

güzel bir uykudaydım huzurlu bir uyku... üstümde bir rahatlama vardı sanki onu kokusu nefesimle birlikte burnuma doluyordu onun varlığı benim gülümseme sebepti tatlı tatlı uykumdan gerneşerek uyandım gözlerimi açtığımda onun gözleri ile karşı karşıya geldim
Gülümsedim oda gülümsedi
"Günaydınnn" dedim n harfini biraz uzatarak ve gülerek
"Günaydınnn " dedi o da benim gibi ben ise kedi gibi koları yukarı kaldırıp uzunca esnedim
Hatta sırtımdan bir kaç kıt kıt diye ses geldi bı rahatlama geldi gerneşmem bitince esneme geldi
Draco güldüğünü duydum
" Ne ?" Dedim ona bakarak
"Kedi gibi gerneşiyosun ya ona gülüyorum bu arada sırtından ses geldi !" Güldüm
" Sende duydun mu?"
"Evet kemiğin kırılmış olabilir !" İkimizde güldük
"Ay evet ama nasıl iyi geldi draco biz millet napar biliyormusun sırtı ağrıdığında ?"
"Ne yapar?"
" Böyle sırtı ağrıyan kişi yüzü üstü yere yatar başka biride şu kaburgaların olduğu kısma sırta ayağı ile Başar tamamı kıt kıt sırtaki bütün kulunç lar kırılır bir rahatlıyorsun draco bı rahatlıyorsun of!" Güldü
"Hayatımda ilk defa duydum"
"Yani ama bi işe yarıyor varya bayılırsın" yatakta doğruldum
Baş ucundaki termos mataramdam suyumu içtim
"O kadar diyosun?"
"Evet gel deneyelim sende bana yaparsın?"
"Ciddimiyiz şuan ? "
"Evet ben ciddiyim?!"
"İyi peki deneyelim merak ettim beni öldürmessin değilmi?"
"Yok canım çocuklugundan beri herkes yapar ben okadar çok yaptımki" güldü
"Peki yeremi yatmam lazın?"
"Evet yatakta olmaz sert zemine yatmam lazım"
"Hani bakalım sonumuz hayır olsun"
"Olur merak etme " draco yer indi yüz üztü yattı bende yanı na gittim elleri yukardaydı
"Oldumu?"
"Hayır kollarını aşağı düz indir "
"Tamam" kollarını indirdi
"Basıyorum!"
"Tamam!" Draconun sırtına ayağımı hizalayıp bastım ve bir ses çıktı okadar ses çıktıki kemikleri çocuğun kıt kıt kırıldı sanki
"Ah!"
"Oha draco iyimisin? O ne biçim sesti lan sırtında amma ağrı varmış!" Draco kafasını hafifçe kaldırıp baktı
"O neydi lan öyle sırtımda pıt pıt bişey hissettim !"
"İş ona Halk dilinde kulunç diyoruz"
" Diğer tarafada yapsa bi sen?!".
"Tamam " diğer tarafada bastım ve yine aynı şey oldu
"Oha lan !" Güldüm draco bayılmışta yeni uyanmış gibi doğruldu yerden
"İyi geldimi" draco sırtını gerneştirdi ve ayağa kalktı
"Baya iyi geldi bu neymiş ve" ikimizde güldük
"Ne yaşıyoz biz ya!?"
"Harbi öyle gerçekten "
"Neyse ne yapıyoruz bu gün?"
" Yani kahvaltı yaparız sonra alt merkezine gitmemiz gerek biraz işimiz var biliyorsun "
"Evet doğru Spor yapacak vakit varmı?"
"Saat kaç ?"
"Saat yediye geliyor "
"Hmm yaparız istiyorsan "
"Yapalımya formdan düşmeyelim disiplinini bozdum iyice "
"Tatildeydik takama kafanı devam ederiz "
"İyi ozaman elimizi yüzümü yıkayalım kahve içelim gidelim"
"Olur tamam " ikimiz banyoya girdik sabah bakımızı yaptık elimizi yümüzü yıkadık ve sonra ben kahve koydum tezgahta makineyi çalıştırırken draco geldi arkamdan sarıldı
"Aşkım ..." Yemin ediyorum o bana aşkım dediğimde uğruna ölürüm diye bağırasım geliyor
Derin bir nefes verdim
"Efendim yıldızım" sırtımı ona yasladım
"Niye öyle nefes verdim canım?"
"Hiç öyle gelin sarıldın aşkım dedin ya ..."
"Evet?"
"Bu içim gitti uğruna ölürüm diye bağırasım geldi..." Gülümsedi
" Bende Sen Yıldızım , dracom ,dray, aşkım dediğinde
Öyle oluyorum ..."
"Ya öylemi ..."
"Öyle..." On doğru döndüm kollarımı boynuna attım
" Sen ne diyecektin?"
" Hiç öylesine napıyorsun gibisinden "
"Hmm peki"
"Kahve hazırmı?"
"Beş dakikaya hazır olur sonra içer gideriz "
"Tamam , aslında..."
"Aslında ne ?"
"Sana bişey diyecektim..." Gülümsedim
" Söyle aşkım?"
" Hani şu sana bahsettiğim davet varya üstünde ailemle kavga ettiğim?"
"Evet hatırlıyorum valerionların her yıl yapılan aile toplantısı hani şu büyük valerion malikanesinde yapılan "
"Evet onun tarihi belli olmuş yarından sonra "
"A ne güzel yakınmış "
" Evet seninle yaptığımız o sohbetten sonra o fikir benimle aklıma yattı yani belki..." Gülümsedin ellerimi ensesine götürdüm ve saçını okşamaya başladım
"Tabi sen istiyorsan gide biliriz ! Yani sen benim ailemle tanıştın evinde kaldım hatta abinle çok yakın dostsun diğer bakım ve anlamlara iyi anlaştın yani tüm ailemle annem ve babamla da bende seninle ailenle yüz yüze tanışmak isterim"
" Evet güzel diyorsunda benim sülalem pek normal iyi değil..."
"Benim ailem çok mu normal aşkım sanki? Elserin yani? Muhtemelen bir abim mafya bir abimde onun gibi ablam pilot ve kim bilir onun ne karanlık işi var annem babam aile şirketinde babam kendi şirketini yönetiyor yani derine girmiyorum bilerek artık" güldü
"Yani evet ama seni onlarım arasına sokmak istemiyorum..."
"Ya aşkım ne olacak ? Yani ben senin Nişalınım nişanımızda olmamalarına senin için üzüldüm zaten sonra yani ben senin nişanlınım ailenle tanışmam lazım aksi taktirde yalnış ve ayıp olur... "
"Biliyorum çok anlayışlısın ama işte şimdi onlarla yıllardır yüz yüze görüşmedik şimdi biliyorum ben onların dilini sivridir "
"Sorun ayrıca sen o ailenin valerionların baş varisisin aşkım oraya gittmek gücünü hissetmek, hissettirmek senin hakın "
"Yani bende biraz meydana onlara bırakmak istemiyorum.."
" E ne güzel işte ! Sen niye geri durasınki ?"
" Tamam gitmek istermisin?"
"Deminden beri ne diyorum ben? Tabiki senin yanında olamayacağımda ne yapacağım?" Gülümsedi
" Annem ısrar ediyor gelin eve diye bir gün öncesinden gelin kalım beraber gidelim diyorlar "
" Hmm olabilir . Yani ne olucak ki? Sen artık o çocuk değilsin sana saygılı davranacaklardır "
"Senin kalbini kırarlarsa onlarla fena kavga ederim"
"Korkma bence fazla bişey olmaz senin anlattımlarına dayanarak gerginlik olacak diye düşünüyorum bende ama eminim gerginlik olucak "
"o eve tam altı yıldır gitmedim adımımı bile atmadım ..."
"en zoruda o eve girmek değilmi ?..."
"evet öyle , girince herşey tekrar yaşanacak gibi geliyor birde şey ... "
"ne söyle ? "
"babam ve annem biraz şey ... "
"şey ne ? "
"annem ve babam biraz ırkçı tiplerdir muhtemelen biliyorum onları şimdi "
"hmm anladım eh yani bekliyordum zaten yalnış anlama ama annen alex elserinin soyundan gelen elserin varisi baban ise bir valerion yani..." gülümsedi
"yalnış anlamdım doğru diyorsun "
"bişey diyimmi seni tanımadan önce ben bu adamla nasıl olabilirmki diyordum "
güldü
"doğru diyorsun haklısın ama bak ne kadar uyumluyuz nasıl seviyorum seni ? "
gülümsedim
" evet öyle oldu" on sarıldım kafamı boynuna gömdüm ona bana sarıldı
"hayat ne garip..." kafamı kaldırdım ona baktım
"neden ? " gülümsedi
"daha dün kalbime silah doğrultan kadın şimdi bana sarılıyor " gülümdü
"emniyeti kapalıydı ki tetiği çekmezdim ve hak ettin "
"tamam tamam doğru söylüyorsun hakettim "
"neyse kahve hazır ! "
"evet , şimdi sonuç olarak gidiyormuyuz yani ? "
"yani bence evet benden çekiniyorsan hiç bir sorun yok tamammı hiç problem değil "
" peki ozaman yıllarsa sonra ove geri döneceğim... " kahveleri kattım kupayı ona uzattım
"geri dönmek değil sadece ziyaret... hem o evde kötü anıların oldu zayıftın ve şimdi başardım ve o zorluk çektiğin yerlere gidip gülümsemen belkide iyi gelir ? "
"belkide ..."
"bence aileni ara haber ver ..."
"peki tamam " kahvemizi içtik beraber draco ailesini mesaj attı ve haber verdi
sonra spor kıyafetlerimizi giyinip spor salonuna indik
"ne yapacak sın bu gün ? " dedi draco
"kol ve omuz "
"tamam bende öyle yapcağım beraber yaparız " beraber spor yapmaya başladık bir kaç kişi daha vardı gözleri bize kayıyor aralarında fısıldaşıyorlardı yaklaşık bi saat kadar spor yaptık en son draco barifks çekiyordu draco öyle bi barfiks çekiyorduku hayran kalıyordum o kendini yukarı çektikçe sırtındaki omzundaki kollarındaki kaslar belirginleşiyor şişiyordu okadar çok etkileniyorduki inanılmazdı kendi kendime ağzının suyunu topla afet diyordum setini bitirdi su içte
"sıra sende "
"tamam "
"görelim bakalım nasıl çekiyorsun ? "
"görelim " yerimi aldım ve güzel bir şekilde zıpladım ve tutundum ve kendimi yukarı çekmeye başladım yalan yok şimdi bende fena değildim çok barfiks çekiyordum draconun bana gülerek baktığını gördüm setimi tamamladım on beş tane çektim ve indim
"vay güzelim çok iyiydin "
"tabi her zaman güzelim "
"bana güzelim deme demedim mi ? "
"dedinde kim takar güzelimsin işte ?! "
"deli "
"hoşuna gidiyor kabul et " dedim gülerek
"konuyu kapat artık" dedi gülerek
"iyi tamam "
"bak ne diyeceğim hel ikmiz beraber aynı anda çekelim"
"nasıl yani?"
