Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left9.
Bölüm
keyboard_arrow_right

Vııı - Amarus

@rakuusha
Qsak 28/4M762, ???

Uyandığımda gözlerimde bir yorgunluk vardı. Ağzımdaki kuruluk gitmiş, yerini ekşi bir tat almıştı. Biraz olsun rahat hissediyordum. Yataktan kalkıp gözlerimi ovuşturdum. Meşale ateşi ile aydınlanan taştan bir odanın içindeydim. Kapı veya pencere yoktu. Nasıl girdiğimi ben de bilmiyordum. Duvarların arasından ufak tefek kum taneleri düşüyordu.

Kronograf yatağın hemen yanındaki sehpanın üzerinde duruyordu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken birden bire önümdeki taştan duvar, üzerinde küçük üçgen bir pencere bulunan camdan bir kapı halini aldı. Ama gördüğüm diğer camlara benzemiyordu. Siyahtı ve arkası görünemeyecek kadar yoğundu. Yoksa o küçük pencerenin bir anlamı olmazdı. Kapının arkasında sıra meşaleler ile aydınlanan uzun bir koridor, koridorun sonunda da aralık bir kapı vardı. Pencerenin kenarına gizlenerek bir süre bekledim, belki biri gelir diye, ama kimse gelmedi. Beni çağırdığı barizdi. Elimi kapının koluna attım ve kapıyı yavaşça açtım. Cam kapının kolu sıcak ve keskindi. Dikkat etmesem elimi kolayca kesebilirdim.

Koridorda 3-5 adım attıktan sonra arkamdaki kapı tekrar duvar halini aldı. Biraz ürkek, biraz meraklı adımlarla koridorun sonuna ulaştım. Kapıya yaklaştığımda içerde çatırdayan şömine ateşini duyabiliyordum. Kapıyı yavaşça açarak içeri girdim. Karşımda büyük bir şömine, hemen yanında da koltukta oturan yaşlı bir adam vardı. Gözleri kapalı, elleri birbirine kenetli öylece duruyordu. Evet bu o adamdı. Rüyalarıma giren.

Adam duruşunu bozmadan konuşmaya başladı, "Zor bir yolculuktu." derin bir nefes verip devam etti konuşmaya. "Ölmeden gelebilmene sevindim." Aklımda o kadar fazla soru vardı ki, hangisinden başlayacağımı bilemiyordum. Ben konuşsam mı diye düşünürken adam kendi kendine hızlıca konuşmaya başladı: "Seni buraya ben getirdim, Auravara çölünün altında Ientra adında gizli bir sığınaktayız. Seni kölesi olduğun aletin efendisi olmak için çağırdım, ben bir zaman büyücüsüyüm ve adım Amarus. Başka sorun var mı evlat?"

Ben daha ağzımı açamadan bütün sorularımın cevabını almıştım. Bunu nasıl yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Şaşkın bir şekilde, "Hayır efendim." dedim. "Güzel" dedi ve koltuktan birden kalktı. Şömine ateşine dönüp, "Git uyu evlat, ihtiyacın olacak." dedi. Tam ne için diyecek iken, "Eğitim için." dedi. Ne eğitimi? Diyecek iken. "Zaman eğitimi." dedi. İyi de daha yeni uyandım diyecek iken. Bana dönüp gözlerini açtı ve, "Uyu evlat, ihtiyacın olacak." dedi.

Bu durum gittikçe sinirimi bozmaya başlıyordu. Kesinlikle aklımı okuyordu ve bu çok rahatsız ediciydi. Nasıl yaptığına dair aklımda en ufak bir fikir bile yoktu. Ardından "Odanın yerini biliyorsun." dedi. Ben camdan kapılı taştan odayı düşünürken, "Evet orası." dedi. Kapıyı nasıl açacağımı düşünürken, "Zaman kapıyı açar, doğru zamanda doğru yerde ol yeter." dedi. O an o sinirle üzerine doğru koşup onu şömineye itmek istedim. Olduğu yerde gülmeye başladı ve, "Bunu ikimiz de istemeyiz evlat." dedi. Aslında haklıydı, koskoca yolculuğa boşuna katlanmış olurdum ve oradan nasıl çıkacağımı da bilmiyordum. Mümkün olduğunca mantıklı düşünmeye çalışarak koridora yöneldim.

Meşale ateşi ile aydınlanan koridorda düz duvara doğru yürümeye başladım. Koridorda 2-3 adım attıktan sonra anladım ki yorgunluktan zar zor yürüyordum. Duvara 5 metre kala duvar kapı halini almaya başladı. Ben yanına varıncaya kadar kapı olmuştu. Dikkat ederek yavaş yavaş kapıdan içeri girdim. Malum, elimi kesmek istemezdim.

İçeri girdikten sonra yatağa oturup düşünmeye başladım, başımdan geçen tüm olayları. Buraya nasıl geldiğimi ve en son çölde neler olduğunu. Ben içeri girdikten hemen sonra kapı, duvar halini almaya başladı. Peki dışarı nasıl çıkacaktım? Duvara dönüşmekte olan kapıya doğru yürüdüm, belki tekrar kapı halini alır diye. Ancak taşlaşmaya devam ediyordu. Birden bire beni içeride hapsettiğini düşündüm. Amarus'un aklımı okumasına izin vermeden koridordan bağırdım, "Dışarı nasıl çıkacağım?" ama sesim çıkmadı. Sadece dudaklarımın hareket ettiğini hissettim. Hatta o kadar sessizdi ki, bir karıncanın fısıldayışını duyabilirdim. Duvar neredeyse tamamlanmak üzereydi. Birden koridorun sonundaki kapı yüksek bir ses ile açıldı. Koridordaki bütün meşalelerin ateşi yeşile dönüp daha şiddetli yanmaya başladı. Amarus kapının önünde duruyor, ellerini belinde kavuşturmuş suratında ürkütücü bir gülümseme ile bana bakıyordu. Hayatım boyunca yaşadığım en korkutucu andı.

Amarus'dan duyduğum söz ile duvarın kapanması bir oldu. "Zaman kapıyı açar evlat. Ve burada zaman, benim sözümdür. Doğru zamanda doğru yerde ol."
modal aç
modal aç
modal aç