatım

 

 

 

" Eveettt millet! Kartlarımı alayım puancıklarımı verin bana"

 

 

 

" Hangi renk gelse kazanacakmış ya! " Dedi heylen

 

 

 

"Ulan draco yokmuydu artı iki falan" draco çevirdi kartlarını gösterdi sade kartlardı

 

 

 

"Yok ulan olsa koyardım" ona döndüm baktım

 

 

 

"Ha olsa bana kart çektirirdin yani ?!" Şaşkınlıkla bana baktı

 

 

 

"Güzelim oyun bu ama sende ba-" sözünü kestim

 

 

 

"Anladım ben ağlayacağımı "

 

 

 

"Ya bak ya oyun bu güzelim". Dedi draco güldüm

 

 

 

"Şaka yaptım şaka tabiki koyacaksın" imalı gözlerle bana baktı

 

 

 

"Sen yokmusun sen"

 

 

 

"Evet hadi puan hesaplayalım yüksek ihtimal beş yüzü geçti "

 

 

Dedim ve puanı hesapladık ve 540 puanla birinci olmuştum saat akşam sekiz olmuştu ki akşam partiye gidecektik ve vedalaştık herkesle iyi akşamlar dedik ve çıktık hiç bişey konuşmadık zaten kısa bir yoldu

 

 

Villaya girdik ve direk yukarı çıktık

 

 

 

" İlk senmi duşa girmek istersin?" Dedim ona bakmıyordum dolabımdan kıyafet seçiyordum

 

 

 

" Seninle girmeyi tercih ederdim..." Dedi gülerek anlık yerimde sıçrayıp sertçe dolabın kapağını kapattım

 

 

 

"NE?!" Güldü

 

 

 

"Yok bişey girsen ilk" bişey demeden eşyayalarımı alıp duşa girdim kısa sürede duştan üstümü giyinip çıktım koltuğun üstünde oturuyordu

 

 

 

"Girebilirsin."

 

 

 

"Tamam " dedi ve duşa girdi

 

 

 

Saçımı yaptım ve birazda makyaj yaptım o sırada bornozla draco çıktı anlık bu tuhaf oldum ama hiç ona taraf bakmadım dolaptan kıyafetlerini aldı kapağı açtığında bana traf açıldı ve kapağın arkasında giyindi derin bir nefes verdim üstünü giyindi siyah bol pantolonla siyah Kazak giyinmişti ve yarı klasik spor ayakkabılarını taktı ayağına Bende siyah pantolon giyip siyah Kazak giyindim ve siyah orta boy topuklu botumu giyindim yanıma geldi

 

 

 

"Saç kurutma makinesi ile işin bittimi?"

 

 

 

"Evet alabilirsin " yanıma pufa oturdu

 

 

 

"Napıyorsun?"

 

 

 

"Saçımı kurutacağım burası rahat ayında iyi "

 

 

 

"İyi peki" ben takılarımı takarken o hızlıca saçını fönledi

 

 

O ayağa kalktı montunu giyindi

 

 

Bende kalktım

 

 

 

" Hazırmısın?" Diye sordu bana

 

 

 

"Evet hazırım" montunu giyindim çamtamı telfonumu aldım ve yola çıktı ona gideceğimiz yeri söyledim onun dışında hiç konuşmadık bu seferki yer biz çokta uzak değildi Bir saat sonra vardık ve yine bir kaç kilometre öteden müzik sesleri duyulmaya başlamıştı uzun süren sessizliği bozan o oldu

 

 

 

"afet..."

 

 

 

"evet ? "

 

 

 

"eminmisin ? "

 

 

 

"evet eminim, artık oyun bitti... "

 

 

 

" korumalar hem yakında bende yanında olacağım tamammı ? "

 

 

 

"tamam . "

 

 

 

"alp aksoy çok tehlikeli ve kindar biri gözünü karanlık bürümüş gibi dikkat et "

 

 

 

" biliyorum üzücü olanıda bu zaten eskiden böyle değildi ... "

 

 

 

" hala ona değer veriryorsun ... "

 

 

 

"dostumdu aklına farklı bişey gelmesin onunla aramla romantik bişey geçmedi "

 

 

 

"biliyorum , söyledin ayrıca özellikle aileme inat olsun diye senden önce hayatımda birileri oldu seninde olsa sorun edecek biri değilim "

 

 

 

"neyse konumuz bu değil şuan "

 

 

 

"haklısın... "

 

 

 

" arabamı korumaların getirdi değilmi ? "

 

 

 

"evet"

 

 

 

"tamam hadi gidelim " pistin başına gittik ve arabadan indik topuklarımın sesi yankılandı adeta draconun aventedoru ile gelmiştik yine arabdan indiğimizde çıplılar ve alkışlar yükseldi bade,mert,nazlı ve kayanın yanına gittik poyrazda ordaydı

 

 

 

"evet millet naber " dedim gülerek

 

 

 

"iyi afeti devran sana sormalı" dedi Mert

 

 

 

"Evet karşiiimmm " dedi nazlı

 

 

 

"Nazlı şimdiden içtinmi sen?" Dedi kaya

 

 

 

" Ne alakası var şaka yapıyorum"

 

 

Diye cevap verdi nazlı

 

 

 

" Neyse afet bu gün ki yarış için emin misin ?" Dedi bade

 

 

 

"Evet eminim?"

 

 

" O teklifi neden kabul ettin ki?" Dedi Mert

 

 

 

"Ne teklifi?" Dedi draco ona döndüm

 

 

 

"Olan olaylardan söylemeyi unuttum o gün sabah Alp benim geri döndüğümü görünce bir rövanş tarzı yarış teklif etmiş vadeyi aracı olarak kullandı "

 

 

 

"Anladım tamam "

 

 

 

"Neden kabul ettin afet en son yarışınızda hiç hoş şeyler olmadı o artık eski Alp değil biliyorsun" dedi Mert

 

 

 

"Biliyorum ama öyle bişey öğrendim ki... draco sayesinde bunun olması gerekiyordu..."

 

 

 

" Ne öğrendiniz ?" Dedi nazlı

 

 

İkimiz beraber ne olduğunu anlattık çok şaşırmışlardı ama bu yanda da gürültüden konuşmak çok zordu insanlar merakla yarışı bekliyordu

 

 

 

"İnanımıyorum ya" dedi bade

 

 

 

"Bunu beklememiştim " dedi kaya kendi aramızda draco'nun arabasını konuşurken gelen araba sesi ile

 

 

İnsanların sesi yükselmeye başladı ve bir araba sislerin arasından yaklaşmaya başladı herkes kim olduğunu biliyordu kılıç Çetesinin lideri eski dostum Alp Aksoy arabasını benimkini yanına Park etti arabadan indi onu gördüğümde tuhaf bişey hissetim nostalji gibi yada belki de üzüntü ve kırgınlık yanımıza doğru geldi gelirken bi dracoya bi bana ve bizimkilere bakıp sırıtıyordu yanımıza geldi ve elini uzattı o öylebi gülümsüyorduki sanki çok mutlu gibi komik bir durum var gibi hissetiriyordu ona bakınca otamatik gülei geliyordu inasanın manipulatif şerefsiz... ama hala yakışıklıydı yalan hatta dahada yakışıklı olmuş diye bilirdim teni çok esmer biri değildi ama saçı siyah açık tenli yeşil gözlü uzun boylu biriydi siyah pantolon siyah Kazak giyinmiş karşımda duruyordu

 

 

 

" Alp Aksoy seninle yeniden karşılaştık ..." Güldü

 

 

 

"Vay !vay !afet ablam hoşgeldin! nasılsın? iyisin aynı ben işte sende ne var yok ? Gel otur şöyle kıyakmış ablam" kendimi tumamdan güldüğümde diğer herkesde güldü yada gülmemek için kendini zor tutdu draco'nun bile mimikleri oynadığını gördüm

 

 

 

" Hala aynısın cıvık Alp "

 

 

 

"Ya bak kalbimi kırıyosun ayıp ettin"

 

 

 

" Kes uzatma" elini uzattı

 

 

 

"Hoş geldin afeti Devran tekrardan ingiltireye bir gittim pir gittin valla "

 

 

 

" Hı öyle oldu " elini tutmadım

 

 

 

" Elimi tutnaycakmısın bak ayıp oluyor " içimden şerefsiz herif diyip yalandan hızlıca elini sıktım ve geri çektim

 

 

 

" Tamam hadi ağzın değil direksiyonun konuşsun !"

 

 

 

" Ooo tamam ablacım kızma eski dostuz okadar"

 

 

 

" Uzatma evet nazlı sendeyiz "

 

 

 

"Aceleciyiz tamam bana uyar " nazlı gerildi başta ama sonra toparlandı yine yarış için

 

 

ve tabletini yine o büyük ekrana yansıttı ve herkes onu dinlerken pisti anlatmaya başladıNazlı tabletin ekranına birkaç kez tıkladı, pistin kuşbakışı görüntüsü dev ekrana yansıdı. Arkadaki kalabalık bir anda sessizleşti, herkes merakla bekliyordu.

 

 

 

"Tamam millet, dikkat kesilin. Bu pist bildiğiniz gibi değil... 5 kilometre uzunluğunda, dört keskin viraj ve iki ölümcül U dönüşü var. İlk düzlüğün sonunda sağa 90 derecelik bir viraj var, orada hızını iyi ayarlamazsanız, direk bariyerlere gömülürsünüz."

 

 

 

Alp, Nazlı'nın anlattıklarını dinliyormuş gibi yapıp bana bakıyordu. O yeşil gözlerdeki hafif alaycı parıltı, içimdeki yarışma isteğini daha da körükledi. Nazlı devam etti

 

 

 

"İkinci bölümde inişli çıkışlı bir asfalt var, burası süspansiyon testi gibi. Gazı köklemek isteyenler köksün ama şunu unutmayın... arabanız zıpladığında direksiyon tutmaz."

 

 

 

Draco yanımda kollarını kavuşturmuş, hiç konuşmuyordu ama bakışları 'sakın kendini parçalatma' diyordu. Nazlı gülümsedi,

 

 

 

"Son kısım en ölümcülü... çift U viraj. Burada refleksin yavaşsa, kendini gölün içinde bulursun. Ve unutmayın, Alp'in favori yeri burası. Hep orada fark açar."

 

 

 

Kalabalık

 

 

"Ooo" diye tepki verdi. Alp ise

 

 

 

"Ne yapalım, yetenek" diyerek sırıttı.

 

 

 

Ben ise arabamın anahtarını elime aldım ona doğru eğildim.