" yanisi gel beraber çift barfiksi çekliö diyorum işte görmedinmi hiç ?"
" gördüö tabi ve yaptımda" ifadesi hızlıca biraz sertleşti
"kiminle yaptın ?! nerde ne zamam ?!" güldüm
"abimle yapmıştım uzun zaman oldu yapalı hatırlamıyorum on sekiz on dokuzlu yaşlardaydım" hızlıca sertleşen ifadesi hızlıca geri yumuşadı
"ha tamam anladım"
"kıskandınmı ?"
"yok canım"
" haha aynen "
"neyse yapalımmı?"
"olur tamam " dedi ve ikimizde yerimi aldık ve ikimiz beraber barfiks çekmeye başladık
herkes bize bakıyordu ve bu benim çok hoşuma gidiyordu stemizi bitirip indik
"çok iyiydi bence "
"bencede "
"bittimi senin?"
"son bişey kaldı"
"nedir şimdi görürsün" dedi draco ve şu adını bilmediğim bu insanların ellerinin üstünde dikeldiği şeyi yapmaya başladı gözlerim açık on izliyordum 190 boyu ile barfik demirinde tüm vücudu yukarı kaldırmıştı son hareketinide bitirdiğinde djrdu ve suyunu yudumladı
"oha draco onu nasıl yaptun lan!"
" güzelim ben türk askeri olsaydım şuan anla diye söylüyorum bordo bereliydim"
" ha anladım ama çok etkileyiciydi " güldü
"belli oluyor ağzının suyunu topla " güldüm
"valla sen böyle yaparsan biraz zor" geldi yanağımdan öptü
" benimde öyle ağzımın suyu akıyor sana bakarken seninle aynı yatakta uyumak bile hergün insanın aklını başından alıyor " güldüm ve fısıltıyla konuştu
"eğer dün gece okadar naz yapmasaydın sadeve uyumakla kalmazdık..." şokla bana baktı şaşkınlıkla istemsizce güldü
" sen ciddi misin ? biri duyacak şimdi!?"
"ne yalanmı ? ama naz yaptın!" iyice yaklaştı bana
" beni... bu kadar çok istediğini bilmiyordum..." sırıttım
"söylememe gerek varmıydı sence aşkım ? ben yeterince belli ettim sanıyordum da neyse..."
"ve ayrıca naz yapmadın morgan bizi böldü!"
"e sonrası uyuyalım dedin bende dedim istemiyor herhalde iyi değilse dedim herhalde geri çekiyor kendini" onu kışkırtmaya çalışıyordum şokla baktı bana çevreye baktı kimse yoktu beni belimden tutup kendine çekti
"öncelikle beni kışkırtma afet hanım ve sen yorgun gibiydin bir iki seni bişey için pişman etmek istemiyorum..."
"ya arkadaşım ben pişman olcağım şeyi yapmam ! sen ben istemedim de olsun yani sana tecavüz edece değil ya !" güldü yüzünü yüzüme yaklaştırıdı
"beni kışkırma şimdi sana iyi olup olmadığımı kanıtlarım kötü olur!" güldüm
"kanıtlasana..."
"afet beni delirtme şimdi odaya gideceğiz o yataktan çıkamazsın!"
"bizi birkez daha bölmezlerse olur" hayretle bana bakıyordu şok içinde
"sen delisin "
"deli eden utansın"
"bunun cezasını çekiceksin?"
"ne cezası ?" kulağıma doğru eğildi
"saatlerce altımda zevketen inleteceğim seni... gözlerin yaş akacak altımda titreyeceksin... ve ozaman bu hareketlerini sana hatırlatcağım afet..." yutkundum
"hatırlat ozaman ..." sırıttı
"iyi ... oadaya geçelim hatırlatayım..." sırıttım
"ama mağlesef şansına küs sır katili timine gitmemiz lazım"
"bakya ne değişti şimdi ?"
"dün şansını kaybettin güzelim ..."
"iyi ceza çekeceksin diyorsun yani ..."
"evet hadi gidelim kurt gibi açım kahvaltıya inelim"
"tamam " eşyalarımızı aldık ve yürürken aklıma bişey geldi
"draco"
"efendim aşkım?"
" odaya bişeylerle alalım diyorum yemek malzemeleri arda odada yiyelim baş başa
"olur hallederiz bu gün alalım istiyosan gelirken"
"tamam " oday çıktık hızlı bir duş aldık sırayla sonra üstümüzü giyip kahvaltıya indik
"selam millet" diye herkese selam verdim
" selam " dedi draco
"selam" dedi fealen
"selam " dedi gareth
"günaydın" dedi hemira hepimiz selamlaştık ve kahvaltımızı hızlıca yaptık çünmü yapmamız gereken işlerimiz vardı
"merkezemi gideceksiniz?" dedi cayric
"evet " dedi daraco
"eron ve jone burak ve morgana selam söyleyin" dedi luna
"olur söyleriz" dedi draco ve masadan kalktık odaya gittik birakaç eşya aldık montumuzu aldık okulun için sıcak oöduğundan her yanı montla gezmiyorduk ama dışarı çıkınca ingilterenin kışında lazımdı tabi
"tamam herşey tamamı?" dedi draco
"evet arabanın anahtarları ?"
"aldım "
"e iyi gidelim ozaman "
"makyaj falan yapnaycakmısın?"
"yok ya bu gün canım istemiyor "
"böylede güzelim diyosun yani"
"evet öyele değilmiyim?"
"öyle tabi her halim güzel ben sadece merak ettim"
"iyi gidelim ozaman"
"tamam " odadan çıktık ve koridorda yürümeye başladık draco elini uzattı tutmam için bende tuttum
"senin gibi bir kadını yanımda olması gurur verici " gülümsedim
"aynısını diyorum senin gibi bir adama sahip olamak guru verici "
"bak sen öylemi?"
"evet öyle türünün son öreneğisin valla "
"sende öyle" okuldak çıktık ve arabaya bindik
"valla şu okula geldiğimden beri bir huzurlu günüm olmadı " güldü
"e biraz öyle oldu " arabayı çalıştırdı ve yola çıktım
"kader işte kim derdiki benim zorla evlendereceğim adamla isteyerek evleneceğim ona aşık olacağım okulda ilk ölüm tehditti alıp ertesi gün adam ben içimdeyken alevlete verilecel sobra tehditler alıcam falan filan "
" bu olaylar gerçekten kötü ama güzel anılarımızda oldu değilmi ?"
"evet yalnız bilincim yerine geldiğinde yangından sonra senin beni kurtardığını öğrenmek o şekilde çok hoşuma gitti"
"sen iyi oda ben hep aşevlerin içine atlarım "
"yiaaa şapşik!" güldü arabayı sürerken hızlıca yanağımdan öptü
"ölürüm uğruna ölürüm" kahkaha attım ve yola devam ettik uzun bir yoödu sohbet ederek müzik dinleyerek skt girdik by sefer bende en son geldğimizde draconun aşşırdığım güvenlik önemlerini yaptı arabadan idip ağaçlara gizlenen kameralara telefonumu tuttum ve adımı bağırarak söyledim sonra kısa bir qr kod oku a oödu ve şifre ekranı açıldı ve şifre giridik ve telefonda yazan sır matili timine boş beldiniz devam ede bilirsiniz yazısı belkide bu sınırdan so rası draco ve benim en güvende olduğumuz yerlerdendi merkezin kapısında bizi eron mira ve burak karşıladı ve yanalrı da blaith de vardı ve bu sefer morganda bizimleydi
"selam " dedi eron ağzında yine sakız vardı
"güldüm yine sakız ? gerçektenmi?"
"silah perisi minik komutan! hoş gelito "
"hoş bulduk da sen unutmadınmı bu lafı"
" yok unutmadın hafızam çom iyidir "
"illa sikim sonik hareketler yapıcan değilmi?!" hepimşz güldük
"Buyruk kibrit suratlı bey yine modunda!" hepimiz güldüğümüzde
" ya bi siktir !" dedi draco
"neyse susun artık" dedi mira
"katılıyorum "
"hoş geldin afet!"
"hoş buldum!" dedim samimiyetle be sarıldık samimiydik çünkü nerdeyse her gün telefonla soh et ediyorduk yakın olmuştuk
"tekrardan buluştum bi ara dılarda buluşalım normal bir yerde"
"bencede ama hayatlarımız okadar anormal ki"
"dimi ? şans "
"siz ne ara bumadar takın oldunuz amk!?"
"sanane eron?" dedi
"neyse dalaşmanız bittiyse ben dostumla sarılacağım" dedi blaith şakınlıkla ona baktım
"naber lan yalancı!" dedi morgan ve ikisi bir birine sarıldı
"bakya laf sokma " ayrıldılar
"demsem içimde kalırdı " draco doşru düzgün blaiht e bakmıyor öok naren mecbur olduğunda onunla konuşuyordu
"neyse hadi içeri geçelim hector bizi bekliyor " dedi burak
"kuzen ! " dedim buraka
"ah doğru !" dedi burak ve ikimiz sarıldık
"nabersin?"
" iyi valla "
"ya şey anneb baban teyzem daha hiç konuşamadım verçi annem kojuşöuçta ben olan olaylardan mağlumun"
"evet hiç sorma o evde özellik son zaman öyle donduk kaldık biz leylayla "
"kusura bakmayın" dedim
"yok canım ne kusuru çnemli değşl ve teyzen yani annem seninlede konuşmak istiyor leyla senden çok bahsetti anneme anjemde nerak etti"
"ya bende teyzemle tanışmayı çok istiyorum"
"evet o olayda sem çok etkilendin annemde şansa o gün başka şehirdeymiş doktor ya yoruku ca uzun bir izin almış babaöla antalyaya gitmişler nerden bilelim?"
"evet mağlesef paldur küldür olunca va öyle oldu "
"evet hadi içeri geçelim" dedi burak ve hepmiz içeri geçtik o büyük ihtişamlı salo evsaneydi gerçekten salonda bizi hector bizi bekliyordu bahçede ise koşu ve atreman yapan birlikler vardı
"hector!" dedi morgan
"morgan" dedi hector ikisi birbirine sarıldı sonra draco e hector sarıldı
"sizi tekrar burda görmek ne güzel ! eski günlere giitim "dedi hector
"evet ..." dedi morgan
"veliaht general maria afet elserin hoşgeldin isteme töreninden beti görüşemedik!"
"hoşbulduk evet o gün baya komikti ama çok iyiydiniz "
"teşekkür ederim benim için çok eğlenceli ve güzel bir anıydı ."
"bencede "
"ee sen nasılsın bakalım? iyimisin mağlum"
"ha şu yıllardır valrlığından bçhaberder olmadığım abimi öğrenmenden bahsediyorsunuz değilmi marco kılıç elserin evet iyiyim siz ? asıl sizi sormalı?*
ortalık gerginleşmişti
"evet iyiyim saol"
"ama çok zordur herhalde "
"ne ?" dedi hector draco ve diğetleri bana merakla bakıyordu
"bu kadar zorbir meslek ve üstüne insanların hayatları ile ilgli büyük sırlar saklamak çok zor olmalı ?" dedim ima ile
" evet öule kolay değil" yalan gülümsedim
"yüksek yargıç korgeneral hector brave bir dakine benim hayatımla, ailemle ilgli bir sırrınız olursa bunu gelin ve bana söyleyin " dedim biraz sert
"olur söylerim , sende birdakine bizi silah kıllanmayı bilmiyorum diye kandırma olurmu?" dedi sırıtarak aynı eşkilde yanıt verdim
" evet tabi ama ben en azından kendimle ilgili çok küçük bişeyi şaka gibisinden sakladım bir aileyi yıka bilecek büyük bir sırrı değil" draco aniden lafa girdi
"hey hey! birbirnize laf sokmayı kesin tamammı ?!"
