@rakuusha
|
Qsak 28/4M762, Ientra Birden düşüncelerim karamsar bir hal aldı. "10 dakikayı bile geçmedi. Nasıl oluyor da 2 ay içerde olabiliyoruz?" diye çemkirdim Amarus'a. Amarus sakin bir şekilde eli ile çenemi işaret etti. Elimi çeneme attım ve bir adamın sakal uzunluğunda sakalım vardı. Farkına bile varmamıştım. Hemen sonra elimi saçıma attım ve saçlarım 5-6 cm uzamıştı. Somurtkan bir biçimde "Su büyüsü kullandım." dedi. "Neden böyle bir şey yaptın?" diye bağırdım. Amarus sinirlenmeye başladı "O kelimeleri nasıl o kadar kolay öğrendin sanıyorsun?! Aelomora diğer lisanlar gibi değil. Burada öğrendiğin zamanı kontrol etmene yarayan antik bir lisan. Zamanı geldiğinde kelimeleri şüphe etmeden anında söyleyebilmen için zihnine iyice kazıman gerek. Farkına varmadan tekrar tekrar okudun kelimeleri, tekrar tekrar. Bana teşekkür etmen gerekirken bir de beni suçlamaya mı çalışıyorsun?!" Amarus duraksadı, yavaş yavaş nefes almaya başladı. Daha sakin bir şekilde tekrar konuşmaya başladı "Evlat, burada yaptığım hiçbir şey senin zararına değil. Zamanı gelecek yaptığım en ufak bir şey için bile bana teşekkür edeceksin." Lilionna'dan o kadar süre boyunca uzak olmanın siniri ile düşüncesizce konuşmuştum. "Bu arada, bana Amarus demeni söylemişim." dedi samimi bir şekilde bakarak. Kendime çeki düzen verdim. Amarus haklıydı. O güne kadar yaptığı her şeyden bir ders çıkarmıştım. Amarus'un birden morali bozuldu, suratını korkunç bir ifade kapladı. "Evlat, sence ne kadar süredir buradasın?" diye sordu. "Bir ya da bir buçuk hafta olması lazım." dedim. Geleli çok fazla zaman olmamıştı. Her gün ağır eğitimlere tabi tutulmuştum. Amarus başını yere eğip eliyle suratını kapatarak "Ben de bundan korkuyordum." dedi. "Ne demek istiyorsun?" diye sordum. Bir şeylerin ters gittiği çok belliydi. Amarus'u hiç bu kadar çaresiz görmemiştim. "Zaman çoktan seninle oynamış. Kronografı çok fazla kullanmaktan zaman algını yitirmeye başlamışsın. Seni daha erkenden göndermeliydim." dedi. "Nasıl yani? Zaman algını kaybetmişsin derken neyi kastediyorsun?" diye çıkıştım. Olaylar gittikçe daha da korkunç bir hal almaya başlıyordu. Amarus yavaşça bana baktı ve dedi ki "Evlat, kütüphane ile birlikte, 4 aydır buradasın." O şok ile yere düştüm. Louma dan ayrılalı neredeyse 7 ay olmuştu. Benim çöldeki yolculuk ile birlikte 3 ay sandığım zaman dilimi, aslında 7 aydı. "Hangi tarihteyiz?" diye sordum. Buraya geldiğim ilk günden beri kronografımın tarih kısmı bozulduğu için tarihi bilmiyordum. Amarus sakince yanıma yaklaştı ve elini kronografın üzerine koydu. "Göreceklerine karşı hazırlıklı ol evlat." dedi ve elini kronografın üzerinden çekip toz içindeki sandalyeye oturdu. Kronografa baktım ve tarih kısmında 'Praw 11/4M763' yazıyordu. "Praw 11 mi?!" diye bağırdım. Amarus öylece yere bakıyordu. Koskoca 7 ay boyunca Louma'dan uzakta nerede olduğumu bilmediğim bir yerdeydim. Farkında olmadan 18 yaşına bile girmiştim. Doğum günüm Zenmar 7 idi. "Bunu neden bana söylemedin?! Bunlar hep senin suçun!" diye bağırdım Amarus'a. Aşırı derecede öfkeliydim ve olan her şeyden Amarus'u suçlu tutuyordum. Amarus başı yere eğik ve sakin bir şekilde "Evlat sakin ol." dedi. "Benden sakin olmamı mı bekliyorsun?! Neredeyse 1 yıldır Louma'dan uzaktayım!" gittikçe daha da sinirlenmeye başlıyordum. Amarus'un