TUTKU VE DANS: VERA (KARANLIK DANS SERİSİ 1. KİTABI)
RUS MAFYA LİDERİ VIKTOR VOLKOV İLE BALERİN VERA VASILIEV...
BU KİTAP KARANLIK DANS SERİSİ BİRİNCİ KİTABIDIR.
Bu hikaye yalnızca kalbinizi değil, ruhunuzu da ısıtacak.
Romantik. Tutkulu. Baş Döndürücü.
Eğer tutkulu aşkların ve zorlu mücadelelerin hikayelerinden hoşlanıyorsanız bu kitap daha fazlasını vadediyor: Bir adamın, sevdiği kadını karanlığın içinden çekip çıkarmak için neleri feda edebileceğini gösteriyor.
Viktor Volkov, sadece bir mafya lideri değil, o Vera`sının karanlık dünyadaki tek ışığı. Vera da onun güneşi.
Buzla kalpli bir kalp, güneşin ışığına dayanamaz. Peki buz eridiğinde, geriye ne kalır?
"Sen hayatımda eksik olan her şeyi tamamlıyorsun, Vera." — Viktor Volkov
|
FİTNESSCI• Yarı Texting
(Kitap yetşkin içerik, nude fotoğraf, küfür ve argo barındırır)
Gece Kuşu; Bunları düşlerken kendime dokunamamak ne kadar zor biliyor musun?
Gece Kuşu; Karnım ağrıyor olsa daha kolay olurdu belki de
Gece Kuşu; Göğüslerim öyle hassaslaştı ki sütyen takamadım.
Gece Kuşu; Bak
Aram yazıyor...
Aram; Dur
Gece Kuşu; *fotoğraf*
.
.
.
Şimdilik bir açıklama bulamadım ama "Badem gözlü baklavalı çöreğin çiçek kokulu güzel perisi" diye yazabilirim.
Kitap ilgiye göre ilerleyecektir. Sevgiler, saygılar.
|
Beyaz Bir Kuğu Gibi
Ünlü bir balerin olmak isteyen Melisa Güneş, ailesi tarafından sevilmeyen ve önemsenmeyen bir kızdır. Melisa bir gün 7. sınıfta kazandığı bursluluk sınavı parası ile bale kursuna gitmeye karar verir, bu sırada kardeşi Alya`nın da bale yapmak istediğini öğrenir. Bakalım bu iki kardeşi neler bekliyor?
Hikaye kapağının tasarımı: Elowshiin
|
KELEBEK ETKİSİ
Kelebekler kendi kanatlarını göremezlerdi. Ne kadar güzel olduklarını sadece etrafındakiler izler, kendileri bundan mahrum kalarak, kabuğundan çıkmaya çalışırdı. Ayrıcalıklı çizgilerle, hayat bulan güzelliklerinden ölene kadar haberleri olmazdı.
İrdeleyerek çekip aldığında ayrıcalık çizgi; İzel`di. İzel Hera Özün. Kısır bir döngü. Bir isim uğruna, ülkede sarsıcı etkiler yaratan krallık, kısır döngüye dahil olursa...
🦢
Yaman ve İzel Hera, ülkenin en prestijli lisesi olan BRIANNA LİSESİ`nde eğitim görmekte olan iki genç.
Birisi sırılsıklam aşık oluşu ile kendi bedeninin farkında olmazken, birisi bir uğurda tekrar tekrar ölmeyi göze aldı.
Ya bu iki genç, sonunda varisleri olduğu krallık ile yüz göz olursa?
"BENİ SUÇLAMAYIN!" Karanlığa aydınlığa çeviren yazı...
Ve kırmızı düğmeye basılmış, teori hayata geçmişti.
|
MİLYONDA BİR
Toprak kokusu,
Lâl etmiş içindeki çığlıkları.
Oluk oluk akan kan yağmurla bir bütün oldu.