"öyle olsun..." dedim ima ile
"evet neyse hafi toplantı odasına geçelim ve orda konuşalım " hepimiz bir yoplantı soluna geçtik topladı odalarına giderken öğrencilere rastlıyor kimsi yazılım kisimi dövüş kimsi matamatik fizik kimisi zihinsel eğitim alıyordu
edebiyat yarzı dersler bile veriliyorduk belirli bir sınıfa kadar öğrenciler sanki normal okulda eğitim görüyormuş gibi olması için bu önemliydi
tıplantı salonuna girdik ortalama büyüklükte bir odaydı ve büyük bir masa vardı ve masanın karşısında büyük bir ekran vardı açık ekranda skt logosu duruyordu masya oturduk hector ayakta durdu
"tamam ozaman tek tek başlayalım bu güm sorguya çekilecek üç adamımız var kara kobranın sağ kolu boris wilson sonra teknede bulduğumuz kara kobranın adamı eldon adams ve son olarak aurela grevain " devam etti ve bize dosyalar verdi
"Bunlarda dostlar üç zanlınında bilgileri var ve kanıtlar vesaire "
"tamam ama boris yıllardır tek kelime etmedi nasıl konuşturacağız adam yıllardır köpek gibi çalıştığı adamın uğruna canını tehlikeye attığı adamın oğlu öğrendiğinden beri tek kelime etmedi "
"limbik sistem " dedim herkes bana baktı
"ne ? " dedi hector
"o ne lan ? " dedi eron
"kibar ol öküz " dedi mira
"çocuklar sırası değil limbik sistem derken ? " dedi hector
"limbik sistemi bilmiyormusunuz ? "
"o nedir ? " dedi burak
"açıklarmısın ? " dedi hector
"evet ? " dedi draco
"tamam açıklayayım şimdi insan beyni belli parçalar halinde çalışır belli bölgeleri vardır insan olmamızı sağlayan kısım yalnış hatırlamıyorsam sürüngen kısım ve memeli kısmı birazda hayvansı ve konyrol edilemeyen kısım işte bu kısım beynim ön tarafında limbik sistem dediğimiz şey var insan beyni okadar değişik çalışırkı bazı şeyleri kontrol edebilirken bazı şeyler tamamen kontrolümüz dışında olur limbik sistem dediğimiz bölüm bizim bir nevi vahşi daha hayvansı kontrol edemediğimiz kısımdır "
"yani?" dedi eron
"yanisi anlatıyorum şimdi bu kısım sizin vücudunuz önemli bir yerini kontrol eder vücudunuz tepkilerini insanlar belirli durumda kalddığımda mesela stres altında yada korktuğunda terlemesi gibi şeyleri kontrol edemez bunlar limbik sistemde olur mesela bir insanın yalan söyleyip söylemdiğini herkes anlamak ister değilmi ? "
"yani herkes ister tabi" dedi draco
"çok iyi olurdu " dedi Mira
" İşte bunu yapmak için dünyanın en büyük polin birlikleri FBI,CIA gibi gibi birlerin özellikle eskiden sorgu çeken özel görevliler vardı kişinin yalan söyleyip söylemediği anlamak için beynin limbik sistemi yalan söyldihinizde yalan söylediğinizi ortaya koyan bir takım vücut dillari ortaya koya tüm vücüdünüz ayaklarınızdan kollarına başınıza gözlerinize ayakta durusunuza ses tonunuza el sıkışınız kadar "
"Evet ?" Dedi hector
"Şimdi size bunu anlatamam ama konuyla bağlantılı olan kısmı su insanlar kendini tehdit altında hissetiğinde verdikleri tepkileri limbik sistem kontrol eder ve blinç dışıdır ve insanlar hep düşünürki insanlar tehlike anında iki tepki verir savaş yada kaç ama bu yalnış insanlar tehlike anında kontrol dışı tam üç tepki verir kaç ,savaş yada don insanlar tehlike anlarında donma tepkisi vermesi çok yüksektir şuan o üç yada dört yıl olmuş okadar büyük bir şok hissetti ve kendini okadar çok tehlikede hissetmişki kendini kilitlemiş donmuş yani"
"Yani boris tehlike karşısında donma tepkisi veriyor " dedi draco
"Evet bizim tek yapmamız gereken "
"Onu donma tepkisinden çıkarmak" diye lafımı tamamladı draco bı yandan dosyalarına bakıyordum
" Peki bunu nasıl yapacağız?" Dedi Burak konuşur
" Onu donma tepkisinden çıkarmamız lazım bunun içinde onu güvende hissetmeniz lazım ve intikam duygusunu tetiklersek hırsı annesinin ölümünün babasının yani Kara kobranın suçu olduğunu söyleyelim ve annesine yaşattıklarından o adam öyle Durmaz , durmamalı "
"Zaten öyle annesinin ölümü babasının suçu intihar gibi gösterilmiş bir cinayet söz konusu annesi güya kendini asmış ama otopsi raporları açık dosyada var" dedi draco dosyada borisin annesinin cesedinin otopsi raporlarıda vardı baktım kesinlikle bir cinayet olduğu bariz belliydi
" Hmm boğuşma izleri ile birisinin yerleştirdiği belli birde kız kardeşi varmış o nerede ?"
" Mağlesef hala Kara kobranın yanında " dedi Mira
"Peki içerdeki ajanımız hala ordamı ifşama olma gibi benzeri durum söz konusu mu?"
"Hayır ajanımız yeri sağlam hala iyi üstelik Kara kobra ona güveniyor" dedi hector
"Ozaman napıyoruz ?"
"Görünüşe göre Kara kobra yıllarca oğluna yaptığını şimdi kız kardeşine yapıyor zavallı kız
Ozaman şöyle yapalım onu donma durumundan çıkarlım onu kardeşini kurtarmaya ikna edelim intikam duygusu tetikleyelim ve eğer bu işi başarırsak onunla ufak bir anlaşma yapabiliriz?"
" Ne tür bir anlaşma?" Dedi morgan
" Ona hayat verelim kardeşi kurtardığı ona bakabildiği kötülükten uzak ve annesini onurlandırdığı bir hayat o hala özünde yaralı annesini küçükken kaybetmiş o masum çocuk "
"Bu iyi bir fikir " dedi hector
" Bencede ama ona nasıl bir hayat sunabiliriz ki?"
"Onun uzamanlık alanlarına bakacak olursak...." Dedim
"Evet ?" Dedi hector
"Zeki biri oldukça zeki hiç salak değil yazılımda matamatikte iyi ozaman onu başka bir ülkde yeni bir hayat bileti verelim temiz bize yardım etsin bizde ona bir iş sağlayalım ve kardeşi ile yaşasın"
"Olur ona iyi bir şirkette iş bulabiliriz başka bir ülkede " dedi draco
"Evet kimliklerine değişir " diye yanıt verdim
"Binevi tanık koruma programı?"
Dedi Burak
"Aynen öyle bence bu ona ilaç gibi gelicektir bence onu öldürmeyelik o bizim işimize yarasın sonra sen sağ ben selamet iş veririz bir ülkede ne biliyim Kanada yada ABD 'de yada o nerde isterse hayatını yaşar ister zengin de olur " dedim
"Tamam peki onu sorguya kim çekicek ? Bu görev kimin?" Dedi hector masada kısa süren sessizlikten sonra ben konuştum
"Ben yaparım" herkes bana döndü
"Ne ?" Dedi draco
"Ne ?" Dedi Mira
"Hadi canım?" Dedi Burak
" silah perisi minik komutan! Yine iş başında bizi şasırtıyor ?" Dedi eron
"Şaka yapıyorsun herhalde ?" Dedi hector
"Ne ? Ben veliaht generalim unuttunuzmu? Ayrıca ateş örgütünün kurucusu ve lideriyim ayrıca ben söyleyene kadar üç yıldır adamım donma tepkisi gösterdigini anlamadınız!"
"Afet!" Dedi draco
"Ne var draco? Ben bunu yapabilirim hem siz beni öldürmeye çalışan kızı öyle bırakacağımı falan mı zannediyorsunuz üç zanlının da sorgusunu bizzat yapacağım! "
" Eminmisin?" Dedi hector
"Evet daha önce yapmadığım şey değil!"
"Derken ?"dedi draco
"Tuğgeneralim siz hiç Kara ölüm örgütünüzde sorgu çekmedinizmi?"
"Çektim veliaht generalim!"
"E ozaman?!"
"Tamam peki Maria afet veliaht general sorguya girecek ve onu donma tepkisinden çıkaracaksın mağdem anlıyorsun hörev senindir "
"Sağolun korgeneralim "
"Draco ile beraber sorguları yapacaksınız uyumunuz iyi"
Draco ile birbirimize baktık
Ve ikimiz aynı anda
"Tamam yaparız!" Dedik ve gözler kısa süreliğine üstümüzde durdu bunu hep yapıyor çevremizdeki insanların dikkatini çekmeyi başarıyorduk
"Tamam ikinci zanlı aurela grevain"
"Bu kız tam bir sürtük!" Dedi Mira
"Katılıyorum aklını bozmuş manyağın teki!" Dedim, eron gülerek
"silah perisi minik komuta sen onu eski sevgilisine Sor "
"Eron!' dedi draco
"Ne yalanmı?!" Dedi eron ,ters ters dracoya baktım
" Tanrı onunla çıkan kişiye o an nasıl bir yokluk verdiyse artık!"
Masadaki hector dahil herkes güldü
" Ya kaç kere anlatacağım bunu!"
"Lütfen susun tuğgeneralim!"
"Ya sabır!"
"Susun artık!" Dedi hector ve devam etti
" Mesajlaşmalara bakın " hepimiz mesajlaşmaları okuduk
Kara kobra ile mesajlaşmalarında bizi zehirle öldürmesini istemiş ve babası ile şantaj yapmıslar babası konseyden biri ama karankibra ile bişeyler yapmış babasının büyücülük dünyasını tehdit altında bırakacak şeyler yapmış
Ve volocrus maskurum pathera ile konuşmalarını okuduk
O ise bi anda ben geldikten kısa süre sonra ortaya çıkmış aurelayı ikna etmişti ama volocrus maskurum pathera bizi öldürmesini istememiş sadece bizi zor durumda koymasını istemişti aramızı bozmasını istemişti bu adam ne düsünüyordu derdi neydi ?
"Kara kobrayı anlıyorum ama bu adam volocrus maskurum pathera ne ayak kimsin sen ? "
"Bu adam benim sinirimi bozmaya başladı sikecem belasını!" Dedi draco
"Aurela ile konuşup herşeyi bilmemiz lazım mesela başka bir
Şekilde iletişim kurmuşmu?"