 

 

"Bakalım bu sefer o farkı kim açacak, Aksoy."

 

 

 

O da bana bir adım yaklaştı, sesi neredeyse fısıltı gibiydi.

 

 

"Senin hızını hâlâ hatırlıyorum, Afet. Ama bu gece... ya kazanırsın ya da arabandan geriye bir enkaz kalır."

 

 

 

Kaskımı kafama geçirirken sadece

 

 

 

"Denemeden bilemezsin" dedim. arabaların Motorlarının uğultusu, kalabalığın çığlıkları, sisin arasındaki ışıklar... pist artık bizimdi. ikimizde arabalarımızın yanına gittik alp arabasına bindi kapımı açıp arabaya binecekken draco yanıma geldi sorgulayan gözlerle ona baktım önce durdu ve cebinden küçük, siyah bir telsiz çıkardı.

 

 

 

"Bunu tak. Yarış boyunca kulakların bende olsun." dedi draco

 

 

 

"Beni mi yönlendireceksin, yoksa bana emirler yağdıracak bir komutan mı olacaksın?" dedim kaşlarımı kaldırarak

 

 

 

"İkisi de. Ama asıl neden... seni kaybetmemek." dedi hafif gülerek

 

 

 

"Romantizme bak... Neyse, bu sefer beni yavaşlatma. " gülerek telsizi aldım

 

 

 

"Yavaşlatmam. Ama gerektiğinde sana 'frene bas' dediğimde... basacaksın."

 

 

 

"Sen yeter ki 'frene bas' deme."

 

 

 

"sende yeterki kendini koru lütfen "

 

 

 

"iyi tamam şimdi seyirci koltuğuna geç ve harika müstakbel karını izle " sırıttı

 

 

 

"tamam ben yerimi alıyorum " ben arabaya bindim dracoda yerine geçti nazlı mert bade ve keremin yanındaydı onlarda dracoyu sevmişti gözlerimi yarış ışıklarına dişkkat ettim bu sefer silahla değil trafik ışıkları misali kırmızı yeşil ışıklar gitmemizi ve durmamızı söyleyecekti

 

 

 

Işıklar yanmaya başladı:

 

 

Kırmızı... Kırmızı... Kırmızı...

 

 

Yeşil yanar yanmaz ikimizde gaza bastık lastikler resmen piste bağırdı.

 

 

direksiyonu sımsıkı kavradm motorun kükremesi kalbimde atıyordu. Yan şeritte Alp, yeşil gözlerini kısa bir an bana çevirdi bende ona baktım o bakış "Bu benim yarışım" diyordu. draconun telsizden sesizini duydum

 

 

 

"Sağdan viraj geliyor, Alp içeriden zorlayacak. Sakın panik yapma."

 

 

"O daha direksiyona dokunmadan virajı aldım bile." diye yanıtverdim yola çok dikkat ediyordum ama aynı zamanda korkusuzca sürüyordum bu pist çok tehlikeli yarış ise çok önemliydi Virajın kıyısından kıvılcımlar saçıldı. Arka lastikler hafif kaydı, ama gazı hiç bırakmadım draco telsizden konuştu

 

 

 

"Afet, hızını biraz düşür." tam tahmin ettiğim gibi uyarı yapıyordu

 

 

 

"Yavaşlayamam. O benim önümde olamaz." diye cevap verdim

 

 

Alp hızlandı, tampon tampona geldik . Seyircinin çığlıkları motor gürültüsüne karıştı.

 

 

 

"Sakin ol. Seni provoke etmeye çalışıyor." dedi draco telsizden

 

 

 

"Ben sakinim. O daha panikleyecek." dedim hafif gülrek

 

 

Bir sonraki viraja yaklaşırken Alp direksiyonunu sert kırıp benim önünü kesmeye çalıştı draco telsizden bağırdı

 

 

 

"Afet! Şimdi sağdan kaç, solda boşluk bırakma!"

 

 

 

ben ise refleksle direksiyonu sağa kırdım, yan yana geldik . arabalrımız birbirde çarptı arbalarımız birbirini sürterek ilerledi Metal gövde, metal gövdeye değdiğinde çıkan ses seyircinin içini titretti. benim bile içim tiremişti adrelanin. bu duyguya bayılıyordum

 

 

 

"Daha sert oynamaya başladı." diye dracoya yanıt verdim , draco sert ve tehtitkar bir ses tonuyla konuştu

 

 

 

"Tek bir çizik alırsan... onu o piste gömerim."

 

 

 

"İşte bu tehdit hoşuma gitti." dedim gülerek siktir zaten yarışın heyecanı vardı birde o heycanlandırıyordu onu görmüyordum ama gülümsediğine emindim

 

 

 

"beni ciddiyim saçının tek bir teline zarar gelirse soykrım çıkartırım! " güldüm hatta ufak bir kahkaha attım

 

 

 

"sakin ol valerion dikkatimi dağıtıyorsun !"

 

 

 

"ben ciddiyim afet alevler içinde bırakırım burayı ! dikkat et ! "

 

 

 

"tamam ! "

 

 

 

"seni seviyorum afetim..." anlık dondum

 

 

 

"ne kadar?" diye cevap verdim güldüğünü adım gibi biliyordum

 

 

 

"Soykırım çıkaracak kadar ..."

 

 

 

"bende..." diye yanıt verdim sadece yarış son sürat devam ediyordu

 

 

Son düzlükte motorlar maksimuma çıktı. Hava, hızın yarattığı basınçla yüzlerimizi kamçılıyordu. Alp öne geçti, ama ben gaz pedalını tabana kadar bastım. draco telsizden bağırdı

 

 

 

"Şimdi! Sol virajda içeri dal, çizgiyi alırsan o biter."

 

 

 

ben tam viraj girişinde frenlemeden direksiyonu kırdım. Lastikler çığlık attı adeta , duman piste yayıldı. Alp, momentumu kaybetti; ben çizgiyi aldım

 

 

Son metrelerde kalabalık ayağa kalktı. Bitirme çizgisi göz açıp kapayıncaya kadar geçti. ben kazanacaktım Motorun kükremesi, seyircinin bağırışıyla karışarak bir uğultu duvarı oluşturdu. ben, bitiş çizgisini geçerken fren pedalına ani bir baskı yaptım lastikler asfalta tutunurken duman bulutları arkasından savruldu.Araba nihayet durduğunda kalbim hâlâ pistte koşuyor gibiydi Direksiyondan ellerini çektim, eldivenlerinin içinde parmak uçlarım yanıyordu.

 

 

ben kazanmıştım Kapıyı açtığımda, yüzüme sıcak motor kokusu ve yarışın metalik havası çarptı. Seyirci, kimin kazandığını anlamıştı alkışlar ve ıslıklar pistin üzerine yağmur gibi indi. bunlar benim içindi Alp arabasını onun birkaç metre gerisinde durdurdu. Kapısını yavaşça açtı, başını kaldırıp ona baktı. Gözlerinde ne öfke ne yenilgiyi kabulleniş vardı; tam ortasında,

 

 

 

"devamı gelecek" diyen o meydan okuma duruyordu.

 

 

 

ben ise , hafifçe başımı yana eğip, dudaklarımın köşesinde küçücük ama zafer dolu bir gülümseme ile cevağ verdim telsizden draconun sesi geldi

 

 

 

"Bunu izlemesi bile yetti. Gurur duyuyorum." gülümsedim

 

 

 

telsizi kulağımdam çıkarıp Draco'ya bakmak için kalabalığın arasına göz gezdirdim. arbadan imdim Draco, pit alanında, kollarını göğsünde kavuşturmuş, gözleri sadece bendeydi O bakış, "Bunu sen yaptın" diyordu. kazanan bendim herkes benim adımı sayıklıyordu draco bana bakıp gülümsüyordu ve herkesle birlikte beni alkışlıyor ismimi bağırıyordu

 

 

Kalabalık bağırmaya devam ederken, benim içimde içinde tuhaf bir sessizlik vardı. Sanki dünya gürültüyü susturmuş, sadece kalp atışlarını bırakmıştım.

 

 

O an şunu biliyordumBu yarış sadece hızla ilgili değildi. Bu, benim sahamdı. Ve buraya ait olduğumu kanıtlamıştım ben arabadan indiğimde rüzgâr saçlarımı savurdu. Tam pit alanına yürürken, Alp adımlarını sertçe yere vurarak bana doğru geldi. Yarışın teri hâlâ yüzünde parlıyordu, nefesi hızlıydı ama bakışları daha hızlıydı.

 

 

 

"Fena değildin... Ama bu, beni geçtiğin anlamına gelmez." dedi gülümseyerek aöa sert bir biçimde omzumu silktim

 

 

 

"Geçmişim işte, hâlâ anlamadıysan sana anlatamam."

 

 

 

Alp, dudaklarının kenarında ince bir sırıtışla biraz daha yaklaştı, aramızdaki mesafe neredeyse sıfıra indi

 

 

 

"Bu sadece bir yarıştı. Bir dahakinde... nefesini bile yetiştiremeyeceksin." dedi alp

 

 

 

ben gözlerimi ondan ayırmadan telsizi tekrar kulağıma götürdüm dracoya konuştum

 

 

 

"Bir dahaki yarış için izleyici koltuğunu ayırt, çünkü bu sahnede daha çok alkış toplayacağım."

 

 

 

Ardından Alp'in yanından geçip yürdüm. Kalabalık sesi devam ediyordu , ama ikimizinde de zihninde bir sonraki yarışın kıvılcımları çoktan yanmaya başlamıştı ben ise elimde arabamın anahtarını tutarken derin bir nefes aldım Adrenalin hâlâ damarlarımda akıyordu. Alp'in son bakışı aklımda dönüp duruyordu. O sırada omzuma sıcak ama sert bir el dokundu. dracoydu

 

 

 

"Eğlencen bitti mi, Kraliçem?" dedi draco hafif gülerek ama keskin başımı onaçevirdim gülümsedim

 

 

 

"Eğlence mi... buna ancak ısınma turu derim."

 

 

 

Draco, hafifçe kaşlarını çatarak bir adım daha yaklaştı. Çevredeki birkaç kişi bakışlarını başka tarafa çevirdi, çünkü aramızdaki enerji resmen hissediliyordu. bi anda dudaklarıma yapışmasından korkmuyor değil

 

 

gözlerini kısıp baktı alpin o şekilde yaklaşması çok hoşuna gitmemişti

 

 

 

"O adam sana o şekilde yaklaşırken izlemek... hoşuma gitmedi." dedi sert bir sesle

 

 

 

"Kıskandın mı yoksa?" dedim hafif alayla

 

 

 

"Kıskançlık değil... bu, benim olanın yanına fazla yaklaşanları hatırlatma dürtüsü." dedi draco çok düşük bir sesle nerdeyse fısıldayrak

 

 

 

bir an sustuö gülüşüm biraz ciddileşti. Draco, elini belime koyarak beni kalabalığın içinden kendi arabasına doğru yönlendirdi.

