Bir madalyonun iki yüzü vardı. Neresinden bakarsan bak, arkası diğer tarafta kalır. Önemli olan; hangi niyetle baktığın, nasıl görmek istediğindir. Tersi düzü var mıydı? Var olduğunu düşünürsek olurdu. Hangi tarafını düz belirlersen senin doğrun o olur. Söylesene senin doğrun hangisi, sen hangi yüzü tercih edersin? Önü dediğin neresi olur, bunu nasıl belirlersin? Hayatta böyle değil midir? Neyin hangi yüzü olduğunu bilmeden bir seçim yaparız ama doğru mu yanlış mı olduğunu bilemeyiz. Her seçimin doğru mu yanlış mı olduğunu bilmeden bir yola gireriz. Bu yol çıkmaz sokak değilse ne mutlu ama ya çıkmaz sokaksa? O zaman ne yapmalıyız...

Yasak bir aşkın, bağımlılığın ve içsel çatışmaların pençesinde, Sandra kendi karanlık dünyasında kaybolur. Evli bir adam olan Willam ile tutkulu bir ilişki yaşarken, onun karısı Anna, bir terapist olarak Sandra’nın sırlarını bilmeden hayatlarının kesiştiği noktada durmaktadır. İkili arasındaki çekim, hem tutku hem de suçluluk duygusuyla dolup taşarken, Sandra’nın tedaviye gitme kararı, ilişkilerinin karmaşasını daha da derinleştirir. Anna, profesyonel bir meslektaş olarak yaşananları anlamaya çalışırken, Willam ise kendi evliliği ve kaybetme korkusuyla yüzleşir. Gözyaşları, öpüşmeler ve ihanetin gölgesinde, Sandra, Willam ve Anna’nın yolları bir şekilde kesişir. Ancak bu karmaşanın sonunda, iki kayıp ve bir yüzleşme, onları bekleyen karanlık bir sona doğru sürükleyecektir.

Çizgi romanda yaşayan bir kızın hikayesi ile onu istemeyen nişanlısı (hayatını değiştirecek bir genç)

"Ay hoşt ulan "diye bağırdım.Gökhan şok olmuş bir şekilde bana baka kalmıştı . " Senin ne işin var benim çadırımda yatağımda?" Dedim hiddetle. " Sen az önce bana hoştmu dedin?" Dedi kendini gostererek. " Yatağımdasın şu an konu sana hoşt dememmi sence?" " Yatağındayım çünkü sen istedin küçük hanım yatağına zorla girmedim" "Külliyen yalan ben en son arabanda senden özür diledim Boranın davranışı için sonrada çıkıp gelmişimdir buraya" " Sana kötü bir haberim var fındık burun özür dileyip buraya gelmedin özùr diledin sonra sana gülmüyorum diye ağladın sonra seni kucağıma aldım diye sapıtıp beni taciz ettin sonrada kucağımda uyuya kaldın seni buraya parantez içinde söyleyeyim( benim çadırıma ) getirdim sonra gidecektim izin vermedin ve yanında uyumamı istedin . He yalan yok iyiki istedin çünkü sana sarılarak dünyanın en rahat uykusunu çektim ." Dedi gayet rahat bir şekilde. Ama soyledikleri beni şoka sokmuştu. " Ben kimseyi taciz etmem " dedim çaresizce . "Kimseyi etmedin güzelim beni ettin zaten ayık olduğun zaman odeşeceğimiz konusunda anlaştık"

Sevmek suçmuydu ama...

Karakterler Gülcan ve sefa

Siz hiç zengin olmak için zübbe bir adamla evlendiniz mi?

okulun açılması beraberinde yeni ölümler getirir, araştırma yapan gençlerimiz katili bulabilecekler mi? Zaman geçerken gençlerin hayatı tehlikeye doğru sürüklenir “Dünyalarımız aynı bakış açılarımız farklı işte bu yüzden ikimizinde hayatları farklı”

Kimdi o,neden herkesden farklı gelmişti bana bilmiyordum bildiğim tek şey beni ona onu bana çeken bir şey olmasıydı neydi o şey adı neydi bizi birbirimize çeken şeyin herşeyi zaman göstericekti sadece zaman...

açıklama metni sonra girilecektir

Yeni bir başlangıç...