"Tamam onun anladığı dilden konuşalım" dedim
"Dil derken fiziksel zihinsel ?" Dedi Mira
"Önce fiziksel şiddet ve baskı derim ben " diye cevap verdim ve devam ettim
"hem zaten aslında psikolojik okrak zayıf biri yeteri kadar baskı uygulandığında psikolojik hileler yapıldığında konuşacaktır ona bir yerde ğstü kapalı santaj yapabiliriz "
"üstü kapalı santaj?" dedi eron
"o nasıl olacak?" dedi mira
"şöyle babasının yaptıkları ortaya çıkarsa ko sey ona kesin ceza verecektir görevden alınma ve itabarını tehlikeye atma ve belkide sefil hayat söz konusu 3ğer bize yardım ederse babasının iyi olacağını ima ederiz korunacağını söyleriz ki başta öyle gibi yaparız ki babasının hakkında soruşturma açılır yakında zaten "
"tamam ozaman halledin " dedi hector ve devam etti
"son adam teknede eldon adams " adamın dosyasına baktım
"onda nasıl bir yol izleyeceğiz " dedi bural
"bu adamın sonu ölüm kesin." dedim
"evet o yaşamayacak" dedi hector
"bu adam iyi biri değil hak ediyor !" dedi draco dosyasına bakarken konuştum
"ohooo adamın sabıkasına bakın hırsızlık kapkaçılık eroin madde kullanımı ve hatta taciz istismarmı?"
"evet bir kızı taciz etmeye kalkışmış ama neyseki kız kurtulmuş hakımda soruşturma var fanilerin haberlerinde bile bu adam varki zaten bu adam fani biri büyücülük ile ilgli bişey ilmiyor ama kara kobra bunu öğrenmiş mağlesef dolaylı olarak adamlarıda biliuor ve büyücülük dünyası içim büyük bir tehdit !"
dedi hector
" evet dünya büyükleri liderleri diplamotlar bizi biliyor ama tüm dünya öğrenirse bu tüm dünyaiçin bir felaket olur "
" katılıyorum ..." dedi burak
"ben bile bazen büyücülük okulana gittiğimi idrak eymek zor geliyor insanlar bunu kaldıramaz "
"evet o yüzden en başlıca görevimiz kara kobradan kurtulmaz büyücülük dünyası tehdit altında o yüzden bu adamı konuşturmalıyız bizim sevkiyat teken
mizi nasıl çalmışlar onun öğrenmeliyiz" dedi hector
"açık konuşacağım bunun tek bir yolu var içerden adamı olması " dedi eron
"içeri adam sokmak zor ajan olabilirmi sizce ?" dedim
"merkezde burda olması neredeyse münkün değil burda olanların çocu nerdeyse yılın tüm zamanı burda yaşar belli bir zaman sonra aile kuranlar olur ki onlarıda takip altında tutarız ama sevkiyat bölümü gibi metkezden uzak birimlerde bu daha olası ama burda olurmu sanmıyorum güvenlik önemlerini kendiniz gördünüz bu çok zor " dedi hector
"evet ama yinede güvenlik önemlerimi sıkı sıkı takip edelim "
"evet peki bu adamla me yapacağız" dedi morgam
"bu adam pisliğin teki"
"onada hem fikiriz" dedi morgan
"sorgusunu kim yaptı?"
"ben "dedi morgan
"anlaşılan hiç konuşmaya niyeti yok?"
"evet güzelde dövdük ama fazla bişey yapamadık türkiyede yakalandı mağlum onu yer bulup kaçırmak alt eymek derken zaman geçti "
"tamam işkence malzemelerimiz vardır umarım" dedğimde herkes bana baktı şaşkınlıkla
"seni daha nekadar sevebilirim diye düşünüyorum" dedi mira gülümsedim
"işkencemi?" dedi draco
"e yani tacizci pislik şerefsiz bir herifi nazikçe ah canım orada ne yapıyorduk diecek halimi yokya ! adın kara ölüm senin!"
"doğru..." dedi draco tebessüm ederek
"peki sana ne lazım?" dedi burak
"bu kısım işte en sevdiğim ! silah perisi minik komutan söyle ne istiyorsun?" dedi eron
"ne istiyorsun?" dedi hector
"keskin bıçaklar ve benim ve onun oturacığı sadlye dışında boş bir sandelye
ve cekiç ve limon ve tuz ve asit" draco bana şakınlıkla bakarken aynı anda hayranlık vardı diğerlerindede öyle
"tamam bunlarelimizde var limon ve tuzuda yemek haneden buluruz "
"tamam ozaman ?"
"evet herşeyi konuştuk?" dedi mira
"tamam draco sem maria afet le bereber girin bizde camın arkasından sizi izliyor vedinliyor olacağız ve size kullaklık vereceğiz telsizden bizi dinleyin "
gözüm blaithe kaydı hiç bişey demeden sadece öyle bakıyordu
"tamam" dedim
"tamam" dedi draco
"silah perisi minik komutan"
"evet eron?"
"sana bir soru soracağım çok merak ettim"
"sor ?"
"işkencede sandelye ne için?" gülümsedin
"görünce anlarsın "
"yaratıcı metal ettim" dedi eron
"eron sus be artık!" dedi hector
"tamam amcacım ne kızyon!"
"ulan varya !"
"ne seksen yaşın var nerdeyse !"
"seksen değil yetmiş yedi şimdi işine !"
"iyi be !" hepimiz odadan çıktık ve ilk sorgu için sorgu odasına girdik masaya oturduk masanın karşısında boris wilson vardı ama öyle bi bakıyorduki bomboş üzüldüm Oda neredeyse tamamen karanlıktı. Tek bir üst lamba masaya vuruyor, Boris'in yüzünü solgun ve daha da küçülmüş gösteriyordu. Çocuğun omuzları çökmüş, gözleri boş bir noktaya sabitlenmişti. Ne Draco'nun sert bakışı, ne de Hector'un buz gibi sessizliği onu hareket ettiriyordu.
sandalyeye oturdum, Boris'ten yalnızca bir kol mesafesi uzakta. Sessizdi, nefesini bile duyulur hâle getirdi. Ardından yumuşak ama ağır tonda konuştu:
"merhaba boris " sessizdi konuşmadı
"nasılsın? iyi olmadığını biliyorum aslında... " gözlerini boşluktan çekip bana baktı konuşmaya devam ettim
"sindirmek bazen çok zor biliyorum... tahmin edersinki benimde pek normal hayatım yok. kalbine hançer saplanır boğazında yumru oluşurinsar acı çekerken bağırır çaığırır öfkeli davranır ama bir süre sobra artık oda acı vermeye başlar... sonra sessizleşir köşene çekilirsin artık hiç bişeyin anlamı kalmaz hatta belki ölümü beklersin " seesizce baktı gözüme kaşları yıkarı kalktı sesli bir nefes verdi
"ama emin ol bana hala bir anlam var hala şavaşmak için neden var"
"neden..." dedi fısıldayarak boris
"evet bir neden..."
"sen... seni tanıyorum maria afet elserin senin burda ne işin var "
"ben buranın lideri sayılırım, veliaht gereneral maria afet elserin tanıştığımıza memnun oldum boris wilson..."
"yanılıyorsum benim hiç bir nedenim kalmadı..."
"hayır nedenin var..."
"ben bittim artık..." beni öldürecekseniz öldürün artık."
"seni öldürmeyceğiz boris... beni dinle kaç yıldır burdasın 3-4yıl?"
"evet okadar oldu..."
"bize yardım et bizde sana yardım edelim boris "
"ben işinize yaramam artık kara kobra çoktan ebnim konuşacağımızı bilmiş ve önelemini almıştır "
"hayır seni o yakalandığın oleresyonda öldün olarak gösterdik yani konuşamazsın" şaşkınlıkla bana baktı draco hiç konuşmuyor sessizce bizi dinliyordu
"3-4 yıldır ölümüyüm ben ?"
"evet beni dinle boris artık toparlanman lazım... annen böyle olsun istemezdi..."
"annem... bir gece uyandım ve o artık yoktu bir uganın ucunda sallanıyordu ...
intiham etmişti..."
"annen intihar etmedi boris..."
"ne..."
"annen seni ve kız kardeşini bırakmaycak kadar çok seviyodu ama baban yani kara kobra evinde çelışan bir hizmetciyken anneni kandırdı onunla oynadı ve sen ve kız kardeşin dünyaya geldiniz"
"yıllarca o adamın yanında ona hizmet ettim canımı hiçe saydın elimi kana buladım can aldı... ve obana köpek hibi davrandı... ama meğerse babamamış..."
"ve annenede yılkarca onu kullandı... sonra bir çöp gibi attı ve onu bir pislik olarak gördü ve seni kullandı ... sonra annenin ayağının altında dolanmasını istemedi ve onu öldürdü ..." gözlerinde boşluk yerine bişey göründü artık acı derin bir acı
"annem intihar etti..."
"hayır" diye lafa girdi draco ve devam etti
"kara kobra onu öldürmüş buda annenin otopsi raporu öldürülsüğü bariz belli"
boris kağıdı aldı baktı bir süre sonra gözleri acı ile kapatıp kağıdı masaya bıraktı
"Boris... senin gözlerindeki o donmayı biliyorum. İçinden çıkamadığın o boşluğu da. Ama bak, sana bir şey söyleyeceğim. Donan sistemler hep bir şeyden tetiklenir. Acıdan... ya da kayıptan."
Çocuğun dudakları kımıldamasa da, göz kapakları hafifçe titredi.
elimi masaya koydum, parmaklarıyla ritmik şekilde masaya vurdum. ve konuşmaya devam etti
" Anneni kaybettin, değil mi? Hangi yaşta olursan ol, bir insan annesiz kalınca hep çocuk kalır. Sen hâlâ oradasın."
Draco'nun gözleri bir an bana kaydı; sert sorgu yönteminin işe yaramadığını görmüş, vermiş benim başka bir yolu denediğini sezmişti.
Boris'in nefesi hızlandı. Boş bakışlarında ilk defa bir gölge kıpırdadı.
sesimi alçattım ona doğru biraz eğilerek yakınlık gösterdim
"Ama anneni öldürenler hâlâ dışarıda. Onlar gülüyor, yaşıyor, yeni kurbanlar buluyor. Sen susarsan, annenin katili sonsuza dek cezasız kalacak. Bunu ister misin?"
Boris'in parmakları masanın kenarına sıkıca yapıştı. Sessizliği ağırlaştı, ama gözlerindeki ilk kıvılcım belirmişti.
sesim birazdaha keskinleştirdim ve konuştıö
" Ya da... daha kötüsü... küçük kız kardeşin de aynı kaderi paylaşacak."
O an Boris'in göz bebekleri büyüdü, boğazı düğümlendi. Ellerini birbirine kenetledi, sonra masaya vurdu. İlk defa doğru düzgün konuşru
" Onu... ondan koruyun..."
Sesi titrek, neredeyse boğuluyordu. Başını kaldırdı, gözleri bana kilitlendi.
"Onu korursanız... ben konuşurum."
