Kitap Tür Kategorileri

Fantastik bir dünyada geçiyor. İyi okumalar .

Herkes sevdiği kadar affeder birtanemm.)

Aileleri tarafından zorla gönderildikleri bir okul, Cadılar, büyücüler, periler, vampirler, biniciler ve kurt adamlar gibi farklı türlerin gideceği bir okul. Okulda sırlar var ve bizimde bu sırları çözmemiz gerekiyor. Acaba sırları çözüp kurtulacak mıyız yoksa çözemeyip ölücek miziz?

Bir zamanlar bir melek ve bir şeytan birbirlerine aşık oldular…

Nhwjahajwhwjwjajahaj

"Bize geç kaldın... Sen... Sana olan yollarımı- kapattın... " son sözleriydi. Kollarında bilincini yitiren kadına baktı. Sanki yeri sarsacak güçte çığlık atmamış gibi sessizliğe büründü her yer yağmurun şifa damlaları dışında. Yanında büyükçe yaprağa sarılı cansız gözüken küçük bedenleri gördü. Birden kalbi ağrımaya başladı. bu ağrı giderek daha dayanılmaz hale geliyordu. Adam mühür iplerini gördü. kadının kalbinden çıkan kızıl ip kendi kalbinden çıkan siyah ipin birbirine tamamen bağlanmasını şaşkınlıkla seyretti. Bunu sadece kendisi görüyordu. Ama ipler dayanıksızdı. Zayıflamış bir şekilde görünmez hale geldi. Adam`ın kalbinde yayılan acıyla yüzünü buruşturdu. Kadının acısını aynı şekilde hissediyordu. Onun mührü kollarındaki kadındı ya malikanede ki kadın kimdi Aylardır ayakta uyutulduğunu fark etmişti. Buna o kadar sinirlendi ki onlara geç kalmıştı. Son pişmanlık ne fayda ederdi ki... Kadının bedeni ve çevresi kan gölüne dönmüştü. Doğum o kadar zorluydu ki yaralı halde doğum yapması ve kimsenin olmayışı çocuklarının cansız bedeni çıkmıştı. Yağmur doğa ananın isteğiyle daha da hızla saldı damlalarını. kadının bedeni temizlenirken her şey ıslanıyordu. Adam parmağını cansız duran küçük bedenlere uzattığında titreyen elini kontrol edemedi. Tenine temas eden soğuklukla tüm vücudu sızladı. Kendi kanından çocukları ölüme gitmişti bir hiç uğruna. Gözleri kızardı vücuduna yüklenen acıyla bir kurt edasıyla haykırdı. Etrafındakiler liderlerin çöküşünü korkuyla seyrediyorlardı. ... Sofia Doğa Ananın katillerini bulup masumiyetini kanıtlayabilecek miydi... Yazılma tarihi: 08.09.2024

8 yaşında iken evde yaşan olaylar sonucu ayrılan ikiz kardeşlerin 17 yıl sonra birbirlerini bulması

Bir taht, iki kardeşi hatta dört kardeşi birbirine düşürebilir mi? Bir taht, sonsuz bir aşkı bitirebilir mi? Bir taht, iki masum insanı dönüştürebilir mi? Bir taht yüzünden masum insanlar ölebilir mi? Temizkire tahtı bunları yaptırabiliyordu, nankör insanoğluna! Büyük abla, küçük kız kardeşini öldürüyordu. Baba, oğluna kıyıyordu. Kraliçeler, oğullarını gözden çıkarabiliyordu, kızlarını satabiliyordu, mesela. Ve bunların hepsini bir taht için yapıyorlardı. Prenslerin ve mazlumların kanıyla bulanmış, uğruna göz yaşları akıtılmış Temizkire tahtı için. Yelena zeki, iyi kalpli ve güzeldi. Tabi en güzel olan değildi ama kendine has bir güzelliği vardı. Ejderhası ile tüm gün göklerde süzülüyor, yeni yerler keşfediyordu. Hiç bir derdi yoktu ya da daha zamanı gelmemişti. Yelena, Kraliçe Diana`nın kızlarından birisiydi. Taht sırasında sadece üçüncü sıradaydı. Ondan önce büyük ablası Veliaht Prenses Amaris ve halk tarafından "Savaşçının kızı Elodie" lakabını almış olan Prenses Elodie vardı. Halk Elodie`yi, annesi ise Veliaht Prenses Amaris`in tahta çıkmasını istiyordu. O yüzden Yelena bir seçenek dahi değildi. Lakin kader ağılarını çoktan örmüştü. Bir seçenek dahi olmayan Prenses Yelena, kendini taht savaşlarının içinde bulacaktı. Peki temiz kalabilecek miydi?