 

 

 

"Bundan sonraki yarışlarda... direksiyonun başında olsan bile, yanında ben olacağım. Anlaştık mı?" başımı hafifçe eğip gözlerimi onun gözlerine diktim

 

 

 

"Anlaşma sağlandı, Tuğgeneral."

 

 

 

Draco'nun dudak kenarı belli belirsiz kıvrıldı, ama bakışları hâlâ sertti. İkimiz yan yana yürürken arkamızda Alp, bizi sessizce izlediğini gördüm

 

 

 

"ee şimdi?"

 

 

 

"hemen gideceğimizi düşünüyorsan yanılıyorsun kendi barım buradayken partilemeden gitmem "

 

 

 

" iyi peki " bara geçtik oturduk bu gün fazla dans etme modunda değildim

 

 

önce bir tekila shot söyledim dracoda aynısından söyledi beraber kayafa diktik

 

 

 

"neden dans etmiyorsun?" dedi draco

 

 

 

"bugün dans modunda değilim"

 

 

 

" iyi tamam" Motorların uğultusu yerini bas titreşimli bir müziğe bırakmıştı. Etrafta neon ışıklar yanıp sönüyor, insanlar ellerinde içkilerle şakalaşıyordu. bende barda oturuyor söylediğim kokteyli içiyordum draco ile beraber oturuyorduk Draco ise kalabalığın içinde bir an bile gözünü benden ayırmıyordu bardan otururken bir kaç kişiyle selamlaştı gözü hep benim üstümdeydi bizim kızlar dansa çağırmıştı ama istemediğimi söyleuince ısrar etmemişlerdi kokteylim bitmişti kokteyl modunda değildim

 

 

 

"poyraz !" poyraz yanımıza geldi

 

 

 

"evet afeti devran buyur patron!"

 

 

 

" bu kesmedi beni! ve abicim eski usül bir bira!" güldü

 

 

 

"olur patron hemen !" poyraz dracoda bir bira istedi ve ikimize bira verdi içikimi içerken bana baktı

 

 

 

"Yavaş iç, yoksa direksiyonu sana değil bana vermek zorunda kalırız." dedi draco kısık sesle bana yaklaşarak ben konuştum içimden geçeni söyledim

 

 

 

"Belki de o zaman daha güvenli olur. Sen böyle bakmaya devam edersen zaten kaza yaparım."

 

 

 

Draco, hafifçe gülümsedi, ama bakışlarında o sahiplenici ton hâlâ duruyordu. Barda yan yana otururken biramdan bir yudum aldım

 

 

 

"yine arsız imalar... laflar..." dedi sırıtarak konuyu değiştirerek başka konuya girdim

 

 

 

"Yarış hoşuna gitti mi?" gülümsedi kalabalağın içinde biraz ötemizde duran alp e baktı

 

 

 

"Yarış güzeldi... ama rakipler pek akıllıca seçimler yapmadı." dedi

 

 

kahkaha attım, başımj hafifçe salladı. Müziğin ritmi hızlanıyordu , ikimiz bardan kalabalığın enerjisini bir süre izledik. bi yarım saat Sonra Draco, benim elimden boş bardağı aldı ve kenara bıraktı.

 

 

 

"Artık gitme vakti." dedi

 

 

 

"Parti daha yeni ısınıyor." diye cevap verdim saat gece 11:30'du draco yaklaşarak fısıltı ile konuştu

 

 

 

"Bizim için asıl parti, buradan sonra başlıyor."

 

 

 

kalbim anlık çok hızlandı gözlerimi açtım iki saniye sadece baktım

 

 

 

"iyi peki " draconun gözleri parladı gülümsedi

 

 

 

"güzel" dedi ve ikimiz nardan kalktık arkdaşlarımıza veda ettikten sonra

 

 

draconun rabasına bindik benim için yolcu koltuğunun kapısını açtı ben bindikten sonra kapımı kapatıp kendisi soför koltuğuna geçti herzamanki gibi

 

 

yol boyunca konuşmadık

 

 

 

"ne partisi diye sormayacakmısın? "

 

 

Ben camdan dışarı baktım, şehir ışıkları yavaş yavaş geride kalırken sadece farların aydınlattığı asfalt uzuyordu önümüzde.

 

 

 

"Yok, sormayacağım. Merak ettirmeye çalışıyorsun ama yemem ben." dedim hafif gülerek.

 

 

 

Draco bir an başını bana çevirdi, dudaklarında çok ince, planlı bir gülümseme vardı.

 

 

"Yemeyeceksin ha? O zaman sürprizin tadı daha iyi çıkacak."

 

 

 

"Bana böyle şeyler söyleyince beynim hemen üç senaryo yazıyor: ya romantik bir manzara... ya tehlikeli bir gece sürüşü... ya da ikisinin karması."

 

 

 

"Üçüncüsü." dedi göz kırparak.

 

 

 

Direksiyonun başındaki rahat tavrı, hafifçe gaza yüklenişi... Ne kadar sakinse o kadar tehlikeli oluyordu.

 

 

 

"Bak Valerion... Bu gecenin sonunda 'iyi ki geldim' dersem, bunu hep hatırlatırım."

 

 

 

"Hatırlatman gerekmeyecek." bu adam beni büyülüyordu sanki ona her geçen gün hayran oluyordum Araba kıvrılan yollardan sahile doğru inerken, uzaktan denizin gece karanlığında parlayan yüzeyi göründü. İçimde hem heyecan hem de "başımıza ne gelecek" merakı vardı. anlaşılan yol uzun sürecekti

 

 

🔥🌊

 

 

yazarın anlatımıyla

 

 

 

Motorun uğultusu partinin gürültüsünü yutarak geride bıramış. Afet, koltuğa yaslanmış, hafifçe gözlerini kısmıştı. sormayacağım demişti ama merak içini kemiriuordu dracoyada kızgındı ama sevgisi gırım eksilmemişti hatta belkide çoğalmıştı çünkü kavgadaki tavırları içten içe onu etkilemişti her nekadar beni bırak desede seni görmek isyemiyorum desede bu koca bir yalandı . bırak derken bırakma diyordu aslında ve ikiside bunu içten içe biliyordu aslında draconun suçu olmadığı biliyordu ama sinirli ve kırgındıda dracoda bunu biliyor ve anlayışla yaklaşıyor kırgıblığını düzelmek için herşeyi yapıyordu draco afeti valesirin aerveranın o büyük kapısından ana salono girdiğingördüğündem beri delicesine seviyordu ilk günden ilk saatden ilk dakikadan ilk saniyeden beri seviyordu ve onun için her şeyi yapardı ... afet içindeki meraka yenik düşüp sordu yolda uzundu bu onu dahada meraklandırmıştı

 

 

"Nereye gidiyoruz?"

 

 

 

draco Direksiyonun başında, dudaklarının kenarı belli belirsiz kıvrıldı.

 

 

 

"Sabret. Sürpriz bu, hatırladın mı?"

 

 

 

"gıcık" dedi afet fısıldayrak

 

 

 

"duyabiliyorum afetim" dedi dravo duyduğunu belirterek

 

 

 

"duy diye söylüyorum zaten " diye cevap verdi afet ikiside güldü yola sessizce devam ediyordu ama onların sessizliği bile güzeldi tutku barındırıyordu aralarındaki çekim inanılmaz karşı koyulamaz bir şeydi

 

 

Sokak lambaları, camdan içeri sarı bir ritim gibi vuruyordu. Yoldan çıkıp uzun, karanlık bir patikaya girdiler. Karşıda, zincirle kapatılmış bir pist kapısı. Draco arabadan indi, afetde merak edip hemen indi

 

 

 

"neresi burası? " dedi merakla afet

 

 

 

"şimdi göreceksin " dedi draco sıratarak burası özel bir yarış pistiy amakapatılmıştı kullanımıyordu ama draco elserin valerionun işlerine akıl sır ermezdi yirmi bir yaşında genç bir adamdı ama güzü aklı zekası dehşet verici şekilde inanılmazdı kapılardaki zinciri bir hareketle açtı, kapıları açtı korumaları görünmüyordu fazla ama onlar herzaman etraftaydı onları herzamandiken üstünde koruyorlardı yüksek ihtimalle onlar korumalarla gezmese başlarına bir çok şey gelebilirdi draco arabaya geri bindi afette bindi içeri girdiler

 

 

 

Pistin ortasında durduklarında Afet, far ışığında kocaman bir alanı gördü.

 

 

afet bu pisti iliyprdu içine girince tanımıştı ama pist uzun zaman önce kapatılmıştı ama draconun işlerime alışmıştı

 

 

 

"Yine mi?" dedi afet

 

 

 

"Bunu benden sakladığın yeteneklerine saygı duruşu olarak düşün." dedi draco sırıtarak afette gülümsedi ilerde iki motor vardı

 

 

 

"baksen daha neler göreceğiz bu piste girmeyi nasıl başardın başımız belaya girmesin?"

 

 

 

"girmez merak etme sen düşünme ben hallettim herşeyi"

 

 

 

"iyi tamam cezayı sen ödersin yada hapiste ikimiz yerine sen yatarsın" ikimizde güldük

 

 

 

"merak etmesen öderiz "

 

 

 

"benden günah gitti"

 

 

 

"hadi in" dedi draco ikiside arabadan indi ilerde görünen iki motorun yanına gittiler

 

 

 

"motor ha?" afet motorlarıda çok severdi elini motorda gezdirdi

 

 

 

" evet araba sürüşünü gördük birde motorda marifetini görmelim " afet gülümsedi

 

 

 

"tamam bana uyar" dedi afet motorlarınüstünde kaskta vardı

 

 

 

"kaskını tak bakalım bitiş çizgisini geçen kazanır"

 

 

 

"tamam kabul" dedi afet ikisi el sımıştı

 

 

 

"iyi olan kazansın" dedi draco ikiside motorlarına bindi. Motor sesleri geceyi delip geçti, farlar çizgi gibi ilerledi. Kısa ama sert bir yarış... Lastik kokusu havaya karışırken Afet hafifçe öne geçti, virajı en keskin şekilde döndü. Finişte ikisi de aynı anda frene bastı, duman yükseldi. kısa ama etkileyici eğlenceli bir yarıştı afet arabada olduğu gibi motordada harikaydı ve dravo hayran kalmıştı afet onun hayalindeki kadındı en başından bilse ailesi onu zorla nişanlandığında nışanı boş verin direk nikah kıyalım derdi Draco motorundan indi, ona doğru yürüdü.