"sadece onu değil senide koruyacağız... ve size yeni bir hayat yeni bir kimlik vereceğiz"
"yeni hayat?" dedi boris
"evet yeni bir hayat nerde hangi ülkede istersen iş verceğiz sana kardeşin için güzel bir hayat sağlaya bileceksin sana size bir evde alıp vereceğiz huzur içinde yalayacaksın belkide bir ailen olucak zengin olucaksın ve annen seninle gurur duyacak"
"tamam... konuşacağım..."
" güzel " dedi draco
" emin ol ne amlatacaksan işimize yarar seni krouyacağız kız kardeşimide kurtaracağız "
"tamam kara kobra özellikle sana kafayı takmıştı ve büyücülük dünyasına i kar etmeyiz biliyorum gözümle gördüm "
"iyi devam et" dedim
"kara kobra büyünün gücünü kullanmak istiyordu bunu için sizin şu özel şeyiniz var aur bişey ler"
"Auravest elemetler konseyi "
"evet ordan lendine dost edindi ve sen onu işöerini bozduğun için gölge tuğgeneral kara ölüm draco elserin valerion seni öldürmek istiyordu canını yakmak bir yol arıyordu bir şekilde o yolu buldumu bilmiyordum ama ookul valserin Aervera oraya bir adam sokmak istiyordu ..."
"evet bunu yaptımı? "
"ben yanındaykem hayır yapmamıştı"
"anladım..." dedi draco kulaklıktan ses geldi
"güzel açıldı konuşturun" dedi hector
" evet başka bişey " dedi draco
"o bir adamla konuşuyordu ama adam gerçek adını söylemiyordu çok değisik bir isimdi lakap gibi"
Boris'in boğazından çıkan o cılız söz odada yankılanırken, Draco hafifçe öne eğildi. Sesini sert ama sakin tuttu:
"kim?"
Boris dişlerini birbirine kenetledi. Dudakları titredi. benim gözlerim hiç ayrılmadı onunkilerden. Sabırla bekledim.
Sonunda boris çatallı bir nefes aldı ve fısıldar gibi konuştu:
"Kara Kobra... bana bir isim söyledi. "Valucris Maskurum Pathera.""
Odanın içindeki hava bir anda ağırlaştı. , Draco'nun çenesi sıkıldı. ben ise başını yana eğdim ve gözlerimi kısarak baktım draco sinirlenerek konuştu
"vay piç her yerden o çıkıyor" kulaklıktan ses geldi
"bu afam kim neyin nesi belliki yıllardır sizinle uğraşıyor" dedi eron
"bu adam nasıl buakadar değişik bilmiyorum ki " dedi mira
"devam edin!" dedi hector
Boris devam etti, sesi kesik kesik çıkıyordu:
"Ama... hepsi bu değil. Kara Kobra bana... bir kayıt verdi. Telefon konuşmalarının kaydı. İçinde Valucris'in sesi var... kara kobra ile konuştuğu, pazarlık yapıyor. ve o ses kaydı üçlü bir konferans ses kaydı şuanda tutukladığınız kızınyani aurélanın babası üçü birden Eğer o kayıt dışarı çıkarsa... konseydeki birkaç isim düşer." boris sesi titriyordu canı acıyordu
gözlerinden yaş süzülürken dudakları zorla açıldı ve konjşmaya devaö
" Kara Kobra benden onu saklamamı istedi. Ama ben... ben korktum. Onlar beni bulacak."
draco ile birbirimize baktık hafifçe tevessüm ettik bu bilginin değeri paha biçilemezdi. ben ise çocuğun titreyen ellerine kısa bir an baktı, sonra sert bir kararlılıkla başını salladım
"O kayıt bize lazım." dedim
Boris'in başı yana düştü, nefesi hızla girip çıkıyordu. draco önüne eğilip alçak bir sesle sordu
" Kaydı nereye sakladın?"
borisim dudakları titredi. Gözlerini kapatıp sanki hatırlamaktan korkuyormuş gibi başını iki yana salladı. Sonra çatallı bir fısıltıyla söyledi
" Annemin... mezar taşının altında. Küçük bir metal kutu... kimse bulmaz diye düşündüm."
Draco'nun gözleri karardı, Hector kısık bir küfür savurdu. dudaklatomda belli belirsin bir gülümseme oluştu
, "zeki çocuk" diye geçirdim içinden
Ama Boris'in sözleri bitmemişti. Sanki dilinin ucunda bir diken varmış gibi, canını acıtarak konuştu:
"O kayıt sadece başlangıç... Onların toplandığı yer... bütün emirlerin verildiği, bütün kirli işlerin döndüğü merkez..."
Kısa bir sessizlik oldu. Herkes nefesini tutmuştu. o yeri öğrenirsek kara kobrayı enselerdik
"lodranın mekezinden uzak ücra biryerde. Boş görünen bir liman deposu. Onlar ona "Kara Haliç" diyor. Her şey oradan yönetiliyor. Silahlar, paralar, suikast emirleri... Kara Kobra orada oturuyor." kullaklığa sert bir yumruk sesi geldi
heztor masaya ykruk vurmuştu kesin adam 77 yaşındaydı ama hepimizi gömerdi heralde kulaklıktan ses geldi
" Demek sonunda inini bulduk..." dedi hector
ben ve draco ise hafifçe geriye yaslandık. yüzümde emin bir gülümseme oluştı
" O zaman oyunu onların sahasında oynayacağız." dedim
"anlaşma sağlandı "dedi draco
"bize gerekli önemli bilgileri verdin kardeşinde muhtelen onun yaşadığı yerdedir onu kurtaracağız ve sağsalim sana teslim edeceğiz sonrada size güzel bir hayay verevğiz ve tüm pislikten kurtulacaksınız "
" hayattan fazla bişey istemiyorum sadece kız kardeşimi kurtarın abana yeter "
draco gülümsedi
"sana bişey diyimmi dostum?" dedi draco şakınlıkla ona baktım dosyum demişti konuşmaya devam etti borisde ona garip bir ifadeyle baktı
"onu sen kurtaracksın onu senin sayende kurtaracağız ve sonra sende oda yıllarfır çektiğiniz acıların ardından gülümseye bileceğiniz bir hayatınız olacak "
boris gözlerinde bir ateş yandı bir parıltı canlandı
"onun alt etmeniz ve kız kardeşimi kurtarmak için ne gerekiyorsa her şeyi yaparım" draco ve ben gülümsedik ikimiz ayağa kalktık
draco ve ben ona elimizi uzattık ve ikimiz aynı anda konuştuk
"aramıza hoş geldin boris wilson " dedik a dam bize biraz garip bir ifadeile baktı ama sonra yavaşça ikimizinde elini sıktı bizde odadan çıkyık ve bizimkilerin yanına girdik
" tebrik ediyorum" dedi hectorn
"katılıyorum harika işti" dedi mira
"biz bu adamı dört yıldır konuşturmuyoruz lan!" dedi burak
"harbi adamı beş dakkikafa konuşturdunuz siz ?" dedi eron
"psikoloji canım yetenek!" dedim gülerek
"kimin eşi..." dedi draco
"yani belli bu adam işkence ile konuşturulan türlerden adam değildi"
"evet doğru yöntem tebrikler veliaht general " dedi hector
"teşekkür ederim , şimdi sırada auréla var değilmi?"
"evet"dedi hector
" istersen biraz dinlen öyle konuşalım" dedi draco
"öyle bir yorgunluğum yok ya gidelim bitsin bu iş"
"peki tamam" dedi draco hepimiz odadan çıktık ve başka bir sorgu odasına doğru yürüdük kapının önünde durdum derin bir nefes verdim
"iyimisin ?" dedi draco
"evet"
"ben yanındayım sorun yok şunu unutma ben seni seviyorum ve senin yanındayım ve sana aşığım tamam " tebessüm ettim
"saol biliyorum bende..." oda gülümsedi
"tamam hadi yapalım şunu" dedi draco ikimizde kapıyı açtık ve odaya girdik
karşımızda masada o oturıyordu auréla grevain
"merhaba auréla " sinirle bakyı bana ve birazda şaşkınlık
"senin burda ne işin var ?" dedi aurela oturduk
"Ben buranın sahibiyim aurela Veliaht generalim " gözünde değişik bir duygu vardı ,nefret belki kim belki sinir
"İyi afetin ne istiyorsun benden?"
"Beni , bizi öldürmeye çalıştın... "
"Keşke daha önce davransaydım"
"Belanı arama böyle gidersen ömür boyu burda kalırsın" dedi draco
"Hala neden beni sevmedin hiç anlamadım hiçmi görmedi gözün beni bir hafta yalandan çocuk kadırır gibi çıktın sonra attın bı kenera? " Draco tamamen bom boş gözlerle ona baktı
"Konu bu değil ama ... İçin rahat edicekse o özür dilerim yaptığım yanlıştı ama uzatmaya gerek yok aramızda duygusal bişey olmadı bir hafta çıkmayı denedik okadar "
"Ne kadar kolay senin için onu sevmeyeceğim diyordun! Ama o geldiği ilk görür görmez yakın oldun"
"KONUMUZ BU DEĞİL!" Dedi draco yüksek sesle
" Şimdi ... Bizi öldürmeye çalıştın ve konuşucaksın nokta!"dedi draco
" Ne gördüyseniz o !"
"Babamla şantaj yapmışlar bir nebz anlıyorum başka ne oldu ne zaman nasıl yazdılar anlat" dedim
" Ne anlattıysam o bı anda bı gün telefonuma mesaj geldi önce Kara kobradam geldi o direk sizin ölmenizi istiyordu sonra volocrus maskurum pathera diye biri yazdı o ise sizin aranızı bozmamı istedi kendimce bir yol bulmammı istedi bende yaptım"
"Bana ana salonda laf atmaktan fazlasına ihtiyacın vardı" dedim arkama yaslanarak
" Tanrı cezasını versin maria bı anda geldin ve herşeyi maffettin!"
"Ah dürüst olalım aurela ben gelmeseydim yada draco beni sevmeydide seninle olmayacaktı"
" Rahat bırakın artık beni!"
"Ozaman konuş !" Diye bağırdım
" Tamam! Açık ve net sadece o gördüğünüz konuşmalar okadar!"
"Başka bir şey yokmu ? Başka bir şekilde iletişim kurmadınızmı?"
"Hayır kurmadık babamla şantaj yaptı kimseye bişey söyleyemedim"
" Yeter artık aurela konuş! Anlat"
"Konuşıyımmı? Konuşuyorum ozaman her şey senin yüzünden hayatımı itibarımı maffettin "
"Eee?" Dedim alaycı tavırla
" BENDE SENİ MAFFEDECEĞİM!" diye bağırdı aurela ve ardından
Auréla öfkeyle ellerini masaya vurdu:
"Bunun bedelini ödeyeceksin Maria! Buradan çıkacağım ve senin sonun olacağım!"
İki elimi masanın üzerine koydum, üzerine doğru eğildim. Sesim buz gibiydi ama gözlerim alev gibiydi:
"Benim adım Maria Afet Elserin. Ben kendi bindiğim gemiyi yakacak kadar deliyken, beni bir kibritle korkutamazsın! İçimdeki afet dünyaları yakacak kadar büyük... O yüzden elinden geleni ardına koyma."