kafası hala eğikti, "Evlat, olup bitti. Önüne bakmalısın." Birden aynı bir aptal gibi düşünmeye başladım "Geriye gidebilirim? Hatta geriye gidiyorum!" diyerek pas ve toz içerisindeki bir bıçağı aldım ve aniden elimi kestim. Ne yaptığımın farkında bile değildim. Amarus sinirli bir şekilde aniden sandalyeden kalktı. Kesik olan elimi bileğimden sıkıca tuttu ve "Ateşe ateşle mi karşılık vereceksin?! Zamanın seninle nasıl oynadığını görmüyor musun? Üstüne üstlük bir de geriye dönmeye çalışıyorsun!" dedi. Bileğimi o kadar sert sıkıyordu ki kırmak üzereydi. Amarus'u ilk defa o kadar sinirli görmüştüm. Bileğimi bıraktı ve sakince sandalyeye oturdu. "Geçmişe ağıt yakmak yerine geleceğe bakmalısın. Yaşanan her olay alınan bir derstir. Yapılan hatalar ise alınan en iyi derstir." Bir anda aptalca bir şey yaptığımın farkına vardım. Yavaşça gidip Amarus'un yanına oturdum. Amarus ne yapacağını düşünüyor gibiydi. Elimdeki kesiğin acısı o an yaşadıklarıma kıyasla masaj gibi geliyordu. Amarus yere bakmaya devam ederken "30 saniye öncesine git de elindeki yarayı kapat. Paslı bıçağın kesiği şakaya gelmez." dedi. Dediğini yaptım ve küçük bir sapma ile elimi eski haline getirdim. "Odanı temizledim, odana git biraz dinlen. Yarın seni Louma'ya göndereceğim." dedi. "Tamam usta." dedim ve koridorun yolunu tuttum. Temiz meyve tabağından bir yeşil elma aldı ve bana fırlattı. "Ben de o esnada buraları temizliyim." dedi ve gülümsedi. Koridorun kapısını açtım ve bir adım attım. Aklıma elma geldi ve geri adım atıp elmadan bir ısırık aldım. Amarus bana bakarak güldü ve "Merak etme üzerinde demir büyüsü kullandım." dedi. Ben de hafiften gülümsedim ve koridor boyunca elmayı yedim. Kendimi yarın Louma'ya gitme sevinci ile avutuyordum. Odama vardım ve kendimi yatağa attım. Kronografı sehpanın üzerine bırakıp uyudum. Praw 13/4M763, Ientra Hafif bir baş ağrısı ile uyandım ve silkelendim. Kronografın tarih kısmı çalıştığı için mutluydum ama iki gün uyuyacağım aklıma bile gelmezdi. Demek ki her antrenmandan sonra bu kadar uyuyordum. Kronografımı da alıp salona doğru yürümeye başladım. Bir yandan esniyor bir yandan sırtımı kaşıyordum. İçeri girdim ve sandalyeme oturdum. Salon eski haline gelmişti. Amarus tezgâhın önünde bekliyor, kendine bir şeyler hazırlıyordu. Geldiğimi hissetti ve "İyi uyuyabildin mi?" diye sordu. "Yeterince iyi." diye cevapladım. Bana bakıp "Çay?" diye sordu. "Evet lütfen." dedim. Daha önce Amarus'un çayından hiç içmemiştim. Elini sırası ile bardakların üzerine koydu ve iki kupa çay hazırladı. Bunu nasıl yaptığını hala sormamıştım ama bu yeteneğine hayrandım. Nasıl bir insan nesneleri yoktan var edebilirdi ki? Kronograf da kullanmıyordu. Kupalardan birini bana verdi ve koltuğuna oturdu. Çaydan bir yudum aldım. Amarus'un neden bu kadar çok çay içtiğini sadece bir yudum aldıktan sonra rahatça anladım. Hayatımda içtiğim en güzel çaydı. Louma'yagitmek için sabırsızlanıyordum ama nasıl gideceğim hakkında en ufak bir fikrimbile yoktu. Çayını içmekte olan Amarus'a sordum "Usta, beni Louma'yagöndereceğini söyledin ama nasıl göndereceksin?" Amarus duruşunu bozmadı"Kendin gideceksin ben göndermeyeceğim." Garipsedim ve tekrar sordum"Peki ben nasıl gideceğim?" Kupasındaki çayından son bir yudum alıpboş kupayı sehpanın üzerine koydu ve bana döndü "Su ile." |
0% |