Milyonda birdi şansı
İnsanoğlu
Beyaz doğdu,
Gri yaşadı,
Siyah öldü…
|
MARSEL
Her insan küçükken kırılmıştır illaki, insan kırıldıktan sonra ya sürekli kırılıp üzülür ya da bir defa kırıldıktan sonra onu kıran kişiye taş kesilir dediklerini duymaz kısacası artık o onun gözünde bitmiştir. Küçüklüğünde kalbi kırılmış ve büyüdüğünde taş kesilmiş bir kız duruyor karşınızda bu kişi Farah gülce Ulusoy’du, onun bir kalbi yoktu artık onun kalbi taş kesmişti.
Küçüklüğü onun için bir imtihandı, kişi dünyaya imtihan olmaya gelirdi yaşadığı hayat boyunca geçirdiği zaman imtihandır ona yıllar sonra Türkiye’den ayrılarak Rusya’ya gelmişti çünkü Farah artık dünyaca ünlü bir balerin ve dansçıydı. Farah Ulusoy dans ve baleyi aynı anda yapıyordu ve bu işte çok başarılıydı binlerce kişi onu dinlemek için geliyordu.
Pekâlâ o mutlu muydu hayır pek sayılmaz o mutluluk nedir bilmiyordu artık o duygusuz birisine dönüşmüştü, artık üzülmüyor ağlamıyordu.
Farah artık büyümüş ve olgunlaşmıştı o 20 yaşındaydı, duyguları ve yaşamındaki zorlukları onu zorlasa bile dünyalarca ünlü bir balerin olmuştu.
Aynanın karşısına geçip saçlarıma şekil vermeye başladım, saçlarımın çok fazla yıpranmaması için sadece gösterim olduğu zamanlarda saçlarımı şekillendirip ısı kullanıyordum. Çoğu zaman asık suratlıydım çok soğuk olduğum söyleniyordu ama hayranlarıma daha doğrusu buralarda olamam onların sayesinde olduğu için aileme gülümsüyordum gülümsemeyi sevmiyordum gülümserken çok fazla yoruluyordum somurtmak bir insana bu kadar mı yakışır diyorlardı hepsi yalancıydı.
Hepsinin gözlerine baktığım zaman gerçekleri görebiliyordum bu özel bir güç değildi sadece 6.hissim kuvvetliydi, giyinme odama girerek dolabımın içinden siyah tüllü elbisemi alarak aynanın karşısına geçtim, üzerimde nasıl duracağını düşündüm. Sevgili annem Monozza her güne bir video kaseti bırakmıştı ,annemin ismi Arap kökenliydi kendisi de Arap olduğu için monozza ismi onlar için gayet normaldi.
Kaseti yerleştirerek ekrandan annemi izlemeye başladım, vaktim kısıtlıydı ama her gün yaptığım gibi makyaj yaparken onu izleyebilirdim. Gözlerime koyu renklerle vurgulayarak kırmızı bir ruj sürdükten sonra yerimden kalkarak aynaya karşı “harikasın Farah” Rusya’da kendime ait bir evim vardı kapımı kilitleyerek arabama doğru ilerledim.
İstikamet ruhlarını kaybetmişler müzesiydi.
Yarım saatlik bir mesafem vardı, kendiliğinden açılan radyomu kapatarak arabamın içine hakimlik sağlayan sessizlik ile yoluma devam ettim. Düz yolda ilerliyordum müzeye yakın bir yere oturmayı tercih etmiştim ışıklarda durduğum zaman karşıdan karşıya geçmeye çalışan teyzeye dikkat kesilmiştim, sol bacağı ilk adım attığında aksarken ikincisinde sağ bacağı aksıyordu bir adam geldiği zaman yanına yardım etmek için teklif etmişti kadın anladığım kadarı ile teklifini kabul etmiş karşıya geçtikleri zaman da adam kadına acıdığı için para vermişti.
Yalancıydı.