Bir bilinçaltı evreni

diabolustu benim adım

Gecenin kralı ay, güneşi kendine hayran bırakırken ay herşeyden habersiz zifiri karanlığa nur kadar parlak gölgesini etrafa yansıtıyordu. İnsanlar güneşin yokluğunda hiçbir şey yapamazken, güneş aşkından geceyi kendisine bağlamak istiyordu. Yüce Tanrı Zeus bunu red ederken güneş kavucuru sarı ışığının günden güne söndüğünü hissediyordu.. aydınlığın kraliçesi güneş Zeustan habersiz yaptığı bu olay yıllarca sürgün edilmesine bile engel değildi. O sadece karşılıksız sevdiği ay gibi, ışığını söndürüp onunla yan yana olmak istiyordu. Günden güne istediğine yaklaşırken artık eskisi kadar kavurucu ve parlak değildi. Güneş`in ışıkları tamamen sönerken, karşısında birden beliren ay ile göz göze geldi ve bir anda yıldırım gibi patlamasıyla bütün parçaları etrafa saçıldı. Güneş`in ay`a olan aşkı her yerde dilden dile dolandı yıllarca. Ay hayatına devam ederken imkansız aşık Güneş, ölümlü olmaya sürgün edildi.

Düzenleriniyor...

Nefretle başlıyan aşk

Selam selam selam selam. Selam selam.

10.09.24.01:21 başlangıç

Hayatınızı adadığınız görev ve aşk arasında kalsaydınız , hangisini seçerdiniz ?

Kendini tanrı olarak ilan eden bir kralın 11 sahte varisinin hikayesi.

Kara melek kıyameti durdurmaya çalışan bir süper kahraman. Ne kadar eski hataları yüzünden halk ona güvenmesede o halkını kurtarmaya and içmiş durumda.

Yine her gecem gibi karanlık bir gece idi. Kaçıncı arafımı yaşadığım bilmiyordum ve bu çok da umrumda değildi.Havadaki yağmur kokusu yağmur başlamadan insanın içine siniyordu.Havada ayın Olmayışı ilerki dakikaların iyi olmayacağını belli ediyordu.Benim ise tek isteğim oradan çıkmaktı.Belki de kaçmaktı.

🔮 21.yy içerisinde hayat süren beş kadim renk, beş ayrı Disiplin ve yüzlerce hayat ışığının bir araya getirdiği sırlar, gizemler, İhanet ve kehanetlerin yoğurduğu sihirli bir hikaye. Sihri-büyü evreni. Ayana Atlas soño vermello on üç yaşına girdiğinde bildiği aydınlık dünyası tamamen yıkılmıştı. Babasız geçirdiği senelerin kaybı, anksiyete ve kaygı bozukluğu,cevapsız bırakılan soruları ve asla anlamlandıramadığı onca olayın yanında gerçekleşen bu değişim hiç ummadığı bir yolculuk için giriş biletiydi. Kendini bir anda Kasırga Kıran da bulan Ayana, hatırlamadığı ve ona biçilen rollerle savaşması için bilinmeyene yollanmış ve herkes gibi onunda ailesinin sihrini benimsemesini beklemişlerdi. Düşler Akademisi`nin sihri-büyü dünyasını kabullenmesi istenmiş, bildiği düzeni tersine çevirmişlerdi.Herkesin bizzatihi onun hakkında bir düşüncesi bir planı vardı, herkes bir şeyler biliyor ve ona göre davranıyordu. Peki Ayananın bildiği neydi? İçine düştüğü Enigma zincirini kırmalı ve gerçek bir Ekaitza olduğunu kanıtlamalıydı. Atası Eythora`nın mirası için savaşmalı ve on üçün kehanet mısrasını engellemeliydi. Düşler Akademisine girdiğinde kolunda hissettiği acıyı doğrulayan kadim bildirge cinlerinin atası kendisine ilk enigma`sını verdiğinde bunun ilk zincir halkası olduğunu nereden bilebilirdi? İçine düştüğü dünyanın karanlığını sonlandırmak için ilerleyeceği görünmez yollardan ilki kendi cevheriydi, varlığının ipliklerine sarılmıştı kehanetlerin harfleri,kalbinin duvarlarına hapsedilmiş sessiz sırlardı ilk hedefi; zihninin silahıydı bunlar... 🔮