 

 

 

"Seninle baş edebilmek imkânsız."

 

 

 

Afet: Gülerek omuz silkti.

 

 

 

"Bunu yeni mi fark ettin?"

 

 

 

"hayır bunu ilk günden beri biliyorum seni bu yüzden seviyorum"

 

 

 

"parti iyiyimiş bu kadarmı ?"

 

 

 

"daha bitmedi gel hadi" ikisi beraber pistten çıktıdraco tekrardan kapıları kapttı

 

 

arabaya bindi ve tekrar yola çıktılar bu ısa motor yarışı afete iyi gelmiş çok hoşuna gitmişti . Yol, karanlığın içinden denize açılan ahşap bir iskeleye çıktı. Ay ışığı suya gümüş şeritler çiziyordu. araba durdu

 

 

 

"vay güzel bir yer" dedi afet

 

 

 

"evet çok güzel bir yer "

 

 

 

"ama bunun böyle olmaması gerekiyordu" dedi afet gülerek

 

 

 

"nasıl? ne ?" dedi draco

 

 

 

"yani burası türkiye benim senin gezdirmem rehberlik etmem gerekiyordu " ikiside güldü

 

 

 

"eh buda benimle birlikte olmanın avantajı güzelim"

 

 

 

"egoist küstah terbiyesiz "

 

 

 

"evet aynen öyle , hadi inelim" afet derin bir nefes verdi ve ikisi arabadan indi

 

 

Draco bagajdan battaniye ve iki şişe içki çıkardı.

 

 

İskelenin ucuna oturdular, ayakları suya değecek kadar sarkıttılar. Rüzgâr Afet'in saçlarını yüzüne savurdu.

 

 

 

"Burada kimse yok. Sadece biz." dedi draco

 

 

 

"Burası... sakinmiş." diye cevap verdi afet burası huzur verisi ve sesizdi ihtiyacı vardı

 

 

 

"Senin gibi değil yani." dedi draco ikiside güldü afet dravoya imalı baktı

 

 

 

"bak ya!"

 

 

 

"şaka !" draco içkileri açtı birini afete uzattı birini kendine aldı

 

 

 

"benim adım maria afet oğlum benim sakin olma ihtimalim varmı?" dedi afet hafif cilveli draco gülümsedi

 

 

 

"evet biliyorum sana boşuma afetim demiyorum"

 

 

Afet kahkaha attı, şişeden bir yudum aldı. ikisi sessizce oturdular afet içindeki hisse karşı koyamadı hala kızgın olsada başını draconun omzuna yasladı draco şaşırdı ama gülümsedi kolunu afetin omzuna attı ona sarıldı afet draconun yanında kendini güvende ve huzurlu hissediyordu hayatı boyunca hissedemediği o tüm duyguları onunla hissediyordu draconun omuzlaro onun için dinlenebilecek bir liman huzur aşın sevginin güvenin bir yuvasıydı dakikalar geçerken zaman karken Uzakta, gecenin karanlığında yavaşça ilerleyen bir tekne belirdi.Tekne, gece yarısının sessiz sularında, hafifçe salınarak ilerliyordu. Gökyüzünde ay, gümüş bir tepsi gibi parlıyor; yıldızlar, denizin üzerinde kırık cam parçaları gibi ışıldıyordu. Afet, rüzgârın saçlarını dağıtmasına aldırmadan güvertede oturuyor, bacaklarını iskelenin kenarından sarkıtmış, suya vuran ay ışığını izliyordu.

 

 

 

Draco, kafasını afetin omzunda duran başını yaslamış, elinde yarısı boş bir şise onu izliyordu. Dudaklarının kenarındaki hafif gülümseme, Afet'in habersiz huzurunu bozmamak için bilinçli bir sabır taşıyordu.

 

 

 

Tam o sırada, göz ucuyla kıyıya yakın, karanlığın içinde sessizce süzülen bir başka tekneyi fark etti. İlk bakışta sıradan bir balıkçı gibiydi... ama direğin altındaki küçük, siyah zemin üzerine işlenmiş gümüş amblemi gördüğünde, nefesi istemsizce ağırlaştı. S.K.T.'nin nakliye sembolüydü bu. Burada olmamaları gerekiyordu.

 

 

 

Draco'nun bakışları, kısa bir an için teknenin karanlık penceresine kilitlendi. İçeride bir gölge kıpırdadı sadece yarım saniyelik bir hareket, ama izleniyor hissi boğazına oturdu. bu onu huzursuz etti bu tekne burda olmamaloydı ve sanki tehlike çanları çalıyordu

 

 

 

Yavaşça cebinden telefonu çıkardı ve morgana mesaj attı

 

 

 

Morgan, 2 yönünde kıyıya yakın bir tekne var. Amblem gördüm. Gölgeli penceresi olan. Sessizce takip et.

 

 

 

morgan çok geçmeden hemen mesajı okudu kısa ve net cevap verdi hemen

 

 

 

anlaşıldı.

 

 

 

draco afete fark ettirmeden telefonu cebine koydu yüzündeki sakin ifade hala duruyordı Afet, başını hafifçe yana çevirip ona baktı.

 

 

 

"Ne oldu?"

 

 

 

"Hiç... sadece manzaranın ne kadar güzel olduğunu düşündüm,"

 

 

dedi Draco, gözlerini onunkilerle buluşturarak.

 

 

 

O an, dalgaların hafif şapırtısı ve gece rüzgârının getirdiği tuz kokusu, ikisinin arasında sessiz bir köprü kurdu. Afet, yıldızlara bakmaya devam etti. Draco ise bir yandan onun gülüşünü izliyor, bir yandan da aklının köşesinde, o diğer teknenin sessizliğinde saklanan sırrı düşünüyordu. afette tekneyi gördü

 

 

Afet bakışlarını oraya çevirdi.

 

 

 

"O da ne?" dedi afet

 

 

 

Gözlerini tekneden çekmeden içkiyi dudaklarına götürdü. draco

 

 

 

"Boş ver. Geceyi bozma."

 

 

 

Dalga sesleri ikisinin sessizliğini tamamladı. Şehrin gürültüsünden, pistin kaosundan sonra burası neredeyse başka bir dünyaydı. ikisi şuan mutlu ve huzurluydu araların her ne kadar soğuk olsada şuan bi okadarda sıcaktı

 

 

🔥🌊

 

 

 

saat 01:30

 

 

 

saat gece yarısını bile çoktan geçmişti yorgundum partiden başta ayrılmak istememiştim ama drcaonun yaptığı süpriz çok hoşuma gitmişti ama artık yorulmuştum uylumda gelmişti içkilerimizde bitmişti kalktık eşyalarımızı topladık

 

 

ve yola çıktık yol boyunca hiç konuşmadık Otele vardığımızda gece iyice ilerlemişti. Arabadan inerken sadece ay ışığı ve otelin loş ışıkları etrafı aydınlatıyordu. ben yarışın ve iskele sahnesinin verdiği adrenalinle hâlâ hafif titriyordum, ama yanında Draco olmanın güveni her şeyi biraz yumuşatıyordu.

 

 

 

"Yorgun musun?" diye sordu Draco, anahtarı kart okuyucuya sokarken.

 

 

 

"Biraz... ama heyecan hâlâ damarlarımda," dedim gülümseyerek.

 

 

 

villanın kapısını açtığında içeriye adımımızı attık; sessizlik, pistin gürültüsünden ve denizin dalga seslerinden sonra sanki bir balmumu gibi bizi sardı. yukarı çıkmaya üşendim salondaki koltuğa oturdum Draco, elini uzatarak battaniyeyi aldı ve bana doğru uzattı.

 

 

 

"Bunu al, sıcak kal," dedi, hafifçe gülümseyerek.

 

 

 

battaniyeyi üzerine aldım, yorgun ama memnun bir şekilde koltuğa çömeldim. Draco yanıma oturdu, omuzlarımız birbirine değiyordu ama sessizlik her şeyi söylüyordu. Telefonlarını bir kenara bırakmıştık; artık sadece bu an ve birbirimiz vardı.

 

 

 

"Böylesi... iyi geliyor," dedim fısıltıyla. kafamı ona çevirdim

 

 

 

Draco, gözlerini gözlerime dikti, sesi yumuşak ama keskin bir tonda

 

 

 

"Biliyorum. Bu geceyi hatırlayacaksın, ama sadece güzel yanlarını... geri kalanları unut." dedi hiç bişey demedim

 

 

 

ben , başını hafifçe eğip omzuna yasladım. Yarışın ve sahilin getirdiği heyecan, bir süreliğine yerini sakin bir huzura bırakmıştı. Kalp atışlarımız birbirine karışıyor, ama ikimiz de bunu fark etmiyorduk; sadece bu sessiz anın tadını çıkarıyorduk.

 

 

 

"Sabah... ne yapacağız?" diye sordum.

 

 

 

Draco hafifçe gülümsedi, başını salladı

 

 

"Sabah gelir... ama bu geceyi sadece seninle yaşamak istiyorum. Yarın sabah düşünürüz."

 

 

 

Gözlerimi kapatırken içimde garip bir tatmin ve güven duygusu oluştu. Bu gece, yarışın, tehlikenin ve adrenalin dolu anların ardından, ikimiz için sadece birbirimizi hissetme gecesiydi. Sessizlik, bir melodi gibi odada dolanırken, uyku ağır ağır kapımı çalmaya başladı. gözlerim kapanmıştı çok yorgundum

 

 

 

"bu gün bana iyi geldi ..." diye mırıldandım

 

 

 

"banada... "

 

 

 

"hıhı..."

 

 

 

"uykun geldi hadi yatağa gidelim"

 

 

 

"hıh gidelim" dedim ama hiç kıprdamadı draconun gülümsediği duydum kendini yavaşça geriye çekti ve ben neolduğunu anlamadan beni kucakladı gözümü hala açmıyordum yarı uykuda yarı uyanıktım sanki kafamı onun göğsüne yasladım

 

 

 

"hı napıyorsun..." dedim mırıldanarak gözlerim kapalı

 

 

 

"yok bişey sevgilim uyu sen... yatağımıza gidiyoruz... " cevap vermedim ama istemsizce dudaklarımda kısa bir tebessüm oluştu draco beni yukarı yavaşça taşıdı merdivenlerden çıktığını anlaya biliyordum yavaşça merdivenlerden çıktı ve odaya geçtik beni yatağın üstüne bıraktı botlarımı çıkardı ayaklarımıda yatağın üstüne kaldırdı ben ise hiç istifimi bozmuyordumdraco yüzüme doğru yaklaştığını hissetim elini üstüme attığını hissettim yerimde kıpırdandım

 

 

 

"hhıı bırak beni..."