Yola devam edip müzenin önünde park edip arka koltuktan siyah uzun kabanımı aldım, üzerime giydikten sonra arabadan inip dışı gösterişli olan binaya girdiğimde çalışanlar sıra halindeydi ,rastgele bir çalışan “merhabalar Farah hanım, lütfen bu yandan” arkasından ilerleyerek perdenin arkasında beklemeye başladım çok fazla gürültü ve çocuk sesi vardı arkadan el işareti yaparak “çocukları dışarıya çıkartın” adam “ama” itiraz ederek” çıkarın dedim” kabanımı çıkartarak karşımdaki boydan aynalara bakarak “az kaldı.” Gözlerimi kapatarak `umiy tatamanaa li altawfiq” ışıklar kapandığında opera müziği başladığında perde de açılmıştı gözlerimi yumarak etrafımda tur atarak seyircilere doğru ilerledim gözlerimi açıp sağ ayağımı yukarıya kaldırıp tekrar döndüm.
Dans hareketlerini yapıp bir andan da bale ye uyarlamaya çalışıyordum, aynı zaman da kendimi dansa kaptırmamaya uğraşıyordum, kaptırdığım an süre yi unutup dansa devam ediyordum. Şarkı bittiği zaman seyircilerin önünde eğilerek” Spasibo za prosmotr.” seyirciler alkışladığı zaman bakışları tanıdık gelen birisini gördüm evet fazlası ile değişmişti benim gösterimde benim hayatımı yerle bir eden birisinin ne işi vardı.
Kalbimin sıkışması ile dayanmaya çalıştım, içeriye girip haplarımı atmam gerekiyordu ama ben içeriye giremiyordum beynim komut vermeyi durdurmuş ve karşımdaki adamdan gözlerini alamıyordu o ise yanındaki kadınla konuşmaktan beni fark etmemişti bile
Yıllarımın katili Atilla vasilievaydı.
“İki insan da yıllarca birbirlerini görmek istediler, aynı yerlere gitmek istediler bilmiyormuşçasına karşılaşmak istediler evren onları karşılaştırdı ama onlar birbirlerini fark edemediler.”
|
Beyaz Kuğu - Çamur
"Tehlikeli sularda yüzüyorsun kuğu, çamur olmamaya dikkat et" Suda yüzdüğüm falan yoktu. Ben sevdiğim işi yapıyordum sadece, garip yollardan da olsa benim için bu yeterliydi.
"Ne yapacağımı size soracak değilim beyefendi" Başımı kaldırmış ve gözlerimi benden uzun ve iri adama dikmiştim. Keskin yeşil gözleri önce saçlarımda dolaşmış sonra gözlerime bakmıştı. Ne diye bu kadar inceliyordu beni?
"Kanadını kopardım diye kızma sonra" Açık açık beni tehdit etmesine ağzım açık bakakalmıştım. Tanımadığım mafya tipli bir adam benden işimi bırakmamı istiyordu. Kaşlarımı derince çatmış dişlerimi sıkmıştım. Birilerinin haddi olmayan işlere karışmasından nefret ediyordum.
"Haddiniz olmayan işlere karışmayın beyefendi. Bu size son uyarımdır! " Çıkardığım ayakkabıları elime alıp prova odasından çıkmıştım. Baleyi asla bırakmazdım.
|
KOKUN BENDE SAKLI
Geçmişe gitme kurgusudur.
İris bir miras meselesi için İngiltere`ye ailesinin yanına döner. Yirmi yaşına girince büyük Gold mirasınından payını alacaktır. Vasiyeti ise ondan bir yeri kazmasını ister. İris bulduğu sandık ile beraber geçmişe giderek ailesine ait mirasın gerçek sahibi ile tanışır. Yani 1800`lerde yaşamış Victor Gold ile. Miras ile ilgili gerçekleri öğrenmek isteyen İris artık akraba sayılmadığı atasının peşine takılır. Ancak bu sırada da İris`in peşine birinin takılması ile işler karışır. 1800`lü yıllarda hayatta kalmaya çalışan İris aynı zamanda eksik taşları yerine oturtacak ve mirasın gerçeklerini öğrenecektir.
|
0% |