Karanlıkların en güzeli* demişti oysa bana ... sahi karanlığın en güzeli miydim? Öyleyse beni neden bıraktı? Karanlık onunla güzeldi bu karanlık onsuz hiç güzel değildi .

Kaç! Kaç! Kaç! Ardıma bakmadan kaçmalıydım yoksa sonu kötü bitecekti. Artık izimi kaybettirdiğimi düşündüğüm sırada kafamın içinde bir ses yankılandı. "Tüzel! yolun sonuna geldin."

Yasak bir aşkın, bağımlılığın ve içsel çatışmaların pençesinde, Sandra kendi karanlık dünyasında kaybolur. Evli bir adam olan Willam ile tutkulu bir ilişki yaşarken, onun karısı Anna, bir terapist olarak Sandra’nın sırlarını bilmeden hayatlarının kesiştiği noktada durmaktadır. İkili arasındaki çekim, hem tutku hem de suçluluk duygusuyla dolup taşarken, Sandra’nın tedaviye gitme kararı, ilişkilerinin karmaşasını daha da derinleştirir. Anna, profesyonel bir meslektaş olarak yaşananları anlamaya çalışırken, Willam ise kendi evliliği ve kaybetme korkusuyla yüzleşir. Gözyaşları, öpüşmeler ve ihanetin gölgesinde, Sandra, Willam ve Anna’nın yolları bir şekilde kesişir. Ancak bu karmaşanın sonunda, iki kayıp ve bir yüzleşme, onları bekleyen karanlık bir sona doğru sürükleyecektir.

Tan vaktinde sevmeli insan.

Samsunda yaşıyan Emre`nin İstanbul`a taşınması ile imkansız bir aşkın başlaması

İki yıldır tek niyetim bu çeteden uzaklaşmak olduğu için pusula olmuştum.

karın bir kadının iş hayatında biri ile tanişip ilk on yargili ve nefret ile karşılayıp sonradan oluşan aşk

Sarayın gölgeleri altında dönen entrikaları, zorlama evlilikleri, gizli ittifakları ve gücün peşinden sürüklenen bir prensesin hikayesini anlatan çarpıcı bir tarihi dramdır. Alara Hawke, geçmişin yükleri ve sarayda gizlenen sırlarla yüzleşirken, kalbindeki isyanla tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Zorla evlendirilmiş ve gücün en karanlık köşelerine hapsedilmişken, Alara bir yandan sarayın içindeki düşmanlara karşı hayatta kalmaya çalışırken, bir yandan da içindeki gücü keşfeder. Aşk, intikam, ihanet ve özgürlük arasındaki ince çizgide yürürken, bir başka güç oyunu daha başlamak üzeredir. Kaderinin ne olacağı, onu bu çetin yolculukta neler beklediği ise yalnızca zamanla şekillenecektir.

2 lise öğrencisi Ahmet Can Dündar ve Feride Özdinçin birazdan aşkive biryandanda birbirlerini öldürmek işten bu iki çiftin hayat hikayesi bakalım nasıl sürçek(ünlülerden özelinmisdir🎀liçlemeyin)

Bir aile düşünün itibarları uğruna kızlarını satabilirler. Öyle ki hiç acımdan onu kendi çıkarları ve diğerlerinin geleceği uğruna Kral`a verebililer. Daha on yedi yaşındaydım ve beni yaşlı ve huysuz bir krala iyi bir çeyiz ve başlık parasına vermişlerdi. İsteyip istemediğim bile sorulmamıştı. Tek söyledikleri onun beni yakında bırakacağı ve istediğim hayata başlayabileceğimdi. Ancak önce diğer kızlara yaptığı gibi benden nefret etmeli ve beni geri göndermeliydi. Öyle olmalıydı. Olmak zorundaydı.

Ben daha kendi hayatının iplerini ela geçiremeyen bir kuklaydım. Ellerimde kırmızı boyalar vardı, hayır boya değil kan. Ölüm meleği sevdiklerimi benden her defasında alacaktı. Bunu biliyordum. İçi boş bir kabuk olmuştum, ölüm benden her şeyimi almıştı. Çağrı`yı benden almışlardı. Onunla aramdaki bağı kimse anlayamazdı, ben onun ölmek için yalvardığı günlere şahit oldum. Yaşamaya çalışırken, öldüğünü gördüm. Ölüm meleği karşımdaydı, gözlerimin içine baktı. Ama ne kendisini ne de yaşama sevincini göremedi. Ben ölüm meleğini gözlerime gömüyordum. Orada kendini göremeyecekti. Ben izin vermediğim sürece kendisini göremeyecekti. Ama elimdeki silahı kafasına dayadığımda görmüştüm. Onun gözlerindeki beni görmüştüm. Ölüm meleği bunca zamandır beni görüyordu. Hafızamın derin çukurlarına saplanmıştı gözleri. Ölüm meleği kalbime sapladığı bıçağı hiç acıtmadan çekip çıkardı. Geri çekilip uzaklaşmıştı. Onun dönüşü fazla uzun sürmeyecekti bunu biliyordum. Geri dönecek ve beni kandıracak. Ölüm meleği gözlerindeki beni görmem için tekrar karşıma çıkacaktı. Gözlerinin arkasındaki kadını alacaktı. "Bu yalanın hikayesi." ©23.05.23|İnviernonoctis KAYBEDENLER SERİSİ, ikinci kitabıdır.

Seni çok sevdiğini düşündüğün insanlar hayatını talan ederken; hayatını uzaktan izliyormuş gibi duran, içten içe üzülmenden zevk aldığını düşündüğün insanlar tırnağının kırılmasından bile inciniyor olabilirdi. İnsanlar garipti. Ameller niyetlere göreydi ama kimsenin ne niyetini anlayabilmiştim şu hayatta ne de amelini. "Tırnağın kırılmış" dedi yanıma gelen çocuk yumuşak tonlamalı sesiyle. Elindeki çocuklar için olan yara bandını gayet ciddi bir şekilde sürekli aynı yerden kırılıyor olan işaret parmağıma takıp elime de uzaktan baktı. "Kırılmasın." demişti en sonunda. Başından beri tırnağımın kırılmasından bile rahatsız olan tek kişiydi.

𝑚𝑖𝑛𝑠𝑢𝑛𝑔...

𝑚𝑖𝑛𝑠𝑢𝑛𝑔...

Lütfen takip edin

Lütfen takip edin

*ölürümde bu evden dışarı adımımı atmam üzerime kumada getirsen gözümün önünde çocuk da yapsan gitmiycem ben babm için burdayım* *defol git artık sen gitme şu babanın canını alayım gut artık GİT sana dokunmak istemiyorum*

Ben akça kara babamın tek varisi babam bana sadece bir miras bırakmadı düşmanlarınıda miras bıraktı ama ben o düşmanlardan birine aşık oldum

Kız güzelleşmeye çalışırken zorba kızlar onla alay eder ve onla tanışır.

Sıkıntılar zulüm kitaplar oku severim

Savcı ve suçlunun aşkı

Gizli aşk hikayesi

Evleneceği gün başka birine sevdalanır.

Herhangi bir haksızlığa göz yummayan ağır başlı bir Cumhuriyet Savcısı`nın hikayesidir. Tamamen hayal unsurudur. Herhangi bir isin benzerliği tesadüf eseridir. İyi okumalar...

"sen benimsin!" "ben senin değilim!"