 

 

 

"sshh sakin ol kabanını çıkarıyorum kabanla uyuyamazsın " beni ensemden tutup kaldırdı oturur pozizyona getirdi gözlerim yarım yumalak açılıp kapanıyordu üstümden kabanı çıkardı ve beni tekrar yatırdı üstüme yorganı çekti yarım yumakal mırıldarak

 

 

 

"teşekkür ederim..." dedim

 

 

 

"etme..." dedi fısıldayrak saçımı okaşadı ve alnımdan öptü bir kaç saniye sonra onda yatağa girdi yorganı üstüme çekti ve bana yaklaştı her zamanki gibi bana sıkıca sarıldı içimde oluşan dürtü ile düşünmeden ona doğru döndüm kucağına yavru bir kedi gibi sindi gülümsediğini hissetim ikimiz birbirimize sarıldık ve onun huzurlu kollaında kendimi uykuya bıraktım

 

 

🔥🌊

 

 

 

1 hafta sonra

 

 

 

yaşanan onca iyi ve kötü olaydan sonra türkiye tatilimiz artık bitmişti bu gün ingilitereye geri dönüyorduk ailemle kısa bir tartışma daha yaşamıştı hepmiz abilerim ablam annem babam ve ben hepimiz tartışmış ama kırgınlıklarlada olsa barışmıştı artık benim ailem bir kişi eklenmişti bir abim daha vardı ablam abimede kızmıştım siz neden söylemediniz diye bunun böyle olması gerektiğini falan söylediler ve böylece ailecek bir krizi daha atlattık arkadaşlarımda öğrenmiş bu konuda bana destek olmuşlardı şok üstüne şok olmuşlardı tabi onlarda

 

 

bu bir haftada arkadaşlarımızla bir likte nerdeyse hergün türkiyeyi gezmiz eğlenmiştik onlara kalsa burda bir ay daha kalırdık ama artık gitmemiz gerekiyordu hemdersler iki güne başlaıyordu hemde vizeleri nerdeyse bitmek üzereydi

 

 

draco ile ikimiz uyandıktan sonra kahve içip valizlerimizi toplamıştık onunla hala aramız kimseye belli etmesekte biraz limoniydi hala ona karşi tepkili davranıyordum içimde birikmiş öfke ve sinir vardı onada çok kırkındım ve bu hisse engel olamıyordum öyleki günlerdir birbirmize yaklaşmıyorduk bile sadece gece yatmak için yatağa girdiğimizde draco bana sarılıyordu okadar en son gece mutfak yemek yerken yakınlaşmıştık ondan sonra bir daha olmamıştı yukarda odada eşyam kalmışmı diye kontrol ediyordum bütüm herşeyimi topladığımdan emin olmalıyımdım çekmecelere bakarken draco valizi kapattıktan sonra yanıma geldi

 

 

 

"bişeymi arıyorsun? bişeymi kaybettin ? "

 

 

 

"ah hayır sadece her ihtimale karşı eşyam kalmışmı diye kontrol ediyorum "

 

 

 

"tamam anladım..."

 

 

 

"anlaşılan hiç bişey kalmamış iyi." dedim ve odanın içinde yürürken draco kolumdan yavaşça tutup beni durdurdu

 

 

 

"afet..." dedi biraz baskın biraz üzgün bir tonda ona döndüm

 

 

 

"ne ?" gözlerini kapattı ve nefes verdi

 

 

 

" seni özledim..." yutkundum

 

 

 

"ne özlemesi draco ? yanındayımya az önce birlikte uyuduğumuz yataktan kaltık ? "

 

 

 

"evet bu doğru... ama bana uzaksın... bu sessizlik böyle ne kadar devam edicek ?"

 

 

 

"sessiz değiliz konuşuyoruz ya ? "

 

 

"afet anlamazlıktan gelme ne söylediğimi gayet iyi biliyorsun"

 

 

 

"anlamamazlıktan gelmiyorum saçma konuşuyorsun ? "

 

 

 

"aramıza duvar ördün afet! ilk tanıştığımız gün bile bu kadar uzak değildik birbirimize! "

 

 

 

"bu duvarı sen ördün!"

 

 

 

"ya bu daha nekadar sürecek ? hep bana kızgınmı kalacaksın hiç durulmaycakmısın?"

 

 

 

"sen durgunmusun ki ? " kısa bir süre sessiz kaldı gözlerimin içine baktı

 

 

 

"haklısın bende durgun değilim... ama abininde bunu söylememi istemediğini öğrendin ne diye bana bu kadar kızgınsın anlamıyorum ? "

 

 

 

"bak draco sana en başından beri söyledim değilmi ? bir şeyvarsa söyle dedim herşeyi çözeriz dedim , dedimmi ? demedimmi ? "

 

 

 

"dedim ama ..." sözünü kestim

 

 

 

"aması yok draco ozaman söyliyecektin !"

 

 

 

"ama emin olamadım hiç söyleseydim ailenden biri yada sen bunu söylemek sanamı düştü diye bilirdin ! bundan emin olamadım "

 

 

 

"evet bunu söylemek sana düşerdi ! sende benim ailemden birisi nişanlım olarak ! bunu duyduğunda en azından emin olduğunda bana söylemen gerekiyordu!"

 

 

 

" tamam ne istiyorsun benden ! onu söyle ozaman ! napayım ben ?! günlerdir çabalıyorum ama aramızdaki soğukluk bitmiyor ! "

 

 

 

"draco..." lafımı kesen aşağıda kapının sertçe çalması oldu draco derin bir nefes verdi

 

 

 

" boş ver afet boş ver ... " dedi ve kolumu bıraktı

 

 

 

" kapı çalıyor açmalıyız ..."

 

 

 

"tamam sen git ben bavulları getiririm. " merdivenlere doğru yürürken oda bavullara doğru yürüdü merdivenlerden inmeden önce ona doğru döndüm

 

 

 

"draco." bana döndü

 

 

 

"evet ? "

 

 

 

"konuşmamıza gidince kaldığımız yerden devam edebilriz... " derin bir nefe verdi

 

 

 

"tamam..." dedi sadece ve aşağı indim oda ardımdan bavulları getirmeye başladı

 

 

kapıyı açtım bizimkilerin hepsi kapıdaydı

 

 

 

"Ay geldinizmi? " Dedim

 

 

 

"Yok daha yol dayız " dedi fealen gülerek ona gülerek orta parmak çektim

 

 

 

"Oh tamam apla sakin" dedi gareth

 

 

 

" Neyse biz bekliyoruz girişte hazırmısınız?" Dedi elaris

 

 

 

"Evet dracoda şimdi bavulları getiriyordu " draco bavullarla aşağı indi

 

 

 

"Evet hazırız hadi gidelim" dedi draco yayına gittim

 

 

 

"Yardım edeyim hepsini sen taşıma "

 

 

 

"Şimdi korumalara vereceğim zaten yorma kendini"

 

 

 

"Tamam peki..." Çok geçmeden korumalardan bir kaçı geldi

 

 

 

"Efendim bavullarla yardım edelimmi?"

 

 

 

" Evet lütfen araca yükleyin hatta diğerlerinide çağırın herkese yardım edin çok bavul var"

 

 

 

"Emredersiniz efendim " dedi koruma ve diğer korumalara birlikte bavulları araçlara yükledi draco ile ikimiz yalnız tek bir araçta diğerleri üç tane araçlara bölüşerek gidecektik kılıç abim burada kalacaktı onun vedalaşmayı hiç istemiyordum ama o an gelmiş çatmıştı

 

 

 

" Burdan gitmenin en kötü tarafı seninle vedalaşmak oldu sende gelsen ?" Güldü abim

 

 

 

"İngiltere'de yaşadım çok uzun bir zaman istesem gene yaşarım orada evlerin var ama işlerim burda çok yoğun bir çok çalışanım var onlarında bir lidere ihtiyacı var"

 

 

 

"Anlıyorum ama bütün ailem orda ben o koca ülkede yalnızım bu tuhaf hissettiriyor "

 

 

 

" Bütün ailem annem baban ablan abilerim hepimiz burdayız tek ben değilim ki"

 

 

 

"Bende onu diyorum ya seni yeni buldum hemen ayrılıyoruz yalnız kalacağım" gülümsedi

 

 

 

" Yalnız değilsin nişanlın draco var " draco yanımızda duruyordu kafamı ona çevirdik iki saniye göz göze geldik sonra kafamı geri abime çevirdim

 

 

 

"Yani evet " eliyle dracoyu gösterdi

 

 

 

" Seni önce Allah'a sonra ona emanet ediyorum draco benim yıllardır en yakın doştum ortağım kardeşim benim için aslan gibi yıllarca ondan kimliğimi sakladım yalan söyledim ama o beni onladı o güvendiğim nadir insanlardan biri ve şunu bil kimliğimi öğrendiğinde çok ama çok şiddetli bir kavga ettik " anlık durdum

 

 

 

"Ya öylemi ...?"

 

 

 

" Evet öyle neyse yalnız değilsin onunla güvendesin ve o seni seviyor aksi takdirde seni ona asla ama asla bırakmazdım "

 

 

Gülümsedim

 

 

 

"Tamam peki benden uzak kalma bak artık aile gurubumuza da eklen din " güldü onu hemen WhatsApp aile gurubumuzada eklemiştik bizde böyleydik işte hayat ne garip neler yaşadık ama düşündüğümüz ve yaptığımız detaya bakın

 

 

 

"Uzak kalmayacağım söz Bak evet birbirimizi yeni buldum ve hemen ayrılıyoruz ama nasıl ki ailemiz bazen uzun süreler Türkiye'deydi şuan arada bir türkiyeye geliyorlar benimde durumum aynı İngiltere vatandaşıyım zaten kısa süre sonra İngiltere'ye geleceğim uzun kalacağım bol bol vakit geçiririz"

 

 

 

" Peki tamam söz ama "

 

 

 

"Söz kardeşim, söz ...". Gözümü kısarak komik şekilde baktım

 

 

 

" Namus şeref sözü?" Güldü

 

 

 

"Namus şeref sözü !" Diye yanıt verdi abim üçümüzde güldük

 

 

Birbirimize sıkıca sarıldık

 

 

 

"Görüşürüz abicim ..."