O an odadaki hava ağırlaştı. Auréla'nın yüzündeki öfke bir anlığına korkuyla yer değiştirdi. Dudakları titredi ama geri adım atmadı, inadına dişlerini sıktı.
Draco sessizliği bozdu, gözlerini dikerek:
"Artık oyun bitti Auréla. Bizi kandırmak yok. Tekrar soruyorum o konuşmalar dışında başka bir şey oldu mu? Başka bir temas, başka bir emir, başka bir şifre?"
Auréla nefesini tuttu, bakışlarını kaçırdı. O an gözlerinde bir anlık panik parladı.
"Hayır... başka yok," dedi ama sesindeki titrek ton yalanını ele veriyordu.
Ben sertçe masaya vurdum.
"Yalan söylüyorsun! Bak, bizden sakladığın şey seni korumaz. Ama bizi karşına almak... seni paramparça eder. Şimdi doğruları söyle, Auréla. Son kez soruyorum."
Auréla gözlerini kısıp, dudaklarını bastırarak susmaya çalıştı. Ama odadaki sessizlik onu boğuyordu. Göz bebekleri sağa sola kaydı, nefesi hızlandı. Masanın üzerindeki parmakları istemsizce titremeye başladı.
Ben bir adım daha yaklaştım, sesimi iyice alçalttım:
"Bizi kandırmayı deneme, Auréla. Şimdi doğruyu söylersin... ya da bu masadan sağ çıkmazsın."
O an gözlerinden yaş fışkırdı. Dudakları çözüldü, sanki yıllardır sakladığı sır kendi boğazına ağır geliyordu.
"Tamam! Tamam, söyleyeceğim... Benimle konuşan sadece onlar değildi!" dedi çığlık atar gibi.
Draco öne doğru eğildi, bakışlarını üzerine sapladı:
"Devam et!"
Auréla hıçkırıklar arasında konuştu:
"Konsey'in içinden biri... babamın yanında oturanlardan biri! Bana emirleri o veriyordu. Bize yol gösteren, tuzakları hazırlayan oydu. Ve... ve onun adı..."
Kelimeler boğazında düğümlendi. Gözlerini bana dikti, korkuyla fısıldadı:
"Nocterra'dan gelen biri! Onun gerçek adı hâlâ yasaklı, ama konseyde herkes ona Gölge Akıl diyor..."
O an odadaki hava buz kesti. Draco'nun gözleri öfkeyle parladı, ben ise yumruklarımı sıktım. Artık biliyorduk: düşman yalnızca dışarıda değildi, içeriden de zehir akıyordu.
Konsey herkesin bildiği ama itiraf etmediği bir şekilde bataklığa batmış adaletten kopmuştu
"Onlar sadece konseyin içindekiler değildi..." dedi boğuk bir sesle. "Bize yardım edenler, kapıları açanlar... Valserin'deydiler! Hocalar... bazı öğrenciler... herkesin önünde yüzümüze gülüp geceleri emir taşıyorlardı."
Ben öne eğildim, masaya yumruğumu koyarak:
"Kim olduklarını söyle!"
Auréla irkildi, gözleri panikle büyüdü. Sanki kendi sözlerinden bile korkuyordu. Ama artık geri dönüş yoktu.
"Gölge Akıl, Sır Katili Timi'ni de kullanıyordu," diye fısıldadı. "Kendi askerlerinizi... kendi kardeşlerinizi birbirinize kırdırmak için! Her bir görevin arkasında o vardı. Ve..." sesi çatallandı, Draco'nun gözlerine bakmaktan kaçındı. "...senin görevlerin de."
Draco'nun yüzü taş kesildi, bakışları karardı.
"Ne diyorsun sen?" diye tısladı.
Auréla hıçkırarak başını salladı:
"Draco... sen farkında olmadan onun planlarını yerine getirdin. O kızın ölümü... Maria'nın hayatına kasteden ateş... Hepsi onun zincirinin parçalarıydı. O asla tek başına hareket etmez. Hepinizden birer parça aldı."
Odanın içi buz gibi oldu. Bir anda her şeyin altındaki karanlık ağ görünür hale gelmişti. Sadece bir ihanet değil, bir gölgeler imparatorluğu vardı karşımızda.
Auréla'nın nefesi hızlandı, artık susmakla konuşmak arasında gidip gelmiyordu. Her söz ağzından dökülürken zincirlerini biraz daha kırıyordu.
"Kim olduğunu bilmek istiyorsunuz değil mi?" dedi titreyen sesiyle. "Kime hizmet ettiğimizi, kime diz çöktüğümüzü..."
O an Draco öne atıldı, gözlerinde öfke parladı:
"Adını söyle, Auréla! Yeter oyun çevirdiğin!"
Auréla bir an gözlerini kapadı, dudakları titredi. Sonra fısıltı gibi ama buz gibi bir söz döküldü:
"Magistar Kaelorn."
Oda bir anda sessizleşti. Herkesin gözleri birbirine kaydı. Kaelorn Valserin'in en disiplinli, en sert hocasıydı. Çocuklara sürekli "düzen ve itaat" aşılayan, en çok güvenilen öğretmenlerden biri.
Ben fısıldadım:
"İmkânsız..."
Odam bize ders vermişti onunla yan yana oturmuştum ve o adam benim düşmanımdı
Ama Auréla devam etti, sanki sırtından yıllardır taşıdığı taşları atar gibi:
"Kaelorn, gölgelerin beyniydi. Konseyin içindeki tüm çatlakları o yönetti. Emirleri o veriyordu. Siz öğrenciyken bile sizi izliyordu. Onun için her şey bir oyun tahtasıydı: timler, konsey, aileler... Hepinizi taş gibi kullandı."
Draco dişlerini sıktı, sesi neredeyse bir kükreme gibiydi:
"Demek benim arkamda duran hoca... benim sırtımdan kılıcımdan kan akıttı."
Auréla hıçkırdı:
"Onu durduramazsınız... çünkü o çoktan başka yüzlere büründü. Sadece Kaelorn değil... o, Gölgelerin Aklı artık."
Auréla nefes nefese, sanki ruhu zincirlerden kurtulmak üzereymiş gibi konuşuyordu.
"Kaelorn... O sizin sandığınız gibi değildi. Hepinizi izledi, hepinizin sırlarını topladı. Gölge Akıl oydu..."
Draco yumruğunu sıktı, duvara vuracak gibi oldu. Ama Auréla'nın sesi giderek sertleşti:
"Sandığınız gibi değil! Kaelorn bile... sadece bir piyondu."
Herkesin gözleri büyüdü.
Mira fısıldadı:
"Bir magistar... piyon muydu?"
Auréla gözlerini kapadı, titreyen dudaklarından en ağır isim döküldü:
"Volocrus Maskurum Pathera. Kaelorn'u yöneten oydu. Kaelorn'un zihin iplerini çekip kukla yapan, ona emirleri fısıldayan... asıl Gölge Akıl oydu."
Sessizlik... Odanın içi sanki bir anda karardı.
Draco kısık sesle, kelimeleri zorla çıkararak konuştu:
"Yani biz Kaelorn'u devirdiğimizde... aslında onun gölgesine dokunmuş olduk. Gerçek efendi hâlâ sahnede."
Auréla gözyaşları içinde kafasını salladı:
"Ve onun dokunduğu her şey çürür. Kaelorn sadece ilk taşıydı... Volocrus'un ordusu daha yeni uyanıyor."
"Valocrus maskurum pathera magistar kaelorn olabilirmi?"
"Hayır değil onun hiç bir zaman kimse ne gördü ne duydu "
"Duymadımı?" Dedi draco
"Evet o herzaman birileri ile konuşurken ses değiştirici kullanır ve bazen görüntülü konuşur onlardada maske takarak"
"Anladım bu sorgu burda bitmiştir!" Dedi draco
"Sana söz en hafif şekilde yargılanacaksın." Dedim ve
İkimizde odadan çıktı camım arakasına bizimkilerin yanına
Geçtik
"Nalet olsun!" Dedi hector.
"Şerefsoz herif!"
"Hemen konsey ile iletişime geçmek gerek!" Dedi Mira
"Sokayım!" Dedi draco
"Yalnız magistar kaelorn resmi olarak artık magistar değil o sadece emekli bir magistar kayıtlarda yok arada bir heliyor magistarlardam birinin işi olduğunda öylesine derse giriyor ve bahse varırım artık çoktan gitmiştir "
"Hemen elimizden geleni yapacağız" dedi hector
Mira kaşlarını çatarak derin bir nefes aldı:
"Ya suçsuzsa? Bir kukla gibi oynatılıyorsa? Onu 'aranıyor' ilan etmek belki de Volocrus'un oyununa hizmet eder."
Morgan sessizce araya girdi:
"Mira... bunu biz de biliyoruz. Ama elimizde başka seçenek yok. Bir düşman lazım. Yoksa ortalık kaosa döner."
Burak gözlerini kısmıştı, sert bir tonla konuştu:
"Benim için fark etmez. Arama emri çıkarsa, Kaelorn'u ben bulurum. Canlı ya da ölü."
Blaih hafifçe güldü, ironiyle omuz silkti:
"Konseyde kararlar böyle alınır işte... Gerçekler bulanıksa bile bir isim seçilir. Ve şimdi o isim Kaelorn."
"Konsey bizim istediğimizi hemen vermez aramızda soğuk şans belli " dedi draco
"Evet hızlı olmamız lazım ama konseyin bizi çektiği sorguda bile skt ima etmeden duramadılar"
Eron derin bir iç çekti, eli belindeki silahı kabına
"Kaelorn'un yada. Valocrus maskurum pathera'nın gölgesinde oyalanmaya vaktimiz yok. Bizim için asıl mesele Kara Kobra ve onun adamları. Eğer Kaelorn piyon ise, ipleri tutan hâlâ dışarıda."
Hector başını sallad
"Doğru. Konsey kararını verecek, biz de harekete geçeceğiz. Ama önce bir nefes almalıyız. Gece uzun olacak."
"Evet sırada teknede bulunan o adam var "
" Evet biraz dinlenip sinirlerinizi toparlayıp imada gireriz " dedi draco
"Bencede " dedim ve odadan çıktık ve bir kafeterya yada minik kantin tarzı odaya geçtik masa vardı oturduk ve birer kahve aldık
"Magistar ha vay be bu maskurum pathera mıdırır ne boksa artık her yerde parmağı ve yerde hem çok yakın hemde bı okadar uzak sanki?" Dedi burak
"Evet öyle o adamı bulduğumda doğduğuna pişman edeceğim!"
Dedi draco
"O adamı bulduğumda liğme liğme edeceğim siktiğimin herifi!"
" Evet bu arada söyelemden geçemeyeceğim sorguda çok iyiydi general" dedi hector
" Teşekkür ederim " dedim
"Gerçekten o lafın aklımdan çıkmıyor bende Kendi bindiğim gemiyi yakacak kadar deliyken beni bir kibritle korkutuamazsın! Baya iyiydi" dedi Mira
" Vaybe harbiden kuzen tebrikler!"