Birimiz karanlığın içindeyken birimiz güneşin ta kendisiydik, birimiz ateş iş birimiz su gibiydik. Ya da belkide zaten öyleydik. Ne demişler `zıt kutuplar birbirini çeker`. Deneyip öğreneceğiz.

Şarkı söyleyen ve normal insanlar Gibi yaşayan bir kız bir gece yine Şarkı Söylerken birinin onu çağırıp adres verdiğinde hayatı tamamen değişiyor...

Siz hiçbir yıldıza dokundunuz mu??? Peki o yıldız size soğuk geldi mi??? En yakınlarınız size ihanet etti mi ??? Çok sevildiğiniz halde çok yıkıldınız mı??? Ben Naomi diğer adı ile Alev. Kendi gezegenimin intikamını almak için bir yola çıkıyorum. Bu macerada kendi doğrularımı bulup insanların yanlışlardan sıyırılmasına öncülük edecektim. İhanetin, aşkın, dostluğun, kardeşliğin geçtiği ve en önemlisi sınırların yalnızca bir fazlalık bir engel olacağını tanıklık ettiren bu kitap, uzaydan gelip dünyayı işgal etmek isteyen bir grup uzaylıyı konu alıyor. Kim demiş bir uzaylı ile bir dünyalı aşık olamaz diye... :)

Farklı soylardaki güç sahiplerinin toplanıp güçlerini öğrenmek için güçler okuluna gelmektedir milonda güç sahipleri gibi bu okula gelir fakat bazı olaylar yaşanır

"Ben ölümün kendisiyim" Dedi tehlikeli ve yavaş adımlarla yanıma yaklaşırken. Gözleri ölümün en derin sessizliğini içinde barındırırken, bakışları daha da keskin bir hal alıyordu. Ellerimi hareket ettirmeye çalışsam da bağlı olduğum duvarın sütunundan ayrılamıyordum.

••• Ben o gece sadece yürüyüş yapmak istemiştim. Cehenneme gelin gideceğimi nerden bilebilirdim ki? ••• UYARI Kurguda cinsellik, argo, şiddet vb. Eylemler bulunacaktır.

Küçük Mora kasabasında yaşayan genç kız annesi ile yaşamını sürdürürken bir gün ansızın kasabanın başına gelen olay ile hayatı alt üst olur. ve bundan sonra kendini ve yaşadığı dünyayı çözmeye keşfetmeye çalışmalıdır