 

 

 

"Görüşürüz kardeşim benim küçük güzel kız kardeşim"

 

 

 

"Seni seviyorum abi"

 

 

 

"Bende seni canım kardeşim unutma bu bir veda değil sadece ayrı evlerde yaşıyoruz gibi düşün"

 

 

 

" Tamam abim "

 

 

 

"Hadi bakalım şimdi okuluna git "

 

 

 

" Sırtıma okul çantamı dak Bari "

 

 

 

" Olur bak buda beslenme çatan"

 

 

Kahkaha attı

 

 

 

" Abim olduğunu çok belli ediyorsun"

 

 

 

" Sende kardeşim olduğunu belli ediyorsun" göz kırptı vedalaştık ve arabaya bindik draco ile yol boyunca fazla konuşmadık tek tük aklıma bişey takılmıştı

 

 

 

"draco aklıma bişey takıldı "

 

 

 

"nedir ? "

 

 

 

"sen türkiyeye gelmedin daha önce ingilterde yaşadın "

 

 

 

"evet ?"

 

 

 

"e senin özel tasarım araban buraya nasıl geldi ? "

 

 

 

"özel kargo uçağı ile getirttim "

 

 

 

"anladım peki bu çok zor bişey değilmi ?"

 

 

 

"yani evet öyle tabi maliyetlide ama sorun yok hallettim"

 

 

 

"benim arabam ? "

 

 

 

"araban şuan benim arbamın yanında güvende uçakta ingilterye gidiyor"

 

 

 

"tamam teşekkür ederim "

 

 

 

"etme..." dedi ve biz yolumuza devam ettik

 

 

sonra havalimanına gittik özel jet ile uçacağımız için özel girişten girdik ve uçağa geçtik herkes yerini aldı nedense gelişimize kıyasla herkes daha yorgun ve bitkin di tatilde insan daha çok yorul dedikleri bu olsa gerek herkes oturdu kemerlerini taktı draco ile hala konuşmamıştık sabahki gerginlik hala hissediliyordu bavullar uçağa taşındı hostesler ve pilot her zamanki anonsu yaptı ve kalktık yolculuğuluğumuz yaklaşık iki buçuk üç saat sürdü

 

 

Ve bu kısa yolculuk boyunca biraz uyudum biraz müzik dinledim bı ara hep beraber yemek yedik ve zaman aktı ve ülkemden Türkiye'den ayrıldım ve tekrardan ingiltireye geri döndüm herkes yorgundu fazla tantana olmadan hızlıca valserin Aevara'ya gittik odalara gittik saat öğlen bir civarıydı bavulları odalara taşıdık ve herkes odalarına dağıldı draco ile bizde odamıza girdik

 

 

 

" Odayı havlandıralım kaç gündür kapalı kaldı havalandıralım "

 

 

 

"Tamam " dedi draco ve ikimizde camları açtık kabanımı çıkardım askılığa açtım draconunda gözlerinin bende olduğunu hissetyim oda kabanını çıkarıp askılığa astı

 

 

 

"bavullar ortada hoşuma gitmiyor hemen boşaltalım "

 

 

 

"boşaltırız " dedi draco tartışmamızdan beri yani günlerdir onunla çok kısa kısa konuşuyordum o konuşmaya gerginliği atmaya çalışıyordu şimdi ben konuşup belkide normal olmaya çalışıyordum

 

 

 

"diyorumki akşam yemeğine aşağı inmeyelim günşerdir bizimkilerle vakit geçirdik zaten birazda sakin başbaşa takılalım " draco sessiz kaldı kollarını kovuşturmuş gözlerini kısmış bana bakıyordu yutkundum tekrar

 

 

 

"güzel bir makarna gecesi falan yapabiliriz?" dedim sessiz kalmaya devam etti tek kaşını kaldırdı sorgular gözlerle bana baktı

 

 

 

"yada mısır varmıydı ? mısır patlatır filim izleye biliriz? telivizyon yok ama bilgisiyar var bişeyler yapıp bilgisiyarı yatağın üztüne koyar izleriz"

 

 

 

" afet." dedi en sonunda draco ben konuşmaya devam ettim

 

 

 

"sen bana tatlı yapmıştın ben senin elinden yemek yedim ama sen yemedin bence bu durumı eşitleye biliriz" mutfak tezgahına doğru döndüğümde bana arkadam yaklaştığını hissettim kolumdan nazikçe tuttu

 

 

 

"afet ." dedi keskin ve sert

 

 

 

"evet? ne oldu?" ona doğru döndüm

 

 

 

" sorunlarını bu şekilde çözemessin!"

 

 

 

"sorun...?"

 

 

 

" evet sonrun!" yutkundum o devam etti

 

 

 

" ne oldu afet? günlerdir benimle konuşmuyordum dinlemiyordun bakma telezzünülde bile bulunmuyordun !"

 

 

 

"draco ben sadece .... biliyorsun öfkeliydim çok sinirli ve kırgındım "

 

 

 

"bunu biliyorum bak hata yaptım yada yapmadım ama bu şekilde olmaz !"

 

 

 

"bak beni anlamaya çalış tamammı? "

 

 

 

"anlamaya çalışmıyorum anlıyorum zaten..."

 

 

 

"anlayış göster ozaman !"

 

 

 

"gösteriyorum zaten! kendimi affetirmek için çalışıyorum ! ama sen buna bile izin vermiyorsun! tek bir hatada tek kavgada hemen kaçıyorsun bir dakka öylesin bir dakka böyle "

 

 

 

"ben sinirlendiğimde kırıldığımda köşeme çekilirim bu senle alakası yok ailem kavga ettiğimde iki gün boyunca odamdan çıkmadığım yemek yemediğim oldu benim "

 

 

 

"benimde günlerce aç kaldığım oldu merak etme anlıyorum diyorum ya ama sen beni hiç anlamıyorsun !"

 

 

 

"hayır bak burda dur seni gayet iyi anlıyorum !"

 

 

 

"hayır ne anlıyorsun ne anlayış gösteriyorsun!" anlık dondum kaldım

 

 

 

"bencilsin demeyemi çalışıyorsun ?!"

 

 

 

"hayır anlamıyorsun demeye çalışıyorum!"

 

 

 

"draco gerçekten çok yorgunum ve bu konudan getçekten çok sıkıldım"

 

 

 

"bende sıkıldım! ya hiç düşünmüyorsun beni!"

 

 

 

" hiçte bi kere seni nekadar çok düşünüyorum biliyormusun sen ?! "

 

 

 

" hayır anlamıyorsun! bir kere bile benim açımdan bakmıyorsun olaya! bu adam ne yaşadı nedensöylemedi ne düşündü demiyorsun hiç!" anlık sustum kaldım öyle o devam etti

 

 

 

" SENİ SEVDİĞİM İÇİN SUSTUĞUMU ANLAMIYORSUN! ZORLUK ÇEKTİĞİMİ SENİN İÇİN BİZİM İÇİN ÇABALADIĞIMI GÖRMÜYORSUN YA!" sesini yükselymişti sanırım artık oda dolmuçtu

 

 

 

"BENİM İÇİNMİ SUSTUN?" bende sesimi yükselttim

 

 

 

" EVET SENİN İÇİN SUSTUM!" ikimiz bağırarak kavga etmeye başlamıştık

 

 

 

"BALAİTH İLE KONUŞALI KAÇ GÜN KAÇ HAFTA OLDU DRACO! " kolumu çektim

 

 

 

"EVET BİLİYORUM AMA SEN BÖYLE İLK HATADA İLK YALNIŞTA HEMEN KÖPÜRELERİ YAKACAKMISIN?"

 

 

 

" KÖPRÜLERİ FALAN YAKMIYORUM!"

 

 

 

"YAKIYORSUN! HİÇ ANLAMADAN BİLMEDEN ABİN GELDİ SANA BEN SÖYLEMESİNİ İSTEMEDİM DEDİ ONA RAĞMEN HALA ANLAYIŞŞIZSIN YA!"

 

 

 

"İYİ KILIF UYDURDUN KENDİNE !"

 

 

 

" BAK GÖRÜYORMUSUN ! HALA ANLAMIYORSUN NE DESEYDİM GELİP SANA AFET AİLEN HAYATIN BOYUNCA SANA YALAN SÖYLEMİŞ BİR ABİNDE VAR SENİN İÇİN ONU BIRAKMIŞLAR HA BU ARADA YILLARCA İŞ YAPTIĞIM ORTAKLIK YAPTIĞIM EN İYİ DOSTUMUŞ MU DESEYDİM?"

 

 

 

"EVET DESEYDİN!"

 

 

 

"HAH EVET DESEYDİN! NE KOLAY DESEYDİN DEMEK DEĞİLMİ AFET HANIM ! AMA SÖYLEMEK HİÇ KOLAY DEĞİL!"

 

 

 

" YA NEDEN NEDEN !"

 

 

 

"ÇÜNKÜ NE OLACAĞINI BİLİYORDUM!"

 

 

 

"ne demek biliyordum ? neyi biliyordun?"

 

 

 

"KENDİNİ SUÇLAYACAĞINI ÜZELECEĞİNİ SENİ ÜZMEK İSTEMEDİM SANKİ SENİ ALDATMIŞIM GİBİ DAVRANMANDAN ÇOK SIKILDIM YETERYA BENDE İNSANIM HATA YAPMA LÜXÜM YOKMU BENİM ! Kİ BENCE HATA DEĞİLDİ VE KAÇ KERE SÖYLEDİM SANA BUNU ANLATMAK BANA DÜŞMEZDİKİ HU SİZİN AİLENİZİN İÇİNDE OLAN BİŞEY BUNI NASIL SÖYLEYEYİM!"

 

 

 

" OF YETER ARTIK BIKTIM!"

 

 

 

"BENCEDE BENDE BIKTIM!"

 

 

 

" SENİ ANLAMADIĞIMI SÖYLÜYORSUN AMA SENDE BENİ ANLAMIYORSUN !"

 

 

 

"HAYIR BEN SENİ ANLIYORUM ANLAYIŞTA GÖSTERİYORUM AMA SEN BENİ DÜŞÜNMEMEKTE ANLAMAMAKTA ISRARAR EDİYORSUN!"

 

 

 

"YA ANLIYORUM AMA!"

 

 

 

"AMA NE !"