" Silah perisi minik komutan silah ejderhası çıktı AMK! Bakın altıma işedim!" Dedi eron hepimiz güldük ve kahvelerimizi içerken biraz konuştuk ardından
Sorguya geçtik son işti ve odanın kapısı açtık burda masa yoktu adam sandalyeye bağlı duruyordu ağzı elleri ağzındaki bezi çıkardım yan tarafta istediğim işkence malzemeleri duruyordu ağzındaki bez parçasını açtım ve ayrıca yalan makinesine bağlıydı bu iyi bir önemli
"selammm"dedim elimi yukarı kaldırdım ve parmaköarımı oynatarak selam verdim
" sende kimsin be!" güzel dayak yemişti ağzı burnu gözü kan ve morluk içindeydi ve şişti
"ah aşk olsum takip ettiğin kadını ve adamı tanımadın mı? "
"s-sen?!"
"evet ben ? maria afet elserin müstakbel valerion! seni axi şerefsiz bu yüzü iyi bak !"
"rahat bırak beni!"
"ow hayır önce konuşucaksın!" dedim ve devam ettim
"sana öyle bir hayat sürdürümkş her saniye ölmek için cehenneme gitmek için dua edersin !"
"hadi ordan! hiç bişey yapamazsın"
" aa evet yaparım öyle bir yaparım ki... şimdi beni dinle adi şerefsiz !"
dedim ona biraz yaklaştım ve devam ettim
" bana dışardan baktığında ... görüp görebileceğin en kibar en anlayışlı insan olabilirim ama bir kez sınırlarımı zorlarsan... hiç beklenmedik akıl hayal alamaycak şeyler yapmak konusunda oldukça iyiyimdir " adamın gözlerinde korkun ifadesi geçti ürkütücü bir ifade ile sırıttım
" şimdi eldon önünde sana güzel fırsat sunuyorum ya lonuşursun acı çekmeden ölürsün... yada konuşmamayı seçersen... seni yıllarca farelerin bile yaşamayacağı bir yerde tutarım ve yıllarca öylebi işkenve ederimki... yaparım tam ölücekken geri yaşatırım sürekli bir cehennem döngüsü gibi... ve öyle bir halde olursunki cehennemdekiler haline şükreder !" adam yerinde bedenini korkuyla salladı
"manyak karı!" kahkha attım
"ah evet yenimi öğrendin manyağım ben !" diğer herkes bu sefer odanın içindeydi yan tarafta beni izliyorlardı
" bırakın beni!"
"ow hayır önce konuşucaksın!" derin bir nefes verdim ve konuştum
"Kara Kobra'yı korumak için mi ölmek istiyorsun, yoksa sadece aptal olduğun için mi?"
Adam alaycı bir kahkaha attı
"Senin tehditlerin... onun yanında bir hiç."
Yalan makinesi anında "doğru" sinyalini verdi. gözlerimle ona baktım
Yavaşça masanın üzerinden ince, paslı bir neşter aldım. Adamın önüne eğilip yanağını hafifçe çizdim. Bir damla kan süzüldü.
"Küçükten başlıyoruz," dedim fısıldayarak. Sesimdeki sakinlik herkesi ürkütüyordü
elondon gülmeye çalıştı ama ben neşteri parmağının üzerine bastırınca inleme kaçırdı.
" Kara Kobra nerede saklanıyor?"
"Bilmem."
Yalan makinesi "yalan" sinyalini verdi.
ben başımı yana eğdim, gülümsedim.
"yalnış cevap konuşucaksın" ondan uzaklaştıö ve neşteri masanın üstüne koydum ve ona tekrar yaklaştım
"hiç bişey demeyeceğim !" suratına ardı ardına yumruklar geçirdim ardından saçını tutup getiye çektim acı ile inledi
"KONUŞUCAKSIN OROSPU EVLADI!" saçını bıraktım sadalyede elleri bağlı dururken gere tükürdün
"siktir git sana hiç bişey anlatmam ! hiç bişey a
yapamazsın ! zavallı kızım tekisin!" yanımda duran masya yöneldim
güçlü bir kahkaha attım
"hayır !hayır! benim adım maria afet elserin beni tanımıyorsun şerefsiz herif!"
dememle masadaki bıçağı alıp bacağına saplamam bir oldu oda onun çığlıklarıyla yankılandığda sadece güldüm asıl zavallı oydu acı ile bağırıyordu y
" daha fazlasını istemiyorsan konuşucaksın!"
"siktir git!"
"yalnış cevap" dedimve bıçağı yerinde oynattım çığlıkları dahada çoğaldığından odada yankılan üzerime az bişey kan sıçramıştı başka bir bıçak aldım kolunun üstüne bira derin bir çizik attım acıyla bağırdı
"seni adi pislik manyak kadın!" masadan limon ve tuz aldım
"s-sen napıyorsun" limon ve tuzu kolunun üstüne getirdim
"konuşuyormusun konuşmuyormusun?!"
"defol git!"
"bak hep aynı yerde hata yapıyorsun biraz daha çalışmalıyız!" tuzu az önce kolunda kestiğim yaranın üstüne döktüm acıyla öyle bir bağırdıki kullarımız acıdı hetkes bana gözlerimi kilitlemiş sessizce belki şok belki haranlık ile bakıyorlardı dravonun gözündeki ifade daha değişikti
Bilinmezlik vardı yüzünde
Beni yeni bir yüzümü görmüştü
" Dur ! Dur!"
"Niye durayım ? Konuşucakmısın ?"
" hayır konuşmaycağım öldür beni ! "
"bu kader kolay olacağınımı düşündün cidden ?! " masay doğru yöneldim birde deri eldivenler istemiştim skt herksin belirli kıyafetleri olur,olurmuş yani bende yeni öğrendim ve yüksek rütbelilere özel bir takıp parçalar olumuş eldiven gibi üstünde adımın ve rütbemin yazdığı o özel deri eldiveni giydim ve adama bakıp tebbesüm ettim ve masanın üstünde duran asit'di aldım
"hey o-o ne için ?" dedi adam kekeleyerek
"ah tabiki bu güzel hediye senin için "
"h-h-hayır !" dedi adam korku içinde kekeleyerek
"ah bence evet ! konuşcakmısın ? " adamın gözlerindeki o kendinden emin kinli ifade gitmiş yerine korku ve endişe gelmişti
" konuşamam ! "
"ah evet konuşacaksın ! " asitten sadece çok küçük bir parça diğer elinin üstüne döktüm ve acı ile bağırdı artık bağırmaya bile gücü kalmamıştı
"dur artık lütfen !"
"konuşucakmısın ? "
"hayır lütfen ben bişey bilmiyorum " yalan makinesi yalan sinyali verdiğinde acı ile makineye baktı
"yanlı cevap "
"istediğim sandaylye nerde ? " dedim bizim kilere
"burda" dedi eron biraz ötemde duran sandalyeyi yanıma getirdi bende biraz ara mesafeyle tam onun karşısında koydum
"s-sen n-neyapıyorsun ? "
"koşuyormusun koşumuyormusun ? "
"bişey bilmiyorum lütfen yalvarıyorum !" yalan makinesi yalan sinyali verdiğinde korkuyla bana baktı nefes vererek başımı salladım
"çok yazık ... eron "
"efendim ?" dedi dosyasında gördüm bir ayağı kırılmıştı elimle o kırılan ayağını
gösterdim
"o ayağının bağını çöz " eron gülerek baktı bana
"emerdersiniz generalim " draco ve diğerleri bana merakla ve şaşkınlıkla bana bakıyorlardı
"tamam şimdi bacağını diğer sandalyenin üstüne koy "
"tamam " dedi eron ve kırık olan bacağını saldayenin üstüne uzattı
"h-hey ne yapıyorsun ? "
"ah eğlenceyi bozmak istemiyorum !" masanın üstünden çekiç aldım ve bacağının üstüne durdum çekici tam dizinin üstüne tututum ve konuştum
"şimdi ya konuşursun yada bu çekiç bacağının üstüne çok hızlı bir şekilde iner !"
"hayır hayır lütfen ! " dedi ağlarcasına
"dııt yanlış cevap ! " ddim ve çekici dizine indirdim hızlı bir şekilde adam delicesine haykırdığında acıdan delicesine ağlamaya başladı
"ayy " dedi mira
"vay be" dedi eron
"afet ...! " dedi draco
"beklemiyordum..." dedi hector
"yok artık..." dedi burak adam acıyla inlerken elime asit şişesini aldı çenesini tuttum
"şimdi ya konuşursun ! yada bu asit ağzına dökerekim ve bütün organların yavaşça erir kül olur ve acı içinde kan içinde boğularak ölürsün ! "
" DUR ! DUR!" asidi geri çektim
"konuşacakmısın ? "
"EVET EVET KONUŞACAĞIM LÜTFEN LÜTFEN YALVARIYORUM NE BİLİYORSAM ANLATCAĞIM ! " yalan makinesi doğru sinyali verdi
"güzel işte şimdi aynı dili konuşuyoruz bak ?! beni böyle bir kibarlığa zorlamak zorundamıydın ? "
"konuşacağı nolur nolur dur ! "
"tamam hadi anlat şimdi " adam hala acı içinde bağırıyor ve ağlıyordu
"acı...canım çok acıyor " yalan makinesi doğru sinyeli verdi böyle zamanlarda adamın konuşması için özel ağrı kesici iğnelerimiz vardı bir dakika içinde etki eden bir çok güçlü bir ağrı kesiciydi
"eron o ağrı kesici iğneyi verirmisin ?" eron o iğneyi bana verdi ve bende bacağından enjekte ettim evet bunuda biliyordum maria afet elserin olmak kolay değildi
"şimdi ağrıların kısa süre içinde dinecek konuşmaya başlaycaksın "
"tamam tamam ... konuşucağımızı" yalan makinesi doğuru sinyali verdi
"tamam konuşmaya başla "
"ben kara kobranın kartelinden bir adamım..." yalan makinesi doğru sinyali verdi
"evet devam et "
"ben çok önemli biri değilim kartel için sevkiyatları bazen yönetirim ve bazı şeyleri bilirim okadar..." yalan makinesi doğru sinyali verdi
"evet ... ? "
" kara kobra size takımıştı kara ölüm drao elserin valerion onun işlerini çok bozdu özellikle sağ kolu en güvendiği adamı boris wilsonu en önemli sevkiyatta öldürdü... ve o önemli sevkiyatlardan birini maffetti hatta o sevkiyatı ben düzenlemiştim ..."
"evet ...? "
"o gün o adamın yani boris wilsonun ölmesi onu mahvetti çok büyük bir zarara uğrattı" aslında o adam ölmemişti
"ee ? "
"kinlendi intikam yemini etti ve onu öldürmek için herşeyi yapacaktı..."
"ney yaptı "
"koruma çemberi çok güçlüydü suikast tarzı bişey yapmak nerdeyse imkansızdı" o an morganın kaberdığını draconun güldüğünü gördüm morgana baktım
"tebrikler morgan işini hakkıyla yapıyorsun " dedim gülerek
"ne diyeyimki yetenek işte zeka..." draco güldü adama doğru döndüm
" evet devam et öt bakalım" dedim elimde bıçakla oynarken
"içen adam bulmak gerekiyordu oda iş yaptığı adamın kızını seöti aurela grevain babası derek grevain onunla işler yaptı bir takım onun güvenini kazanmak çok üzünsürdü en sonunda onu için koz topladı ve kara kobra büyücülük dünyasını tüm dünyaya yaymak istiyordu ve büyünün gücünü kullanmayı "
"evet ?..."