Hayatta herkesin bir travması vardır. Kimisi yüksekten, kimisi karanlıktan, kimisi de köpeklerden. Benim korktuğum şey işlediğim suçun ortaya çıkması. Beril yeni okulunun ilk günü eskiden işlediği suçu üstüne attığı kişi ile tanışır. O kişi nın arkadaşı Alper, Beril`in hayatını deyiştirir ve içten içe onu kendisine aşık eder.

Hiç hissetmedin ne kadar kırgın olduğumu. Cenaze gibi ölü ruh taşıyorum içimde. Köşeye geçmiş, yüzü duvara dönük çocuk gibi ağlayasım geliyor, bilmiyorsun.

Selamm ben Ceren ilk kitabimi yazıyorum liseliyim ve kitaplara meragım var. Şuan benim kitabımı okursan sıkılmazsın eminimm✨🌼🌜🌑

ilk defa yazıp burda paylaşacağım bir hikayem olucak yazım hataralımın olmaması için elimden geleni yapıcam eğer küçük bir hatam olursa bile kusura bakmayın

Erkeklerden nefret eden bir kızdan deli gibi aşık olan kıza...

Her şey bir anda oluştu sevgi, korku ve hüsran... Ne yapacağımı ne yapmam gerektiğini bilmiyordum kendimi kapana kısılmış hissediyordum. Neyse ki o vardı yanımda, korkumu yenmeme yardımcı olmuyordu fakat biraz olsun hafifletiyordu. Her zamanki gibi gözleriyle "Her şey çok güzel olacak" diyordu. Belki de haklıydı. Her şey çok güzel olacaktı...

10 yıldır cezaevindeydim, ortada yoktum kimseyi ne görüyor ne duyabiliyordum. En büyük zaferler, Bittiğini sananlarındır. En büyük savaşlar, Bitmek üzereyken başlayanlardır. Bir asker tanıdım, Evine zaferle dönen. Savaşın bittiğini sanan bir asker, Oysa tam evinin kapısında, Kalbinin tam altına giren bir kirşunla yere yığılan asker. Savaşı evinin kapısında kaybeden bir asker. Oysa bazı askerleri öldürmek için Onu vurmak yetmez. Bazı askerleri öldürmek için, O silahı biraz yana çevirmek gerekir. İşte bu ikinci perde pirenses. Sahne senin, Hikaye senin. Ve şimdi...bir kurşun, Birinizi vurmak için. Ve bir kurşun, Hepinizi öldürmek için.

Bazen hiç olmadığı zamanda bile bir umut vardır

Bir kapının önünde, belki yanlış verilmiş bir kararla en güzel Kasım hikâyemi yazacağımı bilemezdim. Ve bilmediğim bir şey daha vardı: O kapının önünde doğru gibi görünen tek bir kararın, bir gün “Kasım Suçum” olacağını da bilemezdim. Bilemedim. O suç yalnızca senin değil, benim değil... Bu, bizim Kasım suçumuzdu.

Hayatı boyunca yaşadığı zorluklarla büyüyen bir kadın çok yaralıdır. Babası tarafından hiç sevilmemiş olan Hale, kendini babasının düşmanı ile evli bulur. Hem hayatını kurtarmak adına, hem de insanlık adına. Sungur, Hale’nin babasını öldürmek için bir şeyler dener. Bilgi edinir ve öğrendiği gerçekler onu çok etkiler.

Birisi de çıkıp dünya pamuk şeker demedi. Tehlikeli bir dünyanın kapılarını açıp fantastik aynı zamanda aşk dolu bir yolculuğa çıkmak istersen hikayem ve ben hazırım.

Bu yazdığım kitap inşallah okup beyenirsiniz.

Bir gece ansızın gelen bir sır.

Kitabın tüm hakları saklıdır. Yetimhanede büyüyen kişilerin hikayesini anlatıyor