İhtiras nedir bilir misin? İliklerini kurutup seni derin bir arzu çukurunda boğan hislerdir.Ellerin birbirine dolanır o hissin devam etmesi için âdeta yalvarırsın. Melekler bu hislerden muaf doğar, aşkı ve tutkuyu hissedemezler. Çoğu insan bunu hediye olarak görürken bazıları bunu ceza olarak görüyordu, bir hediye bu kadar can yakmamalı. Kanatları koparılıp varlıklarına adeta lanet ediyorlardı. Bu zamana kadar varlıklarını bile bilmedikleri bu varlıklar aslında hep aralarında yaşıyordu, kimi zaman bir insan suretinde kimi zaman bir canlının bedeninde ama hep yanlarındaydı. Onlarla konuşuyor ve hatta onlara tavsiyeler veriyorlardı. Doğumlarından ve hatta ölümlerine kadar bir tüy kadar hafif ve sessizlerdi. Ama biri onlardan çok farklıydı bütün insanı duyguları hissedebiliyordu. Acıyı, tutkuyu,ihtirası ve hatta nefreti. Bu onu bir çok yönden karmaşık yapıyordu ve öyle ki bir süre sonra ölmekten korkmaya bile başlamıştı. Cehennemi kendine tutsak cenneti yasak kılmıştı,simsiyah saçları geceden bile derin çukur barındıran mavi gözleri her baktığı kişiyi adeta kendine âşık ediyordu. Buna sinirlenen melekler konseyi toplanmış onu bir bedende yaşamaya mahkum etmişti, o kadar çirkin bir bedendi ki bu kimse ona  bakmıyor hatta onu yok sayıyordu. Sadece ona gerçekten değer veren biri onun gerçek güzelliğini görebilir ve üzerindeki bu lanet kaldırabilirdi. Ama asıl garip olan girmiş olduğu beden bir çocuğa hamileydi ve nasıl olduğunu kimse bilmiyordu, sanki ona biri dokunmuş ve bu değerli varlık bedeninde belirtmişti. Olduğu kasaba yılanlarla dolu ve bir insan bile yoktu. Kadın sürekli kadim dillerde dua ediyor ve her yere okuduğu taşlardan serpiyordu ve karnından bir ses yükseldi "BU bedene sahip çık küçük melek, gün gelecek karnındaki bu bebeğe muhtaç kalacaksın." kadın o kadar korkmuştu ki donup kalmıştı. Aradan bir ay geçmiş bebek iyice karnında gelişimi tamamlanmıştı rüyalarında hep bir kızın suretini görüyordu kadın "Ariel" kadının sesi duvarlara yankı yapıp ona geri dönmüştü "Elimiel Esme" kız durup arkasını dönmüştü. "Merhaba..." Kadının eli karnına gitmiş dudakları aralanip geri kapanmıştı "Gitmelisin, olabildiğince uzağa ve seni asla bulamayacaklari bir yere" eliyle karnındaki çocuğu gösterdi "onu herkesten korumalısın, o senin son umudun. Onun yaşamasını istemiyorlar, onu saklamalısın kardeşim" Buruk bir tebessümle kafasını salladı"Onu ne pahasına olursa olsun koruyacağım.." Herşey silinmiş sesler susmuş dünya sanki tersine dönmüştü, kadın doğum sancilariyla neye uğradığını şaşırmış. "Yapabilirim, dayanabilirim." Dualarla çocuğu dünyaya getirmişti, yılanlar bu anı bekliyorlarmis gibi camlardan odaya dolmus kadını izliyorlardı. Hepsi bir aradan konuşmaya başladılar"Efendimiz geliyor, beklenen geliyor, umut geliyor,kaos geliyor..." Kadın seslere sağır olmuş ve bakışlarını bebeğin yüzüne çevirmişti. Saçları geceden bile beyaz gözleri zifirden bile siyahtı böyle bulurlar onu tanımamaları lazım, kendi kanından çocuğun alnına sürmüş bütün izlerini silmişti böyle daha rahat bir hayat yaşar. Bebeği bir beşike koymuş onu uzaklara yollanıştı, bir tek mektup ve bir kolyeye vedalarini sığdırmıştı kadın. Umarım beni bulursun...

Elf kral ve kraliçesinin tahta çıkacak son kız çocuğu ölür ve son çare, kral`ın piç kızını tahta çıkarmaktır. İnsanlar ve elfler arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve savaşlar ve tabi ki aşkın konu alındığı bir hikaye sizi bekliyor.

Bu saklambaç çocukken oynadıklarımızdan çok farklıydı, bir ebe vardı 99 oyuncu, oyuncuların arasındaki korkak, bencil hainler vardı ve koca bir orman. Oyunun tek kuralı aslında ölümdü, ya ölürsün ya da öldürür. ... "Buraya neden geldin?" "Saklanmak istiyorum" dedim, "Saklanıp yolun sonunda kendimi bulacağım" cevabımla tatmin olmuş gibi mırıldandı, dili kırmızı dudaklarında gezindi. "Yarışmaya neden alalım seni?" "Bir hedefim yok" dedim olabildiğince açık olarak "Yolumu bulmak istiyorum, o yolun sonunda kaybolan benliğimi bulacağımın inancındayım" "Yönünü seçmezsen yolunu nasıl bulacaksın?" Siyahi kadına döndü gözlerim, geldiğimden beri ilk defa konuşmuştu. Gülümsedim "Seçtim, bu yüzden buradayım" yönüm belliydi yarışmayı kazanmak, yolumsa sonunda belirlenecekti.