"sonra valserin aerverayı bulduk ve aurela grevain santaj yaparak sizi öldürmesini istedik üstüne sen geldin... bir taşla iki kuş dracon ile sizin ilişkinizi herkes biliyordu ikinizinde canını yakmak istedi... belki bir zehir yada başka bir şekilde ..." yalan makinesi doğru söylediğini söylüyordu
"yangın belkide " dedim odamdaki yangını kast ederek
"hayır onu valocrus maskurum pathera yaptı" yalan makinesi doğru sinyali verdi
"peki devam et "
"volucrus maskurum pathera diye bir adamvar çok çok karanlık biri asıl bulmanız gereken o adamın her yerde bağlantısı var kara kobraile yıllardır iletişimde belkide başkalarıylada o herkesten güçlü herkesten...kara kobradan güçlü... ona emir verdiğini bile gördüm kara kobra bazen onun önünde konuşamazdı ..." yalan makinesi doğru dedi
"peki nasıl biri bu volocrus maskurum pathera "
"bunu kimse bilmiyor... ben onu hiç görmedim kimse görmedi... " yalan makinesi doğru sinyali verdiğinde derin bir nefes verdi
"evet nasıl iletişim kurdunuz onunla "
"o hep kendi sistemi vardı yazılımda çok iyi biri aşırı iyi sonra o telefonla iletişim kuradı ekranda görüntülü koşurduk ..."
"evet yüzünü hiçmi görmedin sesini duymadınmı ...? "
"hayır yüzünde hep bir maske olur.. ve hep ses değiştirici kulanır ... " yalan makinesi doğru sinyali verdi
"evet devam et "
"sonra işte kısa bir süre önce türkiye geldiğinizi öğrendiğimizde sizi savumasız yakalrız dedik ama yapamdık işte ozaman sizi zileekle görevlendirildim skt bir sevkiyat gemisi çaldık " yalan makinesi doğru sinyali verdi
"nasıl çaldınız okadar güvenliği nasıl aştınız "
"türkiyede sevkiyatlarınız oluyormuş ama koruması diğerlerine göre daha kolaydı..."
yalan makinesi yeşil yandı tekrardan
"tamam çaldınız peki bizim hakkımızda bu kadarşeyi nasıl öğremdiniz benim abimi mesela ?"
" konseyden adamlar elserinlerin ve valerionların çok karanlık sırları olduğunu söylerdi eğer onlar için bişeyler yaparsa onlarda bize kozlar bilgiler verecekti ..."
ve yeşil yandı draconun gözleri kılsıl ve mrak ve öfke vardı
"tamam devam et ne sırrı?"
"bunu ben bilmiyorum konseydekiler söyledimi onuda bilmiyorum..." talan makinesi yeşil aşık yandı
"ama bildiğim şey seninbhakkında araştırma yaparken dracoyu araştırken en yakın iş ortağını ve dostunu bulduk onun hakkındada bilgi toplarken geçmişe gittik ve doğduğu yer olarak gösterildiği yerde doğmamıştı nerde doğduğu belirsizdi sonra en çok gizli bir yere adammımızı soktuk hademe kılığında sessiz tepe sığınağına sizin uetim hanenize işte... sonra onun bir elserin oöduğunu senin abin olduğunu öğrendik ... ama garip bir şey vardı ..." yalan makinesi dopru dedi tekrardan
"neydi garip olan ?" dedim
"draco elserin valerion ..."
"evet..?" draco yanıma geldi biraz adını söyleyince merakla baktı ına gözlerinde yüzünde bir çok dugu vardı ve ilk defa konuştu
"benim neuim garipmiş konuş" dedi draco
"garip olan şey.. marco kılıçta olan şey sendede olmasaydı... seninde doğduğun uer olarak gösterildiğinde yerde doğmamıltın gerçek doğum belgem yok kayıtsız "
"nasıl benim doğum belgem var lonrada doğdum ben büyük özel bir hastanede!"
"hayır orda doğmamışsın ... " yalan makinesi doğru sinyali verdiğinde oda buz kesti
"buna nasıl ulaştınız?"
"senin güya doğumunu yapan doktor... şuanda o hastanenin baş hekimi... çokta zengin... ne tesadüfse senin doğumunda sonra kısa ğsreiçinde yükselmiş..." makine doğru dedi draco yüz kasları gerildi
"seni adi şerefsiz ! konuş anlat!"
"doktor sahte bir doğum belgesi yapmış... annenin seni doğurduğu gün dışında hetşey yalan yerin saatin belge sahte ..."
"bunu nerden biliyorsun?"
"kara kobra konseyden biri ile konuşurken öğrendi auréla babsı ile konuşurken o anlattı eğer sır istiyorsan bence draco elserin valerion araştır doğumunu dedi " makine doğru sinyali verdi
"başka!" dedi draco
"başka... doktoru sorguya çekildi konuşturduk onu bulursanız boynuzda bir iz göreceksiniz bir neşter izi ince bir çizik onu korkutmak için yapmıştık " ve tekrar doğru sinyali...
"eee ne dedi doktor "
"doktorum tek dediği bize gece saat 4 civarı serenya elserin valerion ve kucen valerionun onu yanına geldikleri ansızın kucağında senle ve sahte bir doğum belgesi istedikleri okadar ondan sonrası bol bol ödül ..."
"başka !"
" başka biley bilmiyorum ...! sonra tekyaptığımız sizi izlemekti...!" yalan makinesi doğru sinyali verdi
"tamam yeterli " dedim ve ikimiz kapıya yöneldik onun dutamayacğı cam arkaası odaya geçtik hepimiz
"bu adamın anlattıkları büyük bir problem !" dedim draco sinirden deliriyordu adeta
"evet draco neden sana sahte bir doğum belgesi yapsınlarki?" dedi eron
"bilmiyorum ! hector sen bu konuda bişey biliyormusun?"
"hayır gerçekten bilmiyorum..."
"hay sikeyin!" diye bağırdı draco
"bu adama ne yapacağız?"
"serbest bırakacağız " dedim ve herkes bana baktı
"ne?"
"ama istediğimiz şekildeşiödi size anlatacağım boris kız kardeşinde kurtaracağımız operesyonda önce onun damını ona gözdereceğin onu iyleştirin şu eldonu sonra ..."
"sonra?" dedi eron
"sonra onun dilini kesi ve üstüne bir kağıtta not bırakın ve onu yolayın ardından onunderinin aötına hem ses dinöediğimiz hemde uzaktan patlata bilceğimiz küçük ama nüyük bombalardan ekleyelim ardında boom patlatalım ve onalara saldıralım iyi bir operesyonla direk vururuz " herkes şaşkınlıkla bana baktı
"içinden nasıl birş çıktı senin böyle ?" dedi draco
"evet ben bile şok?" dedi eron
"kuzen valla senden korkulur "
" maria afet gerçekten orda çok iyiyidin"dedi balith
"dimi bende sandalye ile napıcak diyorum aklına gelene bak!" dedi morgan
"ya işte ben böyleyim biraz şaşırtmakta üstüme yoktur "
"cidden orda çok iyiydin gerçekten sınırını aşmamak lazım" dedi hector
" evet ve orda dediğin laf çok iyiydi, bana dışardan baktığında ... görüp görebileceğin en kibar en anlayışlı insan olabilirim ama bir kez sınırlarımı zorlarsan... hiç beklenmedik akıl hayal alamaycak şeyler yapmak konusunda oldukça iyiyimdir vay be ne laf ama"
"laf sokmaya bayılıyorum ve insanların yaptığı en büyük hata beni hafife almaktır..."
"katılıyorum" dedi draco ve deav ettim
"koydumda bir işkenceci bir katil ile uymuşum kime çektin bilmemki?" güldüm
"kara ölüm olarak anılan örgüt lideri ve asker bir kocam var belkide ona çekmişimdir " ikimizde tebessim ettik
"bence seninde önüne kara ölüm koymalıyız" dedi mira
"katılıyorum çok iyi olur" dedi eron
"bence bunu hak ettin ..." dedi hector
"teveccünüz efendim ama draco bozulmasın?" dedim ima ile gülerek
"ne bazulması aksine hoşuma gider..." herkes güldüğünde elimi draconun omzuna attım
"e ozaman artık bana kara ölüm veliaht general maria afet elserin diyebilirsiniz "
"evet bu gidişle sen dünyayı yönetirsin" dedi eron gülümsedim
" bir gün yönetmeyeceğimi kim söyledi?" ortalık ikis aniye sessizleşti sonra hepimiz güldük ardından
"ama merak etmeyin böyle bir niyetim yok"
"tanrıya şükür " dedi eron ve hepiz ordan çıktık hava batmak üzereydi draco ile ikimiz merkezin özel balkonlarından birine çıktık diğerleri belirli işler yapmak için dağılmıştı balkono çıktığımızda sessizc eikimizde demire yaslandık ellerrimi baktım biraz kan bulaşmıştı üstümede kendimi biraz tuhaf hissetim
"iyimisin afet?" dedi draco ellerime bakarken
"iyiyim..." ellerimi tuttu kanlı ellerimi kim başka birinin kanlı ellerini tutarki?
"değilsin biliyorum orda seni izlerken kemdimi gördüm... kendimdeki karanlık yönü gördüm"
"benimde böyle bir yanım var işte ... birde adamın tacizci olduğunu öğrenince belkide içten içe o kızın intikamını aldım " ellerimi öptü
"öpme kan var şuan..." gülümsedi ve ellerimi bi kez daha öptü
"ben senin kanlı ellerine ölürüm... senin dediğin lafa bak" gülümsedim
"o anlamada demesim canım..."
"ne manada dedin canım?" güldüm
"ağzına kan bulaşmasın diye dedim ama sen bilirsin tabii." ikimizde güldük
"çok kötüsün "
"kocama çekmişim" dedim ve göz kırptım
"afet iyimisin konuyu değiştirme"
"yani iyiyim biraz..."
"afet daha önce birini öldürdünmü ..." sessiz kaldım o tekrar konuştu
"sanki orda içindeki bişey travma tetiklenmiş gibiydi..."
"ben..." yutkundum o zaman aklıma geldi o lanet gün...
"kendini zorlama bi ara anlatırsın bende dinlerim tamam?"
"tamam..." beni kendine çekti sarıldı bende ona sarıldım gün batımını izlerken
az önce birine işkence eden bir kadınken şimdi onun kollarında masum bir kız çocuğuydum sanki...
"seni seviyorum afetim..."
"bende seni seviyorum yıldızım..." ikimiz beraber o balkonda gün batımını zilerken nefeslendik ve dinlendik herşeye rağmen yan yana olduğumuzda hiç bişey önemli değildi afetin ve fırtınalı okyanusun önünde hiç bişey duramazdı...
🔥🌊
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.18k Okunma |
237 Oy |
0 Takip |
32 Bölümlü Kitap |