 

 

 

"İÇİMDEKİ ÖFKEYİ KIRGINLIĞI ATAMIYORUM SANA GELMEK BOYNUNA ATLAMAK ÖPMEK İSTİYORUM AMA YAPAMIYORUM"

 

 

 

"NİYE YA NİYE ?! BU KADAR UZAK KALACAKKADARMI KIZDIN BANA ?!"

 

 

 

"ÇÜNKÜ BİLMİYORUM!"

 

 

 

"NEYİ BİLMİYORSUN ?"

 

 

 

"NASIL ÇÖZECEĞİMİ HAYATIÖ BOYUNCA DUYGULARIM HİÇ ÖNEMSEMEDİ DİNLENMEDİ BENDE HEP KÖŞEME ÇEKİLDİM VE SANKİ KONUŞMAYI UNUTTUM ANLATMAYI UNUTTUM HİÇ KİMSE BENİ ANLAMADIĞI İÇİN NE ANLAŞILMAYI ÖĞRENDİM NE ANLAMAYI! " ikimizde sustuk o an

 

 

 

"bende çokmu anlaşıldım sanki...? ben çokmu dinlediler sanıyorsun? ama benim yerimde olsan ben seni anlardım "

 

 

 

" az önce dediğin gibi söylemesi çok kolay "

 

 

 

" biz böyle hemen bir olayda bu kadar delireceksek işimiz zor!" elleri ile yüzünü sıavazladı

 

 

 

"haklısın belkide hataydı ..." dehşete düşmüş gimi aniden yüzünü kaldırıp baktı bana

 

 

 

" ne hataydı...?"

 

 

 

" biz belkide..."

 

 

 

"BİZ NE ?!" dedi sinirle bağırarak

 

 

 

" Belkide bu kadar hızlı ilişki yaşamaya başlamalıydık ..." Şokla gözlerini açarak baktı bana

 

 

 

" Sen... Sen ne dediğinin farkındamısın!"

 

 

 

" Hayır... Yani evet yani tanıştığımız gün ilişki yaşamaya başladık... Yani belki bu bizim için kötü bir fikirdi ..."

 

 

 

" SEN NE DEDİĞİNİN FARKINDAMISIN!"

 

 

 

" BAĞIRMA BANA !"

 

 

 

" BAĞIRIRIM BUNU DEDİĞİN İÇİN BAĞIRIRIM!"

 

 

 

"bu sadece bir düşünce!"

 

 

 

"DÜŞÜNME , DÜŞÜNEMEZSİN ! İZİN VERMİYORUM AYRILIKLA İLGİLİ TEK BİŞEY DUYEMEZ DÜŞÜNEMEZİN !"

 

 

 

" AYRILALIM DİYE BİSEY DEMEDİM!"

 

 

 

" BU SÖYLEDİĞİN ORAYA ÇIKIYOR AMA ! BİRLİKTE OLMAMIZ YALNIŞTI DİYORSUN"

 

 

 

" tam olarak öyle demek istemedim!"

 

 

 

" TAMAM YETER ARTIK YALNIŞ FALAN DEĞİLDİ BİZ EN DOĞRU ŞEYDİ !" Anlık sustum kaldım gözlerim dolmuştu

 

 

 

" SEN HER OLAYDA VAZMI GEÇİCEKSİN HA ! "

 

 

 

" ben öyle demek istemedim! " Sesini alçattı

 

 

 

" Gerçekten sana inanamıyorum şoktan şoka sokuyorsun beni hani dedin ya kalbimi kırdın diye ..." Sesiz kaldım o devam etti

 

 

 

" Şu dediğinle sen beni daha çok kırdın..."

 

 

 

" Ben..." İkimiz anlık döndüm kaldık derken güm güm kapı çaldı hemen kendini toparaldım dracoda öyle

 

 

 

"Kim şimdi bu ?!"

 

 

 

" Bizimkiler mi acaba ?"

 

 

 

" Onların hep odalarda ama ?" Draco kapıya doğru yürü tekera konuştu

 

 

 

" Arkama geç !" Dedi bende hafif aralı arkasında durdum. Kapıyı açtı

 

 

 

" Merhaba " dedi kapıda duran adam yabancı bir adam ve oldukça büyük görünüyordu orta yaşlıydı

 

 

 

" Merhaba ?" Dedi draco

 

 

 

" Ben Auravest elementler konseyinden dedektif James evans " rozetini gösterdi

 

 

 

" Memnun oldum bende draco elserin valerion yardımcı olabilir miyim?"

 

 

 

" Evet okulda cinayet oldu biliyorsunuz "

 

 

 

" Evet bizimle alakası nedir ?"

 

 

 

" Okulda bir çok kişi sorguya çekildi baş magistar arselionun yanında, odasında dizide sorguya çekmemiz gerek protokol gereği ne olur ne olmaz diye nişanlınız maria afet elserin ile birlikte "

 

 

 

" Anladım peki bir saniye müsade edermisiniz?"

 

 

 

"Tabi " draco kapıyı kapattı

 

 

 

"Bu bı sorunmu?" Diye sordum fısıltı ile

 

 

 

" Konsey bu hoşuma gitmedi ama sorguya çekmekeri pekte anormal değil gidip ifademizi temiz bir şekilde vereceğiz "

 

 

 

"Tamam ozaman " anlık kalbim hızla artmaya başladı elimi kalbime götürdüm

 

 

 

" Korkma dedektifin dediği gibi sadece protokol " dedi draco

 

 

 

"Tamam "

 

 

 

"Ozaman hadi" dedi draco

 

 

 

" Tamam ben hazırım" dedim draco kapıyı açtı

 

 

 

" Tamam gidebiliriz dedektif "

 

 

 

" Teşekkür ederim buyrun" odadan çıktık üçümüz yakın mesafede hiç konuşmadan baş magistar arselionun odasına doğru gittik çok yorgundum ve çok kötü bir anda tartışmanın ortasında gelmişti bu iyimi olmuştu kötümü olmuştu bilmiyordum tek bildiğim kendimi berbat hissettiğimdi

 

 

Arselionun odasına vardık ve kapılara açıldı içerde masasında oturan baş magistar arselion ve kimliğini bilmediğim bir adam yüksek ihtimal konseyin dedektiflerinden biriydi ve magistar elenya vardı

 

 

 

"Buyrun çocuklar oturun lütfen gelin" dedi nazikçe başmagistar

 

 

 

" Efendim ne oldu acaba?"

 

 

 

" Sorun yok çocuklar sadece okulda olan talihsiz cinayeti biliyorsunuz onu hakkında belki bir gören bir duyan olmuştur diye herkesin ifadesini alıyor "

 

 

 

" Tamam peki bizde ifademizi veririz ozaman " dedi draco yalandan bir gülümsemeyle bende aynı şekilde

 

 

 

" Tabiki " dedim ve ikimizde oturduk bizi çağıran dedektif meslek taşının yanına gitti

 

 

 

" Merhaba bay draco elserin valerion ve bayan Maria afet elserin sizi okulda işlenem cinayet için ifadesini almak için çağırdık"

 

 

 

"Tabi lütfen " dedi draco

 

 

 

" Ozaman başlayalım "

 

 

 

" Sizi dinliyoruz " dedim kendinden emin sakin ve soğuk bir şekilde

 

 

 

" Peki tamam ozaman öncelikle

 

 

on dört yaşında olan nocterra bölümünden maktul Jennifer smith'i tanıyormusunuz? bir münasebetiniz yada tanışıklığınız varmı?"

 

 

İkimizde aynı anda

 

 

 

"Hayır." Dedik ikimiz birbirimize kısa süre baktık ama sonra geri döndük

 

 

 

"İlginç..." Dedi dedektif

 

 

 

" Neymiş ilginç olan ?" Dedi draco

 

 

 

" Ne ilginç?" Dedim bende adam yüzümüze baktı

 

 

 

" Siz herzaman bu kadar iyi anlaşırmısınız ? Hep mi böyel uyum için desiniz?"

 

 

 

" Evet ?" Dedi draco

 

 

 

" Evet bizi iyi bir çift yapanda bu zaten" adam kafasını salladı

 

 

 

"Anladım ...". Dedi devam etti

 

 

 

"ikiniz sanki çalışmış gibi cevap veriyorsunuz çok garip"

 

 

 

"bunun sebebi ikimizin aynı anda aynı yerde aynı şeyi yaşamamış olduğumuz içindir " dedim samimi bir tavırla

 

 

 

"hmm anladım" dedi dedefktif yanındaki diğer dedektif konuştu

 

 

 

"Cinayetin işlendiği gece... herhangi bir olağan dışı şey gördünüz ya da duydunuz mu?"

 

 

 

"hayır." dedi draco

 

 

 

"Keşke duysaydım. Belki bu kadar uğraştırmazdık sizi."

 

 

 

"çok tuhaf... ?"

 

 

 

"nedir tuhaf olan ?" dedi draco

 

 

 

" uzunca bir süre s.k.t de görevek yapmış bir askersiniz bir general tam rütbenizi söyleye bilirmisiniz ?" dracp sinirlendiğini anlaya biliyorduö o karanlık ses tonuna bürünmüştü

 

 

 

" gölge tuğgeneral kara ölüm draco elserin valerion "

 

 

 

"gölge tuğgeneral kara ölüm ... sizin gibi yetenekli bir asker nasıl olurda kendi katında olan olayı duymaz ? birinizde veliaht general üstelik pardon ikinizdr veliaht generaldiniz "

 

 

 

" evet ? olayın kendi katımızda olduğunu bile bilmiyorduk " dedi draco

 

 

 

" siz maria afet hanım hiç bişey görmedinizmi yada duymadınız mı ?"

 

 

 

" duyduğum tek şey draconun horlamasıydı" dedim hafif gülerek draco bana baktı hafif gülümsedi

 

 

 

"horladığım biraz doğrudur "

 

 

 

"hmm anladım peki maria hanım kocanızın horlaması kesinlinve fark etmedinizmi ?" şaşkınlıkla

 

 

 

"derken ?"

 

 

 

"nişanlınız tamda cinayetin işlendiği gece ve o satlerde odanızdan çıkmış ya uykunuz fazla derin yada... iş birliği mevzu bahis " dedi dedektif james

 

 

 

" imaları bırakın suçluyorsanız söyleyin" dedi dedi draco dedektif telefonunu çevirdi

 

 

 

"biz değil güvenlik kameralerı söylüyor " dedi diğer dedektif ve bir kayıt izletmeye başladılar gece yarısınından sonra bir kayıtyı bizim odanın kapısını gösteriyordu kapı açıldı ve içerden draco çıktı kapıyı yavaşça kapattı telefonu çıkardı ve bir konuşma yaptı ve ıısasüre sonra telefonu kapttı ve ilerlemeye kpridorda yürümeye başladı ve on dakika sonra geri döndü ve odaya girdi kayıt sadece bundan ibaretti

 

 

 

" Eee yani ?" Dedi draco

 

 

 

" Kanıtınız bumu yani ?" Dedim alaycı bir şekilde gülerek ve konuşmaya devam ettim

 

 

 

" Aslında sadece bu değil afet hanım "

 

 

 

" Eee neymiş kanıtınız çok merak ettim"

 

 

 

" Maktülün babası konseyde görevli biri "

 

 

 

"Yani?" Dedi draco

 

 

 

" Daha öncede konseyde görevli bir diblomatı öldürdüğünüzü unutmadık draco bey sizce bu bir tesadüf mü?" Şerefsiz herifler daha önce draco bana bu olayı anlatmıştı draco skt bir göreve operesyona gider oradaki büyük suçlardan biride konseyde önemli bir diblomattı sonra kişinin suçlu olduğu görev için olduğu anşılınca draco haklı bulunmuş dava olarak bile görülmemişti. Adam devam etti

 

 

 

" Müstakbel kocanızın geçmişini düşünücek olursak bu çok olası aklınızda intikam gibi bişeymi vardı ? Bay valerion"

 

 

 

" Öncelikle sır katili timi adı gibi sırları ortadan kaldırmak için kurulu şerefli İngiltere'ye bağlı bir askeri timdir müstakbel kocamında o görevde yaptığı şey ülkesini korumaktı şerefli sadık bir asker olarak görevini yaptı eğer aksi bir şey olsaydı açılmaya çalışan dosya dava bile sayılmadan kapatılmazdı değilmi?" Draconun bana bakıp gördüm bende hızlıca gülümsedim ne olursa olsun o benim eşimdo kimseye ezdirecek veya hakaret etmesine izin verecek değildim ne olduğunu bilmiyorum draco'nun yine benden bir sır sakladığı düşüncesi beni sinirlendirsede bunu kimseye belli edecek değildim konuşmaya devam ettim

 

 

 

" Ayrıca Auravest elementler konseyi şereflidir bir suçluyu umsamazsınız haksızmıyım?

 

 

Hem bir tarafta suçlu bir tarafta ülkesi için gerekeni yapan bir asker itham etmek ne kadar doğru ?"

 

 

 

" Bana Zeki olduğunuzu söyelmişlerdi bayan Maria ama avukat olduğunuzu söylememişlerdi " dedi alaycı bir tavırla

 

 

 

" Öncelikle biliyorsunuz ki ben bu sene valserin Aevara'ya yeni geldim yirmi bir yaşındayım ve ön dört sene boyunca burda eğitim görmedim ve gittiğim lisede Adalet bölümünde okudum ve masum bir insanı savunmak için avukat olmam gerekmez ama gerekirse fakültes bitirir avukat olurum diplamo alırım şok olursunuz " adamın suratı düştü

 

 

 

" Tabi tabi ..." Diğer adam lafa girdi

 

 

 

" Peki bay valerion tamda cinayet işlendigi saatlerde ne odanızdan çıktıktan sonra okulun içinde ne yaptığınızı sora bilirmiyim?"

 

 

 

" Tabi sorun cevaplarım bende , öncelikle gece odamızda uyurken telefonum çaldı iş adamı olduğunu şirketim olduğunu biliyorsunuz morganı da bildiğinize eminim kendisi beni aradı ve işle ilgili acil bir sorun olduğunu söyledi nişanlımı uyandırmakmak için çıktım konuştum ve sonra okulun içinde olduğunu öğrendim ve yüz yüze konuştuk diğer koridorlarda ki kameralara bakarsınız görürsünüz "

 

 

 

" Anladım peki" lafa girdim

 

 

 

" Ve ayrıca birşeye dikkat çekmek istiyorum tamda cinayetin işlendiği saat dediniz

 

 

Ve bu doğru sorun burda izlettiğiniz kayıtta draco yani nişanlım 12:50'de odanın kapısının önünde duruyor

 

 

Ve otopsi raporuna göre maktul

 

 

12:45' yada gece 01:00 civarlarında ölümüş budurumda 12:50'de kapının önünde duran nişanlımın zanlı olduğunu var sayarsak maktülü öldürmek için 10 dakikası var maktülün kendi odasında öldürülmüş valserin Aevara'nın her katı her yeri çok büyük ve bizim odamız koridorun başında yer alıyor maktulün odası ise koridorun sonunda ve koridor oldukça uzun nerden baksanız oraya gitmek insan yürüyüşü ile

 

 

10 dakikadan fazla sürer yani nişanlımın 10 dakika içinde o odaya gidip maktül öldürmesi sonra geri dönmesi imkansız diyelimki imkansızı başardı ki bu münkün değil ama varsayımda bulunalı maktül mağlesefef bir bıçakla vahşice öldürülmüş draco'nun öyle bir cinayet silahı yok ama onuda geçelim diyelimki böyle bir cinayet işledi öldürülüş şekline bakılacak olursak bu durumdan katılın her şeyi kan olurdu ve sadece cinayet anı yaklaşık yirmi dakika sürmüş ve bu zaman diliminde nişanlımın öldürmüş olması münkün değildir " ikiside sinirle baktı yüzümüze draco ise şaşkınlıkla yüzüme baktı bu bilgileri nerden bildiğimi düşünüyordu boş zamanlarında skt de tanıştığım yeni dostum Mira ashenle konuşuyorduk ve skt her olayda eli olduğu için dava hakkında her detayı biliyordular tabiki

 

 

 

" Peki siz bu kadar bilgiye nasıl ulaştınız Maria afet hanım bunlar gizli bilgi açıklanmadı?!"

 

 

Güldüm

 

 

 

" Burası valserin Aevara'ya elementler sihir ve güç okulu dedektif bu duvarlar arasında hiç bişey gizli kalmaz burdaki her taşın gözleri ve kulakları vardın öğrenmedinizmi ? Burda sır olmaz ve ayrıca az öncede dediğiniz gibi ben veliaht generalim unuttunuzmu ?"

 

 

 

" Kesinlikle unutmadık Maria afet hanım "

 

 

 

"Ne tesadüf ki... o gece okulda bir ceset bulunuyor. Ve ertesi gün siz ikiniz ortadan kayboluyorsunuz. Fazla... denk gelmedi mi?"

 

 

 

"Tesadüf mü, yoksa zamanlama konusunda fazlasıyla... yetenekli misiniz?"

 

 

 

" Biz bu tatili zaten olaydan önce karar vermiştik dedektif "

 

 

 

" Sır Katili Timi'nde görev yapmış bir general... Kan görmeye alışkın bir adam. Kanıt aramamız bile gerekmiyor belki, değil mi? Sizden şüphelenmek... doğal."

 

 

 

"Doğal olan bir şey var; o da önyargılarınız. Ama gerçek deliller yoksa bütün bunlar sadece dedikodu. Konsey, dedikoduyla mı hüküm veriyor?" Dedim alaycı tavırla

 

 

 

" Bu bir dedikodu değil hanfendi durum ciddi bizde görevimizi yapıyoruz" draco lafa girdi

 

 

 

"Savaşın karanlığını tattım, evet. Ama ben karanlığın bir üyesi olmadın karanlıkla savaştım ülkem için masum insanlar . Bazıları gibi gölgelerin ardına saklanıp masumları suçlamak için değil... onları korumak için savaştım."

 

 

 

" Korudukların gerçekten masum muydu? Yoksa kendi kan bağın için mi savaştın? S.K.T. askerleri genelde savaşı bırakınca karanlığa dönerler... Senin gibi olanlar, daha büyük suçlar işler."

 

 

 

" Bu söylediğiniz sadece komik ve imalarınız çok saçma ve evet hayatım boyunca asker olarak insaları öldürdüm ama bu askerlik görevinin getirdiği ve ülkemi büyücülük dünyasını korumak için yaptığım bişeydi tıpkı sizin gibi "

 

 

 

" Tabi tabi öyle " dedi dedektif James diğer dedektif lafa girdi

 

 

 

"Senin gibi birine ima yetmez, General. Sır Katili Timi'nde yıllarca görev yapmış, kanla yoğrulmuş biri... Kan görmeye alışkınsındır. Belki de hâlâ o alışkanlık... damlarında akıyordur."

 

 

 

" Tabi tabi aynen ne demezsiniz ben boş zamanlarımda insan öldürüyorum hobi olarak " draco ile ikimiz güldüğümüzde ikisi dedektifde bize sınırlı bir şekilde baktı

 

 

 

" Siz dalga geçin bay valerion fakat gerçek şaka değildir " ciddi bir şekilde lafa girdim

 

 

 

"Eğer Draco böyle bişey isteseydi burası çoktan kan gölüne dönmüş olurdu. Siz de biliyorsunuz."

 

 

 

" Belkide her şey bir planın parçası skt isyankar tiplerle dolu" iğneleyici ama sakin bir ses tonuyla konuştum

 

 

 

" Çok güzel teori. Ama elinizde bir kanıt olmadıkça bu, yalnızca dedikodu. Ve Konsey, dedikoduyla hüküm vermez... değil mi?" İkiside bize öfke ile bakıyordu baş magistar arselion

 

 

Sertçe lafa girdi

 

 

 

" Evet yeter bukadar elinizde kanıt yok öğrencilerime daha fazla rahatsızlık vermeyin kanıtınız varsa öyle konuşun dedektif " dedi baş magistar sonra magistar elenya lafa girdi

 

 

 

" Evet öyle elinizde bir kanıt yokken öğrencilerimizi suçlayamazsınız " dedektif gözünü devirdi sonra konuştu

 

 

 

" Peki öyle olsun ifadeniz alınmıştır şimdiklik gidebilirsiniz " ikimizde ayağa kalktık

 

 

 

" Teşekkürler" dedim yalandan gülümseyerek

 

 

 

" Teşekkürler " dedi dracoda aynı benim gibi

 

 

 

" Görüşürüş başmagistarım magistar elenya " dedim gülümseyerek

 

 

 

" Görüşürüs magistarlarım" dedi draco

 

 

 

" Görüşürüz çocuklar" dedi baş magistar arselion

 

 

 

" Görüşmek üzere çocuklar " dedi magistar elenya ve odadan çıktık odadan çıkar cıkmaz ikimizinde suratı düştü draco'nun yüzünde

Bölüm : 22.08.2025 17:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...